amin canım ya .. bakalım Allah bi avazda kurtarsın inşallah..
bol yuruyus yapsak ıyı gelır mı acaba.. :44:
günaydın canım ben herşeyde bir hayır olduğuna inananlardanım ve bir sebep mutlaka vardır o insanın belki de çok ihtiyacı var Allahım senin karşına çıkardı. insulin kullanmanın yorucu bir iş yapmayı engellediğini ben hiç düşünmüyorum şahsen çünkü annem en az 10 yıldır insülinli şeker hastası günde 2 kez vuruluyor ve ailede herkes ona duracell diyor düşünbir gün bile bizden bir iş bekleyen biri değildir bekarken resmen bizi prensesler gibi yaşatırdı ev işi ütü yemek herşeyden sorumlu devlet bakanım o benim şuan da da her işi kendisi yapar temizliğini yemeğini ve yatalak olan dedeme sadece kendisi bakıyor annem 53 yaşında dedem ise 85 ve çok iri kıyım kocaman bir adam yeri geliyor onu bile kaldırmak zorunda kalıyor. kaldı ki rahmetli anneannem de 4 kez vurulurdu günde hiç etkilemedi belki herkese göre değişir ama benim karşımda hep etkileyemeyenler var. inşallah iki taraf içinde en iyisi en hayırlısı olur rabbim kimseyi darda zorda bırakmasın...
Canım çarpıntı ve yüksek tansiyon bende de var, yarın kızımızı görmeye gideceğiz soracağım, bende ki çarpıntı clexane kullanmama rağmen var bi de onu kullanmasam sonum belli heralde kalp krizi.
Canım çok geçmiş olsun, lütfen doktorunu dinle kendini çok iyi besle ki yavrunda beslensin erken gelse bile güçlü bir bebek olsun :)
Ben heryere yatıyorum sağ, sol ve sırt üstü ilk kez bu gece o kadar rahat yatmışım ki hiç bilemedim nasıl geçti gece :)
Ben butikbebe, ebebek ve unnado dan aldım güzel şeylerdi gelenler memnun kaldım yani :)
Canım ben de hiç bir değişiklik yok, zaten küçüktü benim memişler halen küçük :)
Canım Allah dualarını kabul etmiş ne güzel, benim kv şeker hastası ama o günde 4 kez oluyor çok nadir uyuyakalıyor onun dışında bir değişiklik yok günlük hayatında, sürekli söyleniyor o ayrı bir şey de :)
Allah büyüktür ben inanırım böyle duaların kabul olduğuna..insülin almasının da onu yoracagını hıc sanmıyorum..hatta aksıne enerjılerı daha yuksek oluyor.. Allah yardımcın olsun canım
valla ben de kuralcı bı anne olucam sanırım.. gecen gun mısafırlıge gıttık.. 3 saat sabrettıkten sonra cocuk patırtısına dayanamayarak hepsını"eeh" dıyerekten yerlerıne oturttum.. ayıp oldu ama kusura bakmasınlar valla.. bırbırlerının boynuna ıp dolayıp bagırıs cagırıs bırbırlerını cekıyorlardı.. anaları da oturmus sohbet edıyo.. dayanamadım.. ne yapayım.. bırının basına bıse gelecek.. ben o kadar rahat olamam..eşime de dedim.. bizimkini elimden alırsın artık diye.. :)
bak sen de haklısın şimdi..hıc bole dusunmemıstım.. sankı ben ne durumda olursam olayım bebek rahatına bakıyor gbı gelıyordu bana.. hmm acaba ben de mı 32 de cıksam.. bilmiyorumki yaa zorlamayı dusunuyorum bı yandan.. 32 cok erken sankı.. ne bılım :26:
canım kalbin temizmiş bak ne güzel duan kabul olmuş. her işte bir hayır vardır mutlaka bence iş yapabilir genç kadın sonuçta yaşı olsa anlarım ama birbirinize yardımınız olur diye düşündüm ben.
fiyat çok iyi canım bence hiç düşünme daha rahat edersin, devlet hastanelerinde benim en çok korktuğum kalabalık,hastane enfeksiyonu ve göreceğim muamele. bir de tersliyormuş hemşireler falan. devlette bile tanıdık olması lazım rahat edebilmek için.
