anneyiz ama önce KADINIZ...

Kürtaj ve yasalar hakkında neler düşünüyorsunuz ?

  • Yasa çıksın, kürtaj yasaklansın.....

    OY: 28 5,8%
  • Kürtaja karşıyım, özel durumlar haricinde kimse kürtaj olmasın, yasalarda bu konuda çıkabilir...

    OY: 173 35,7%
  • Bırakın kadınlar maddi manevi özgürce karar versin

    OY: 276 56,9%
  • diğer, yorum yapacağım .....

    OY: 8 1,6%

  • Ankete Katılan
    485
Aslında neler yapabileceğimizi konuşsak birazda.

İnternette oldukça fazla imza kampanyası var arkadaşlar,enazından onlara destek vermeyi unutmayalım.
 

çok dogru yazmışsınız kesinlikle katılıyorum.

vallahi artık açık açık konuşulması gerek bazı şeylerin engellenicem diye yazamadım :)

şahsen hükümet partisini yada muhalefeti tutmuyorum çünkü hepsi birbirinden beter bana kalırsa.

ama şu anda başımızda olan devlete gelirsem eger.
iş istedi diye milleti oyna takla at falan diyen bakanlar gördü gözümüz.
evlat acısı kötüdür bilirim 2 kere kaybettim karnımda ki dogurmuş büyütmüşsün vatana hayırlı olsun korusun diye askere göndermişsin orda şehitlik gibi yüce bir mertebeye erişmiş.şehit ailesinden o insan sana küfür etse agzını açamazsın dövse elini kaldıramazsın çok acı çünkü ee kalkıpta o şehit ailesinin duyacagını bile bile askerlik yan gelip yatma yeri degildir diyen yöneticiler gördük.
daha sayılırda sayılır bu potlar.
bi ülkeyi yönetiyorsan çeneni biraz tutmak zorundasın ben bile karşımdakiyle konuşurken agzımdan çıkanı 2 kere düşünüyorsam sen 100 kere 1000 kere düşünmelisin..

ee şimdide kürtaj olayı bi bakan çıktı açık açık dedigi kelime aynen şu izleyenler bilir tecavüze ugrayan hanımlar çocugunuzu dogurun devlet bakar kadınada psikolojik destek verir.....

bu zihniyetteki bi adamdan hiç bişi beklemem zira aynı insanın karısının kızının bacıının anasının başına gelse biliyorumki aynı rahatlıkla konuşamıyacak olduki karısı teccavüze ugradı hamile kaldı bebegi dogur karım günah allah verdi onumu diyecek acaba yoksa tecavüze ugrayan karısının yüzüne bakacakmı....

bunlar ince konular eskiler söylemiş güzelde söylemiş ne oldum degil ne olucam demelisin diye. bugün burda konuşurken boru boru atarken bende dahil yarın herkezin başına gelebilir bir olaydır bu bilemeyiz.
 
ya bir de şu var olur da kürtaj yasaklanırsa merdiven altı kliniklerde kaç kadının canı yanacak, kaçı hayatını kaybedecek bunu hiç düşünmüyorlar.

demi moore'un if these walls could talk diye bir filmi var kürtajla ilgili. üçe bölmüşler filmi yani üç farklı zaman dilimi aynı evde geçiyor üç farklı kadın. mutlaka izleyin tavsiye ederim.
 
hoşuma gitmedi dersem yalan olur,umut hep vardır.Böyle erkekler de var sonuçta:





"Rahatsız Erkekler"den ses var

"Rahatsız erkekler" kürtaj yasağına karşı diğer erkeklere çağrıda bulunuyor:

"Geçen hafta yaptığımız küçük bir toplantının ardından, ataerkil düzenden ve eril tahakkümden rahatsız erkekler olarak bir çağrı yapalım dedik: Kürtaj konusunda kayda değer bir ses de biz çıkaralım.

Kadın örgütlenmelerinin bu alandaki mücadelesi tüm hızıyla başladı. Ama erkekler suskun. Birkaç köşe yazısı ya da mücadele eden kadın arkadaşlarını desteklemeye çabalayan birkaç erkek dışında erkeklerden kamusal sahnede, devletin bu politikasına yüksek sesle itiraz eden henüz yok.

