30'lu Yaşlarda Olup Gebe Kalamayanlar

günaydın ey cemaati müslimin :)

dün akşam sayın Erbakanın (rahmetli) cenazesi diye tıklayınca biz mi çıktık ne böle bu kadar ziyaret topiğe bende şaşırdım tek üye 8 misafir olmuş ara sıra :)))))))))))))))))))) ilginç yani... hayran kitlemiz geniş sanırsam :)))

elfoşum gelmiş çok çalışırmış da sızarmış da çok yorma kendini canım aman aman... bana kızma tamam miyom tası tarağı toplayıp gitsin yedi sülalesi yok olsun inşallah.. oldumu şimdi böyle özletme kendini arada gel gene... bu arada 4 /B sözleşmeli memurlar canikom.. tento onu diyi 4. sınıfları demiyo venüs 4 e zor gelir bu hızla ana sınıfçı o

zerdal kıssss kafa ütülemeeeeeeeeeeee

nanelim şekerim hafiyem :))

tentooo ateşi şaşırık benden beter yaflum benim... benimki hepten sapıttı dün gece gene test yaptım ikinci çizgiden tıkk yok :)) ama sabah ateş 35,9 düşün :86: çıçtı cafer bez getiriiiiin

kardelen misafirlarin hışmına uğrama biz varken gelsene bacııım..

leyloşcuk da kalmış ziyaretçilerin içinde etrafı yabancı dolu görünmezlere karışmış :82:

çılgın, loveli yok.... o bahsettiğiniz kızları ben geçen hafta sormuştum hiç bilgisi olan yok demekki.. diloş yumurta gelişemediği için tüpü yarım bırakmıştı ben giderken.. sonra ses yok... diğerleride yok... ne ettiniz kızlara ben yokken

venüs senin bıcırıklar iyi kafa şişiriyordur dimi :)) akşama pestil oluyorsundur helede o sesler :))

leyliko naber?? neler yapıyorsun??

sultanhamza nasıl son durum?? hadi beklentin gerçek olsun inşallah...
 
Tentoş demek gülüyorsun ha, sen bide resmi görsen, evde aramk lazım duruyormu diye, o zamanlar geçntim, sanırm 17-18 yaşlarında olsa gerek. Demekki ne kadar detlendimki o ütü o kafada yerini buldu.

Bi komuşumuz derki hep, ütü bunların doktoru, annem bi yeri ağrısa karnına beline hemen ütü koyardı.

Yaseminciğim, üçlü testin inşallah güzel geçer, zaten karnın bundan sonra kendini gösterir, 16 haftaya kadar pek belli olmuyor.

Elfida sende çok yoğunsun anlaşılan. Çok yorma kendini dikkat et. Elfida çizelge yapsana kendine, leyla sanada yapsın. ben bilmiyorum. haftanı görürüz.
 
var idim aslında,ama kimsecikler olminca,hariçten gazel okimim dedimdi.
ahanda geldim,burdayım,heheheyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyytttttttttttttt:79::79::79::79:
 
