- 21 Aralık 2013
- 529
- 89
- 43
- Konu Sahibi misscoffee
- #1
İyi geceler hanımlar;
Gece gece morallerim en alt seviyede yine.
Neden böyle olduğuma kimse anlam veremiyor aslında, bende dahil.
Fakat bir gerçek var ki; içimi dökmek istiyorum.
Kendimi büyük bir boşlukta hissediyorum. Sanki bir hayatım yok. Sanki başkalarının hayatını yaşıyorum.
1,5 yıl oldu hala aynı sorunlu, aynı takıntılı halde devam ediyorum.
Mesela belki izleyen vardır diye bir örnek vereyim.
'Güneşi Beklerken' dizisindeki 'Melis' karakteri var ya; hareketlerim tıpkı öyle
Geçmişte oldukça kendini seven, beğenen, neşeli biriydim. Umursamazdım hiçbirşeyi, kimseyi.
Ama şuan tam tersi bir kişiliğe büründüm. Öyle sorunlu, hasta ruhlu biri oldum ki ben bile kendimi tanıyamıyorum.
İlişkim biteli 1,5 yıl oldu. Hata üstüne hata yaptım ama isteyerek yaptım. Bununla ilgili bir pişmanlığım yok artık.
Hatta öyle pişkinim ki tek bir vicdan azabı duymuyorum.
Ben o 1,5 yıl öncesini 'evrimim' olarak nitelendiriyorum. Hayatımın evrimi.
Sevdim, aldatıldım, ayrıldım. Sonra da karşıma çıkan ilk adamla birlikte oldum.
Sonra başka biriyle, sonra başka. 3 ilişkim oldu toplamda cinsel anlamda.
İnsan zamanında o çok değer verdiği "şey"i kaybedince öyle ahlara bürünüp ağıtlar yakmıyormuş.
En azından ben yakmadım.
İçimdeki tek burukluk hayalimdeki "çok özel bir an da, çok özel biriyle olacak" düşüncemin gerçekleşmemesi.
Olsun.
O kadar saf, o kadar iyi niyetliyim ki; kendimden iğreniyorum.
İnsan bu yüzden kendinden iğrenir mi?
Dün hayatımı altüst eden, beni aldatan adam arayıp;
"İlişkim çok kötü, zorladım düzeltemiyorum. İş bakımından herşey yolunda ama ilişkim kötü gidiyor" dedi.
Bunu sadece dertleşmek için söyledi. Utanmadan.
İşte ben; beni aldatan adamın, rahatlıkla arayıp yeni ilişkisinden bahsedebileceği kadar iyi biriyim.
Bu yüzden iğreniyorum kendimden. İyi olmaktan iğreniyorum.
Bu yıl sınava giricem. Görüştüğüm sadece 2 3 arkadaşım var. Çok yakınım onlarla.
Biriyle hemen hemen hergün birlikteyiz. O nişanlı.
Sürekli o, nişanlısı, ben buluşup birşeyler yapıyoruz. Arada erkek kuzeni de geliyor.
Onun dışında arkadaşım kursa gidiyor. Kurs dolayısıyla yeni bir ortamı var.
Beni de sonradan dahil etti iyi gelir diye.
Ama kendimi fazlalık gibi hissediyorum.
Şimdi arkadaşımın nişanlısının kuzeni kendine yeni bir kız arkadaş edinmiş.
4lü takılıyorlar arada. Gitmek istemiyorum.
Resmen başkasının hayatını yaşıyorum işte. Arkadaşımın beni dahil etmeye çalıştığı bir hayat.
Onun hayatı.
Kendimi çok kötü hissetmeye başladım bu yüzden.
Kendi sosyal çevrem yok gibi oldu. O çağırmazsa başka gidebileceğim bir ortamım yok gibi.
Sanki o beni çağırmasa eve tıkılıp kalıcakmışım gibi hissediyorum. Bu konumdayım.
Ki yalan değil, öyleyim de zaten. 1 ay kaldı sınava. Evdeyim sürekli o çağırmadıkça.
Çağırdığında da öyle hissettiğim için kasılıyorum, o ortamda olmak istemiyorum.
Erkek arkadaş edinmeyi düşündüm ama ilişkilerim yürümüyor.
Sorunlarım var o konuda, artık yürütemiyorum.
Hatta ilişkiye başlayamıyorum bile; tiksiniyorum, geriliyorum.
Sevilmediğimi düşünüyorum.
Beni hiç kimse sevmezmiş, sadece öylesine birlikte olurmuş gibi hissediyorum.
Engel olamıyorum buna, "istenmeyen" oluyorum sanki sürekli.
Çirkin ve hatalı hissediyorum. Hatalı nasıl oluyorsa artık.
Üretim hatası.
Uzun olmuş olabilir ama ne yapmalıyım sizce?
Bir psikoloğa mı gitsem diyorum? Sizce gereklimi bu?
Kendi kendime aşamayacağım bir şey mi?
Yapım gereği dışarıya da yansıtamıyorum bunu.
Eve gelince kendi kendime ağlama krizlerine giriyorum.
Toparlanamıyorum.
Eminim şuan bu yazımı beni tanıyan biri okusa; inanamaz.
Ama malesef ruh halim bu seviyede.
Tek yazabildiğim yer de burası.
Etrafımdakilere bunları anlatmaktansa, arkadaşlığımı bitiririm daha iyi.