Bu yüzden, kürtajı yasaklamayı veya sınırlamayı amaçlayan, kadınların kendi bedenleri üzerindeki geri alınamaz tasarruf hakkını hiçe sayan bu ataerkil devlet zihniyeti ile biz de kendi açımızdan bir hesaplaşma başlatalım istiyoruz. Daha önce erkek şiddetine, homofobiye, taciz ve tecavüze karşı ses çıkarmış bütün erkekler, bir kez daha yan yana ve çoğalarak gelelim ve etrafımızı saran bu kesif, muhafazakâr / faşizan ablukaya, kadınlara saldırıda son nokta olan “kürtaj yasağı” diye dikilecek bu faşizan girişime karşı bir ses de biz çıkaralım diyoruz.

Bu mesele, devletin öncelikle kadın bedenlerinin, ama aynı zamanda tüm insan bedenlerinin üzerinde katı bir denetim kurma çabasıyla ilgilidir. Bu devlet, kimin öleceğine karar verdiği gibi, kimin hayatta kalacağına, ya da dünyaya nasıl ve ne zaman geleceğine de karar vermek istiyor. Tecavüzcülerin sırtını sıvazlayan, kadın cinayetlerini görmezden gelen, kadınları eve kapatıp çocuk makinesine çevirmek isteyen bu ataerkil devletin karşısına, biz erkekler aynı zamanda kendi erkekliğimizle de yüzleşerek bir ses çıkarmak zorundayız.

Bu çağrıyı alan ve konuyla ilgilenen her toplumsal muhalefet çevresinden tüm erkeklerin, mümkün olduğunca geniş bir şekilde üye olduğu tüm gruplara yayarak genişletmelerini istiyoruz. Ne kadar geniş katılımlı bir toplantı yaparsak, o kadar yüksek katılımlı bir eylem örgütleyebiliriz.

İlk adım olarak salı akşamı saat 19.30’da bir toplantı düzenleyelim diye karar verdik. Toplantıya toplumsal muhalefetin tüm siyasi çevrelerinden erkeklerin geniş ölçüde katılımını bekliyoruz.

Kürtaj hakkını tartışmıyoruz, kadınlar adına konuşmayı reddediyoruz."

Rahatsız Erkekler

5 Haziran Salı/ 19:30 - 22:00
Beyoğlu Yeşil Ev İstiklal caddesi Balo sokak 21/1
 
Tüm sayfaları okuyamasam da ara ara girip okuyorum.

Ben de bir anne adayıyım. İnşallah ilerde ben de tadacağım bu duyguyu.

Ama kimse kimseyi bir şey yapmaya zorlayamaz.

Kürtajın doğruluğuna yanlışlığına girecek değilim.

O,kişinin iradesi ve seçimidir,doğrusuyla yanlışıyla hesabını Allah'a o verecektir.

Allah korusun ben tecavüze uğrasaydım ve hamile kalsaydım...

Doğurur muydum ? %99 hayır...

Neden mi ? Ben zaten yaftalanacağım,ya kuyruk sallamışımdır,ya başka bi şey yapmışımdır.

Peki doğacak çocuk ? Ömür boyu üç harften oluşan bi lakabı olacak...

Benim ona bu hayatı sunmama ne hakkım var ?

Kaldı ki bu durumda kimse kimsenin arkasında durmaz.

Neyse,işsizlik çözüldü,her şey güllük gülistanlık,bi kürtajımız eksik kalmıştı.

Ne diyeyim ki...
 
Bu yazıyı paylaşmak istiyorum. Çok beğendim gerçekten, benim ifade edemediklerimi içimi okuyup tek tek yazıya dökmüş sanki;

Kürtajı Siz Değil, Kadınlar Bilir

Bugün bulunduğumuz konuma gelmemiz yıllar almıştı. Türkiye'de Kürtajın yasal hale gelmesi 1983 yılında mümkün oldu.

Başlangıç olarak 1923'ü baz alırsak tamı tamına 50 yıl boyunca bu ülkede gebe kalmış ve çeşitli sebeplerle anne olmak istemeyen kadınlar kürtaj olmanın çeşitli yollarını bulmuşlardı.

Çoğu akıl almayacak, midenizi bulandıracak yöntemler seçtiler. Bunun yanı sıra "merdiven altı" diye tanımladığımız hiçbir şekilde operasyon yapılmaya müsait olmayan yerlerde kendilerini kime emanet ettiklerini bile bilmeden bıçak altına yattılar.
Bazıları masada kaldı, bazıları ise operasyondan sonra kan kaybı, enfeksiyon gibi sebeplerle hayatını kaybetti. Hayatta olanlar ise o dehşet verici anılarını paylaşırken bile hala ürperiyorlar.

