- 7 Haziran 2014
- 78
- 5
- 18
- Konu Sahibi pigme pofuduk
-
- #721
bana göre annesi beni eğer istemiyorsa açıkça söylesin giden yıllarıma hiçç üzülmüycem onu anladım ben bugün annelerine laf dedirtmiyor erkekler ve seni savunmuyorlar haklı olsanda..ayrca annesinin karşısında dimdik duramıyorsa 9 yıldr senle birlikte olup o kaybetsin o üzülsün değmez bence hakedemiyor demek ki seni
herkesin annesi babası var. mesafeyi ayarlamayı denge kurmayı bilsinler. kimse kimseye aileni at demiyor. dememeli.
canım ara ara okuyorum konunu
biliyorum 9 sene, atlatmak çok zor
ama bir süre tamamıyla uzaklaşsan bu olaydan?
hatta belki bu konunu dahi kapattırsan?
biraz ara versen düşünmeye
biraz haber almasan, sormasan, beklemesen
yapabiliyorsan biraz mekan değiştirsen
biraz kendine dönsen
yapamaz mısın?
Nasılsın son durum nedir inşallah hakkinda hayırlısı olur
Pigme pofuduk kendini atese atiyorsun, ayriligin yamacinda olan adam konusmak icin firsat yaratir. sana yakin biryerlerde oturalim bir acikliga kavusturalim der. ama sen evlerine gidiyorsun, seni bir de yok sayiyorlar. nisanlimin yaninda oldum diyorsun, hata hata... o senin yaninda degil, sen olaylari yutup kabulleneceksin hatta ozur dileyeceksin. ozur dilerim kirici olduysa ama gidisatin bunu gosteriyor.dedesi perşembe eve çıkmıştı, cumartesi tekrar hastaneye kaldırmışlar. dedim hastalık bu allah korusun ölür falan, o ayrı bu ayrı. kalktım gittim. ordan da akşam evlerine gitmek zorunda kaldım. genel olarak yok saydılar, ben de onları yok saydım. "geçmiş olsun" dedim, sözlümün yanında oldum ama ailesiyle fazla muhatap olmadım. sorulmadıkça konuşmadım yani. bi ara dayısının kızı da geldi onunla daha doğrusu o dayının ailesiyle aram iyi, durumdan da haberdarlar, onlarla konuştuk falan.
öyle çok bi gelişme yok yani şu an. dede muhtemelen hastaneden çıkamayacak, bekliyoruz yani. şu esnada söz bozmak da çok çiğ olur gibi geliyor. bakalım...
Pigme pofuduk kendini atese atiyorsun, ayriligin yamacinda olan adam konusmak icin firsat yaratir. sana yakin biryerlerde oturalim bir acikliga kavusturalim der. ama sen evlerine gidiyorsun, seni bir de yok sayiyorlar. nisanlimin yaninda oldum diyorsun, hata hata... o senin yaninda degil, sen olaylari yutup kabulleneceksin hatta ozur dileyeceksin. ozur dilerim kirici olduysa ama gidisatin bunu gosteriyor.
Sen bilirsin tabi...özür dileyecek olsam dilerdim. gerçekten özür dileyecek bi şey yaptığımı düşünmüyorsam asla özür dilemem.
onun yerinde ben olsam, benim akrabam hastanede yatıyor olsa, o gelirdi.
9 sene öyle kolay silinmiyor. bu adam benim 9 yıllık arkadaşım ve o gün bana ihtiyacı vardı. ben kendime yakışanı yaptığımı düşünüyorum.
evlerine gitmeyecektim, öyle bi niyetim yoktu ama beni bırakmadan önce eve uğraması gerekiyordu, o öyle oldu biraz yani isteyerek gitmedim. yemeğe oturdular yemek falan da yemedim. annesi yoktu zaten. sonra beni eve bıraktı.
benim yanımda değil biliyorum, başkası olsa gitmezdi hatta ben de gitmemeliydim onu da biliyorum. ama gitmem gerektiğini düşündüm. yine büyüklük bende kalsın dedim.
Sen bilirsin tabi...
senelerin cabuk silinmedigini cok iyi biliyorum
ama yaptiklarin yine seni yaralayacak. kesinlikle polemik degil niyetim ama bakarken gor istedim. eve ugramasi gerekiyorduysa cikmayabilirdin vs..
gelgitlerini, kiyamadiklarini cok iyi anliyorum, daha beterini yasadim.
