Bence aldatan erkeği affetme davranışının altında bir miktar yalnız kalma korkusu yatıyor... Yani eğer benim başıma böyle bir durum gelirse ve ben ilişkime devam edersem bunun en büyük sebebi yalnız kalma korkusu olur diye düşünüyorum. Yalnız kalmaktan kastım arkadaşsız çevresiz kalmak değil, yeniden kafama uyan, kalbimin evet dediği, sesine kokusuna alışabileceğim ve sevebileceğim bir erkekle karşılaşamama korkusu. Ne dersek diyelim böyle bi ihtimal de var. Biten bir ilişkinin ardından bir daha hayat boyu düzgün bir ilişki yaşayamayadabilir insan. Evet tatsız bir ihtimal ama orada duruyor yine de... Empati yaparak konuşuyorum ve tüm içtenliğimle söylüyorum, beni en çok bu korkuturdu ve eğer bir şans daha verseydim bu yüzden verirdim sanırım. Biraz kendine güvensiz ve aciz bir davranış olurdu orası ayrı.
Geçenlede bir televizyon programında izledim, adını hatırlayamadığım bir yazar bir kitap yazmış. İlişkiler ve aldatılmayla ilgili. Kitabında ikinci kadınlara da bir bölüm ayırmış ve onlarla röportaj yapmış. Neden böyle bir ilişkiyi tercih ettiklerini sormuş, çoğunun verdiği cevap şu "Yeri yurdu belli, benden çıkıp karısının yanına gidiyor böylece benim de aklım kalmamış oluyor" O kadar garip geldi ki bana... Yani tamam düşünce özgürlüğü, herkes insan, dünya barışı esas falan da... Başkasının aile hayatına, özellikle de bir hemcinsinin mutluluğuna göz dikmiş, yıkacağı yuvayı zerre kadar düşünmemiş, aile olmanın kutsallığına iğne başı kadar saygı duymamış bir insanın (kadın erkek farketmez iki taraf için de geçerli bu söylediklerim) düşüncelerine neden bir kitapta yer verildiğini anlayamadım. Anladığım ve gözlemlediğim birşey var ki o da son zamanlarda bu ikinci kadınların ve aldatan erkeklerin sevimli gösterilmeye çalışılıyor olduğu. Düşüncelerine saygı duyulup bir kitapta bölüm bile ayrılıyor kendilerine. Çok uzattım, yani anlatmaya çalıştığım malesef bu tarz durumlar "normalleştirilmeye" çalışılıyor son zamanlarda. Bu da erkekleri aldatmaya, kadınları ise ikinci kadın olmaya iten etkenlerden biri bence.