- Konu Sahibi DerinNas12
-
- #61
Bunu anlayamıyorum, sanırım asla anlayamayacağım. Hiç kimse dört dörtlük olamaz ama hatalarından ders çıkartmak, konuşmak, özür dilemek yada karşı tarafın hatalı olduğunu doğru bir şekilde ifade etmek, mutlu olmak için çaba harcamak benim için paha biçilemez değerler. Ama inat, savaşmak, restleşmek ne kadar da boş. İnsan iş yerindeki hasan, mehmetle bile 2 gün bozuşsa huzursuzluk yaşarken kendi ailesine nasıl bu kadar umursamaz davranabiliyor.. Sonucun ne olacağından eminim aslında, o gerçekten hissetmediği cümlelerle sırf anlık galibiyetler kazanmak için benimle savaşırken bendeki sevgiyi tamamen öldürecek. Sonuçta ben çocuğum ve ailemle mutlu bir hayat yaşarken o pişmanlıklarıyla ortada kalacak ve herkesin aklından geçebileceği gibi olan çocuğa olacak.."O ise sürekli kavgalı, sürekli küs, akrabalarla kanlı bıçaklı, dedikodu, kıskançlık olan bir evde büyümüş..
" bu cümle dikkatimi çekti çünkü benim boşandığım kişide de bu vardı, böyle tipler huzursuzluktan besleniyor, normal olan bu sanıyorlar. Değişmiyorlar.
Daha önce bu noktaya geldiğimizde gözlerini devire devire 'eşyaları nasıl paylaşacağız' diye sorup, ben sıcak yaklaştıktan sonra 'ben senden ayrılabilir miyim?' diye gözleri dolan bir adam.. İşte belkide bu yüzden konuşabilsek belki değişir diye düşünüyorum. Ama artık o kadar yoruldum ki. Bazen diyorumki 'kaç yaşına gelmiş, neler görmüş geçirmiş, nasıl ders almaz?' Ben lisedeyken başka bir lisede okuyan arkadaşım sürekli ordaki arkadaşlarını anlatırdı, o öyle yaptı, bu böyle yaptı diye. Ben yorum yapamadığımı farkettim. Tanımadığım bir insan hakkında nasıl yorum yapabilirdim ki? 16 yaşındaydım arkadaşıma' lütfen tanımadığım insanlar hakkında benimle konuşma, onları tanımadan dinlemeden sana cevap vermeye hakkım olduğunu düşünmüyorum ' dediğimde. Bir şeyden hoşlanmıyorsan hoşlanmıyorsundur. Sırf karşı tarafı rencide etmeye çalışmak için doğruya bile yanlış demek karaktersizlik gibi geliyor. Ve ben ne için uğraşıyorum diye soruyorsun kendine..Zor bir adam var karşınızda.
Çabalayan,sürekli alttan alan bir hanım ve çok sevdiği bir çocuğu var. Emin olun boşanmanın bahsine dahi izin vermez bu adam.Çünkü sizin gibi bir karakter zor bulunur.Düzelmez de böylesi. İşiniz çok zor. Ömür törpüsü!
Bunu anlayamıyorum, sanırım asla anlayamayacağım. Hiç kimse dört dörtlük olamaz ama hatalarından ders çıkartmak, konuşmak, özür dilemek yada karşı tarafın hatalı olduğunu doğru bir şekilde ifade etmek, mutlu olmak için çaba harcamak benim için paha biçilemez değerler. Ama inat, savaşmak, restleşmek ne kadar da boş. İnsan iş yerindeki hasan, mehmetle bile 2 gün bozuşsa huzursuzluk yaşarken kendi ailesine nasıl bu kadar umursamaz davranabiliyor.. Sonucun ne olacağından eminim aslında, o gerçekten hissetmediği cümlelerle sırf anlık galibiyetler kazanmak için benimle savaşırken bendeki sevgiyi tamamen öldürecek. Sonuçta ben çocuğum ve ailemle mutlu bir hayat yaşarken o pişmanlıklarıyla ortada kalacak ve herkesin aklından geçebileceği gibi olan çocuğa olacak..
