Bir arkadaş sarsmasıyla karışan kafalar!

Yooo. Yok yani öyle katkı sağlama isteği bende:)

Çalışmak isterim evet ama kendim için.Bir kere zaten kadınlar narin yaratılmıştır.Bir erkekle aynı güçte olmayı beklemek manasız olur.

Sizdeki merhamet değil güç savaşı ve bu cok net belli oluyor.Tabii çalışın ama kendinizi hırpalamadan
 
İşi bırakmak değil çözüm,daha rahat şartlarda belki daha az maaşla çalışacağınız bir iş lazım size. Eşiniz nekadar iyi kazanırsa kazansın sizin çalışıyor olmanız sizin için önemli.
Maddi kaygılarınızın olmayışı lükslere daha çok fırsat ayırma şansı doğurmalı size,arkadaşınız o konuda haklı. Kendinize her daim bakın,hatta herşeyden önce kendinize bakın. Şimdi pandemi dönemi öneriler kısıtlı ama bu dönemdede yapılacak şeyler elbet var. Lüks sadece iyi giyinip iyi gezmek değil. Hayat standartlarınızı yükseltin,rahat yaşayın. Para benim hayat standartlarımı arttırmak için var. Kazancım bana ev işleri için başka bir kadına iş kapısı olma şansını veriyor mesela.. Yardımcımız izindeyken robot evi bi süpürsün diyorum mesela.. Kıyafetlerimizi kuru temizlemeye her hafta verme lüksünü tanıyor para benim için.. Kaliteli giyinmek,kişisel bakımıma her daim dikkat etmek demek para benim için.. Canım istediğinde istediğim yerde tatil yapabilmek demek vs vs.. Ben iyiysem çocuklarda iyi,ben iyiysem evliliğimde iyi.. mutlu kadın mutlu eş ve çocuklar demek.. Önce siz,kendinize zaman ayırın.
 
Bizlere kadın ayaklarının üstünde durmalı derken bir şeyler eksik öğretildi.
Talep etmeyi, almayı unuttuk.
Dişil ve eril dengelerimiz bozuldu, hal böyle olunca partnerlerimizin de dengesini bozduk.
Bu olay sadece maddiyat değil hayatın tüm alanına yayılıyor biz farketmeden. Sonrası da mutsuzluk ve arayış zaten.
Kadın alır erkek verir. Ancak bu şekilde denge sağlanır, geçmişten bu yana bu böyle aslında.
Misal ampulü eşine söylemek yerine kadının değiştirmesi güçlü kadın olduğunun değil, dişil özünü kaybeden kadının göstergesidir.
Bunu kadın talep edecek, erkek yapacak. Karşılığında takdir gören erkek ve talebi karşılanan kadın mutlu olacak.
Bu çok basit bir örnek, konuya daha büyük bakmak lazım. Evlilik hayatlarında dengeyi bozan bir mesele aslında.

Kendini sevme konusu apayrı bir şey. 20 küsür yıllık evliyim. İyi niyetli ve sorumluluk sahibi bir eşim var.
Ama tüm bunlara rağmen ne kadar yüklenirsem o kadar yükümü artırıyorum.
Kendime eşimden ve ailemden ayrı vakitler yaratmazsam içsel ihtiyaçlarımı tam anlamıyla karşılayamamış oluyorum.
Oda beni mutsuz bir kadın yapıyor ve bunu en yakınımdakilere yansıtıyorum. Yansıtmamam mümkün değil.

