Keşke ben de babam benim en iyi arkadaşım, ilk aşkım diyebilseydim. Babam her zaman ilgili olmuştur benimle hayatımla. Yüzmeyi, bisiklet binmeyi, paten kaymayı, araba kullanmayı, voleybol oynamayı her her şeyi babam öğretti bana. Arkadaşlarımı, okulumu çevremdeki her şeyi bilir. Bazen aklımı okuduğunu bile düşünürdüm. Maddi olarak hiç sıkıntı yaşatmadı. Zor zamanlar geçirdiğimizde kendinden kısardı ama hiç bir şeyimi eksik etmezdi, etmez de. Onunla güleriz, muhabbet ederiz. Ama hiç yaşamadım baba şevkatini. Sadece baba olmanın sorumlulukları üzerine bir ilişkimiz var. Hiç öpmedi beni içten. Küçükken bayramın gelmesini dört gözle beklerdim, çünkü bir o zaman öperdi beni, elini öptükten sonra yanaklarıma kondurulan dümdüz şevkatsiz iki öpücük de olsa iple çekerdim bayramın ilk gününü. Arkadaşlarımın, akrabalarımın babaları onları öptüklerinde, güzel kızım gibi iltifatlarda bulunduklarında terk etmek istiyorum orayı. Dizilerde, filmlerde de bile görsem çok canım acıyor. Babamın bana sarılması o kadar çok isterim ki. Ona sarılıp ağlamayı, gülmeyi. Yanında bile ağlayamam oysa, neden bilmiyorum çekinirim. Tek sarıldığı zaman çok küçüktüm, çok ağlamıştım bir gün yatağımda uyuya kalmıştım, o zaman gelip yanıma yatmıştı, sarılmıştı. Bir de bana kızlar babalarını çok düşkün olurmuş çok severmiş, sen de beni seviyor musun demişti. Bense ikisinde de ne yapacağımı bilemeden susmuştum. Arkadaşım babasına seni özledim diye mesaj göndermişti öyle çok imrenmiştim ki. Babasını 9 yaşında kaybetmiş bir arkadaşım var, babasıyla anılarını anlatıyor bazen, hep el ele gezdiklerini, ona hiç kıyamadığını, vedalaşmalarını keşke benim de başkalarına anlatacağım böyle anılarım olsa diyorum. Babamı seviyorum ama keşke biz de diğer baba-kızlar gibi olabilseydik. Ona canım babam seni çok seviyorum diyebilseydim, sarılabilseydim. Dizine yatabilseydim. Ya da sizin babalarınız gibi gecenin bir yarısı canım bir şey çektiğinde gidip alsaydı. Bana kıyamasaydı hiç. Sarılsaydı bana, öpseydi, saçımı okşasaydı, bir kerecik canım kızım deseydi keşke.