3 yaşındaki kızım 5 gündür hasta, gece öksürük nöbetlerinden "annee hala hastayım diye ağlayarak uyanıyor, ballı ılık su istiyor, beni sev, sırtımı okşa, beni uyut", taleplerini de yerine getirdikten sonra, (hastayken gecede 4-5 kere olur bu) diğer kızımın yanına koşuyorum. Babasıyla paslaşıyoruz ama "sen git, anne gelsin" diye arada postayı koyuyor adama da.
2 haftalık bebem memekolik, saat başı meme vermezsem kendisini çarşafları yalarken buluyorum. Çarşaflarda aradığını bulamayacağını anlayana kadar 2 dakikam var. Sonra yaygarayı basıyor. Dün gece böyle geçti ve hala yaşıyorum. Vay canına. =)) Buradan süper bir anne olduğumu filan düşünmeyin. Dün akşam en son koltukta eşime sarılmış, böhühühü seni özledim yeaaaa, sabah işe giderken beyaz gömlek giymiştin, parfüm sürmüştün, çok içime oturdu, seninle vakit geçiriyorken artık hep pijamalıyız yaaaa diye ağlıyordum. Hamileliğimin son ayı ağır geçtiğinden hiçbir yere çıkamamıştık çünkü. Neyse hafta sonu evde gömlek giyip, parfüm sürme sözü verdi. Normalde de gömlek sevmem ama işte lohusalığa verip çok da şey etmemek lazım.
Ay bunları neden yazdım bilmiyorum. Sanırım en sabırlı, dayanıklı ebeveynlerin bile bir fıttırma anı var ama hepsi geçiyoru vurgulamak istiyorum. Zira bizi öldürmeyen her şey güçlendirir, evet.