Eve bırakırken konu geçmedi mi
pofuduk bence eve giderek doğrusunu yapmışsın, ayrılmış olsanız dahi ben böyle zamanlarda destek olman gerektiğini söylerdim sana. sen insanlığını yapmışsın, onlara iyi dileklerini sunmaya gelen insanı yok sayarak onlar da ne kadar çiğ olduklarını göstermişler.
sözlün nasıl bir insan bilmiyorum ama bu aile sana evlenseniz de huzur vermez ondan eminim.
muhtemelen, vallaha ne diyeyim kuzum. inşallah nasıl mutlu olacaksan sonuç öyle olur. çok yıprandın çünküailenin huzur vermeyeceğini anladığım için ayrılmayı düşünüyorum zaten.
bi de sözün bozulduğunu falan onların taraftan kimse bilmiyor, bi tek hastaneye gitmeden önceki gece kuzeniyle (dayısının kızı) konuştuk, o da annesine bahsetmiş. onlara da sadece "haberli gidiyorum diye beni istemiyorlarmış" dedim, başka hiçbir şey anlatmadım.
kendilerince tavır yapıyorlar sanırım.
muhtemelen, vallaha ne diyeyim kuzum. inşallah nasıl mutlu olacaksan sonuç öyle olur. çok yıprandın çünkü
ah canım benim öyle sinir oluyorum ki böyle ailelere. oysaki isteklerin, taleplerin öyle normal ki?cidden çok yıprandım. ve artık nasıl mutlu olacağımı da bilmiyorum.
benim evlilik yüzüğümü annesi seçti, herkese gösterdi denetti sonra bana gönderdi.
benim 9 sene beklediğim evlenme teklifim resmen kaynanamın gönlü olsun diye, onun seçtiği yüzük önüme atılarak yapıldı, ben mutlu olmayınca "oğlum sana yaranamıyor" dedi.
yüzüğü değiştirmeme küçültmeme izin vermediği için kullanamıyorum. görmek bile istemiyorum, kaldırdım attım.
yüzüğe hevesim kalmadı. evlenme teklifim içime sinmedi.
sonbaharda nikah istedim diye demedikleri kalmadı, "sen karışma cahilsin bilemezsin, biz hallederiz,
güzel bi yaz düğünü yaparız" dediler.
düğün hevesim kalmadı.
bizde kına günü gelin kuaförden çıkınca oğlan evine gider, yemek yer. "olmaz öyle şey, "bu gelin burda ne arıyor" derler ne cevap veririz" dediler, bizimkilerin "bu gelin burda ne arıyor" diyebileceklerini ve bizim ne cevap vereceğimizi umursamadılar.
"7 gibi gelir kınayı yakar gideriz" dediler, haliyle salon tutamıyoruz. oğlan evi gittikten sonra kına uzun sürmez çünkü. kınaya da 40 kişi gelirler ev zaten dolu ne halt ederim diye düşünmekten bunaldım.
kına hevesim kalmadı. ki zaten kına da istemiyordum.
annem "nişanlığını kendi seçsin" dedi, kaynanam "gitsin beğensin güzelse alırım" dedi. benim beğendiğimi beğenmezse aldırmayacak.
nişan hevesim kalmadı.
30 kişi istemeye geldiler, kahvemi resmen yalvararak yaptım, söz gecemde bildiğin kalabalık misafir ağırladım. hiçbir şey anlamadım.
zaten "siyah uğursuzluk getirir" dedi aldığım elbiseyi giydirmedi.
sözüm içime sinmedi. her şey içimde kaldı.
beyaz eşyada ne bakacağımı söylediler, zaten almadılar.
artık umurumda değil.
yatak odasını siyah istedim, "öyle olmaz" dediler bana bağırdılar.
mobilya seçmek için hevesim kalmadı.
sebze yemeklerini etsiz seviyorum diye "senin pişirdiğin yenmez" dediler, çaya şeker atmam her seferinde olay oldu, "çat kapı geliriz" dediler, yavaş yiyorum diye "beceriksiz" dediler.
benim içimde, misafirim gelsin, sofralar düzeyim, ağırlayayım namına gram heves kalmadı.
onunla olmuyor ama ayrılınca ne olacak onu da bilmiyorum.
başkasıyla da olmaz çünkü. benim evlilikle ilgili hiçbir şeye hevesim kalmadı. yok yani bitti. her şey içimde kaldı benim.
ha evlenmek zorunda değilim tabi ki illa ki. ama gerçekten bu kadar kırgınlıkla nereye gideceğimi bilmiyorum. ben o kadar değer görmedim ki, artık değerli hissetmiyorum.
ayrılınca bunlar geçmeyecek işte. onu biliyorum.
cidden çok yıprandım. ve artık nasıl mutlu olacağımı da bilmiyorum.
benim evlilik yüzüğümü annesi seçti, herkese gösterdi denetti sonra bana gönderdi.
benim 9 sene beklediğim evlenme teklifim resmen kaynanamın gönlü olsun diye, onun seçtiği yüzük önüme atılarak yapıldı, ben mutlu olmayınca "oğlum sana yaranamıyor" dedi.
yüzüğü değiştirmeme küçültmeme izin vermediği için kullanamıyorum. görmek bile istemiyorum, kaldırdım attım.
yüzüğe hevesim kalmadı. evlenme teklifim içime sinmedi.
sonbaharda nikah istedim diye demedikleri kalmadı, "sen karışma cahilsin bilemezsin, biz hallederiz,
güzel bi yaz düğünü yaparız" dediler.
düğün hevesim kalmadı.
bizde kına günü gelin kuaförden çıkınca oğlan evine gider, yemek yer. "olmaz öyle şey, "bu gelin burda ne arıyor" derler ne cevap veririz" dediler, bizimkilerin "bu gelin burda ne arıyor" diyebileceklerini ve bizim ne cevap vereceğimizi umursamadılar.