Ben her evlilikte kadınların kız arkadaşlarıyla kendini tamamlayan şeyler yapması,
erkeklerin erkek arkadaşlarıyla atıyorum offroad grubu olması ve enerjisini atmasından yanayım.
Eril ve dişil dengelerin farkında olan ve onu korumak adına hareket edilen evlilikler daha sağlam oluyor bence.
 
güç savaşına gireceksek evlenmenin ne anlamı var ki?
tabii ki çalışıp paramızı kazanalım ama erkek de evlenmişse biraz sorumluluğunu bilsin.
aile babası olmak, eş olmak öyle kolay değil.
bir evin, ailenin yükünü sırtlayamayacaksa o zaman evlenmesinler yani.
tüm yük onlarda olsun demiyorum hayat müşterek. ama ona denk olmaya çalışmaya gerek yok. eğer kendinizi yıpratmadan iyi kazanabildiğiniz bir işiniz varsa neyse. ama işte yıpranıp bunun acısını evimizde çıkaracaksak anlamı kalmıyor.
 
Ben yeterince çalıştım biraz dinlenmek istiyorum demeliymişim çünkü artık rengimi kaybediyormuşum.

sizce tek sorun işiniz mi

yani burada tüm hayatınızı göremeyiz tabii de işiniz dışında bir hayatınız var mı

bence sorun işinizin yoğunluğu değil hayatınızın iş odaklı olması

örneğin iki iş arasında hiç boşluk kaldı mı eski işten ayrılıp yeniye başlarken

ya da ne bileyim bugün işten çıksanız eşinizde de para var (arkadaşınızın tabiri) ne yaparsınız

örneğin bir haftanızı nasıl doldurursunuz

ben size söyleyeyim mi hiçbir şey yapamazsınız

çünkü iş olmadan nasıl yaşanır bilmiyoruz

sadece size değil yazdıklarım ben de dahil

iş olmadan nasıl yaşanır ki

anaokulu ile eğitim hayatıma başladım

ilkokulda okula gidildi, 5. sınıfta sınavlar vardı haftasonu da kurs vs hep bir hedef vardı

ortaokul lise yine bir yoğunluk

üniversiteye hazırlanma, üniversite okuma, iş bulmaya çalışma ve işte çalışılan süreç

arada haftasonu dahi evde kalmayan kadınlar

sonra arada bebeğim oldu ve evdeki o 3,5 ayda çok bunaldım

çünkü alışkın değilim o kitap oku tv izle vs olmuyor kendini eksik hissediyorsun

işe döndüm sonra işsiz kaldım vs arada 9 ay evde çocukla kaldım ve depresif ruh hali

Bu nedenle kendime değer vermiyor muyum sahi diye düşünüp üzüldüm.

kendine evde oturarak değer verme diye bir şey yok ki

hayatta kendini nasıl gerçekleştiririm onu bulmak lazım

kimisi gider yardım derneğinde aktif olur mutlu olur

kimi yaptığı iş amirinden takdir görür mutlu olur, kimi işini yaptığı insan bir şey kazanınca mutlu olur

size uygun kendinizi değerli hissettirecek şeyi bulmalısınız

sonra işiniz gerçekten olağandan yoğun ise bunu da talep etmelisiniz

yani iki kişi işten çıkarıp yerine sizi aldılarsa bu bir sorundur

yahut normalde 30 dakikada biten toplantı aynı şeylerin sürekli konuşulması ile 1,5 saatte bitiyorsa sıkıntıdır

bunları netleştirin, sorunun temelini bulun ki çözümünüz de soruna yönelik olsun

iş ile sorun yaşadım istifa ettim, eşimle tartıştım boşandım gibi radikal çözümlere gerek yok, önce bir sorunları ortadan kaldırmaya çalışmak lazım

iş dışında enerjinizi sömüren şeyleri de belirleyin
 
Eşime sorsanız eminim bundan çok şikayetçidir. Kavanozu açamıyorum diye su kaynatıp içinde 5 dakika bekleten insanım ben. Sürekli ondan istemeyeyim diye. İş de böyle bir gün güçsüz olmaktan ve merhamet duyulacağından korkuyorum. Asla savunmuyorum bu arada kurtulmaya çalışıyorum.