Biri beyaz, diğeri siyah renkteki kurbağalarımızın huy ve mizacı tıpkı renkleri gibi zıtmış. Ak kurbağa ne kadar iyimserse Karakurbağa o kadar kötümsermiş. Ak kurbağa birşeye “ak” mı dedi; o hemen atılıp “kara” dermiş. Her şeyin olumsuz tarafını görmeye o kadar alışmış ki, gördüğü her şeyi eleştirmeyi neredeyse meslek haline getirmiş. Yağmur yağsa, Karakurbağa:
“Offff! Olacak şey mi şimdi bu?” diye şikayete başlarmış. “Yağmurda ne derenin tadı olur, ne de ortalıkta avlayacak sinek bulunur. Nefret ediyorum yağmurdan!”
Arkadaşının aksine her şeyin güzel tarafını görmeyi seven Akkurbağa cevap vermeden edemezmiş:
“Haksızlık etme lütfen! Sırf senin keyfin bozuldu diye güzelim yağmura niye düşman oluyorsun ki? Hem söylesene, yağmur yağmasa bizim evimiz-yurdumuz olan dereler, sazlıklar, bataklıklar kalır mı ortada?”
Elbette o bu sözlerini tamamlayamadan Karakurbağa atılırmış:
“Tamam tamam, bay çok bilmiş kurbağa! Biliyor musun, sen tam da insanların sözünü ettiği şu Polyanna’ya benziyorsun. Mutluluk rolü oynayacağım diye saçma sapan sözler ediyorsun. Hani, uçurumdan aşağı düşsen, ‘bak ne güzel uçuyorum’ diyeceksin neredeyse. Azıcık gerçekçi olsan ya canım!”
Akkurbağa genelde bu tür tartışmaları uzatmak istemez ve şöyle dermiş:
“Gerçeği görmek için asıl kendi kötümser bakışını terk etmelisin.”
İşte böyle iki zıt kutupmuş kurbağalarımız...
Günlerden birgün canları sıkılınca derenin yakınındaki köye doğru gitmeye karar vermişler. Akkurbağa:
“İstersen fazla yaklaşmayalım, biliyorsun yaramaz çocuklar bizi görürse canımızı acıtabilirler” dediyse de, Karakurbağa ısrar etmiş:
“Akşamın bu karanlığında çocuklar bizi nereden görsün Allah aşkına! Şu en yakındaki evin oraya kadar gidelim, sonra geri döneriz. Korkaklığı bırak şimdi.” Akkurbağa, korkaklıkla suçlanmaktan çekindiğinden, çaresiz kabul etmiş.
Köye girmişler ve evin yanına gelmişler. Akkurbağa sıkıntılı bir vıraklama ile “Hadi, artık dönelim, içimde kötü duygular var!” demiş demesine, ama Karakurbağa heyecanla atılmış:
“Gel bir oyun oynayıp öyle dönelim. Şuradaki yüksek kovayı görüyor musun? İkimiz aynı anda üstünden zıplayacağız. Bakalım yarışmayı kim kazanacak?”
“Akşamın bu vaktinde bırak böyle çocuklukları lütfen!” diye itiraz edecek olmuş Akkurbağa, ancak yaramaz arkadaşı bir türlü fikrinden vazgeçmemiş. Hatta “Dediğimi yapmazsan, seninle artık arkadaş olmam!” diye tehdit bile savurmuş. Bunca yıllık arkadaşını kaybetmek istemeyen Akkurbağa bu teklifi de istemeye istemeye kabul etmiş.
İki kurbağa hızla koşup zıplamışlar. Ama ne olduysa o zaman olmuş ve tam kova dedikleri şeyin üzerinde çarpışıp içine düşmüşler! Acı gerçeği o zaman anlamışlar: üzerinden atlamaya çalıştıkları o şey, yarısına kadar dolu kocaman bir süt güğümü değil miymiş meğer!
Yorulana kadar giriştikleri denemelerin sonucunda başka bir gerçeği daha anlamışlar: Güğümün kenarları zıplayıp çıkmalarına imkân vermeyecek kadar yüksekmiş. Karakurbağa ümitsizlik içinde haykırmış:
“Mahvolduk! Buradan çıkmamız mümkün değil! Bu güğümün içinde ölüp gideceğiz.”
“O kadar kolay pes etme bakalım” diye karşılık vermiş Akkurbağa. “Çıkmadık candan ümit kesilmez. Kim bilir, hiç ummadığımız bir anda imdadımıza yardımsever bir el yetişir belki de.”
Karakurbağa acı bir kahkaha attıktan sonra şöyle demiş:
“Benim kurbağa Polyannam! Neler sayıklıyorsun sen? Bari böylesi bir haldeyken hayal görmekten vazgeç.”
“Ben hayal filan görmüyorum. Nasıl bilmiyorum, ama buradan kurtulacakmışız gibi bir his var içimde. Kendini koyuverme sakın!”
Ne yazık ki, Karakurbağa’nın ümitsizliği her geçen dakika bütün kalbini daha çok kaplamış ve ümitsizliği arttıkça bacaklarındaki güç ve kuvvet de azaldıkça azalmış. Ve en sonunda:
“Bacaklarımda derman kalmamış. Hakkını helal et kardeşim!” deyip sütte yüzmekten vazgeçmiş. Bir-iki dakika sonra da son nefesini vermiş...
Akkurbağa arkadaşının bu kadar kolay vazgeçip ölmesine çok üzülmüş, fakat ümidini hiç yitirmemiş. Sürekli şu şekilde yalvarmış Allah’a:
“Darda kalanların sesini ancak Sen duyar, onların imdadına ancak Sen koşarsın! Senin rahmet ve şefkatin süt güğümüne düşmüş zavallı bir kurbağaya da yetişir elbet! Kurtar beni Allahım!”
Akkurbağa bu şekilde yalvarırken, bir taraftan da sebebini bilmeden sütün içinde var gücüyle çırpınmış. Karanlıkta, yapayalnız, çaresiz, ama hiç ümitsizliğe düşmeden... çırpınmış, çırpınmış, çırpınmış.
Bu hal dakikalarca devam etmiş.
Bir ara arka tarafından ayağına birşey çarpmış. Dönüp baktığında bunun irice bir tereyağı topağı olduğunu görmüş. Oraya nereden geldiğini düşününce, bu tereyağının farkında olmadan kendi çırpınışlarıyla meydana geldiğini anlamış. Gözleri sevinçle parlamış, çünkü bu onun kurtuluş vesilesi olabilirmiş!
Azalmaya yüz tutan gücü, ummadığı kadar artmış. Bu defa niçin yaptığını bilerek bacaklarını yine çırpıp durmuş. Bir saat kadar sonra tere yağ topağı o kadar büyümüş ki, onun üstüne basıp zıpladığı gibi güğümün dışına atlamış ve ilk sözü şu olmuş:
“Rahmetinden ümidimi kestirmediğin ve imdadıma yetiştiğin için Sana şükürler olsun Allahım!”
 
