Çoğumuz evlenince tapusu bende misali gibi davranıyoruz. Erkek de kadın da. O flört dönemindeki şirinlikler gidiyor Prens ya da prenses kılığımızdan çıkıp kurbağa halimize dönüyoruz. Sonra da ilişkimiz niye eskisi gibi değil, onu kaybediyorum diye panik oluyoruz. Oysa evlilik denilen şey iktidar savaşı değildir, paylaşımdır. İyiyi ve kötüyü... ama her an da dip dibe olmak değildir. Sonuçta herkes birey olduğu için onlarında bazı özel alanları olmalıdır. Eşiniz arkadaşlarıyla ara sıra dışarı çıkabilir. Bu normal ama her gün her gün bunu yapması anormal. Bunu eşinize uygun bir dille anlatmalısınız. Bu durumdan rahatsız olduğunuzu onu suçlamadan anlatmalısınız ve daha önce de söylediğim gibi en önemlisi bütün hayatınız o imiş gibi de davranmayın. bütün hayatınız o olmasın. Siz onun nasıl bütün hayatı değilseniz, sizin de başka başka alanlarınız olsun ilginizi dağıtacağınız. Yoksa adam bir süre sonra boğulur ve terk eder. Bazen serbest bırakmak gerekir. su akar yolunu bulur. Bu arada evliliklerde küslükler de evliliği öldürür. Küserek derdinizi anlatamazsınız. İlk başta küsmek adam üzerinde etki yaratabilir ama ileriki yıllarda o da etkisini yitirir. Onun yerine konuşmayı deneyin, iletişim kurun. Sen şöyle yaptın, böyle yaptın diye suçlayıcı bir şekilde "sen" diliyle değil, ben bu hareketten rahatsız oldum, şöyle hissettim, kendimi yalnız hissediyorum, seninle vakit geçiririz diye düşünmüştüm gibi "ben" dilini kullanın. Bazen de susmayı deneyin ama küsmeden.