Bizlere kadın ayaklarının üstünde durmalı derken bir şeyler eksik öğretildi.
Talep etmeyi, almayı unuttuk.
Dişil ve eril dengelerimiz bozuldu, hal böyle olunca partnerlerimizin de dengesini bozduk.
 
Aslında ikisi de . Çünkü asla bana boşluk verecek bir işim yok. Tüm gün toplantı yapıp saat 18 den sonra çalıştığınızı düşünün. İster istemez hayatınıza yerleşiyor bu lanet ve kurtulamıyorsunuz. Eşime de normal gelmiyor bu yoğunluk ama kendimi sıkıştırmaktan başka bir şey yapamıyorum.

bence sorun işinizin yoğunluğu değil hayatınızın iş odaklı olması
 
Elbette her kadın çalışıyor olmalı. Bir kadının özgürlüğünün ve kendi ayakları üzerinde durabilmenin ilk ve en gerekli şartı kendi geçimini sağlayabilmesi, düzenli bir geliri olmasıdır. İstifa edip koca elinden para beklemeyi aklınızdan bile geçirmeyin elbette. Bunun dışında arkadaşınıza hak verdim. Sizi bakımsız, halsiz ve yorgun görmüş ve aklı başında önerilerde bulunmuş ki her arkadaş bunu bu denli açıkca ve uyarıcı cümlelerle söylemez yüzünüze. Dürüst ve mert bir arkadaşımış. Kendinize daha çok zaman, daha çok güzel anlar ayırmalı, özel hobi ve zevkler edinmeli,bakımdan geçirmelisiniz ve kendinizi değerli hissettirecek lüksleriniz olmalı gerçekten de. İş hayatında edindiğiniz yeri ve başarıyı korumak tüm hayatınıza yansımamalı, kariyer ve para hırsına dönüşmemeli. Bu yaşta yaşamı sadece hırsla çalışma ve koşuşturma halinde yaşarsanız ileride bol paralı ama çökmüş, enerjisi kalmamış, gençlere özenerek bakıp iç geçiren insanlardan olabilirsiniz. Para kazanmak gereklidir ama ihtiyaçlar ve yatırımın yanı sıra yaşamayı, kendini şımartmayı, mutlu etmeyi unutmak yarına çıkmanızın garantisi olmayan şu dünyada çok büyük bir hatadır özetle
 
Evlilik terapistleri kavanoz açma, üst raftan bir şey alma, çanta taşıtma gibi basit konularda bile eşten yardım istemenin güncel hayatta erkeğin fiziksel özelliklerini vurgulamak olduğunu erkeğin yatak dışında da partnerine karşı erkeksi ve gerekli hissetmesini sağladığını söylüyorlar
 

nedir işiniz

yani tüm gün toplantı yaptınız akşam 18 den sonra yaptığınız işin içeriği nedir

işe yeni başladığım dönemlerde 3 birim işim olurdu akşam 9 olmadan işten çıkamazdım

bir süre sonra 10 birim işim olduğunda dahi 18.30 da çıkmayı öğrendim

yani işi kısa sürelerde halletme pratikliği kazandım

bir de iş yerindeki herkes mi fazla çalışıyor

yani bazı yerler vardır ki sanki o işleri gündüz yapınca az çalışılıyor imajı çizilecek gibi gündüz insanlar sallanır, toplantı yapar, görüşme yapar akşama da işleri yapar

bu toplantı sıklığı gerçek mi onu irdeleyin, acil işleri yapın gerekirse eve götürün işleri ama mesai saatlerinizi çok esnetmeyin ki bu durum üzerinize yapışmasın

bir ofiste çalıştığım süreçte elemanlar bir saat kadar geç çıkarlardı

dışarıdan gelir sallanır muhabbet eder işi yapmaya daha sonra başlar ve işleri geç biterdi

herkes aynı saatte çıkacak dendiğinde dışarıdan gelip olağan mesai saatleri içerisinde aynı işi bitirebildiklerini fark ettik

yani biz amir olarak saatinde çıkın dedik ve işlerini zamanında halledebildiler

nasılsa geç çıkıyoruz deyip ofise döndükten sonra çay kahve muhabbet molası verip aslında tıkır tıkır 15 dakikada bitecek işleri yayıyorlarmış ve işin acısı bunun kendileri de farkında değillerdi ve geç çıkıyoruz diye de şikayet ediyorlardı
 