Bunları nereden mi biliyorum, başbakan, aile bakanı ya da sağlık bakanının aksine bu konuları araştırdım. Kürtajın tarihsel süreci, ülkedeki söylemler, yasallaşma sürecini farklı onlarca kaynaktan okudum.

Kürtajın yasak olduğu dönemlerde "kasap" olarak nitelendirdikleri doktorların, onlarla iş çıkışı buluşup içinde tabiri caizse "it bağlasan durmaz" dedikleri yerlerde, kanlı çarşafların üzerine yatarak, canlı canlı operasyon geçirdiklerini o kadınlardan dinledim. Hepsinin söylediği bir şey vardı; "mecburdum".

Biz o mekanlarda canımızı ortaya koyarken, parası olan kadınlar, yurt dışında ya da özel hastanelerde başka isimlerle kürtaj oluyordu.

Çevrenizde 1983'ten önce kürtaj olmuş onlarca kadın vardır. Bilmezsiniz. Paylaşmazlar. Korkarlar. Anıları ürkütücüdür çünkü.

Bir daha kalkamayacaklarını düşünerek yattıkları masalardır onlar. Daha önce başka bir gariban kadının kanının üzerine uzanıp, hiçbir aletin olmadığı bir odada içleri kazınmıştır onların. Neşterin kendi tabirleriyle kaşık gibi bir şeyin içlerinde oynadığını hissetmişlerdir çünkü. Ölümle yüzleşmişlerdir. O yüzden anlatamazlar.

Başbakan ve diğerleri meclis kütüphanesinde benim yaptığım gibi birkaç saat geçirirlerse kürtajın yasallaşması sürecindeki meclis tutanaklarına bir göz atarlarsa, eminim onlar da kürtajın yasaklanmakla engellenemeyeceğini kendi ülkelerinin resmi tarihinden göreceklerdir.

Kürtaj yanlısı ve kürtaj hakkı savunucusu olmak farklı şeylerdir. Önce burada anlaşalım.

En hararetli, en donanımlı kürtaj hakkı savunucuları dâhil hepimizin buluştuğu ortak bir konu var; kürtaj bir doğum kontrol yöntemi değildir. Ancak, istenmeyen gebeliklerde hamile olan kadın her ne sebeple olursa olsun kürtaj olmak isterse bu karar sadece onun olmalıdır, ne eşinin, ne sevgilisinin, ne ailesinin, ne de yasa koyucuların!

Dünyaya bir çocuk getireceksek bu sadece bizim kendi rızamızla olmalıdır.

Çünkü fiziksel ve zihinsel açıdan biz etkileneceğiz; bizim hayatımızın yönü değişecek, eğitimden ya da iş hayatından kısa süreli de olsa bizler uzaklaşacak, bir anne olmanın sorumluluğu altında bizler ezileceğiz.

Çünkü döllenme sürecinden sonra embriyonun gelişip dünyaya gelmeye hazır bir bebek oluşuna kadar geçen süreçte tamamen yalnızız. En iyi ihtimalle sürekli eşinin yanında bulunan bir erkeğin çekeceği sıkıntı bizim bedenimizde meydana gelecek değişiklik, duygusal travmayla kıyaslanamaz bile.

Çünkü doğum esnasında hayatımızı kaybetme riskiyle karşı karşıya olan da biziz.

Öyleyse nasıl olur da bu kararı verirken bir başkasının iznine ihtiyaç duyarız. Nasıl olur da bir başkası izin vermiyor diye bahsi geçen tüm zorlukları yaşamaya zorlanabiliriz?

Başbakan ve bakanları konunun meclise gideceğini söylüyor, akla ve bilime göre hareket edeceklerini söylüyorlar. Hangi akıl ve hangi bilimden bahsediyorlar bilmiyorum.
Üzgünüm ama ben size de sizin aklınıza da, sizden gelecek bilime de inanmıyorum. Benim bedenim hakkında karar verecek merci o meclis değil. Daha iyi bildiğiniz şeylerle ilgilenin. Kadın hakları ya da insan hakları sizin ilgi alanınız bile değil!

Siz birilerini din ile, kendi ahlak anlayışınızla ya da "iyi" ekonominizle etkileyebilir, size oy vermelerini sağlayabilirsiniz. Bu da sizin beceriniz, saygı duymak lazım. Onları en az üç çocuk sahibi olmaya yönlendirebilirsiniz. Sizi dinlerler ve doğurdukça doğururlar. O da onların bileceği bir şey, ben ya da hiç kimse onları aksine zorlayamaz.

