Boşanmalı mıyım kararsızlığı…

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bence çift terapisi deneyin çünkü olaylara kesinlikle eşinizin gözünden bakamıyorsunuz. Ailenin yanında çatır çatır kavga etmişsiniz. Kadın evi terketmiş. Buna rağmen eşiniz izin vermemiş günlerce aileniz evde kalmaya devam etmiş hala kocam beni savunmadı falan diyorsunuz. Bence fazlaca alttan almış zaten. Daha hala kv dolduruyor galiba falan diyorsunuz. Olaya bakış açınız empati yapmaktan çok uzak. Belki lohusalığınızdan kaynaklanıyor olabilir bu durum. Profesyonel yardım bu konuda size yardımcı olabilir.
Peki sizce eşimin bu konuyu ailelere taşıması normal miydi. Yani zaten bu konunun ailelere taşınması eşimden kaynaklanıyo. Kendi aramızda tartışmamızı yaşasaydık, kavgamızı etseydik. Zaten ona ihtiyacım olduğu ve bebeğimizin ilk zamanları olduğu için , küslük vs olmuyordu aramızda. Anlık çıkışlar olup, sonra bişi olmamış gibi devam ediyorduk. Benim terk etmem, annesinin bana bağırması, hep ailelere taşınmasından sonra olan olaylar. Ve o sırada olan olayları kaldıramayacağımı düşünmüştüm, çocuğumu böyle kavgalı bir ortamda büyütmek istemediğimi, bunun tek çözümünün boşanmak olduğunu. Yani aslında eşimin yanımda olmadığını ve bunun bana çok çok agır geldiği duygusu içindeydim. Aslında eşim annesine, ‘anne biz çocuğumuzun daha küçük olduğunu düşünüyoruz çok öyle opulmesin kucağa alınmasın’ diyebilseydi, ki aslında böyle bir uyarıda bulunmuş evdekilere, ama sonra eşim kendisi annesine ‘ al babaannesi, al babaannesi’ diyip diyip kucağına verdi. En son O olaya bozuldum aslında. Eşim Benim yanımdaymıs gibi davranıp, nihai olarak annesi üzülmesin diye, beni üzdü.
 
Çift terapisi alın ve bu dönemde defalarca boşanma lafını dile getirmeyin getirdiniz demiyorum sizi suçlamak için yazmadım öyle bir şey yaptınız mı daha önce tartışmalarda ? .Bana göre boşanma kelimesi boşanmaya karar verildiğinde bir kez söylenilmeli ve bitmeli.Çünkü aksi durumda her iki taraf sanki olumsuz bşr şeyle karşıladığında bu kelimeyi kullandığında sanki koz olarak kullanmış olarak hissediyorum ben ve bu karşı tarafı yaralar bence.Ben de inatlaşırım bu defa eşim öyle davranırsa.Bir anda değişirim
 
Ayrıntılarda düşünerek kendinizi yıpratmayın,Şuan sakin kalın ve terapi alın sonraki durumda değerlendirin
 
Bak böyle bir yazı çıktı karşıma instagramda Şuan.
Bazı yorumlarda empati yapamadığım söylenilmişse de, evet en çok kendimi sucladım, öyle yapmasaydım böyle yapmasaydım çok dedim. Ama nihai olarak olan oldu ve ben şuan kendimi eşimin yanında rahat hissetmiyorum bir türlü. Belki sayısız kavga etmişizdir 4 yılda. Ama bu sarstı bizi. Eskisi gibi ne o, ne ben olamıyoruz. Görünürde bişi yok gibi oğlumuzdan bahsediyoruz, arada beraber dışarı çıkıyoruz, ama ne bir sohbet, ne bir samimiyet yok. Kavga konularını asla acmıyoruz. Çünkü direkt beni suçlamaya geçiyor, hatanın çoğunu bende buluyo, hatta beni hasta ilan ediyo :KK43:
 
Ben lohusalikta anne idare edilmeli diye düşünüyorum ama sizin öncesinden gelen bir baskınız mi vardı eşinize?
İnsanların kişilikleri farklı farklı olabilir ama sıfıra yakın sosyal hayatı tercih edecek erkeklerin çok fazla olmadığını düşünüyorum ben açıkçası. Karısına ayak uydurmaya çalışsa da bir yerden sonra patlama ihtimali olabilir. Esinizde de öyle olmuş sanırım. Ortam değiştirmiş, kafasına göre arkadaşlıklar edindiyse dışarı çıkmak istemesi de normal. İlla her hafta şu kadar diye bir kural olmasa da arkadaşlarıyla buluşma isteği anlaşılır.
Bir süre boşanma lafı etmeyin, ilk fırsatta terapi almaya başlayın, sonrasında karar verirsiniz ne yapacağınıza.