Canım merhaba ;
Bence sen ıcten bır dua etmışşın ve rabbımde ıstedıgın kısıyı karsına cıkarmıs . Bahsettıgın kısı kalp hastası degıl sara nobetlerı gecırmıyor seker hastası sonuçta , bende su an gebelık sekerı yasıyorum . Bunun bana yorgunluk yada benzerı bır etkısı yok su an ıcın sanmıyorum kı o kızında boyle bır problemı olsun ve eğer ıhtıyacı vasda zaten sana cok yardımcı olacaktır.
Şeker hastalıgının eğer gereklı ınsulını yapmaz ve dıyetını kontrol etmezse kısının organlarına zararı var yanı omru kısalır .
Ben senin yerinde olsam sadece bu sebepten dolayı düşünmez denerdim .
Umarım istediğin gibi biri ile karşılasırsın canım
Kolay Gelsin
normal doğum gerçekten ciddi bir iş. ben 3 kere ıkınıp çocuğu çıkardım. ama elbette bildiğimden değil. dr hadi ıkın tum gucunle dedikçe full kapasite zorladım iyi olmadı belki de. hatta dr sen tarlada doğururdun lafı etti ki 3 dikişim var yırtıldım. bebeğin kafa çevresi 32 cm idi ki36 oluyor gununu tamamlasa... neyse her türlü allah isteyen herkese normal doğum kısmet eder inşallah. çok kısa zamanda geçti dikişlerin sıkıntısı.
Perine masajı için, baş parmağını vajinanın arka tarafında yaklaşık 3-4 cm içeriye koy ve yarım daire şeklinde hareketler ile esnetmeye çalışacaksın canım. Hmmm nası anlatıyım..mesela U şeklinde bir boruyu baş parmagınla yagladıgını hayal et, hafif bastırarak, esnetmeye calısarak tabi :)) 36. haftadan sonra başla ama perine kazandığı esnekliği çabuk yitirebiliyor, düzenli ve son haftalara yakın olması önemli..Bir de bugday yagı kullanmamız daha iyi oluyormuş
e canım nasıl desemcinsel ilişkisi yasaklanmış hamilelerde yapabilir mi ya kanama olursa yine..
cnm gözlerim doldu okurken bile ama b en normal doğum yaptım yinede herşeyi donanımlı bir hastane olmasını tercih ederim o anda olmıycak bir sorun olabilir kordon dolanabiliri bilmiyorum belki annesi ebeydi bilemiyorum ama o cesaret her annede yoktur sanırım Allah bir avazda kurtarır hepimizi inş bana doktorum cok korkuyorum bunda dedim ilkinde anlamamıştım dedi ilk hamilelik güzel geçer zor doğum olur ikincide hamilelik zor geçer doğum kolay olur dedi inş dedim bakalım yaşayınca görürüz yengemin 3. bebeğinde hiç hissetmedim bile cok rahattı dedi doğum kolay oluyo sanırım2. 3.degüzel hamişler merhaba,
doğum üzerine yazılanları okuyunca, aşağıda normal evde doğum hikayesini paylaşmak istedim. Okurken imrendim ve ağladım. ve bizlere de rabbim kolay bi doğum nasip etsin:)
Her zaman için, hatta hamile kalmadan önce bile, normal doğum taraftarı bir insandım. Bir gün hamile kalırsam bebeğimi doğal bir şekilde bu dünyaya getirmek isterdim. Bunda kendi annemin de bizi, üç çocuğunu, normal doğumla evde dünyaya getirmiş olmasının etkisi büyüktü sanırım. Tamam, normal doğum istiyorsun da evde olsun diye niye fantazi kuruyorsun demezler mi adama? Derler.
Neden evde peki?