[QUOTE
Kendimle çok fena yüzleşiyorum şu an cevapları yazarken, defalarca yazdım sildim şu mesajı. Sorun ne biliyor musunuz? Ben ailem hariç herseye eyvallah dedim bu zamana kadar, trip attım, konuşmadım, küstüm belki, başka odada yattım ama her seferinde hiçbirşey olmamış gibi devam ettim. Tartışmalar kavgalar hep haksız olduğunda yada konu onlara dokunduğunda çıkıyor. Mesela aldığım hiçbirşeyi beğenmez, artık sorarak alırım. Yine adı hediye olduğu için bir kaç seçenek ister birini alırım, 'o kadar şey söyledim bunu mu seçtin' der. Alındım dersin şaka yaptım der. Benimle savaştığını hissediyorum. Her konuda. Terslemek olsun yeterki. Bi pazar gün komşunun kapısının önü ayakkabı dolu, bizde dışarı çıkıyoruz. 'bu ne kalabalık kesin bisey oldu' dedi. Bende 'bisey olsa duyardık, pazar oturması yapıyorlardır' dedim. 'pazar pazar oturma mı olur' dedigitti kapıyı çaldı, oturuyoruz komşularla lafını duyup geri döndü. Tabiki konuyu uzatmadım. Belkide uzatmalıydım..
Daha önce bu noktaya geldiğimizde gözlerini devire devire 'eşyaları nasıl paylaşacağız' diye sorup, ben sıcak yaklaştıktan sonra 'ben senden ayrılabilir miyim?' diye gözleri dolan bir adam.. İşte belkide bu yüzden konuşabilsek belki değişir diye düşünüyorum. Ama artık o kadar yoruldum ki. Bazen diyorumki 'kaç yaşına gelmiş, neler görmüş geçirmiş, nasıl ders almaz?' Ben lisedeyken başka bir lisede okuyan arkadaşım sürekli ordaki arkadaşlarını anlatırdı, o öyle yaptı, bu böyle yaptı diye. Ben yorum yapamadığımı farkettim. Tanımadığım bir insan hakkında nasıl yorum yapabilirdim ki? 16 yaşındaydım arkadaşıma' lütfen tanımadığım insanlar hakkında benimle konuşma, onları tanımadan dinlemeden sana cevap vermeye hakkım olduğunu düşünmüyorum ' dediğimde. Bir şeyden hoşlanmıyorsan hoşlanmıyorsundur. Sırf karşı tarafı rencide etmeye çalışmak için doğruya bile yanlış demek karaktersizlik gibi geliyor. Ve ben ne için uğraşıyorum diye soruyorsun kendine..
Ben gidin boşanın demiyorum ama eşinizin sizin de bir birey oldugunuzun bu ailede söz sahibi oldugunuzun ve saygıyı hakettiğinizin farkına varması gerekiyor. Bunuda yapıcı olma adı altında onun hatalarını görmezden gelerek yapabilmeniz çok zor. Siz laftan anlamıyor musunuz da sizi küserek cezalandırıyor mesela ne münasebet kaç yaşında baba olmuş bir insanın daha akılcı çözümleri olmalı. Kusura bakmayın böyle günlerce küsüp karısına psikolojik şiddet uygulayan (aciz) erkeklere katlanamıyorum.
Ailesiyle olan hikayem şöyleBen sizi aşırı kendime benzettim, eşinizi de boşandığım adama. Konularıma bakabilirsiniz gerçi sizde kv problemi var mı bilmiyorum ama kişilikler aynı.