Ayrıca bebeğinize bakmaya gelmiş anne babaların kucağına dahi çocuğu vermemek abarti değil mi? Madem karı koca 15 gün odadan çıkmadan, kimseye dokundurmadan, çocuğunuza kendiniz bakacaktınız, kimse kalmasaydı yanınızda ne gerek var? Ben olsam o kadar da durmazdım yanınızda.
 
'aşırı deger verilmek' şeklinde bir evlilik standardı olmaz, olursa da sağlıklı olmaz; önce annesini ona şikayet edip sonra kavga edip annesinin gitmesine sessiz kaldığınız ve yine de sizin ailenizin gitmesini önlemek için gayret göstermiş bir adamdan 12 -13 gün boyunca özür beklemek, destek beklemek , "barışmayı beklemek" sizi sadece bu ilişkinizde değil, ayrılıp yeniden biriyle olsanız o ilişkinizde de benzer noktalara getirir.

ilişkiniz hakkında şikayet ederken , " annem de böyle düşünüyor" demeniz, babanıza gidip "bunaldım , Ankara'ya"... demiş olmanız 16 yaşındaki bir insan için anlaşılabilir ama 32 yaşında bir insan için sorunlu haller bunlar.

Bekledikleriniz olmayınca "o sinirle" adamın 35 günlük çocuğuyla başka bir şehre gidip beklediklerinizi elde edebilmek için bu defa da yokluğunuzla tehdit etmek isterken, ancak 'benim sana sevgim tahammülüm bitti' lâfından sonra evinize döndüğünüzü; ama halâ; kendinizi iyi güvende ve değerli hissetmenizin diğer kişiyi boğucu nitelikte unsurların sürekli yerine gelmesiyle bezeli olduğunu görmediğinizi, adamın 'eskisi gibi samimi değiliz' diye tanımladığınız halinin asında sınırlarını korumaya karar vermiş olmakla ilgili olduğunu görmediğinizi düşünüyorum.

Anlattğınız ve şimdi yokluğunda bocaladığınız evliliğinize ilişkin tarifte ama özellikle; "kavgayla, tartışarak ya da saatlerce anlatarak elde ettiğim tüm ayrıcalıklar, isteklerim de yok oldu. Eskiden yaptığı, eşimi gözümde yükselten, maşallah dediğim özellikleri de yok oldu" dediğiniz ve "benim aile kavramım" içine soktuğunuz bölümün içinde çok sıkıntılı unsurlar olabileceğini düşünüyorum. Olup bitenin sizin lohusalığınızdan doğmuş şeyler olmadığını, lohusalığın muhtemelen daha da artan beklentilerinize/taleplerinize belki sebep belki bahane olduğunu, sonunda insanların tahammüllerinin yetemeyeceği kadar kırıldıklarını döküldüklerini düşünüyorum. eşinizin 'senin normal halin bu' lafına, bence, değer verin.

sadece sizin için değil, hepimiz için her zaman her yaşta geçerli bence; kendimize ve tutunduğumuz kavram içeriklerine karşı biraz daha açık fikirli, zaman zaman sorgulayıcı olabilmek lâzım. sizin de bu olanlar vesilesiyle, çift terapisine başlayıp, kendinize, ilişkinize dışardan bir göz yardımıyla bakmanız, bence, yararınıza olur.

sizin hep 'sakince fikrinizi belirttiğiniz', karşı tarafın ise anne oğul, bağırıp durduğu bu anlatılanları ben; basılmaması gereken düğmelere "sakince" basıp sonra da uslup meselesine sığınıp özür bekliyorsunuz diye de görebilirim mesela... öyledir demiyorum, ya öyleyse diyorum... örneğin; 'ılımlı ılımlı oturun konuşalım dedi'ğini söylediğiniz ailenizi, bir adamın 35 günlük bebeğini ve karısını evinden alıp başka şehre götüren' ailenizi, bir de bir uzmanın eşliğinde değerlendirin.