Hastalandığında ilaç kullanmaktan ölesiye korkan, hastalıklarına yokmuş gibi davranan ve onların da bu şekilde geçip gittiğini görünce bu tavrını koruyan, hastanelere karşı neredeyse fobisi olan bir insanım. Bir de hastanede doğum yapanların kötü anılarını dinleyince evde doğum yapma isteğim daha da güçlendi. Tamam, istiyorum da başta eşim olmak üzere hiç kimseye kabul ettiremiyorum bunu. Herkes, “Saçmalama, bu devirde böyle şey mi kalmış? Ya sana bir şey olursa? Ya işler ters giderse?” diye söyleyip duruyor. Kabul, işin risk boyutu var. Ama zaten ben de doğuma kadar kontrollerime gitmiş bir insanım. Bebekte de, ben de de bir sorun yok. En son, doktorum normal doğum yapabileceğimi de söylemiş. Benden rahatı yok artık. Merakla kızımın dünyaya geleceği günü bekliyorum.
Bu arada doğuma neredeyse yirmi gün kala annem yanıma geliyor. Kızımız için yapılacak şeyler var, lavanta keseleri, nevresim takımları vs. Bir de yanımda olsun istiyorum, sonuçta kızımızın ne zaman geleceği belli değil. Doğuma on gün kala artık herkes arıyor. Ne zaman doğuracaksın? Daha gelmedi mi misafirimiz? Ne zaman, ne zaman?... Bir süre sonra bu sorulardan fenalık geliyor evet. Biliyorsun, herkes iyi niyetinden soruyor. Ama bu soruların tek muhattabı sen olunca hiç hoş olmuyor. Bir yandan da, gerçekten de ya ne zaman gelecek bu bebek, diye sorarken buluyorsun kendini. Neyse işte, günler böyle geçiyor.
Annemle biz her gün erkenden kalkıyor, kahvaltımızı yapıyor, kahvaltı masasında doğum üzerine pozitif sohbetler yapıyoruz. Gerçekten de hakkını ödeyemem, bir gün bile olumsuz bir şey anlatmadı annem. Bana büyük bir manevi destek oldu. Evde doğum yapma isteğime olumlu yaklaşan tek kişi o'ydu. Ama o da sonuçta anne, işlerin ters gitmesi durumunda bana ya da bebeğe bir şey olmasından ya da benim o kadar cesaretli olamayabileceğimden korkuyormuş içten içte. Bunu tabii ki doğum gerçekleştikten sonra söylüyor.
Doğuma kadar normal hayatıma devam ediyorum, hamileliğimin bir buçuk ay kadarı bitkisel hayat yaşadığım, mide bulantısından ve kusmaktan ayakta duramadığım, hiçbir şey yiyemeden yattığım doğrudur. Ama mide bulantıları ve kusmalar geçince, o günlerin acısını çıkarırcasına yaşıyorum. Doğum yaptığım güne kadar tüm işlerimi kendim yapıyorum. Düzenli olmasa da pilates ve son haftalarda yürüyüşler yapıyorum. Doğuma 10 kilo fazlayla giriyorum. Yani hareket, hareket, hareket. Çok önemliymiş gerçekten.
Peki, bu sürece nasıl hazırlanıyorum?
Klişe belki ama her şey psikolojik. Yani, insan bir kere zihnen, ruhen hazırlanırsa her şey daha kolay oluyor. Bir kere bu süreci, hamilelikle beraber doğumu olduğu gibi, yani doğal bir süreç olarak görüyorum en başından beri. Sonuçta, bu dünya var olduğundan beri milyarlarca kadın aynı şeyleri yaşadı. Ben de onlardan biriyim. Tamam, insan kendini özel hissetmek istiyor, sanki her şey bir tek onun başına geliyormuş gibi düşünüyor ama aslında öyle bir durum yok. Ben bu satırları yazarken, siz okurken bile kim bilir kaç tane bebek geliyor dünyaya… O kadınlar yaptı, onlar da senin gibi etten kemikten canlılar. Sen de yaparsın. Böyle böyle hazırlandım.