Ailesiyle olan hikayem şöyleevlendik, 2 yıl sonra onlarla aynı şehirde yaşamaya başladık. Ve ben yavaş yavaş onları tanımaya başladım. Namazlarını 5 vakit kılarlar Allah kabul ederse, ama gözleri kulakları sürekli dışardadır, kim ne yapmış, kim ne demiş.. Ve bunu 'komşuluk' adı altında yaparlar. Ve en tiksinci, hakkında konuştukları insanların yüzlerine gülerler. Eğer eşimin ailesi olmasaydı ben onlarla aynı masada 1 bardak çay içmezdim. Ama defalarca gittim, defalarca çağırdım ve her seferinde dört dörtlük ağırladım. Bana sormadan plan yaptılar, bozmadım. Bu kız çalışıyor azıcık kendine ailesine vakit ayırsın demediler, tepki vermedim. Evime gelen herşeyin yarısını onlara verdim. Çocuk olunca eşime yalvardım, 'halimiz vaktimiz yerinde bakıcı tutalım' diye. 'bunu anneme söylersem çok üzülür' dedi, üstüne birsey diyemedim. 6 ay her sabah asık suratla, memnuniyetsizce geldi evime, su içtiği bardağı bile tezgaha bırakırdı. Ben öğlen işten gelir, sofra hazırlar, sofrayı toplar, akşam için yemek yapar, gerekiyorsa temizlik yapardım, o da içeride el kadar bebeğimle bağır çağır oyunlar oynardı. Asla kendimden büyük birinden iş beklemem, Allah şahidim kendim için bir lokma birsey istememişimdir ondan. Ama 'kızım, sen çalışıyorsun zaten, çocuğuna hasret kalma, gel şunu da ben halledeyim' diye teklif etsin. Ama yok.. Ama sorsan beni kızı gibi severler. Hiç kimseye hiçbirşey belli etmeden aylarca devam ettim. Bir tek annemle dertleşirdim, o da 'kızım kadın çocuğuna bakıyor, görmezden gel' dedi hep. Olduk olmadık zamanlarda kardeşlerinin olduğu şehre giderdi, anneme emrivaki yapıp çağırırdık, 2-3 hafta kalır dönerdi. Annemin şöyle bir huyu var, aklından geçeni hemen söyler. O yüzden tehlikeli bir insan değildir çünkü ne düşündüğünü bilirsin. Mesela bana 'kızım o kazakla dışarı çıkma' der ama aslında 'hava soğuk, üşürsün' demek ister. Neyse böyle böyle 2 yıl geçti. Annem bize supriz yapıp ziyaretimize geldi, 3 gün kalıp dönecek. Biz o şehirde 2 aile yaşıyorken, 2 arabamız varken ben annemi el gibi taksiyle uğurladım otogara. Arayıpta bir güle güle bile demedi hiçbiri. Eşimle konuşmaya çalıştığımda annen bizi ve bizim yaptıklarımızı beğenmiyor diyip duruyordu (çocuk için yaptırdığımız hediyelik süs koyduğun yerde durmuyordu mesela düşüyordu, annemde 'hediye çok güzel olmuş, keşke birde düşmese' demiş, bir yelek gelmişti onlar tarafından hediyelik, yelek bordo bildiğin amca motifleri 'bebek yeleği için niye böyle renk kullanmışlar ki' demişti, pasta yaptırmıştık şeker hamurundan, annemde ilk defa yemişti 'şeker hamuru sertmiş ama içi çok güzel olmuş' demişti gibi gibi) kıyamet annemi gönderdikten sonra koptu, çünkü ben evlenmeden önce, hatta ilk görüşmeye başladığımız günlerde 'senden 3 isteğim olacak, eğer bunlardan birini bile yaparsan çeker giderim. 1-bana vurmayacaksın, 2-beni aldatmayacaksın, 3-aileme saygısızlık etmeyeceksin' demiştim, o da bana sonuna kadar güven vermişti. Kavga büyüyünce ailesi dahil oldu. Beni kenara çektiler ve ne dediler biliyor musun? Annen yüzünden. Çünkü senin annen şöyle yaptı, böyle yaptı.. Hiç bilmediğim olaylar.. Annemin asla kurmayacağı cümleler ve bana, benim 35 yıllık annemin aslında anlattıkları kadın olduğuna inanmam için resmen yalanlar söylüyorlar. Ağzımı açmadım biliyor musun.. Aynı mantık, 'derin, annenden de dinlemeden yorum yapma'. Sadece dedimki, 'ben anneme, istersen onlarla görüşmek zorunda değilsin dediğimde onlar senin hayatındayken suratıma sövenler güler geçerim demişti, siz şimdi karşıma geçmiş çocuk gibi şikayet ediyorsunuz bana'. Ertesi gün annemden dinledim, annem ağladı ben hayatımda bu kadar art niyetli insan görmedim diye, o ağlayınca ben daha çok ezildim. Benim ailem artık eşimi görmek istemiyor, bende artık onun ailesini değil görmek, seslerini bile duymak istemiyorum. Bu olaydan sonra zaten olması zor.. Çizgilerim çok keskindir çünkü, ben ta evlenmeden onu uyarmıştım. Ama ama ama.. Farkettimki en çok ailesinin gazına gelmiş, onların dolduruşuyla güç almış. Yazık. Gitsin anasının dizinin dibine diyorum çoğu zaman ama ah evladım. Azıcık daha baba kokusu çeksin içine diyorum sonra. Ne uzattım, kusura bakmayın nolur