dışardan bir göz daima yararlıdır, çok şey kazandırır. "şu ana kadar böyle yaşadık"a tutunmayın, bir şeyin üç sene sürdürülmüş olması o şeyi doğru yapmaz. 3 senede sizin memnun olduğunuz hayat, eşinize 'tahammülüm, sabrım bitti' dedirtmiş. sizi bu kadar mutlu ediyorken o'na bunu dedirten şeye bir de dışardan bir gözle bakın.

burada olağandır, gelen yorumlara göre anlatılan olaylar şekil değiştirir durur... siz de böyle yaparsınız yapmazsınız bilemem, açıkçası umursamam da, ama umarım, hasar gören egonuzun değil, eşinize duyduğunuz sevginin, yuvanızı koruma endişenizin galip geleceği sağduyulu adımlar atarsınız.

çünkü, bence, iyi bir eşiniz var, biraz makul olursanız, annesiyle babasıyla aynı evin içinde büyüteceğiniz bir bebeğiniz var. Siz kendinizi biraz esnetmezseniz, bazı unsurları biraz revize etmez, değişime direnirseniz, bu haliyle kendinizi götüreceğiniz her ilişkide sorun yaşama ihtimaliniz olabileceğini de düşünmekte fayda var.

Merhaba hanımlar. 2 aylık bebeği olan henüz tazecik bir anneyim. Eşimle 4 yıldır süren bir evliliğim var. Doğumdan önce iş dışında arta kalan zamanlarımızı hep beraber geçirdiğimiz, tv izlerken, yemek yaparken, dışarı çıkarken vs hep bir arada olduğumuz, tekli arkadaş buluşmalarının çoook ender yaşandığı, dışarıdan bakıldığında oldukça mutlu bir birlikteliğimizin olduğu, eşimin bana aşırı değer verdiğinin görüldüğü bir evliliğimiz vardı. Ama içeriden bakıldığında, bu evlilikte tabi kavgalar vardı. İyiyken aşırı mutlu eğlenceliydik, ancak en ufak bir fikir ayrılığında evde seslerin yükseldiği toksik bir ilişki. Kavgalarımızda da genelde ben fikrimi sakince belirtirdim, ancak bunun karşılığında eşim yüksek sesle çıkıştığı için, kavga konusundan çok üslup konusu gündeme alınarak, kalpler kırılırdı. Nihai olarak da eşimin özür dilemesiyle bi daha aynı hatayı yapmıcam demesiyle barışırdık bi şekilde…