"7 gibi gelir kınayı yakar gideriz" dediler, haliyle salon tutamıyoruz. oğlan evi gittikten sonra kına uzun sürmez çünkü. kınaya da 40 kişi gelirler ev zaten dolu ne halt ederim diye düşünmekten bunaldım.
kına hevesim kalmadı. ki zaten kına da istemiyordum.
annem "nişanlığını kendi seçsin" dedi, kaynanam "gitsin beğensin güzelse alırım" dedi. benim beğendiğimi beğenmezse aldırmayacak.
nişan hevesim kalmadı.
30 kişi istemeye geldiler, kahvemi resmen yalvararak yaptım, söz gecemde bildiğin kalabalık misafir ağırladım. hiçbir şey anlamadım.
zaten "siyah uğursuzluk getirir" dedi aldığım elbiseyi giydirmedi.
sözüm içime sinmedi. her şey içimde kaldı.
beyaz eşyada ne bakacağımı söylediler, zaten almadılar.
artık umurumda değil.
yatak odasını siyah istedim, "öyle olmaz" dediler bana bağırdılar.
mobilya seçmek için hevesim kalmadı.
sebze yemeklerini etsiz seviyorum diye "senin pişirdiğin yenmez" dediler, çaya şeker atmam her seferinde olay oldu, "çat kapı geliriz" dediler, yavaş yiyorum diye "beceriksiz" dediler.
benim içimde, misafirim gelsin, sofralar düzeyim, ağırlayayım namına gram heves kalmadı.
onunla olmuyor ama ayrılınca ne olacak onu da bilmiyorum.
başkasıyla da olmaz çünkü. benim evlilikle ilgili hiçbir şeye hevesim kalmadı. yok yani bitti. her şey içimde kaldı benim.
ha evlenmek zorunda değilim tabi ki illa ki. ama gerçekten bu kadar kırgınlıkla nereye gideceğimi bilmiyorum. ben o kadar değer görmedim ki, artık değerli hissetmiyorum.
ayrılınca bunlar geçmeyecek işte. onu biliyorum.
ah canım benim öyle sinir oluyorum ki böyle ailelere. oysaki isteklerin, taleplerin öyle normal ki?
hele yüzük meselesi... üye değildim o zamanlar ama okurdum KK'yı ve tepkiler almıştın, ne olacak diye oysa ki öyle değil. bunlar basit adetlerdir, hani "evlenmeden önce damat gelini görmez" gibi. ya da bir arkadaşım vardı 2 yıldır aynı evde yaşıyorlardı kız düğünden 1 ay önce attı çocuğu evden" damatla gelin aynı evde yaşamaz düğünden önce" diye hani bunlar küçük sevimli kaprisler sadece. başkasına zarar vermediğin sürece evet sonunda bir şey olmayacaksa senin istediğin gibi yapılacak elbette. o kadar haklısın ki örneğin ben de kesseler pırlanta yüzük takmam, ben kare kesim yakut istiyorum, takıntıysa evet öyle kime ne?
sen haklısın, biliyorum söylediğim hiçbir derdine derman sağlamıyor ama gerçekten yararlı bir şey söyleyebileceğimden emin değilim.
ama sözlüden ayrılırsan ileride bir gün elbette yeniden sevecek yeniden heves edeceksin sadece bunları düşünmek, hazmetmek için erken daha zaman.
dilerim sevdiğin adam aklını başına toplar da ana kuzu olmaktan vazgeçer. hatta mümkünse ailesinden uzak bir şehirde yaşamaya razı olur.
eğer toplamazsa da sen ondan daha dik, daha güçlü bir insansın, elbet geçecek elbet yarası da kalacak ama sonunda ah vah eden sen olmayacaksın unutma. onun suçu, senin değil.
çok aşıksın sen.. ayrılmayı hiçbir şekilde gözü almıyorsun. inşallah bir mucize olur da evlendikten sonra rahat bırakırlar sizi yada müstakbel eşin biraz dik durmayı öğrenir..burda "ayrıl" diyen herkes haklı, inan her şeyi görüyorum, zaten hepsinin farkındayım ama ne yapacağımı bilmiyorum.
ailesinden uzak şehir asla çözüm değil, anası gelir gitmez.
ayrılırsam bi daha asla hiçbir şeye heves edemem, o kadar kalmadı içimde. başkasıyla evlenmek ihanet olur. o kadar çok şey yaşadık ki, kocamla beraberken bile aklıma gelecek, biliyorum. ihanet bu. "sen közlenmiş biber seversin" deseler aklıma o gelecek. en basiti. neşet ertaş çalsa aklıma gelecek. gündelik hayatın her türlü eylemi yani. kar yağsa aklıma gelecek. her pilav yapışımda aklıma gelecek. sanırım yediğim her yemekte aklıma gelecek lan ne çok yemek anımız varmış.
ve ne var biliyor musun? bu kadar dik durduğum için olmadı. azıcık şahsiyetsiz, eğilip bükülen biri olsam bana taparlardı. en çok bu acıtıyor. benim meziyetlerim kınandı çünkü.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?