18.yüzyılda Marifetname adında bir kitap yazılmış. Bu kitapta, “cinsel öğütler” de veriyor. Okuyalım bakalım, “İslamî” cinsel öğütler neleri içeriyor?






Cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar

Erkek, iç gömleğinden başka bütün elbiselerini soyacak.

Kadın da aynı şekilde soyunacak.


Cima esnasında öpüşme ve konuşma olmayacak. Çünkü bunlar, çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olabilir.

Erkeğin suyu indikten sonra kadınınki de ininceye kadar karnı üzerinde durmak lazımdır ki kadın ikinci cimaya kadar tıkanıp tembel kalmasın. Yani erkek cimada horoz gibi davranmasın, birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cimadan lezzet duymasını sağlayacak şekilde hareket etsin.

Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır.

Cimadan sonra muhakkak idrarını yapmak lazımdır ki meninin son damlaları mesanede kalmasın ve onda tedavisi imkansız bir hastalık yapmasın.

Yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır. Çünkü hem haram hem de sonu fenadır. Bir şair şöyle diyor: Kadınlar, bizim için şeytan olarak yaratılmışlardır. Şeytanların şerrinden ise Allah’a sığınırım.

Öğleden sonra yapılan çocuk şaşı gözlü olur

Yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur.

Öğleden evvel cima yapılırsa çocuk hakim ve kerim olur.

Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur’an hafızı olur.

Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur.

Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur.

Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk ábid ve arif olur.

Cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehid olur.

Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.

Yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci veyahut da son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur.

Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur.

Çarşamba gecesi cima yapılırsa doğacak çocuk öldürmeye eğilimli olur.

Gündüz öğleden sonra cima yapılırsa doğan çocuk şaşı gözlü olur.

Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş, inatçı olur.

Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk altı veya dört parmaklı olur.

Cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer.

Erkek, yanılır da baldızıyla sevişir ve cima yaparsa doğan çocuk hünsa (kendisinde hem erkek hem de dişi alameti olan) olur.

Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur.

Kadının sesi kocadan fazla çıkmayacak

Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak.

Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli.

Karı kocasının her emrine itaatli olmalıdır.

Karı kocasının cinsi arzu ve isteklerine karşı gelmemek, nefsini teslim etmekte gecikmemek şeklinde hareket etmelidir.

Kadın sesini kocasının sesinden fazla yükseltmeyecek.

Kadın kocası için bazı zararsız maddeler sürünüp süslenecektir.

Kadının hainliğinden sakınmak lazımdır

Erkek eşine rıfk ile muamele edecek, iyilikle idare edecek. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaradılmıştır, aklı ve dini eksiktir, kocasına sığınmıştır. Güleryüzle sohbet için alınmıştır.

Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener.

Kadının hainliğinden, aldatma ve tuzaklarından sakınmak lazım. Çünkü Hz. Adem, eşi Havva anamızın aldatmasıyla Allah’a asi olmuştur.

Erkek, karısıyla şakalaşmalı, güldürücü sözler söylemeli. Yalnız kadın kıyafetine girmeyip başka şekilde nezih eğlenceler yapmalı.

Erkek karısına üzüntülerini, kederlerini, düşmanlarını ve borçlarıyla alacaklarını söylememelidir.