Lohusalık döneminde evde eşimin annesi, annem,
babam vardı. Eşimin annesinin bir takım hareketleri beni rahatsız etti, bunları eşime söyledim 12-13 gün boyunca beni idare etmiş, ancak sonrasında patladı. Maalesef Ailelerin de şahit oldugu bi kavga yaşadık. Ben ‘biz anlaşamıyoruz ayrılacam ben, annesini üzmemek için beni üzüyo, anneci eşim, ben yapamam bu şekşlde, aynı babam gibi davranıyor, annemin yaşadığı kaderi yaşamak istemiyorum’ gibi sert ifadeler kullanmıştım. Benim ailem gayet ılımlı şekilde oturun bi konuşalım diye yaklaşırken olaya, eşimin annesi ‘benim oğlum peşinde pervane kaç gündür vs’ gibi hatırlamadığım cümleler kurarak bana bağırdı. Ertesi gün sabah otobüsüyle gitti. Annemlerin gitmesine eşim izin vermedi. Yaklaşık 12-13 gün boyunca evde barışmayı bekledim. Bi özür dilemesini, ya da bebeğimiz var geçecek hepsi merak etme atlatıcaz filan gibi bir destek bekledim. Ama her konuşma denemesi yine kavgayla yine boşanma laflarıyla sonuçlandı. Ve ben o sinirle ailemle beraber, ailemin yaşadığı ile gittim 35 günlük bebeğimle.
Aradan 3-4 gün geçti, eşim bebeği görmeye diye geldi yanımıza. Ve bana 3 tane şart sundu. 1-Çift terapisi, 2-evlilikte eşit haklara sahip olmak ve özgür olması 3-annesine gidip özür dilemem. Son şartını kabul etmedim, daha doğrusu şimdi gidemem, önce biz kendimizi bir toparlayalım dedim. Fakat o diretti, şimdiye kadar senin isteklerini hep yapmaya çalıştım, simdi de sen benim isteğimi yapacaksın diye. İki gün sonra da telefonda benim sana karşı tahammülüm sabrım sevgim bitti dedi. Bu laf üzerine de 1 hafta iletişime hiç bir şekilde geçmedik , bebeğini dahi sormadı. Tanıdığım insandan Acayip farklı davrandığı için depresyonda olduğunu düşündüm. Ve bir haftanın sonunda ben bebeğimle tekrar beraber yaşadığımız eve döndüm.
Ve 2,5 haftadır bir aradayız. Eşim yine aynı şeyleri tekrar ediyor. Özgür olmak istiyomuş, istediği zaman arkadaşlarıyla buluşmak istiyormuş, aile reisi olmak istiyormuş, hatta kendi işe gittiğinde oğlumuzu aile reisi ilan ediyo. net dile getirmese bile evdeki yemek temizlik vs’den benim sorumlu olmamı, onun sadece bana istediği zamanlar yardım etmesi gerektiğini düşünüyor, yani doğumdan önce tanıdığım adam, düzen, evlilik gitmiş, bambaşka bir düzen kurmaya çalışıyor. Ve ben hiç tanımadığım adamla 2. Evliliğimi yapmışım gibi hissediyorum. Eskiden evden dışarı çıkmayan adam şimdi haftada 1 gün nöbet ve haftada 1-2 kez arkadaş buluşması yapıyo. Eskisi gibi samimi değiliz. Ben istediğim gibi davranamıyorum eşime karşı, hep bir diken üstündeyim, evde bebeğimiz dışında çok bir paylaşımımız yok. Ona karşı eskisi gibi de hissedemiyorum. Bana artık değer vermiyor benim üzülmemi umursamıyor gibi. Sanki yaşanılanlar incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler gibi geliyor bir taraftan, ama diğer taraftan da ben mutsuzum, yuvamda gibi hissetmiyorum kendimi. En destek görmem gereken evrede eşim yabancıya dönüştü. Ve ben napcagımı bilmiyorum karar verme yetimi kaybettim gibi.
 
Bazı yorumlarda empati yapamadığım söylenilmişse de, evet en çok kendimi sucladım, öyle yapmasaydım böyle yapmasaydım çok dedim. Ama nihai olarak olan oldu ve ben şuan kendimi eşimin yanında rahat hissetmiyorum bir türlü. Belki sayısız kavga etmişizdir 4 yılda. Ama bu sarstı bizi. Eskisi gibi ne o, ne ben olamıyoruz. Görünürde bişi yok gibi oğlumuzdan bahsediyoruz, arada beraber dışarı çıkıyoruz, ama ne bir sohbet, ne bir samimiyet yok. Kavga konularını asla acmıyoruz. Çünkü direkt beni suçlamaya geçiyor, hatanın çoğunu bende buluyo, hatta beni hasta ilan ediyo :KK43:
Terapi şart 🙏 eşinizin de kendine göre haklı sebepleri vardır belki biz Şuan konuyu sizden dinliyoruz ona göre değerlendiriyoruz ,çift terapisi en güzeli olacaktır her iki taraf da paylaşacak
 
Çift terapisi alın ve bu dönemde defalarca boşanma lafını dile getirmeyin getirdiniz demiyorum sizi suçlamak için yazmadım öyle bir şey yaptınız mı daha önce tartışmalarda ? .Bana göre boşanma kelimesi boşanmaya karar verildiğinde bir kez söylenilmeli ve bitmeli.Çünkü aksi durumda her iki taraf sanki olumsuz bşr şeyle karşıladığında bu kelimeyi kullandığında sanki koz olarak kullanmış olarak hissediyorum ben ve bu karşı tarafı yaralar bence.Ben de inatlaşırım bu defa eşim öyle davranırsa.Bir anda değişirim
Evet , aslında nırmalimiz olmuştu. Yani eşim normal bir dille bişi istediğimde, ya da bişeyin yanlış olduğunu dile getırdıgımde beni dinlemezdi. Genelde yüksek sesli kavgalar meydana gelirdi ve bazen ben direkt dile getirirdim, bazen o kelimeyi söylemese de o anlama gelecek bişi derdi ve ben yine o kelimeyi etmiş olurdum. Ama eşimde o kaybetme korkusu daha fazla olduğu için , peşimden gelirdi , bırakmazdı asla.
 