Bu arada doğumun süreçlerini okuyorum; desteksiz doğum hikâyeleri, evde doğumlar okuyorum. Birçoğu, hatta neredeyse hepsi yurtdışından, bunu eşime söyleyince “Sen söyledin, onlar yurtdışındaymış. Burası Türkiye.” diyor. Sanki oradaki kadınlar farklı bir canlı türüymüş gibi. Sanki ben onlar kadar güçlü değilmişim gibi... Onun da bana bir şey olmasından korktuğu için böyle dediğini biliyorum ama yılmak yok tabii ki. Onu da ikna etme çalışmalarım sürüyor hep. Hergün hayalini kuruyorum. Geceleri yatarken, belki de yarın gece burada bebeğimizi uyutmaya çalışıyor olacağım diyorum eşime. Gülümsüyoruz. Son günler çok uzun geliyor. Bir an önce kucağıma almak istiyorum onu. Ama o ne zaman geleceğini biliyor. En çok da onun bu hakkını elinden almak istemediğim için doğal, müdahalesiz bir doğum istiyorum. O ne zaman kendini hazır hissederse o zaman!
28 Ocak akşamı, evde annem, ben ve eşim oturuyoruz. Hala yapılacak işler var bana göre. Ev kızımız için hazır değil sanki. Diyorum ki daha odasındaki mobilyaları bile düzenlemedik, daha nevresimlerini bile sermedik; tabii ki gelmez bu kız, her şeyin hazır olmasını istiyor. Onları da güç bela kaldırıp odasını, şimdilik bizim odamıza koyacağımız karyolasını hazırlıyoruz. Hıh, tamam işte, şimdi oldu, diyorum kendi kendime. Artık gelebilir. Zaten yarın, 29 Ocak onun beklenen doğum tarihi. O gece yatarken karyolasına dokunuyorum. Gülümsüyorum yine. Gece iki gibi uykudan uyanıyorum, zaten son on gündür deliksiz uyku nedir unutmuşum. Kalkıp lavaboya gidiyorum. Çok hafif bir kramp var ama hemen geçiyor. Gelip yatıyorum. Beşe doğru tekrar uyanıyorum. Yine aynı kramp ama önemsenmeyecek kadar hafif, belki de ben vücudumu dinlediğim için hissediyorum. Sabah her zamanki gibi erkenden kalkıyoruz, annemle kahvaltı faslı var. Sonra oturuyoruz annemle, ben son sıralarına geldiğim battaniyeyi, annem de torununa ördüğü yeleği alıyor eline. Sohbet ediyoruz.
Öğlen 12.05’te lavaboya gidiyorum (evet, saati not etmişim), pembe sümüksü bir şey gelmiş. Nişan diyorum, okuduklarımdan. Anneme gösteriyorum. Tamam, evet diye onaylıyor. O an o kadar mutlu oluyorum ki… Büyük gün bugün demek diye. Ama bir yandan da ilk doğumların uzun sürebileceği geliyor aklıma, o zaman bir gün içinde falan gelir herhalde diyorum. Annemle öğle yemeğimizi yiyoruz, annem sürekli soruyor sancın var mı diye. Var gibi, yok gibi, belki de tamamen psikolojik. Tabağımı bitiremiyorum nedense. Kalkıyorum. Örgüye devam ediyorum. Annem de yanımda. Sanki sancılarım başlıyor. Hemen yanıma bir not kâğıdı alıyorum. Sancıları not ediyorum. İlki 12.54’te başlıyor. Bir süre on beş dakika arayla devam ediyor.
Sancılar çok hafif, nedense bana bir temizlik aşkı geliyor. Lavaboları ovuyorum, evi toparlıyorum. Bir yandan da mutluyum deliler gibi. Annem Ahmet’e haber verelim mi, diyor. Yok, daha erken, o şimdi gelirse hemen hastaneye götürmek ister; ben böyle rahatım, diyorum. Sancıları ayakta geçiriyorum, çömelme hareketleri yapıyorum. Her şey çok güzel. Aralarda oturuyorum, örgüye devam, battaniyeyi kız doğmadan bitireyim derdindeyim. Annem de gülüyor, bir gören olsa ne der bize diye. Kızın doğumu başlamış, bunlar örgü derdindeler. Hey Allah’ım!
