- 3 Mart 2016
- 18.150
- 76.572
- 598
Teşekkürler. Konu sahibinin ablasında ağır seyrediyor ama her zaman böyle olmak zorunda değil. Biraz fazla önyargıyla yaklaşılan bir hastalık.
doğru bir tedaviyle çok seyrek ataklar geçirebiliyorsunuz. Ben çevremdeki insanlardan çok daha sakin ve soğukkanlıyımdır mesela. Eşim çok daha sinirli, atarlı giderlidir. Eskiye göre farkı şu: artık kafam kaldırmıyor onun atar giderlerini. Hiç idare etmeye
eskiye göre biraz daha dikkatliler bu yüzden. Düşüncesizce davranan insanlara karşı daha az toleranslıyım.
ataklar sırasında doktorumun eşime tavsiyesi, onunla değil, hastalığıyla konuşuyorsunuz, o yüzden alınmayın sözlerine olmuştu. Yani bu yapılabilir.
bir de bilinçlenip takip edilebilir genel durum. Mesela fazla harcama mı yapmak istiyor, aralıksız konuşmaya mı başladı, fazla yükselme, ya da fazla melankolik mi olmaya başladı, dışarıdan gözlemleniyor.
Ona göre doktora gitmesini söyleyebilir, ya da yalnızca kendini yargılamadan, suçlamadan biraz mani, biraz depresyonu yaşayabileceği konforlu bir alan, esneklik bırakabilirsiniz.
Artık iyileştim, ilacı bırakıyorum dememeli. Buna ancak doktorla karar verir. Eğer yan etkilerden dolayı ilacı bırakırsa, daha derin düşüşler yaşayabilir.
babam yürüyüş yapıyorum, sağlıklı besleniyorum diye şeker ilaçlarını aksattı, sonucunda daha hasta bir şekilde doktora gitti, bunun gibi.
Konu sahibi, inşallah ablanızın da rahatsızlığı yaşı ilerledikçe yavaşlar. Evet, sıkıntılı bir süreç. Ama Siz biraz dışarıdan bakmaya çalışın. Ablanızın stabil olduğu zamanlara odaklanın, o zamanların tadını çıkarın. Umarım gittikçe uzayacaktır bu zamanlar.
bir de suçluluk duygusu oluyor. İnsan kendini hırpalıyor ben neden böyle oldum diye. O zaman depresyon 1 birimse, 10 birim hissediliyor. Onun yerine evet şu anda hastayım, kendime izin veriyorum, geçecek demek lazım, misafir gelmiş, hoş gelmiş, biraz oturup gidecekmiş demek gibi.
Önyargı hafif kalır Sess, damgalanma diyelim şuna.
Ötekileştirme, damgalama, kendi uğraşımızın üstüne bir de baharatı.
Öyle bir hastalık ki, tükenirken bir de dışlanıyorsun, bilmeyen insanlar korkuyor, kaçıyor, saklanmak zorunda hissediyorsun-çekiniyorsun "Yine mi yargılayacaklar?" diye, üzerine tonlarca etiket yapıştırılıyor:
Bipolarlar aldatır, seksomanyaktır.
Bipolarlar patolojik yalancıdır.
Bipolarlar her şeyi abartır, çarpıtır, manipüle eder.
Bipolarlar saldırgandır, şiddet gösterir, sağı solu belli olmaz.
Bipolarlar tembeldir, keyiflerinden ödün vermezler.
Bipolarlar savurgandır, paradan anlamazlar.
Bipolar biriyle ömür mü? Kaç kaç kaç.
Bipolar biri asla evlenmemeli, asla çocuk sahibi olmamalı.
Bipolarlar tedavi edilemez, uyuşturulması gereken hayvan gibidirler.
Bipolarlar zekalarını sadece çıkarları ve ikna için kullanır, kandırırlar.
Bipolar biri mi? Delinin teki, potansiyel tehlike.
Bir de bu etkiletleri sindirip geçmen gerekir bipolar olunca. :)
İşin berbat yanı, bir de "Ben böyle biri miyim? Gerçeğim bu mu?" sorgusundan geçmek durumunda kalmak.
Geçmedik mi henüz çok tecrübesizken, bilmezken cahillerin damgalaması ile?
Buraya yazıyorum ki, böyle söyleyenler-bakanlar her kimse, bir bk bilmiyor ve damgalama cümleleri kurarak hastaları, baş etmekte oldukları şey karşısında daha kötü etkiliyorsunuz, kabulü/tedaviyi zorlaştırıyorsunuz.
Okuyan tecrübesiz bipo arkadaşlara da tavsiyem olsun, bir bok bildikleri yok onların, siz bunlar değilsiniz.