Direksiyona (ilk ciddi) 13 yaşında oturmuş (Elbette babasının kontrolünde ve trafiğe kapalı alanda), 15 yaşında geceleri arabayı kaçırarak arkadaşları ile gezip tozan, üni. sonrası artık formaliteden ehliyetini almış, 100 100 100 puan ve 85 direksiyon puanı ile (Beni bırakmazsanız biraz gaza basacağım beyler demiştim :) Sağ olsunlar, bas bas dediler, kıç kadar yolda 2 halk otobüsünü delicesine sollayınca da 85i çaktılar) bu macerayı tamamlamış, annesinin arkadaşının oğluna, 4. direksiyon sınavı öncesi 2 saatlik ders vermiş ve onun da direksiyonu geçtiği haberini alarak sevinmiş biri olarak size söyleyebileceğim tek şey, o stresi öldüreceksiniz. Sıfır yapacaksınız o heyecanı.
(Ne övdüm kendimi ya, ama hani konuya hakimiyetimi anlamanız açısından şey ettim. Övdüm biraz ama artık idare edin

)
Nasıl o heyecanı sıfırlayacaksınız;
Kendi aracınızdaymış gibi davranacaksınız, iç mekandan kopacak, trafikteki akışa tam konsantrasyon sağlayacaksınız. Yaz günlerindeyiz, pencerenizi açın, motorun sesini dinleyerek kullanın. Motor yeri gelince, size "Vitesi yükselt!" diye bağıracak, bazen de "Vites küçült gık gık" edecek. Aradaki farkı hemen alır kulağınız eminim. Yer yer motorun devir ibresini de takip edebilirsiniz, bilmem hiç nfs underground drag oynadınız mı, devir ibresinde yeşil kısmın sonuna doğru vitesi atarsanız, acemiyken bile sizi kurtaracak vites geçişini alırsınız.
Muhtemelen sizi yokuş yukarı bir alanda dur kalk yaptıracaklar ve arkaya kaydırıp kaydırmadığınıza da bakacaklar. En usta şoför bile bazen kendine güvenemez ve el frenini çeker bu gibi durumlarda; aklınıza bunu getirin. Baktınız çok heyecan yapacak oldunuz, el frenini çekebilir miyim, bacaklarım titriyor? Filan dersiniz. Belki anlayışla yaklaşırlar. Ama dediğim gibi, motorun sesini dinlerseniz, arkaya kaydırmadan kalkış yapma olanağınız daha yükselecek. İçeriyi düşünmeyin, aracı, motoru dinleyin; isterseniz birkaç araç içi çekilmiş video açarak izleyin, inanın çok kolay olacak.