Annem bana babamın benim dogmami istemediğini, kürtaj olması için onunla kavga ettiğini anlattığında sadece dokuz yaşındaydım. Buyudugunuzde bunları anlayabilmek kolay, ama o zaman babam beni sevmiyor istemiyor diye düşünebilirsiniz sadece. Ablamdan sonra erkek çocuğu beklenirken kız çocuğunun doğmasıyla babanemin dedemin tepkilerini, beni hiçbir zaman sevmemelerini, ablam büyük olmasına rağmen kucaktan kucağa gezerken benim bebek halimle yerlerde surunmelerimi anlattığında da aynı yaslardaydim.
Buyuyunce çok dusundum. Tüm hayatım bunu düşünmekle gecti neden mutsuzum? İyi bir üniversitede iyi bir bölümde okudum, iyi bir meslek sahibi oldum. Hirsliydim, basariliydim ama mutlu degildim. Anneme karşı sert tavrim hiç değişmedi. Tüm çocukluğum, ergenligim bana anlattıklarına ağlayarak geçti. Odaya çekilip saatlerce aglalarimi hiç unutmam. Bana neden böyle birşey yaptığını çok sonralarda anladım. Aslında benim erkek dogmamama en çok üzülen kendisiydi.
Yirmi sekiz yaşına geldiğimde uç ay kadar gorusup anlaşamadığım ve ayrıldığım bir erkek arkadaşım oldu. Dengesiz tavırları gereksiz sinirleri ve beni kısıtlamak isteyen davranışları vardı. Beni hala sevdiğini biliyordum ama ayrildim cunku mantıklı olan buydu. Bu arada annemle tartismalarim hayatımın her döneminde olduğu gibi devam ediyordu. İş yerimden ayrı ailemden ayrı sıkılmıştım. Pekcok insanın kaldirabileceginden fazla yüküm vardı. Annem yeni ev almıştı taşınacaktık ve her kavgada çık evden defol diyen annem bu sefer yeni eve sen gelmeyeceksin demeye başladı. Zaten en ufak bir tartışmadan sonra bizimle aynı evin içerisinde aylarca konuşmazdı.
O günü dün gibi hatırlıyorum. İşten eve gelmistim. Annem her yeri toparlamış ev taşınmaya hazır. 'Bir hırsızlık yapmamistin onu da yapmissin artık' dedi.Neden bahsediyorsun? dedim. Babamın kredi kartiyla alışveriş yapmisim internetten. Aynı karttan bende de var aslında biri ben öğrenciyken bana verdiği ek kartti, kartlar karışmış. Sinirden aglamaya başladım. Zira ben elinden çok büyük paralar geçen ve isverenlerimin en çok güvendiği insandım ama kendi ailem bana hırsız diyordu. Arabaya atladığım gibi bir bankamatik buldum. Eve girdim babamın kartını ve çektiğim ikiyuzlirayi masanın üzerine bıraktım. Sonra tekrar çıkıp eski sevgilime bir saat aldım dogumgunune uç gün kalmıştı. Saatin üzerine bir not yazıp kargoya verdim. Evet onunla barisacaktim. Eve gittim eşyalarımı toplayıp kuzenime yerleştim. Orada uç aykadar kaldim. Ve evet annemden kurtulmak için ben o dengesiz insanla evlendim. Evlenirken onu sevdiğime kendimi inandirmistim. Ne kadar kötü olabilirdi ki en azından beni surekli evden kovan bir annem olmayacaktı. Kendi evim kendi düzenim olacaktı. Ve evet inanır mısınız ne kadar mutsuz olursam olayım annemin evindeki kadar emanet hissetmiyorum kendimi bu da gerçek.
Yaptığım evliliği hiçbir zaman sindiremeyen ve boşanmami istediğini açık açık soyleyen annem ile dengesiz eşimin kavgaları yüzünden lohusaligim cehennem gibi geçti. Annem evimden giderken hala ben seni istemeseydim dogmayacaktin, copteydin sen demişti bana hala hazırladıkca ağlarım. Mutsuz bir evliligim, dengesiz bir esim, bogazimda bir yumruk gibi hala hazırladıkca hıckırıklara boguldugum anneli anilarim ve şükür sebebi bir kızım var şimdi. Çocukluk gerçekten insanın anavataniymis. Mutsuz bir çocuk hayatı boyunca mutlu bir insan olamazmış.