Saat 2'de sancıların şiddeti bir kademe daha artıyor, ama hala dayanılmayacak bir şey değil. O sırada eşim arıyor, ben gayet normal bir şekilde konuşuyorum. Her zamanki şeyler işte diye geçiştirip kapatıyorum. Hala ayaktayım, evde geziniyorum. Bildiğim duaları okuyorum, kızımla konuşuyorum. Beni yaratanla konuşuyorum. Allah’ım benim yaratıcım sensin. Şimdi bu minik can da benim aracılığımla dünyaya gelecek. O an geldiğinde yardım et bana diyorum, çünkü sen beni en iyi bilensin, bana ancak sen yardım edersin. Öyle güzel geliyor ki bu. Bu arada annem de dualar okuyor. Ev sessiz, sadece ben, kızım, annem ve muhabbet kuşumuz Babuş var. O da sessiz, sanki olacakları hissediyor. Güzel şeyler düşünüyorum, gittiğim güzel bir yeri mesela, bir deniz kenarını. Dalgaların sesini. Güzel anıları.... Sancıları birer dalga gibi düşünüyorum. Evet gitti, bir daha gelmeyecek.
Ve kızım bana bir adım daha yaklaştı. Artık her şey ileri doğru gidiyor. Doğumla ilgili okuduklarımdan aklımda kalan, kulağıma küpe olan şey, sancılar düşmanım değil, dostum olduğu ve bana bebeğimi getirdikleri. Böyle düşününce, sancıyı kötü bir şey olarak görmeyince, kendini teslim edince her şey inanılmaz kolay oluyor. Diyorum ki kızım da uğraşıyor şu an bana gelmek için, onun işini kolaylaştırmam gerek. İki kırk beşe kadar bu şekilde dolaşıyorum evde. O sırada hafif bir mide bulantım oluyor ve karnımın üst tarafında bir tekme hissediyorum. Sanırım o ana kadar karnımda çapraz duran kızım pozisyon değiştirip tam kafa üstü durmaya başlamış. Şimdi yürümeyi bırakıyorum, içimden dizlerimin üstüne çökmek geliyor. Koridorda dolanmayı, sallanmayı bırakıp oturduğumuz yere geliyorum. Bir gün önce ortalığı toparlarken eski bir çarşaf vardı, eşimden dolabın yüksek bir rafına koymasını isteyecektim ki ne olur ne olmaz, belki doğumda lazım olur diye geçirmiştim içimden. Sonradan annemin de aynı şeyi düşündüğünü öğrendim. Annem o çarşafı kanepenin önüne sermiş, altına da bir naylon örtü sermiş. Böylece doğum yerim hazır oluyor.
Minderin üstüne dizlerimin üstüne çöküyorum. Sancılar artık biraz daha şiddetleniyor. Bağırmıyorum ama inlemek iyi geliyor, çok tatlı bir uyku geliyor sancı aralarında. Uyumak istiyorum anne, diyorum. Kollarımı ve başımı kanepenin üstündeki yastıklara koyuyorum. Şimdi kızımın baskısını daha çok hissediyorum. Arada tuvalete gitme hissi geliyor. Kalkıyorum ama yürümek de gelmiyor içimden. Tekrar minderin üstündeyim. Annem bir yandan belime masaj yapıyor, bir yandan dualar okuyor mırıldanarak. Ben de güzel şeyler düşünüyorum. Az kaldığını düşünüyorum. Bacaklarımı iyice birbirinden ayırıyorum, içimden böyle yapmak geliyor. Ikınma hissi geliyor. Hafif hafif ıkınıyorum. Bu arada sadece pembe sümüksü sıvı geliyor. Saat sanırım 5'e kadar falan bu şekilde devam ediyor. Sancılar daha şiddetli artık.
Aşağı tarafta bir yanma hissi oluyor, elimi götürüyorum. Yumuşak bir şeye dokunuyorum. Sonra o şey birden patlıyor. Sonunda suyum patlıyor. Annem bebek de birazdan gelir, diyor. Ikınmaya devam et. Artık kızımı hissedebiliyorum. O da kendini itiyor. Elimi atıyorum, kafasını hissedebiliyorum. O an bana bir gülme geliyor. Geliyor anne, geliyor! diyorum gülerek. O kadar muhteşem bir his ki. Acı yok, yanma hissi bile güzel geliyor. Büyük bir haz. Bir ya da iki kez ıkınıyorum ve kızımın kafası çıkıyor. Annem kafası çıktı, durma bir kez daha ıkın, diyor ve çok hafif bir ıkınmayla kızım doğuyor, mindere yumuşak bir iniş yapıyor. Ben doğdu, inanamıyorum doğdu, şükürler olsun! diyorum.
