Geçen haftasonu için bir doğumgünü kutlaması olacak demiştim, belki hatırlayan vardır. Sonuçta o kutlama 2 güne yayıldı, 2 gün hiç dikkat etmedim ve geçen hafta içine girdiğim montun içine giremez oldum. Ne kadar çabuk alınıyor ya. Bu sabah 90.3 çıktım, özür dileyip affınıza sığınıyorum. Bütün haftayı özellikle kontrollü geçireceğim, dün de kötü yedim sayılmaz. Zaten sanırım üst üste 3 kere kilo veremezsem atılıyorum.

Yani daha 1 hafta oldu tabi de, riske girmemeyi tercih ederim.
Şimdi ben sürekli bir koşturma halindeyim. Zaman planması konusunda çok iyi olduğum söylenemez. O yüzden evden çıkarken de, işten çıkarken de metroya yetişmek için sürekli hızlı yürüme ya da koşma halindeyim. Hatta üç vasıta değiştiriyorum, onlar da hep ucu ucuna yakalanacak şekilde zamanlandığı için bir metrodan inince diğerine yine koşuşturma halindeyim. Doğal olarak dizlerim 90 kiloya isyan etmeye başladı. Merdiven inerken sürekli acıyorlar, hızlı yürüyünce koşunca batıyorlar.
Bir arkadaşım var, onu bildim bileli 90 civarında, benimle aynı boyda. Hep dizlerinden yakınır, hatta diz kapağı yerinden falan çıkıyor. Ben bu kiloyu daha 5-6 aydır çekiyorum, şimdiden başladı. Bu durumu aslında 2 haftadır yaşıyorum ama bu doğumgünü kilolarının üstüne son birkaç gündür ekstra artışlı yaşıyorum. Bir insan kendine bu işkenceyi yapmamalı diye düşünüyorum, ben yapamam.
Neyse, sonuç olarak bu olaylar bana sihirli değnek değdirdi. Zaten çok veremiyorum, çok kalori kısmak da istemiyorum ama sanırım şöyle bir 10 kilo verene kadar bir tık daha kısacağım. İçimde rejim tanrısının taze bağışladığı bir azim hissediyorum.

Tavuk falan söylediğimde yanına pide koymasınlar diye not düşeceğim, malzeme sorununu çözebilirsem en azından haftada 2 gün iş yerindeki mutfakta kahvaltı hazırlamayı deneyeceğim.Dolapta ne varsa herkes ortak çıktığı için 20 lira verdiğim peynir birkaç güne bitsin istemiyorum, yumurta ya da domates vs. alsam da aynı şekilde. Keşke şöyle cep boy, şarjlı bir buzdolabı falan olsa. :)