Burada sevginin, aşkın derecesi önemli bence.Tabii ki "yeter ki birlikte olalım, kaynanamın küçük göz odasında bir ömür geçiririm, zaten bana kızı gibi davranıyor" masallarıyla körü körüne olaylara atlayacak bir aşk makul olmadığı gibi, evi yok birikmişi yok ayrılayım kısmı da makul gelmiyor.
Bu evi olsun, arabası olsun, döşü de kıllı olsun mottosu sanırım 3 -4 yıldır evlilik programlarıyla hayatımıza girdi.Tabii ki insaoğlu ister güvencesi olsun, bir damı olsun kafasında, çoluk çocuk hayallerini güzel şeylerle süslesin falan ama ana-babadan zengin olmayan 25yaşına kadar okumuş, askere gitmiş, yeni işe başlamış 27 yaş civarı bir erkek de el insaf ne zaman tüm bunlar için para biriktirip, alsın?
Ayrıca ilişki sırasında evi yokmuş ki, sonra hoop diye alıversin.
Sözler vaatler tabii ki olur ama hangimizin hangi sözü tam istediğimiz gibi gerçekleşir ki?
Benim de eşim bana evlenmeden önce ev işlerine yardımcı olacağını, yemek yapacağını söylerdi.Şimdi kirli çoraplarını peşinden koklaya koklaya buluyorum

Şimdi sözünü tutmadı diye kirli çoraplarıyla kapının önüne mi koyayım?
Size ait evde oturulması kısmına da ben sıcak bakmadım.Evli çift kendi imkanlarıyla kavrulsun, adam borçtu, harçtı derken sorumluluk alsın, ne derece çalışkan olduğu, sorumluluklarının bilincinde olduğu, evi çekip çevireceği görülsün isterim ben.Hanımının arabası, hanımının evi tabii evlilik paylaşımdır ama kimseye de altın kaşıkla her şeyin sunulması hele de evliliğin ilk zamanında bence bu kişiyi rahata, yayılmaya sevk eder.
Siz eğer onsuz olamazsanız, bir gecekonduda bile otururum yeter ki yanımda olsun diyecek derecede aşık ve onsuz yapamayacaksanız en makulu bir ev kiralamak, birlikte çalışarak onu satın alıp, birlikte bir hayat kurmaktır diyorum.
Kirada oturamam, birikimi yok, istediği yere taşınamam diyorsanız takkeyi öne alıp eğrisini, doğrusunu düşünmek ve iş iyice uzamadan yol vermek gerekir diye düşünüyorum.
Umarım sizin için en hayırlı olan kararı verir, mutlu olursunuz.