Bende bıçak ucuyla havasını alır açarım. Alışkanlıklar kolay değişmiyor.
Ama tam tersi o kavanozu kocaya açtırıp, ardından Seyit Onbaşı muamelesi yapsak adamlar nasıl tatmin ve mutlu olacak. :)
Erkek gücünü göstermek karşılığında takdir görmek ister çünkü.
Bazen aslında kafamda çözdüğüm bir problemde eşime fikir sorarım. O bir şey söylediğinde süpersin aklıma gelmemişti tarzı bir şeyler söylerim. Çoklu çözülemeyen denklemi çözmüş kadar mutlu olur. Hem paylaşım hem sevgi artar.
İşin özü tamamen dengenin ne olduğunu bilip, ona göre hareket etmek aslında.
Kaba olacak ama hayvanlar aleminde bile erkek olan avlanır dişi yuvasında yemini bekler.
Dışarıda ki hayat mücadelesini çoğunlukta erkeklere yüklemek gerekiyor bence.
Şimdi bu fikrim yüzünden topa tutulabilirim. Ama çalışan kadın sayısı arttıkça erkekler daha da tembelleşti sanki.
Çalışmayalım evde oturalım demiyorum tabi ki ama gereksiz yüklenmeyelim bence.
Misal fatura tarihi geçtiyse o elektrik kesilsin. Erkek takip etmesi ve buna bütçe ayırması gerektiğini bilsin.
Yada hafta sonu temizliğinde o koltuğu biz itip çekmeyelim, yapamıyoruz diyip partnerden destek isteyelim.
İnan bu acizlik değil, gücünü çok farklı alanlarda gösterebilirsin erkeğe.
 

ama işte şimdi biz bunları düşündük erkeğe gücünü kullansın takdir toplasın vs de karşıdaki adam da saf değil ki

yani erkek ampulü değiştirsin demişsiniz evet neden boyu uzun

ama evde merdiven var ve eşim de o ampulü o merdivene çıkıp değiştirecekse o ampulü değiştirmek ona güçlü hissettirmez ki aksine beni kullanıyor hissi verir

tıpkı kendisinin dolaptan alabileceği bir tabağı yahut giysiyi benden istemesi gibi ya da şu nerede diye sorması gibi

örneğin kesme tahtasının nerede olduğunu bilmek neden kadının görevi olsun ya da ne bileyim pirinç kavanozunun

aynı evde yaşıyoruz, eşit şartlardayız eşim de pirinci bulabilmeli evde

bu durumda da ben de ampul değiştirebilmeliyim

ya da fatura takibi neden erkekte olsun, artık tüm dünya fiziksel güç ve becerilere göre dönmüyor ki

pandemide online markete alıştık ve bana bu daha rahatmış sen yap dedi

yok sen kilo kilo malzeme taşı, ben de seni takdir edeyim deyip online alışverişi bırakmalı mıyım
 
Eminin hepinizin bildiği ve hatta ürünlerini kullandığı bir kozmetik firmasında pazarlamadayım.