Aynı şekilde ne siz, ne sizin ahlak anlayışınız, ne de sizin yasaklarınız benim bedenimle ilgili bir karar veremez.

O sizi aşar işte!

Ancak yasal bir şeyi yasak hale getirirsiniz. Ve bir çok yasak gibi o yasak da çiğnenir. Ama bilin ki sayın başbakanım, sırf sizin canınız öyle istediği için bu ülkede kürtaj yasaklanırsa, ki siz istediğiniz her şeyi yapacak kudrettesiniz!-, bu ülkede yasal olmadığı için uygunsuz koşullarda kürtaj olmaya çalışan ya da kendi yöntemleriyle sorununu çözmeye çalışırken ölen kadınların her birinin katili kim olacak?
Bence cevabı biliyorsunuz! Haşa! Siz her şeyi bilirsiniz!

ALINTIDIR
 
Kürtaj yapılması yasaklanırsa Türkiyede neler olabileceğini Polonya örneğinde açıkça görebiliriz aslında;

POLONYADA KÜRTAJ ÇIKMAZI

Polonya’da kürtaj, sadece tecavüz, hamile kadının sağlığının tehlikeye girmesi ya da ceninin sakat olması durumlarında yasadışı.


Polonya’da bugünkü kürtaj karşıtı mevcut yasa, birçok kötü sonuç doğurdu. Öncelikle bu yasa, kürtajları durduramadı. Yani kadınlar kürtaj yaptırıyorlar ancak bunu gizlice yaptırıyorlar.Kötü şartlarda ,uzmanlar tarafından yapılmayan kürtajlar kadın ölümlerini arttırdı.

İrlanda, Malta ve Polonya, Avrupa’da kürtaj yasası anlamında en sert üç ülke. Her geçen gün daha fazla kadın kürtaj için yurt dışına gidiyor; Slovakya’ya, Çek Cumhuriyeti’ne ya da Almanya’ya.

Son yıllarda Polonya’da parklara bırakılan ya da balkondan atılan bebeklerin sayısı arttı.





En trajik olanı da son cümle,bebekler balkonlardan atılıyor.

Bu yazı aslında bizim 4 gündür konuştuğumuz şeylerin ne kadar da doğru olduğunu,kürtaj yasağının çok daha vahim sonuçlar doğuracağını da ıspatlıyorr.
 
1-Savunduğumuz şey kürtaj değil, kürtaj hakkı. İkisi çok farklı şeyler.
2-Kürtajla hırsızlık aynı şey değil.
3-Ötenazinin de tartışılabileceğini düşünüyorum şahsen.

1- Kürtaj hakkı -yani başka bir canlıyı öldürme hakkı- diye bir hak yoktur. Bu KENDİ vücudunuz üzerinde bir tasarruf değil BAŞKA birininin vücudu üzerinde tasarruftur ve kabul edilemez. Kısacası cinayettir ve cinayet hakkı diye birşey takdir edersiniz ki mümkün değildir. Sizden başka bir canlı üzerinde karar verme HAKKI' nın mantıklı düşününce olamayacığını anlayabilirsiniz. Ebeveynlerin bu konuda bir hakkı olsaydı şu an sizin üzerinizde de devam etmesi gerekirdi. Yani düşünün ki siz şu an iyi şartlarda değilsiniz ve anne babanız karar alıp yaşamınızı sonladırıyor :26: Nasıl olur sizce. Amaaaa a olmaz siz bir İNSAN sınız anne babanızın üretimi değilsiniz onların vücudunun bir parçası da değilsiniz. Kendi kararınızı kendiniz alırsınız çünkü sizi anne babanız değil Allah yaratmış yaaaaaa yaaaaa.
2- İkisinde de birinin bir hakkına isteği dışında saldırı vardır. Siz hala kürtajı kendinizle alakalı sandığınız için bağlantıyı kuramamış olabilirsiniz. Ama ikisinde de İKİNCİ bir şahısa yöneltilmiş eylem var.
3- Evet ötenazi bence de tartışılabilir hatta kürtajın yasal olmasından çok çok daha doğaldır ötenazinin yasal olması. En azından üzerinde tasarruf edilen KENDİ hayatımız.
 
Mükemmel bir yazıydı Slania,paylaştığın için teşekkürler.

Merdiven altı yerler ne yazık ki daha da çoğalacak.

Ve bu binlerce kadının hayatı demek.

Kürtaj olmadı doğurdu diyelim...İstenmeyen bir gebelik ya da tecavüz sonucu.

Ne olacak? Ya cami avlusu,ya çöp bidonu sonu...

