Evet. Benim annem ve babamda ayrı.
Ben 10 yaşındayken ayrıldılar. Tek çocuğum.
Çocukken bile bu durumu olgunlukla karşıladım aslında.
Anlaşamıyorlarsa birarada durmanın ne gereği vardı ki. Dünyanın sonu değildi ya!
Şuan 20 yaşındayım. Güzel bir devlet üniversitesinden mezunum.
Annem ile büyükbabamların evine yerleştik boşanma olayından sonra. Anadolu yakasında ikamet etmeye başladık.
Babam ise Avrupa yakasında oturuyor.
Zaman böyle akıp gitti.
Babam her hafta sonu işini gücünü bırakıp beni karşıya geçip almaya gelir ve pazar aksamları geri getirirdi, anneme. Hiç bir hafta sonunu aksatmadan gelirdi babam beni almaya hiç üşenmeden.
Annemin psikolojisi pek iyi değildi normal olarak. Çalışmaya başladı bir marketde vardiyalı bir şekilde.
Çalışmak anneme iyi geldi, açılmıştı biraz...
Okulda derslerim hep iyidi. Öğretmenlerim beni çok severdi. Anneme hep bu zamanda böyle bir evlat yetiştirdiğiniz için övgüler yağdırırlardı.
Üniversiteyi kazandım. Babamın yanına gelmek zorunda kaldım. Temelli.
Burada kendimi çok yalnız hissettim. Hayatım altüst olmaya başladı. Babam moderndir ama bir o kadarda kalastır. Yenilikçi değildir. sahiplenmez. Hayatıma yön tutmaz ışık vermez.Muhafazakardır. Konuşurken benimle göz teması kurmaz. Cimridir.
Şu ekmek 80 kuruş ise bu ekmek 1lira der hesabını yapar. Yahu be adam bir tane çocuğun var, gelirin de var,evin, araban, maaşın, emekli maaşında var halen bir kuruşun hesabını yapıyorsun!
Pek sohbetimiz de yoktur. "Okula gittin mi?" der. "Evet gittim derim" konu kapanır. Başka da sohbetimiz yoktur. Ben güzel güzel sohbet kurmaya çalıştıkca o pek yanaşmaz. Ama bana zararıda yoktur. Evinin ihtiyacını karsılar yinede. Haftalığımı verir.
Artık babamdan pek bir şey beklemiyorum açıkcası. Kendi kendime yön vermeliyim. Biliyorum ki babamın kapasitesi bu kadar. Fazla üstelemiyorum.
Ama babamıda çok seviyorum onun hakkınıda ödeyemem...
Üniversite bitti. Tekrardan annemin yanına, büyükbabamların evine yerleşmeye karar verdim.
Burada da büyükbabam çok huysuz bir adamdır. Huzur vermez. hep bi hır gür vardır evde. Rahmetli anneaneme de çok çektirdi. Döverdi kadıncağızı hep, zamanında kaburgalarını bile kırmıs
pis ağızı vardır. Küfürler havada uçuşur. Şimdi biraz durulmuş ama can çıkmayınca huy çıkmıyor işte...
Kendi evim gibi hissedemiyorum orayı. Zaten hissettirmedi de bana hiç, sağolsun.
Yine de nankörlük edemem ekmeğini yedim, suyunu içtim. Annem ve beni evine kabul etti. Okul toplantılarıma o koşturdu. Güzel günlerimizde oldu aslında.
Ama işte olmuyor, olmuyor, olmuyor...
Dün aramızda büyükbabamla ipler koptu. Benide evden kovdu özetle.
Sorun ise Annemle doya doya bir çocukluk geçiremedim. Aksamları annem 10 da gelirdi eve.
Onunla vakit geçirebilmek için kedi gibi gelmesini beklerdim.
Başka çocuklara içimden çok özenirdim, imrenirdim. Hiç belli etmezdim gerçi tebessüm etmeyi hep bildim.
Ama güçlüyüm kararlıyım, duygusal eksiklik hissetsemde dik durmasını makul olmayı biliyorum.
Okuduğum bölüm pazarlama. Ancak kabin memuru olmak istiyorum.
Çok gel git arasındayım.
Anneme inanılmaz düşkünüm. O olmasa bende olmazdım hayatta.
Herşeyden önce anneme ve kedime bir ev almak istiyorum. Çık git diyen birisi olmadan. Kendi sahibi olduğum bir ev...
Sizce İstanbul şartlarında ev almak mümkün müdür?