böyle bir koca sadece bende yokmuş demişki. bu ara aynı minvalde o kadar çok konu okuyorumki. biz de ailesi yüzünden boşanıyoruz ama onlara göre suçlu benim annem :) en son anneme öyle bir terbiyersizlik yaptıki anlatamma. hep sabrettim sustum. ailemde sustu. çocuklar var dedik, sabredelim dedik ama ben alttan aldıkça adam daha çok tepemize çıkacak oldu. bunda 6-7 ay önce çocuklar var boşanmayalım diye ben barıştım ama bu son olayda gözüm çocukları falan görmedi. ilk başta üzüldüm çocuklar için ama sonradan gördümki çocukların umrunda değil :) 1,5 yaşındalar şuanda. pazarları babalarını görüyorlar. bir arkadaşımın ablası psikiyatr ve onun dediği şu. çocuk ne kadar küçükken boşanırsam o kadar iyi. çocuklar yeni düzene çabuk adapte oluyorlar. şuan bizi aynı evde hatırlamaycakları için öyle aile özlemleri de olmayacak. şuan çok mutlular hiçbirşeyin farkında değiller. Ayrıca benim içim de vicdanım da çok rahat. keşke şunu da yapsaydım dediğim hiçbirşey yok. adam hala beni cezalandırmka adına çocuklarını cezalandırmaya çalışıyor. maddi yardım yapmıyor, sürüneyim isityorlar. ailesi 1 kez bile aramadı. iki tane küçük bebek var siz ne yapıyorsunuz demediler. kendisi bilir. insanın kendine yaptığını kimse yapmazmış. hakkınızda hayırlısı olsun. konunuzu görünce yazmak istedim. inşallah kendiniz ve çcouğunuz için en güzel kararı verirsiniz.Ailesiyle olan hikayem şöyleevlendik, 2 yıl sonra onlarla aynı şehirde yaşamaya başladık. Ve ben yavaş yavaş onları tanımaya başladım. Namazlarını 5 vakit kılarlar Allah kabul ederse, ama gözleri kulakları sürekli dışardadır, kim ne yapmış, kim ne demiş.. Ve bunu 'komşuluk' adı altında yaparlar. Ve en tiksinci, hakkında konuştukları insanların yüzlerine gülerler. Eğer eşimin ailesi olmasaydı ben onlarla aynı masada 1 bardak çay içmezdim. Ama defalarca gittim, defalarca çağırdım ve her seferinde dört dörtlük ağırladım. Bana sormadan plan yaptılar, bozmadım. Bu kız çalışıyor azıcık kendine ailesine vakit ayırsın demediler, tepki vermedim. Evime gelen herşeyin yarısını onlara verdim. Çocuk olunca eşime yalvardım, 'halimiz vaktimiz yerinde bakıcı tutalım' diye. 'bunu anneme söylersem çok üzülür' dedi, üstüne birsey diyemedim. 6 ay her sabah asık suratla, memnuniyetsizce geldi evime, su içtiği bardağı bile tezgaha bırakırdı. Ben öğlen işten gelir, sofra hazırlar, sofrayı toplar, akşam için yemek yapar, gerekiyorsa temizlik yapardım, o da içeride el kadar bebeğimle bağır çağır oyunlar oynardı. Asla kendimden büyük birinden iş beklemem, Allah şahidim kendim için bir lokma birsey istememişimdir ondan. Ama 'kızım, sen çalışıyorsun zaten, çocuğuna hasret kalma, gel şunu da ben halledeyim' diye teklif etsin. Ama yok.. Ama sorsan beni kızı gibi severler. Hiç kimseye hiçbirşey belli etmeden aylarca devam ettim. Bir tek annemle dertleşirdim, o da 'kızım kadın çocuğuna bakıyor, görmezden gel' dedi hep. Olduk olmadık zamanlarda kardeşlerinin olduğu şehre giderdi, anneme emrivaki yapıp çağırırdık, 2-3 hafta kalır dönerdi. Annemin şöyle bir huyu var, aklından geçeni hemen söyler. O yüzden tehlikeli bir insan değildir çünkü ne düşündüğünü bilirsin. Mesela bana 'kızım o kazakla dışarı çıkma' der ama aslında 'hava soğuk, üşürsün' demek ister. Neyse böyle