Evet hak veriyorum size. Ama şuana kadar 3,5 yıldır düzenimiz bu şekildeydi. Yani bizim kurduğumuz çekirdek aile bu şekilde ilerliyordu ve bundan rahatsızlığını da dile getirmemişti hiç bir zaman. Biz bu şekilde ilerleyen bir yuvaya evlat getirmiştik. Ettiğimiz bir kavga eşimin tüm evliliğimizi sorgulamasına sebep oldu. Ve suan ben zaten bebeğimle bir düzen oluşturmaya çalışırken, en çok eşime ihtiyacım varken, onun eskisinden çok farklı davranması beni iyice yalnız hissettiriyor
Benim eşim de bencildi, kaç sene alttan aldım,görmezden geldim.Somra o kadar basit bir olayda dolup gemileri yaktım ki ne o anlayabildi ne ben , böyle nasıl dönüştüğümü.Şimdi ne bencillik,ne umursamazlık kaldı,mum gibi oldu.

Tükenen insan her tepkiyi verebilir, ailesinden özür dilemenizi bekliyorsa dileyin.Belki olanları kısmen unutturabilirsiniz.İnatlaşırsanız size öfkesi büyür, sonra isteseniz de tekrar kazanamazsınız onu.
 
'aşırı deger verilmek' şeklinde bir evlilik standardı olmaz, olursa da sağlıklı olmaz; önce annesini ona şikayet edip sonra kavga edip annesinin gitmesine sessiz kaldığınız ve yine de sizin ailenizin gitmesini önlemek için gayret göstermiş bir adamdan 12 -13 gün boyunca özür beklemek, destek beklemek , "barışmayı beklemek" sizi sadece bu ilişkinizde değil, ayrılıp yeniden biriyle olsanız o ilişkinizde de benzer noktalara getirir.

ilişkiniz hakkında şikayet ederken , " annem de böyle düşünüyor" demeniz, babanıza gidip "bunaldım , Ankara'ya"... demiş olmanız 16 yaşındaki bir insan için anlaşılabilir ama 32 yaşında bir insan için sorunlu haller bunlar.

Bekledikleriniz olmayınca "o sinirle" adamın 35 günlük çocuğuyla başka bir şehre gidip beklediklerinizi elde edebilmek için bu defa da yokluğunuzla tehdit etmek isterken, ancak 'benim sana sevgim tahammülüm bitti' lâfından sonra evinize döndüğünüzü; ama halâ; kendinizi iyi güvende ve değerli hissetmenizin diğer kişiyi boğucu nitelikte unsurların sürekli yerine gelmesiyle bezeli olduğunu görmediğinizi, adamın 'eskisi gibi samimi değiliz' diye tanımladığınız halinin asında sınırlarını korumaya karar vermiş olmakla ilgili olduğunu görmediğinizi düşünüyorum.

Anlattğınız ve şimdi yokluğunda bocaladığınız evliliğinize ilişkin tarifte ama özellikle; "kavgayla, tartışarak ya da saatlerce anlatarak elde ettiğim tüm ayrıcalıklar, isteklerim de yok oldu. Eskiden yaptığı, eşimi gözümde yükselten, maşallah dediğim özellikleri de yok oldu" dediğiniz ve "benim aile kavramım" içine soktuğunuz bölümün içinde çok sıkıntılı unsurlar olabileceğini düşünüyorum. Olup bitenin sizin lohusalığınızdan doğmuş şeyler olmadığını, lohusalığın muhtemelen daha da artan beklentilerinize/taleplerinize belki sebep belki bahane olduğunu, sonunda insanların tahammüllerinin yetemeyeceği kadar kırıldıklarını döküldüklerini düşünüyorum. eşinizin 'senin normal halin bu' lafına, bence, değer verin.

sadece sizin için değil, hepimiz için her zaman her yaşta geçerli bence; kendimize ve tutunduğumuz kavram içeriklerine karşı biraz daha açık fikirli, zaman zaman sorgulayıcı olabilmek lâzım. sizin de bu olanlar vesilesiyle, çift terapisine başlayıp, kendinize, ilişkinize dışardan bir göz yardımıyla bakmanız, bence, yararınıza olur.