Ego'mda var bir de.
Ay resmen sorunlunun önde gideniyim.
Gece gece morallerim en alt seviyede yine.
Neden böyle olduğuma kimse anlam veremiyor aslında, bende dahil.
Fakat bir gerçek var ki; içimi dökmek istiyorum.
Kendimi büyük bir boşlukta hissediyorum. Sanki bir hayatım yok. Sanki başkalarının hayatını yaşıyorum.
1,5 yıl oldu hala aynı sorunlu, aynı takıntılı halde devam ediyorum.
Mesela belki izleyen vardır diye bir örnek vereyim.
'Güneşi Beklerken' dizisindeki 'Melis' karakteri var ya; hareketlerim tıpkı öyle

Geçmişte oldukça kendini seven, beğenen, neşeli biriydim. Umursamazdım hiçbirşeyi, kimseyi.
Ama şuan tam tersi bir kişiliğe büründüm. Öyle sorunlu, hasta ruhlu biri oldum ki ben bile kendimi tanıyamıyorum.
İlişkim biteli 1,5 yıl oldu. Hata üstüne hata yaptım ama isteyerek yaptım. Bununla ilgili bir pişmanlığım yok artık.
Hatta öyle pişkinim ki tek bir vicdan azabı duymuyorum.
Ben o 1,5 yıl öncesini 'evrimim' olarak nitelendiriyorum. Hayatımın evrimi.
Sevdim, aldatıldım, ayrıldım. Sonra da karşıma çıkan ilk adamla birlikte oldum.
Sonra başka biriyle, sonra başka. 3 ilişkim oldu toplamda cinsel anlamda.
İnsan zamanında o çok değer verdiği "şey"i kaybedince öyle ahlara bürünüp ağıtlar yakmıyormuş.
En azından ben yakmadım.
İçimdeki tek burukluk hayalimdeki "çok özel bir an da, çok özel biriyle olacak" düşüncemin gerçekleşmemesi.
Olsun.
O kadar saf, o kadar iyi niyetliyim ki; kendimden iğreniyorum.
İnsan bu yüzden kendinden iğrenir mi?
Dün hayatımı altüst eden, beni aldatan adam arayıp;
"İlişkim çok kötü, zorladım düzeltemiyorum. İş bakımından herşey yolunda ama ilişkim kötü gidiyor" dedi.
Bunu sadece dertleşmek için söyledi. Utanmadan.
İşte ben; beni aldatan adamın, rahatlıkla arayıp yeni ilişkisinden bahsedebileceği kadar iyi biriyim.
Bu yüzden iğreniyorum kendimden. İyi olmaktan iğreniyorum.
Bu yıl sınava giricem. Görüştüğüm sadece 2 3 arkadaşım var. Çok yakınım onlarla.
Biriyle hemen hemen hergün birlikteyiz. O nişanlı.
Sürekli o, nişanlısı, ben buluşup birşeyler yapıyoruz. Arada erkek kuzeni de geliyor.
Onun dışında arkadaşım kursa gidiyor. Kurs dolayısıyla yeni bir ortamı var.
Beni de sonradan dahil etti iyi gelir diye.
Ama kendimi fazlalık gibi hissediyorum.
Şimdi arkadaşımın nişanlısının kuzeni kendine yeni bir kız arkadaş edinmiş.
4lü takılıyorlar arada. Gitmek istemiyorum.
Resmen başkasının hayatını yaşıyorum işte. Arkadaşımın beni dahil etmeye çalıştığı bir hayat.
Onun hayatı.
Kendimi çok kötü hissetmeye başladım bu yüzden.
Kendi sosyal çevrem yok gibi oldu. O çağırmazsa başka gidebileceğim bir ortamım yok gibi.
Sanki o beni çağırmasa eve tıkılıp kalıcakmışım gibi hissediyorum. Bu konumdayım.
Ki yalan değil, öyleyim de zaten. 1 ay kaldı sınava. Evdeyim sürekli o çağırmadıkça.
Çağırdığında da öyle hissettiğim için kasılıyorum, o ortamda olmak istemiyorum.
Erkek arkadaş edinmeyi düşündüm ama ilişkilerim yürümüyor.
Sorunlarım var o konuda, artık yürütemiyorum.
Hatta ilişkiye başlayamıyorum bile; tiksiniyorum, geriliyorum.
Sevilmediğimi düşünüyorum.
Beni hiç kimse sevmezmiş, sadece öylesine birlikte olurmuş gibi hissediyorum.
Engel olamıyorum buna, "istenmeyen" oluyorum sanki sürekli.
Çirkin ve hatalı hissediyorum. Hatalı nasıl oluyorsa artık.
Üretim hatası.
Uzun olmuş olabilir ama ne yapmalıyım sizce?
Bir psikoloğa mı gitsem diyorum? Sizce gereklimi bu?
Kendi kendime aşamayacağım bir şey mi?
Yapım gereği dışarıya da yansıtamıyorum bunu.
Eve gelince kendi kendime ağlama krizlerine giriyorum.
Toparlanamıyorum.
Eminim şuan bu yazımı beni tanıyan biri okusa; inanamaz.
Ama malesef ruh halim bu seviyede.
Tek yazabildiğim yer de burası.
Etrafımdakilere bunları anlatmaktansa, arkadaşlığımı bitiririm daha iyi.
Ego'mda var bir de.
Ay resmen sorunlunun önde gideniyim.