böyle 2 yıl geçti. Annem bize supriz yapıp ziyaretimize geldi, 3 gün kalıp dönecek. Biz o şehirde 2 aile yaşıyorken, 2 arabamız varken ben annemi el gibi taksiyle uğurladım otogara. Arayıpta bir güle güle bile demedi hiçbiri. Eşimle konuşmaya çalıştığımda annen bizi ve bizim yaptıklarımızı beğenmiyor diyip duruyordu (çocuk için yaptırdığımız hediyelik süs koyduğun yerde durmuyordu mesela düşüyordu, annemde 'hediye çok güzel olmuş, keşke birde düşmese' demiş, bir yelek gelmişti onlar tarafından hediyelik, yelek bordo bildiğin amca motifleri 'bebek yeleği için niye böyle renk kullanmışlar ki' demişti, pasta yaptırmıştık şeker hamurundan, annemde ilk defa yemişti 'şeker hamuru sertmiş ama içi çok güzel olmuş' demişti gibi gibi) kıyamet annemi gönderdikten sonra koptu, çünkü ben evlenmeden önce, hatta ilk görüşmeye başladığımız günlerde 'senden 3 isteğim olacak, eğer bunlardan birini bile yaparsan çeker giderim. 1-bana vurmayacaksın, 2-beni aldatmayacaksın, 3-aileme saygısızlık etmeyeceksin' demiştim, o da bana sonuna kadar güven vermişti. Kavga büyüyünce ailesi dahil oldu. Beni kenara çektiler ve ne dediler biliyor musun? Annen yüzünden. Çünkü senin annen şöyle yaptı, böyle yaptı.. Hiç bilmediğim olaylar.. Annemin asla kurmayacağı cümleler ve bana, benim 35 yıllık annemin aslında anlattıkları kadın olduğuna inanmam için resmen yalanlar söylüyorlar. Ağzımı açmadım biliyor musun.. Aynı mantık, 'derin, annenden de dinlemeden yorum yapma'. Sadece dedimki, 'ben anneme, istersen onlarla görüşmek zorunda değilsin dediğimde onlar senin hayatındayken suratıma sövenler güler geçerim demişti, siz şimdi karşıma geçmiş çocuk gibi şikayet ediyorsunuz bana'. Ertesi gün annemden dinledim, annem ağladı ben hayatımda bu kadar art niyetli insan görmedim diye, o ağlayınca ben daha çok ezildim. Benim ailem artık eşimi görmek istemiyor, bende artık onun ailesini değil görmek, seslerini bile duymak istemiyorum. Bu olaydan sonra zaten olması zor.. Çizgilerim çok keskindir çünkü, ben ta evlenmeden onu uyarmıştım. Ama ama ama.. Farkettimki en çok ailesinin gazına gelmiş, onların dolduruşuyla güç almış. Yazık. Gitsin anasının dizinin dibine diyorum çoğu zaman ama ah evladım. Azıcık daha baba kokusu çeksin içine diyorum sonra. Ne uzattım, kusura bakmayın nolur
Çok teşekkür ederim. Rabbim sizede kolaylıklar nasip etsin.böyle bir koca sadece bende yokmuş demişki. bu ara aynı minvalde o kadar çok konu okuyorumki. biz de ailesi yüzünden boşanıyoruz ama onlara göre suçlu benim annem :) en son anneme öyle bir terbiyersizlik yaptıki anlatamma. hep sabrettim sustum. ailemde sustu. çocuklar var dedik, sabredelim dedik ama ben alttan aldıkça adam daha çok tepemize çıkacak oldu. bunda 6-7 ay önce çocuklar var boşanmayalım diye ben barıştım ama bu son olayda gözüm çocukları falan görmedi. ilk başta üzüldüm çocuklar için ama sonradan gördümki çocukların umrunda değil :) 1,5 yaşındalar şuanda. pazarları babalarını görüyorlar. bir arkadaşımın ablası psikiyatr ve onun dediği şu. çocuk ne kadar küçükken boşanırsam o kadar iyi. çocuklar yeni düzene çabuk adapte oluyorlar. şuan bizi aynı evde hatırlamaycakları için öyle aile özlemleri de olmayacak. şuan çok mutlular hiçbirşeyin farkında değiller. Ayrıca benim içim de vicdanım da çok rahat. keşke şunu da yapsaydım dediğim hiçbirşey yok. adam hala beni cezalandırmka adına çocuklarını cezalandırmaya çalışıyor. maddi yardım yapmıyor, sürüneyim isityorlar. ailesi 1 kez bile aramadı. iki tane küçük bebek var siz ne yapıyorsunuz demediler. kendisi bilir. insanın kendine yaptığını kimse yapmazmış. hakkınızda hayırlısı olsun. konunuzu görünce yazmak istedim. inşallah kendiniz ve çcouğunuz için en güzel kararı verirsiniz.