Koyu bir feminist değilim bunları üstlenirken otomatik olarak yapıyorum farkında bile değilim. Eşime bu sabah ben yeni iş bakıcam galiba çok mutsuzum burada dediğimde çok şaşırdı acele etme bence oturur bir şekilde dedi. İşin kötüsü onu bile alıştırmışım kızlar göğüs gerip tokatlanmaya. Güçlü kadınım diye ensemize vuracaklar matmazel:)

Yazdıklarınız çok değerli hepsini tek tek okudum ne donanımlı kadınlar varmış burada. Sanırım kararımı yeni işimde çok da kusursuz olmaya uğraşmadan sürdürmeye karar verdim. Diğer çalışanlar da işkolik belki de öyle görünmek istiyorlar bilmiyorum. Birkaç ay deneyip sonra kendime bir yaz tatili verdikten sonra yeni bir iş ararım diye düşünüyorum. Hem arkadaşımı hem sizleri dinlemiş olurum böylece
 
Daha büyük bak olaya. Olay sadece senin pirinci bilmen, ampülü eşinin takması değil.
Kadın ve erkeğin içsel ihtiyaçlarına göre yaşaması ve dengede birbirini tamamlaması.
O ampülü taktığı zaman erkek kendisine duyulan ihtiyaçla tatmin oluyor.
Erkek vermek ister kadında almak. İkili ilişkilerde kadın iltifat ve sevgi bekler sahiplenilmek ister. Erkek tam tersi talep bekler, sarıp sarmalamak ihtiyaç duyulduğunu görmek ister.

Hayatın zorluklarını birlikte göğüslemek, destek olmak tabii ki olması gereken. Ama bunu kadın ve erkeğin daha iyi yapabildikleri ve yapınca tatmin olup içsel dengelerini sağladığı şeklinden çok da uzaklaşmamamız gerekir.
Bizim evde eve erken giden yemeği yapar. Ben çamaşır katlarsam eşim masayı toplar makineye yerleştirir.
Çocuklarla ve evle ilgili olan organize bendedir. Ama fatura, ödenecek borçlar, yatırım konuları eşimdedir.

Misal yeni evime perde yaptırdım ben modeli ve yapılacakları perdeci ile konuştum. Adam fiyat çıkardı bilgi verdi. Fiyat konuşma konusunu eşime devrettim, mağazaya gidip o yaptı pazarlığı. Sence senelerdir firmaların mali/vergi işlerini yöneten ben yapamaz mıydım? Ama yardım istemezsem eşimi de tembelleştirir ve pasifleştiririm.
Evlilik dişil ve eril dengelerin sağlıklı olması ile daha güzel oturur.
İkili ilişkiler başlarken erkek teklifi yapar (verir) kadın kabul eder (alır) Cinsellikte bile bu böyle.
Güçlü olmak her işi kendin yapabilmek değil, o işi yapmaya mecbur kaldığında başarabileceğine inanmaktır bence.

Pasif ve tembel bir erkeğin karısını düşün,
kadın dışarıda daha çok çalışır, atıyorum evde bir tadilat varsa ustayı o bulur o anlaşır o parayı öder. Kadın dişiliğini unutur erkeksi olur. Partnerinin sahipleniliciğini görmediği için cinsel çekimi azalır yada yok olur. Aynı şey erkek içinde geçerli.
Halledeceği bir işin ihtiyaç duyulmadan kadının hallettiğini gören erkek sorumluluklarını yerine getirmemeye başlar.
Zıt kutuplar birbirini çeker mantığıyla eril ve dişilliği olması gerektiği gibi yaşayan evlilikler daha güçlü, sağlam temellere dayanır. Ve aldatmaların bile azalacağına kesinlikle inanıyorum.
 
Kendi ayaklarin uzerinde durman sahane bayiliyorum ekmeginin pesinde kosan guclu kadinlara.
Ama arkadasin da hakli.

Işi ne diye yapiyoruz para kazanmak icin. Parayi niye kazaniyoruz KALITELi bir yasam surebilmek icin. Cok basit bi denklem aslinda ama zaman icinde kendine luks gordugun gezmek alisveris en basitinden bi kuafore gitmek bi kadinin hayatinda olmasi gereken ihtiyaclar zaten.

Kendimi bu denli yoracagim bi is yerine belki biraz daha az maasli ama kendime aileme daha cok zaman ayirabilecegim bi is bakardim yerinde olsam.