sizin hep 'sakince fikrinizi belirttiğiniz', karşı tarafın ise anne oğul, bağırıp durduğu bu anlatılanları ben; basılmaması gereken düğmelere "sakince" basıp sonra da uslup meselesine sığınıp özür bekliyorsunuz diye de görebilirim mesela... öyledir demiyorum, ya öyleyse diyorum... örneğin; 'ılımlı ılımlı oturun konuşalım dedi'ğini söylediğiniz ailenizi, bir adamın 35 günlük bebeğini ve karısını evinden alıp başka şehre götüren' ailenizi, bir de bir uzmanın eşliğinde değerlendirin.

dışardan bir göz daima yararlıdır, çok şey kazandırır. "şu ana kadar böyle yaşadık"a tutunmayın, bir şeyin üç sene sürdürülmüş olması o şeyi doğru yapmaz. 3 senede sizin memnun olduğunuz hayat, eşinize 'tahammülüm, sabrım bitti' dedirtmiş. sizi bu kadar mutlu ediyorken o'na bunu dedirten şeye bir de dışardan bir gözle bakın.

burada olağandır, gelen yorumlara göre anlatılan olaylar şekil değiştirir durur... siz de böyle yaparsınız yapmazsınız bilemem, açıkçası umursamam da, ama umarım, hasar gören egonuzun değil, eşinize duyduğunuz sevginin, yuvanızı koruma endişenizin galip geleceği sağduyulu adımlar atarsınız.

çünkü, bence, iyi bir eşiniz var, biraz makul olursanız, annesiyle babasıyla aynı evin içinde büyüteceğiniz bir bebeğiniz var. Siz kendinizi biraz esnetmezseniz, bazı unsurları biraz revize etmez, değişime direnirseniz, bu haliyle kendinizi götüreceğiniz her ilişkide sorun yaşama ihtimaliniz olabileceğini de düşünmekte fayda var.
Ne güzel anlatmışsınız takdir ettim sizi..Katılıyorum ben arkadaşın söylediklerinin her birine bu arada size arada kendi sorunlarımı da anlatabilir miyim 🙈 :) o ne güzel yorumdu öyle..🙏elinize sağlık Çevrenizdekiler çok şanslı
 
Peki sizce eşimin bu konuyu ailelere taşıması normal miydi. Yani zaten bu konunun ailelere taşınması eşimden kaynaklanıyo. Kendi aramızda tartışmamızı yaşasaydık, kavgamızı etseydik. Zaten ona ihtiyacım olduğu ve bebeğimizin ilk zamanları olduğu için , küslük vs olmuyordu aramızda. Anlık çıkışlar olup, sonra bişi olmamış gibi devam ediyorduk. Benim terk etmem, annesinin bana bağırması, hep ailelere taşınmasından sonra olan olaylar. Ve o sırada olan olayları kaldıramayacağımı düşünmüştüm, çocuğumu böyle kavgalı bir ortamda büyütmek istemediğimi, bunun tek çözümünün boşanmak olduğunu. Yani aslında eşimin yanımda olmadığını ve bunun bana çok çok agır geldiği duygusu içindeydim. Aslında eşim annesine, ‘anne biz çocuğumuzun daha küçük olduğunu düşünüyoruz çok öyle opulmesin kucağa alınmasın’ diyebilseydi, ki aslında böyle bir uyarıda bulunmuş evdekilere, ama sonra eşim kendisi annesine ‘ al babaannesi, al babaannesi’ diyip diyip kucağına verdi. En son O olaya bozuldum aslında. Eşim Benim yanımdaymıs gibi davranıp, nihai olarak annesi üzülmesin diye, beni üzdü.
Tabiki eşinizin olayı taşıması çok yanlış ama olayların tek sebebi bu olamaz. Ben de bu durumdan bahsediyorum zaten. Anlatımınız hep ben merkezli. Bir adamın çocuğunu annesine sevdirmek istemesinin normalliği yok mesela sizin dünyanızda. Olayı sadece ben istemedim ama o yaptı olarak görüyorsunuz. Bu çok yanlış bir bakış açısı. İlişkiniz bu şekilde gelişmiş ve dengesi bozulmuş. Bir yerde patlayacağı çok belliymiş. Eşinizin davranışlarının nedenini onun gözünden göremiyorsunuz. Eşinizin bir çok tavrı çok yanlış ama sizin yanlış tavırlarınızda olduğu gibi bunların nedenleri var. Siz kendi nedenlerinizi çok iyi tanımlarken eşinizin nedenlerine tamamen kayıtsızsınız. İşte profesyonel destekte bu açıdan işe yarayabilir.
 