Yumurtası sıcak olmayan erkeğin sakalı olmaz

Erkeklerin husye kasları dört tanedir. Bunlar husyeleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır. Ta ki yavaşça bir uzantı olmasın, gevşeme ile aşağı inmesin ve çarpmalardan yumurtalar korunsun. Torbadaki yumurtalar katıdır, tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir Çünkü yumurtaları olmayanların veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz.



Marifetname'nin yazarı İbrahim Hakkı Erzurumlu kimdir?

18 Mayıs 1703′te Erzurum’un Hasankale ilçesinde doğdu. Babası Derviş Osman, Erzurum’un tanınmış kişilerinden. Annesi Hanife Hatun’un soyu ise kendisini peygamber ilan eden İslamiyet’in kurucusu Muhammed’e kadar uzanıyor. İlk eğitimini babasından alan İbrahim Hakkı, yedi yaşındayken annesini kaybetti. Derviş Osman, eşinin ölümünden sonra Tillo’ya giderek burada yaşayan Kadiri şeyhlerinden İsmail Fakirullah’ın müridleri arasına katıldı. İbrahim Hakkı dokuz yaşındayken amcası Ali Efendi onu babasının yanına, Tillo’ya götürdü.

İbrahim Hakkı, Tillo’da tefsir, hadis ve fıkıh eğitimi gördü. Babasının arkadaşı Molla Muhammed al-Suhrani’den astronomi ve matematik dersleri aldı. İbrahim Hakkı, tasavvuftan edebiyata, dil, kelam ve ahlak konularından astronomiye kadar birçok eser veren İbrahim Hakkı, 18. Yüzyıl klasik İslam kültürünün Osmanlı’daki son temsilcilerinden biri sayılıyor.
 
Bu yazılardan anladığım çalışma genel olarak öğleden önce olacak, öğleden sonra olmayacak. gün olarak bütün öğleden önceleri uygun. gece olarakta perşembe cuma, pazartesi salı yapılacak, cumartesi hakkında bişey yok. Pazar ve çarşamba günleri olmayacak.

Allaha hayırlar versin.
 

zerdal cım,gecelerde yanlış var tatlım,hani cuma gecesi perşembe akşamı oluyo ya,çarşamba geceside salı,pazar geceside cumartesi oluyo,ne demek istediğimi anlatabildim mi
ama ben yıllardır bu takvimi takip ederekten yımırtayı bi türlü yakalayamadım
 

Yani 1 gün öncelerini düşüneceğiz. Perşembe akşamıda yapılan çarşambamı oluyor. İçinden biraz zor çıkacağız. Bi arkdaşım bu yöntemle hamile kaldı, benim bu bilgilerden yeni haberim olduda, nasıl uygulayacağımı bilemdim, sen bunları biliyormuydun canım. şimdi çalışma yapcağımız günleri bana güzelce yaz bakalım.
 

ben biliyodum canım,mümkün mertebede uygulamaya çalışıyorum aslında,ama ben dikkat etsem bile bazen kocam unutuyo bazı şeyleri,rabbim inşallah en hayırlı,en güzel surette nasib eder evlatlarımızı.
salı ve cumartesi gece çalışma yok,diğer geceler yapabilirsin bu takvime göre,galiba en münasibi sabah namazından sonra yapmak,çünkü gündüzlerde bi sorun yok.
 
Tamam kardelen olayı çözdüm arkadaş bana çarşamba,perşembe, pazar, pazartesi demişti. Bende bu yazıyı bulunca arkadaş yanlış söylemiş. günler pazartesi, salı, perşembe cuma demiştim.Hatta bugün arayıp soracaktım. Şimdi senle konuşup arkdaşımın söylediklerini karşılaştırınca siz haklısınız. Arkadaşımda bilgisine güvenebileceğim, bu konularda ihtisaslı bi arkadaş, bu ay böyle denememi istedi.
 

Allah herşeyin hayırlısını nasip etsin canım, kızlar birleşme olurken üzerinizin kapalı olmasına dikkat ediyormusunuz. Çünkü o da önemli diye duydum. Bide tam o esnada konuşmamak lazımmış.
 

istediğin,hayırlı sonucu alırsın inşallah zerdoşum
 
bende söyledimde elfidoşa tehlikeli dönemi atlatalımda öyle yaparsın dedi bana..ben yapcam onun tickerinide zerdalcım...
bu arada herkese günaydın..yoğunluktan geç girdim...birde sabah tetanoz aşımı oldum geldim..kolum biraz ağrıyor gibi...siz nasılsınız kızlar..?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…