Yazıp rahatlamak istedim birazda. Okuyanlara,vakit ayırdıkları için teşekkür ediyorum. Şimdiden...
Ben 10 yaşındayken ayrıldılar. Tek çocuğum.
Çocukken bile bu durumu olgunlukla karşıladım aslında.
Anlaşamıyorlarsa birarada durmanın ne gereği vardı ki. Dünyanın sonu değildi ya!
Şuan 20 yaşındayım. Güzel bir devlet üniversitesinden mezunum.
Annem ile büyükbabamların evine yerleştik boşanma olayından sonra. Anadolu yakasında ikamet etmeye başladık.
Babam ise Avrupa yakasında oturuyor.
Zaman böyle akıp gitti.
Babam her hafta sonu işini gücünü bırakıp beni karşıya geçip almaya gelir ve pazar aksamları geri getirirdi, anneme. Hiç bir hafta sonunu aksatmadan gelirdi babam beni almaya hiç üşenmeden.
Annemin psikolojisi pek iyi değildi normal olarak. Çalışmaya başladı bir marketde vardiyalı bir şekilde.
Çalışmak anneme iyi geldi, açılmıştı biraz...
Okulda derslerim hep iyidi. Öğretmenlerim beni çok severdi. Anneme hep bu zamanda böyle bir evlat yetiştirdiğiniz için övgüler yağdırırlardı.
Üniversiteyi kazandım. Babamın yanına gelmek zorunda kaldım. Temelli.
Burada kendimi çok yalnız hissettim. Hayatım altüst olmaya başladı. Babam moderndir ama bir o kadarda kalastır. Yenilikçi değildir. sahiplenmez. Hayatıma yön tutmaz ışık vermez.Muhafazakardır. Konuşurken benimle göz teması kurmaz. Cimridir.
Şu ekmek 80 kuruş ise bu ekmek 1lira der hesabını yapar. Yahu be adam bir tane çocuğun var, gelirin de var,evin, araban, maaşın, emekli maaşında var halen bir kuruşun hesabını yapıyorsun!
Pek sohbetimiz de yoktur. "Okula gittin mi?" der. "Evet gittim derim" konu kapanır. Başka da sohbetimiz yoktur. Ben güzel güzel sohbet kurmaya çalıştıkca o pek yanaşmaz. Ama bana zararıda yoktur. Evinin ihtiyacını karsılar yinede. Haftalığımı verir.
Artık babamdan pek bir şey beklemiyorum açıkcası. Kendi kendime yön vermeliyim. Biliyorum ki babamın kapasitesi bu kadar. Fazla üstelemiyorum.
Ama babamıda çok seviyorum onun hakkınıda ödeyemem...
Üniversite bitti. Tekrardan annemin yanına, büyükbabamların evine yerleşmeye karar verdim.
Burada da büyükbabam çok huysuz bir adamdır. Huzur vermez. hep bi hır gür vardır evde. Rahmetli anneaneme de çok çektirdi. Döverdi kadıncağızı hep, zamanında kaburgalarını bile kırmıs

Kendi evim gibi hissedemiyorum orayı. Zaten hissettirmedi de bana hiç, sağolsun.
Yine de nankörlük edemem ekmeğini yedim, suyunu içtim. Annem ve beni evine kabul etti. Okul toplantılarıma o koşturdu. Güzel günlerimizde oldu aslında.
Ama işte olmuyor, olmuyor, olmuyor...
Dün aramızda büyükbabamla ipler koptu. Benide evden kovdu özetle.
Sorun ise Annemle doya doya bir çocukluk geçiremedim. Aksamları annem 10 da gelirdi eve.
Onunla vakit geçirebilmek için kedi gibi gelmesini beklerdim.
Başka çocuklara içimden çok özenirdim, imrenirdim. Hiç belli etmezdim gerçi tebessüm etmeyi hep bildim.
Ama güçlüyüm kararlıyım, duygusal eksiklik hissetsemde dik durmasını makul olmayı biliyorum.
Okuduğum bölüm pazarlama. Ancak kabin memuru olmak istiyorum.
Çok gel git arasındayım.
Anneme inanılmaz düşkünüm. O olmasa bende olmazdım hayatta.
Herşeyden önce anneme ve kedime bir ev almak istiyorum. Çık git diyen birisi olmadan. Kendi sahibi olduğum bir ev...
Sizce İstanbul şartlarında ev almak mümkün müdür?
Yazıp rahatlamak istedim birazda. Okuyanlara,vakit ayırdıkları için teşekkür ediyorum. Şimdiden...