Evet , aslında nırmalimiz olmuştu. Yani eşim normal bir dille bişi istediğimde, ya da bişeyin yanlış olduğunu dile getırdıgımde beni dinlemezdi. Genelde yüksek sesli kavgalar meydana gelirdi ve bazen ben direkt dile getirirdim, bazen o kelimeyi söylemese de o anlama gelecek bişi derdi ve ben yine o kelimeyi etmiş olurdum. Ama eşimde o kaybetme korkusu daha fazla olduğu için , peşimden gelirdi , bırakmazdı asla.
Kaybetme korkusunun eşinizde daha çok olması bile bence burdsn bakıldığında adaletsizlik olarak geliyor bana.3-4 yıl tahammül etmiş gibi bir durum sezdiriyor kusura bakmayın
 
'aşırı deger verilmek' şeklinde bir evlilik standardı olmaz, olursa da sağlıklı olmaz; önce annesini ona şikayet edip sonra kavga edip annesinin gitmesine sessiz kaldığınız ve yine de sizin ailenizin gitmesini önlemek için gayret göstermiş bir adamdan 12 -13 gün boyunca özür beklemek, destek beklemek , "barışmayı beklemek" sizi sadece bu ilişkinizde değil, ayrılıp yeniden biriyle olsanız o ilişkinizde de benzer noktalara getirir.

ilişkiniz hakkında şikayet ederken , " annem de böyle düşünüyor" demeniz, babanıza gidip "bunaldım , Ankara'ya"... demiş olmanız 16 yaşındaki bir insan için anlaşılabilir ama 32 yaşında bir insan için sorunlu haller bunlar.

Bekledikleriniz olmayınca "o sinirle" adamın 35 günlük çocuğuyla başka bir şehre gidip beklediklerinizi elde edebilmek için bu defa da yokluğunuzla tehdit etmek isterken, ancak 'benim sana sevgim tahammülüm bitti' lâfından sonra evinize döndüğünüzü; ama halâ; kendinizi iyi güvende ve değerli hissetmenizin diğer kişiyi boğucu nitelikte unsurların sürekli yerine gelmesiyle bezeli olduğunu görmediğinizi, adamın 'eskisi gibi samimi değiliz' diye tanımladığınız halinin asında sınırlarını korumaya karar vermiş olmakla ilgili olduğunu görmediğinizi düşünüyorum.

Anlattğınız ve şimdi yokluğunda bocaladığınız evliliğinize ilişkin tarifte ama özellikle; "kavgayla, tartışarak ya da saatlerce anlatarak elde ettiğim tüm ayrıcalıklar, isteklerim de yok oldu. Eskiden yaptığı, eşimi gözümde yükselten, maşallah dediğim özellikleri de yok oldu" dediğiniz ve "benim aile kavramım" içine soktuğunuz bölümün içinde çok sıkıntılı unsurlar olabileceğini düşünüyorum. Olup bitenin sizin lohusalığınızdan doğmuş şeyler olmadığını, lohusalığın muhtemelen daha da artan beklentilerinize/taleplerinize belki sebep belki bahane olduğunu, sonunda insanların tahammüllerinin yetemeyeceği kadar kırıldıklarını döküldüklerini düşünüyorum. eşinizin 'senin normal halin bu' lafına, bence, değer verin.

sadece sizin için değil, hepimiz için her zaman her yaşta geçerli bence; kendimize ve tutunduğumuz kavram içeriklerine karşı biraz daha açık fikirli, zaman zaman sorgulayıcı olabilmek lâzım. sizin de bu olanlar vesilesiyle, çift terapisine başlayıp, kendinize, ilişkinize dışardan bir göz yardımıyla bakmanız, bence, yararınıza olur.

sizin hep 'sakince fikrinizi belirttiğiniz', karşı tarafın ise anne oğul, bağırıp durduğu bu anlatılanları ben; basılmaması gereken düğmelere "sakince" basıp sonra da uslup meselesine sığınıp özür bekliyorsunuz diye de görebilirim mesela... öyledir demiyorum, ya öyleyse diyorum... örneğin; 'ılımlı ılımlı oturun konuşalım dedi'ğini söylediğiniz ailenizi, bir adamın 35 günlük bebeğini ve karısını evinden alıp başka şehre götüren' ailenizi, bir de bir uzmanın eşliğinde değerlendirin.