Ve kesinlikle rolleri degismezdim. Ben herseyi yaparim tavrina karsiyim. Ayni evde bi hayati paylasiyorsak benim superwoman olmama gerek yok.
Bi kac yorumda gordugum gibi hic bi kadin sacini supurge ettigi icin daha fazla degerli olmuyor, daha mutlu evlilik surmuyor, aksine yas ilerledikce kadin gereginden fazla kendini yiprattigi icin bedenen ruhen erkekten daha fazla cöküyor sonra keskeler geliyor..

Esimden maddi manevi ihtiyac duydugum her an yardim isterim onun da benden isteyebilecegi gibi, hayat daha kolay ve yasanabilir oluyor.
 
Arkadaşınız haklı. insan cok calisip bir de kendine önem vermeyince kendini köle gibi hissediyor insan.

Kendine önem vermek kimi icin sac makyajdir kimi icin şık bir ayakkabi cantadır kimi icin guzel kıyafettir. Bu kişiden kişiye degısir.

Ben mesela kapalıyım makyajda yapmam ama önceden ipek esarp alirken hep uygun fiyat kolluyordum kampanya indirim varsa alıyordum. Sonra kizdim kendime zaten calisiyorum cok vaktim olmuyor simdi bir ipek esarp beğenince 200 tl verip alıyorum. ayakkabı çanta da öyle mesela eger bir marka cantayı beğenirsem indirime girsin diye bekliyorumdum. simdi alıyorum cok sukur çalısıyorun alacak gucüm var diye dusunuyorum. kimiside sacina makyajina cok onem verir oyle rahatlar.

Yoksa hem yogun calis hem kendine hicbir sey harcama kendini sorguliyorsun ben köle miyim diye?


Gercekten fedakar cefakar oldukca kimse madalya takmıyor. Kendinizi mutlu hissettirecek lukslerimiz olmalı tabi bu borca sokup butcenizi derinden sarsacak kadar değil. denge önemli.
 
Peki yoğun çalışmanın fiziksel ve mental ilacı alışveriş midir? Beni en çok üzen şey sanırım özgürlüğümün alınması ve bunları dahi yapacak zamanım olmaması. Ben hep çalışan kadın olacağım ama beni 200 liralık bir mont mutlu etmeyecek. Biraz bana zaman veremezler onu ben yaratmalıyım. Bundan sonra odaklanacağım şey bu olmalı.


 
Kimine göre aldığı bir monttur, kimine göre bir hobisine vakit ayırabilmektir. Kimine göre spor yapmaktır.
Sizin hedefiniz dediğiniz gibi zevk aldığınız şeyleri yapacak vakti yaratmak olsun.
 


belki haklısın

ama şimdi ben modelini seçtiğim bir perdenin maliyetini konuşamazsam kendimi yetersiz hissederim

yani bu işten anlarken neden anlamıyormuş gibi yapayım

ya da bunu eşin nasıl kabul ediyor

eşime ben X mağazada Y şeyi beğendim adamla bir konuş pazarlık yap desem şoke olur

sen beğenirken neden konuşmadın, parasını sormadan mı beğendin der

ya da şöyle söyleyeyim aynı iş için iki kişi ayrı ayrı mı gideceğiz der

aaa benim eşimin bana ihtiyacı var diye düşünmez ki

mesela bunu benim yaşasa idi 100 yaşında olacak babaannem de yapmamıştır 65 yaşındaki annem de yapmamıştır

ellerinde gelirleri olur ve onu yönetirler, pazarlığı sen yap demezler ki

ben senin eşim olsam ömrün para ile geçiyor şimdi neden pazarlığı bana bıraktın derim

tembelleştirme pasifleştirmeye katılıyorum

ihtiyaçlar kadın tarafından karşılandıkça her şeyden ellerini ayaklarını çekmeleri zaten aleni ama mali konuları erkeğe bırakalım bunun sorumluluğu onda olsun bana uzak galiba :)))
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…