Ya da iyi yetiştirilememiş,topluma kazandırılamamış bir birey.
 
Parkoncum bu cümle beni mahvetti..Son yıllarda Polonya’da parklara bırakılan ya da balkondan atılan bebeklerin sayısı arttı.

genelde bu tür hebarlerden uzak durmaya çalışırım çünkü bu konular beni alt üst ediyor..bebeklerin balkondan atılması nasıl birşey,Allah'ım beynim durdu.yok hayal bile etmek istemiyorum!!
 
canlının yaşam hakkı sizin bedeniniz değil bebeğin bedeni falan diye sürekli aynı şeyleri söyleyip duran arkadaşlarrtada beden falan yok!doku parçasından başka birşey değil o!bebeğe ya da bedene dönüşünce zaten kürtaj yapmıyorlar.bi de sürekli ayetlerden alıntılar yapanlar var.müslümanlık bile bebeğe ruh üfürülene kadar belli bir süre veriyor.onları okumak işinize gelmiyor mu yoksa?
 

Malesef canım,Polonyalı bir rahiple yapılan söyleşiden alıntılar yaptım,

Yani bunu söyleyen bir rahip.

Umarım bizde bu manzaralarla karşılaşmak zorunda kalmayız.
 
bebeği balkondan atanları savunmyorum ama kadınların loğusa dönemindeyken psikolojiler pek sağlam olmuyor malum.çok severek isteyerek doğurdukları bebeklerini bile gözü görmek istemeyecek hatta zarar verecek hale gelebiliyorlar.bi de istemediği bi bebeği dünyaya getirdiği düşünülürse çok zor bi durum gerçekten.
 

arkadaşım o DOKU PARÇASI dediğin şey kürtaj aleti kendine yönelince refleks olarak kaçar ve tehlike altında olduğunu hisseder. İnternette dahi biraz araştırma yapsan bunu görebilirsin.
Yani sana göre
Bir cinsiyeti olan
Ayırt edilebilir bir genetik yapısı olan
göz rengi saç rengi belirli ve kürtaj aletinden kaçan birşey DOKU PARÇASIYSA bundan fazla birşey demeye gerek yok. Doku parçası olduğunu düşünerek içinizi rahatlatın fakat siz düşünün ya da düşünmeyin maalesef o bir İNSAN
Ayrıca dini bir alıntı yaptığımı da hatırlamıyorum

NOT: BEBEĞİN CİNSİYETİ VE DİĞER ÖZELLİKLERİ DÖLLENME ANINDA BELİRLENİR RAHME YERLEŞMESİ BİLE GEREKMEZ
 
Son düzenleme:

ahh canım nede güzel açıklamışsın bunu savunurken birey olan bizlerin verebilecegi kararları devletin verebilecegini savunmakta çok açıklayıcı olmuş cidden.nedense biz kendi yaptıgımız çocuk üzerinde bi hak sahibi degiliz fakat mükemmel devletimiz bizim hakkımızda karar verebiliyor...
alkışlıyorum seni :)
 

devlet seni nasıl korumak zorundaysa onu da korumak zorundadır bunu anlayamıyor musun?
yani seni öldürmenin bir yaptırımı olması gerekli yani devlet başka birini öldürene bir yaptırım uygulayabilir ve hapse atabilir bu da senin işine gelir çünkü can güvenliği içinde yaşarsın.
Ama iş kendi zevkimize gelince işimize gelmeyen bebeği öldürelim vayyyyyyyyy be mantığına hayran kaldım.
Devlet senin başkasını ( bebeği ) öldürmene engel oluyor öldürürsen hapse girersin diyor bunu anlamak zor mu?
 

canım hiç kanın donmasın bunlar zaten artacak hatta türkiyedede oldu aynısı 17 yaşında bi kız erkek arkadaşından hamile kaldı daha sonra ailesinden gizleyerekmiydi yada farketmemişmi ne tuvalete giriyo karın agrısıyla orda dogum yapıyo ve korkup bebegini tuvalet camından atıyo.haberde çıktı bunların hepsi
 

ben o tür haberleri izlemiyorum,önceden de bu konularda hassastım ama anne olduktan sonra iyice abarttım..ilk emzirdiğim zamanlar geceleri kalkıp annesi olmayan bebekleri kim emziriyor,kim şefkat gösteriyor diye oturup ağlardım o yüzden bu haberler bende şok etkisi yapıyor.Rabbim sonumuzu hayır etsin,gittiğimiz yol iyi değil...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…