Kızım çıkar çıkmaz ağlamaya başlıyor. Önceden dezenfekte ettiğimiz makas ve ip kenarda duruyor. Anneme göbek bağını kesmeden önce biraz bekleyelim diyorum, kızım gözlerini bana dikmiş bakıyor. O görüntüsü sanırım ölene dek hafızamdan silinmeyecek. Öyle güzel bir bebek ki… Göbek bağını ben kesiyorum. Bir ıkınmayla bebeğin eşi de düşüyor. Sonra annem göbeği bağlamaya çalışıyor. Ama o ana kadar gayet sakin olan annemin heyecandan elleri titriyor. O kadar titriyor ki çekiştirmekten ip kopuyor. Sonra ben bağlıyorum. Hemen bir havluya sarıp kucağıma alıyorum bebeğimi. Kenara geçip oturuyorum. Kucağımda, gözlerini dikmiş bana bakıyor. Hoş geldin kızım diyorum. Hoş geldin… Sonra göğsüme koyuyorum. Sütüm henüz yok ama mememi yalıyor, ağzına almaya çalışıyor. O sırada annem ortalığı toparlıyor.
Sonra babasını arıyorum. Hep dalgasını geçtiğim şey gerçek olmuş. Sen işteyken ben doğuracağım, sonra da kapıda kızımla seni karşılayacağım derdim. Arıyorum, kızımız doğdu, evdeyiz, gel hadi, diyorum. Şaka yaptığımı sanıyor. Kızın ağlama sesi duyulunca bizim kızımız mı o, diyor. Evet diyorum, gel hadi. On dakika içinde evde oluyor. Gelip de beni kucağımda kızımızla görünce dizlerinin bağı çözülüyor, yere dizlerinin üstüne çöküyor. Sonra yanımıza geliyor. Bize bakıyor. Ne diyeyim ben sana, dediğini yaptın sonunda diyor. Benle gurur duyduğunu belli eden gözlerle bakıyor, sevinçle. O şekilde birlikte oturuyoruz bir süre. Sonra annem kızımızı babasına bırakıyor. Ben kısa bir duş alıyorum. Üzerimi giyiniyorum. Kızım yine kucağımda. Eşimin ailesine haber veriyoruz. Onlar da geliyorlar. Bir şeyler yiyoruz birlikte.
Sonra bebek ve benim kontrolümüz için evimizin yakınındaki devlet hastanesine gidiyoruz. Bebeğimiz 50 cm ve 3.550 gr doğmuş. Sağlığı gayet iyi. Ben de iyiyim. Yırtığım varmış bir tane, o dikiliyor. O sırada namım tüm hastaneye yayılmış bile. Evde doğuran kadın diye. Büyük cesaret diyorlar, ne var ki diyorum, son derece doğal bir şey. Dikişim doğumhanede atılıyor bu arada. En sondaki kabinde bir kadın doğurmaya çalışıyor, çığlık çığlığa, ebeyle kavga dövüş. Evde doğum yapabildiğime bir kez daha şükrediyorum. Ebe de kaçıncı doğum, diye soruyor. İlk diyorum, bir kez daha şaşırıyor. Ama sonra, boşver, en güzelini yapmışsın, diyor. Dikişim atılınca odaya geçiyoruz. Ne olur ne olmaz diye bir gece orada tutuyorlar.
Gece heyecandan mı, mutluluktan mı bilmiyorum uyuyamıyorum bir türlü. Durmadan kızımıza bakıyorum. Halbuki sancılar sırasında ne kadar uykum gelmişti, bir doğsun bebeğimiz, uyuyacağım, diyordum. Ama gözümü bile kırpmadan sabah oluyor. Sonrasında bebeğimizin kontrolleri yapılıyor ve evimize dönüyoruz. Artık üç kişilik bir aileyiz.
