Resti çekmezseniz nasıl geldiyse öyle gitmeye devam eder, güzel hoş anlatıp söyledinizse lafınızı, baktınız dinlenilmiyor elinizi ayağınızı çekeceksin; annenizin gözü biraz evladını nasıl köle ettiğini görsün. "Ben dokunmuyorum artık bir şeye, sabrımın sonundayım, yeterince müsamaha gösterdim, gerisi suistimale giriyor ve ben kendimi suistimal ettirmek istemiyorum, senin ettiresin varsa sen bilirsin anne. Karışmıyorum, paspas mı olursun, yoksa evinin hanımı mı sen bilirsin" diyecek oturacaksınız.
Bakın, her şeyin fazlası ilginçtir ki zarar; buna "MERHAMET" de dahil. Denge için biraz da sertlik, görmemezlik gerekir. İnsanız, melek değil ve başkalarına kendi hakkınızı yedirdiğiniz için bundan mesulsünüz. O elleriniz ayaklarınız, sizinki de can, annenizinki de. Ben olsam şimdiye milletin tozunu kaldırmıştım halı silkeler gibi.
Kırılan kırılsın, içinde ne olduğunu görürsünüz, 8 ay geçmiş, anlattığınız gibiyse insan biraz utanır. Misafirliği cenazesi kalmamış, hayatta kalanlarla bir aile olunuyorsa, herkes ailede nerede durduğunu bilsin bir zahmet. Evde hakkın rahmetine kavuşan padişahın soyuna hizmet eden cariyeler değilsiniz.
Geleni de almayın döndürün. "Corona var, eniştenin yanına tezden gidesiniz var anlıyorum da, ben istemiyorum." deyin.