Bunu buraya niye mi yazdim. Anneler kızlarızı bunaltmayin. Onlara huzurlu bir ortam verin de benim gibi çareyi başka yerlerde aramasinlar. En önemlisi. Mutlu bir çocuk olsunlar ki mutlu bir omurleri olsun.
Buyuyunce çok dusundum. Tüm hayatım bunu düşünmekle gecti neden mutsuzum? İyi bir üniversitede iyi bir bölümde okudum, iyi bir meslek sahibi oldum. Hirsliydim, basariliydim ama mutlu degildim. Anneme karşı sert tavrim hiç değişmedi. Tüm çocukluğum, ergenligim bana anlattıklarına ağlayarak geçti. Odaya çekilip saatlerce aglalarimi hiç unutmam. Bana neden böyle birşey yaptığını çok sonralarda anladım. Aslında benim erkek dogmamama en çok üzülen kendisiydi.
Yirmi sekiz yaşına geldiğimde uç ay kadar gorusup anlaşamadığım ve ayrıldığım bir erkek arkadaşım oldu. Dengesiz tavırları gereksiz sinirleri ve beni kısıtlamak isteyen davranışları vardı. Beni hala sevdiğini biliyordum ama ayrildim cunku mantıklı olan buydu. Bu arada annemle tartismalarim hayatımın her döneminde olduğu gibi devam ediyordu. İş yerimden ayrı ailemden ayrı sıkılmıştım. Pekcok insanın kaldirabileceginden fazla yüküm vardı. Annem yeni ev almıştı taşınacaktık ve her kavgada çık evden defol diyen annem bu sefer yeni eve sen gelmeyeceksin demeye başladı. Zaten en ufak bir tartışmadan sonra bizimle aynı evin içerisinde aylarca konuşmazdı.
O günü dün gibi hatırlıyorum. İşten eve gelmistim. Annem her yeri toparlamış ev taşınmaya hazır. 'Bir hırsızlık yapmamistin onu da yapmissin artık' dedi.Neden bahsediyorsun? dedim. Babamın kredi kartiyla alışveriş yapmisim internetten. Aynı karttan bende de var aslında biri ben öğrenciyken bana verdiği ek kartti, kartlar karışmış. Sinirden aglamaya başladım. Zira ben elinden çok büyük paralar geçen ve isverenlerimin en çok güvendiği insandım ama kendi ailem bana hırsız diyordu. Arabaya atladığım gibi bir bankamatik buldum. Eve girdim babamın kartını ve çektiğim ikiyuzlirayi masanın üzerine bıraktım. Sonra tekrar çıkıp eski sevgilime bir saat aldım dogumgunune uç gün kalmıştı. Saatin üzerine bir not yazıp kargoya verdim. Evet onunla barisacaktim. Eve gittim eşyalarımı toplayıp kuzenime yerleştim. Orada uç aykadar kaldim. Ve evet annemden kurtulmak için ben o dengesiz insanla evlendim. Evlenirken onu sevdiğime kendimi inandirmistim. Ne kadar kötü olabilirdi ki en azından beni surekli evden kovan bir annem olmayacaktı. Kendi evim kendi düzenim olacaktı. Ve evet inanır mısınız ne kadar mutsuz olursam olayım annemin evindeki kadar emanet hissetmiyorum kendimi bu da gerçek.
Yaptığım evliliği hiçbir zaman sindiremeyen ve boşanmami istediğini açık açık soyleyen annem ile dengesiz eşimin kavgaları yüzünden lohusaligim cehennem gibi geçti. Annem evimden giderken hala ben seni istemeseydim dogmayacaktin, copteydin sen demişti bana hala hazırladıkca ağlarım. Mutsuz bir evliligim, dengesiz bir esim, bogazimda bir yumruk gibi hala hazırladıkca hıckırıklara boguldugum anneli anilarim ve şükür sebebi bir kızım var şimdi. Çocukluk gerçekten insanın anavataniymis. Mutsuz bir çocuk hayatı boyunca mutlu bir insan olamazmış.
Bunu buraya niye mi yazdim. Anneler kızlarızı bunaltmayin. Onlara huzurlu bir ortam verin de benim gibi çareyi başka yerlerde aramasinlar. En önemlisi. Mutlu bir çocuk olsunlar ki mutlu bir omurleri olsun.