İşte minik Ayşe Ece ve benim doğum maceramız. Gerçekten de iyi bir ekip olduk kızımla ve hayatımdaki belki de en güzel anılardan birini yaşamış oldum. İnşallah tüm anne adayları benimki gibi güzel bir doğum yaşar. Son olarak söyleyebileceğim tek şey, bedeninize ve bebeğinize güvenin. Onlar zaten her şeyi yapıyor. Sizin yapmanız gereken tek şey kendinizi onların eline teslim etmeniz.
Böyle pozitif bir hikaye paylaştığın için çok teşekkür ederim...Ben de heyecanla okudum.
Sonra kendi annemi düşündüm..Benim ki doğurduktan sonra bana haber verin, benim kalbim var, tansiyonum var, dayanamam diyooo heheh evde fln doğurdugumu hayal edemedim... Annem acillik olurdu
Canım ben soruyu yanlış anlamışım ilişkiye girilebilir mi diye. Perine derisini arkaya ve yanlara doğru esnettiğimiz için, bence sıkıntı olmaz, içeriye doğru baskı uygulamıyoruz çünkü. Ama doktoruna danış yine tatlım, ben yanlıs yönlendirmiş olmıyım. En iyi cevabı seni takip eden doktorun verir :)
Doguma 1 hafta kala bol bol hurma yemek acilmayi sagliyormus ve sanciyi azaltiyormus. Ayrica sanci baslayinca Vajinanin icine ve disina bolca zeytinyagi surmek yirtilmayi onluyormus :)
cnm gözlerim doldu okurken bile ama b en normal doğum yaptım yinede herşeyi donanımlı bir hastane olmasını tercih ederim o anda olmıycak bir sorun olabilir kordon dolanabiliri bilmiyorum belki annesi ebeydi bilemiyorum ama o cesaret her annede yoktur sanırım Allah bir avazda kurtarır hepimizi inş bana doktorum cok korkuyorum bunda dedim ilkinde anlamamıştım dedi ilk hamilelik güzel geçer zor doğum olur ikincide hamilelik zor geçer doğum kolay olur dedi inş dedim bakalım yaşayınca görürüz yengemin 3. bebeğinde hiç hissetmedim bile cok rahattı dedi doğum kolay oluyo sanırım2. 3.de
Canlarım, çok teşekkür ederim yorumlarınıza. Ben de duama karşılık gelen kişinin o olabileceğini düşünüyorum. Hem Türk olması (çünkü Türk yatılı yok) hem de o gözlerindeki ifade bana herşeyi anlattı. Benim endişem çok ihtiyacı var diye, fiziken zorlanıp yapmaması gereken bir iş yapıp hastalanması olur, günahına giremem kimsenin. Ablam doktor, onunla konusup bugun tıbbi tarafını da öğreneceğim.
Diğer korkum da, insanlara uzulup sonra uzulecek hale dusmek... Artık doğum tarihlerimiz yaklastı. Kımım kımsem yok. Esım gec gelıyor. Belki bır anda dogumum baslayacak, atlatıp hastaneye gıderken 3 yasındakı oğlumu bırakacagım o tanımadıgım kımseye; dusunun....ıkı gun sonra yıne benı yarı yolda bırakır mı veya kotu bırı cıkar mı dıye korkularım var. Ee korkunun ecele faydası da yok...
Hastalıktan ölüyorum kac gundur hıc gelelım dıyen yok. Yanı tanımadıgım bırıne guvenmek zorundayım( Ama kıme?
Böyle pozitif bir hikaye paylaştığın için çok teşekkür ederim...Ben de heyecanla okudum.
Sonra kendi annemi düşündüm..Benim ki doğurduktan sonra bana haber verin, benim kalbim var, tansiyonum var, dayanamam diyooo heheh evde fln doğurdugumu hayal edemedim... Annem acillik olurdu
aynen benim annemde öyle doğursun sonra beni çağırın diyo dayanam diyokadının cesaretine hayran kaldım ama ben yapamazdım hele annem beni öyle görse zaten onu hastaneye kaldırmak zorunda kalırdık
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?