Bende evlenrken en korktugum seydi anlasamamk cnku erkekler degisir derlerdi tam olarak oyleymis bende uc senede anladım acıkcası sizi anlıyorum bosanma kararı kolay deil ama madem b karar verdnz devam edin aileler zaten bu zmnda lazım olur destek olurlar size cocugunu gormek şsterse gelsn gorsun ıllaki cocuklar yıpranıyır ama mutsuz evllkte daha cok yıpranırlar kendmdem blıyorum babam ve annemden malesefEvlenirken, hamileliğim boyunca usul usul takip ettim kadınlar kulübünü. Çok bilgilendim, bu kez fikir almaya ihtiyacım var.
Eşimle 5 sene önce evlendik. Evlenmeden önce ılımlı, anlayışlı, saygılı, alttan alan eşimin, evlendikten hemen sonra sinirli, lafını bilmeyen, herseye küslük yapıp trip atan bir adam olduğunun farkına vardım. Eğer ortada bir yanlış anlaşılma varsa 'ben yalan mı söylüyorum' diyerek benim yalan söylediğimi ima eden, haklıysa hakaretler içinde bağırıp çağıran, haksızsa ben müdahale etmedikçe küslük sürdüren bir adam halini aldı gitgide. Ilk evlendiğimiz zamanlarda ikimizinde alışması lazım diyerek görmezden geliyordum. Ama artık yok sayamıyorum. Bir bebeğimiz oldu 2.5 yaşında bir oğlum var. Saygısızlığa gelemiyorum. Bunca kavga gürültünün içinde onu rencide edecek hiçbirşey söylemedim. Ama o haddini çok aştı, hatta konu aileme bile kaydı hiçbir suçları yokken. Evliliği bitirmeye karar verdim, ama aklımda hep çocuğum. Ondan sonra başka insanlarla hayat kurma peşinde değilim, çok şükür iyi bir firmada çok güzel bir pozisyonda çalışıyorum ve dahada önemlisi ailem sonuna kadar arkamda. Ama ne olursa olsun, hangi imkanı sağlarsam sağlayım asla babasının eksikliğini doldurmayacağını tahmin ediyorum. Onunda ayrılmaya razı gelmediğini söylemesiyle temkinli olarak yeniden başlamaya karar verdik. Fakat.. Unutamıyorum, söylediklerini yaptıklarını, ailemi düşürdükleri durumu hazmedemiyorum. Kendine de pek çeki düzen vermiş değil. Hal böyle olunca en ufak şey içimi acıtıyor. Konuşmak istiyorum, konuşamıyorum. Mesajla anlatayım diyorum, küsüyor. Bir çözüm bulalım diyorum kale almıyor. Ben çok yoruldum. Çalışıp, evde görevlerimi yapıp, çocuğumla ilgilenip hem çevreme hem çocuğuma mutlu görünmeye çalışmaktan, birde üstüne basit, önemsiz bir şeymiş gibi kestirilip ayrılmaktan çok yoruldum. Bugün boşanmış bir büyüğümle konuştum, 'çocuk babasıyla vakit geçirsin, bir kaç sene arkadaş gibi yaşayıp anne-baba sorumluluklarınızı yerine getirirsiniz. Sonrada çocuğa bir destekle anlatırsınız' diyor. Olabilir. Ama bir yandan da küçükken daha kolay olur diyorum. Aslında en büyük parçam büyük bir özür dilese, kendini affettirmeyi denese hersey düzelecek diyor. Daha yolun çok başındayız, bebeğimiz çok küçük. Daha ne problemler çıkacak karşımıza kim bilir. Birazcık mücadele ettiğini görsem, bizim için azıcık savaştığına inansam.. Ama bu karakterde değil. Kahrından ölür ama burnundan kıl aldırmaz. Biraz uzun oldu kusura bakmayın.. Durum bu işte, ortaya karışık. Hadi buyrun
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?