Benim 2. gebeliğim bu.
İlk gebeliğimin başlangıcı felaketti, ilk 3 ay üzüntüden mahvoldum, sebebi ise yaşadıklarım.
Daha doğrusu yaşatıldıklarım ve yaşamaya maruz bırakıldıklarım.
Sonuç = riskli gebelik! + erken doğum
Allah'a şükür ki ilk evladım sağlıklı.
2. gebeliğimin başında da, tek başıma ev taşıdım, sen düşün!
Düşüncesiz koca, düşüncesiz kv + kp etc.
sonuç olarak baktım ki ilkinde yaptığım hataları yaparsam yine olan bana olacak ve bebeğime.
Bir karar verdim ve eşime de dedim "umursamıyorsan umursanmıyorsun! hayatımdan çıkabilirsin, kapı da orada ailen de orada. Kiminle yaşamak istiyorsan onu tercih et, beni de rahat bırak... Ha olmaz gitmem diyorsan, o zaman hayatını benimle şekillendir, ailenle değil. Gebeliğim ne senden ayrılmama engel, ne de hayatımı devam ettirmeme!"
Mantıklı düşünmeye zorluyorum kendimi desem yeridir.
Bir de artık negatif yönünden bakmıyorum hiç birşeye.
İyi tarafından bakıyorum.
Misal "eşimi severek evlendim, işten çıkar evine gelir, çocuğuna bağımlı, harcamalarını sadece bizim için yapar, ekstra saçma sapan harcamaları yok... vs." gibi.
Pozitif baktıkça ve özellikle de kendi kararlarım üzerinde net oldukça baktım ki birşeyler düzeliyor.
Eskiden atıyorum bir kuaför işim mi var, eşim ile yapacağımız farazi olarak konuştuğumuz (kesinleşmeyen) birşey olsa dahi onu ertelerdim.
Artık bunu yapmıyorum!
Kendim daha önemliyim ve ben mutluysam iyi gidiyor herşey.
Eğer ben mutsuzsam ancak benim hayatım kabusa dönüyor başka kimseye birşey olmuyor.
Kendime göre, içimden geldiği şekilde yapıyorum artık herşeyi.
Eşim dilerse bana destek ve kararlarıma dahil oluyor.
İstemezse olamayacağını bildiğinden o da ona göre davranıyor.
Yeter çünkü, bu güne kadar hep onun dediği, onun ihtiyacı, ona göre yaşam tarzımız oldu.
Biraz da benim olsun değil mi?
Biraz da ben değil, o fedakarlık edip dahil olsun birşeylere.
Kayınvalide + kayınpeder cephesine gelince.
4 sene sabırlı ve anlayışlı oldum onlara karşı.
İlk gebeliğimde de ikincisinde de demediklerini bırakmadılar, çok ciddi şekilde üzdüler beni.
Artık onlara da aynı şekilde davranıyorum.
Gerekmedikçe evlerine gitmiyorum, ki bu bazen ayları buluyor..
Gelene kapım açık gelsin buyursunlar, ama durduk yere "ay şunu sever bunu sever şu geldi bu gitti davet edeyim" işine girmiyorum.
Kısaca davet etmiyorum, gelene evim burada, kapısı da ardına kadar açık.
Her hafta kendim gitmesem dahi oğlumu mümkün mertebe evlerine eşim ile gönderiyorum.
Bende kendime 3-5 saat dingin vakit ayırmış oluyorum.
Laf mı söylediler, altında kalmıyorum o an cevabımı veriyorum sonrasında kendimi yemiyorum.
Tekrar görüştüğümüzde, normalde benim tavrım ve karakterim değildir ama onların karakteri, tavır yapmıyorum.
Birşey olmamış gibi davranıyorum.
Onlar da benim nabzıma göre veriyorlar şerbeti...
Böylesi de çok iyi oluyor açıkçası...
Kısaca şunu öğrendim.
Kendi hayatına sen sahip çıkarsan ve kararlarına, herşey rayına giriyor.
Başkasının eline bırakmayacaksın kendin ile alakalı olan mevzuları.
Ortak kararlar tabii ki istisnai durumlardır...
Artık ne trip yapacak ne de trip çekecek gücüm var.
Umarım anlatabildim, biraz uzun oldu.
Kafanı kurcalamak veya şişirmek istemem ama yaşadıklarım inşallah sana da iyi tecrübeler olur.
İyi bir şekilde sende bu durumları kontrol altına alabilirsin...