dışardan bir göz daima yararlıdır, çok şey kazandırır. "şu ana kadar böyle yaşadık"a tutunmayın, bir şeyin üç sene sürdürülmüş olması o şeyi doğru yapmaz. 3 senede sizin memnun olduğunuz hayat, eşinize 'tahammülüm, sabrım bitti' dedirtmiş. sizi bu kadar mutlu ediyorken o'na bunu dedirten şeye bir de dışardan bir gözle bakın.

burada olağandır, gelen yorumlara göre anlatılan olaylar şekil değiştirir durur... siz de böyle yaparsınız yapmazsınız bilemem, açıkçası umursamam da, ama umarım, hasar gören egonuzun değil, eşinize duyduğunuz sevginin, yuvanızı koruma endişenizin galip geleceği sağduyulu adımlar atarsınız.

çünkü, bence, iyi bir eşiniz var, biraz makul olursanız, annesiyle babasıyla aynı evin içinde büyüteceğiniz bir bebeğiniz var. Siz kendinizi biraz esnetmezseniz, bazı unsurları biraz revize etmez, değişime direnirseniz, bu haliyle kendinizi götüreceğiniz her ilişkide sorun yaşama ihtimaliniz olabileceğini de düşünmekte fayda var.
Uzun yorumunuz için teşekkür ederim, canımı acıttı ama haklısınız. Eşimin bu yeni değişmiş halinin bile, bir çok eşten daha daha iyi olduğunu biliyorum. Kötü bir adam değil. Ama ben eskiyi özlemekle kalıyorum. Bu nedenle mutsuzum. Bu döngüden kurtulabilmeyi istiyorum en kısa zamanda. Eşim arkadaşlarıyla dışarı çıktığında ben evde saatlerce üzülüyorum. Çünkü eski biz olsaydık, çıkmazdı, hele hele daha küçücük bir bebeği varken asla çıkmazdı. Bunları düşünüp artık beni sevmiyor düşüncesine giriyorum
 
Bu yüzden kendi pencerenizi bırakıp uzmandan destek almalısınız kurtarmak istediğiniz bir evliliğiniz varsa
 
Ben lohusalikta anne idare edilmeli diye düşünüyorum ama sizin öncesinden gelen bir baskınız mi vardı eşinize?
İnsanların kişilikleri farklı farklı olabilir ama sıfıra yakın sosyal hayatı tercih edecek erkeklerin çok fazla olmadığını düşünüyorum ben açıkçası. Karısına ayak uydurmaya çalışsa da bir yerden sonra patlama ihtimali olabilir. Esinizde de öyle olmuş sanırım. Ortam değiştirmiş, kafasına göre arkadaşlıklar edindiyse dışarı çıkmak istemesi de normal. İlla her hafta şu kadar diye bir kural olmasa da arkadaşlarıyla buluşma isteği anlaşılır.
Bir süre boşanma lafı etmeyin, ilk fırsatta terapi almaya başlayın, sonrasında karar verirsiniz ne yapacağınıza.

Ayrıca bebeğinize bakmaya gelmiş anne babaların kucağına dahi çocuğu vermemek abarti değil mi? Madem karı koca 15 gün odadan çıkmadan, kimseye dokundurmadan, çocuğunuza kendiniz bakacaktınız, kimse kalmasaydı yanınızda ne gerek var? Ben olsam o kadar da durmazdım yanınızda.
İşte keşke kalmasalardı. Zaten en başından ben eşime ve kendi aileme bebeğe bakıcak olanım ben olduğumu onların sadece aslında yemek temizlik hani onlarla ilgilenmesini istediğimi belirtmiştim. Benim ailem tarafında sıkıntı yoktu, hatta dedıgım gibi eşim de uyarmış herkesi bu konuda. Ama annesi anladığım kadarıyla bozulmuş . Annesi bozulunca da eşim annesinin gönlünü etmeye çalıştı galiba :/
 
o zaman hadi kendinize gelin sakin olun ayrıntılarda boğulmayun ve kendinizi doğru eleştirip zarar vermeden 😍 eşinizi seviyorsanız çift terapisi al ve eşit şartlarda mısınız uzman gözüyle görün durumları .Değilseniz adaletli olup dengeleyin ,dengelemek için esnemelisiniz çünkü sabır bir yere kadar,sonra biz buna değişti diyoruz ama öyle değil gücü kalmıyor karşımızdaki insanın ,sizin durumunuz böyle duruma evriliyor doğru çabayı özveriyi göstermezseniz
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X