Çocuklarda Cinsel Eğitim.

yaren_76

mareşal
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.066
66
Çocuklarda Cinsel Eğitim.

Cinsel Egitim: Ne zaman ve nasil?

Bu Görsel Silinmiş veya Bulunamadı!

Anne babalarin çocuk egitiminde en çok zorlandigi konularin basinda cinsiyet egitimi geliyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi, konuya yetiskin gözüyle yaklasma. Ikincisi, cinsiyet egitimini üreme bilgisinden ibaret zannetme. Bu iki hatali yaklasim, anne babalarin isini zorlastiriyor.

Aslinda, cinsiyet egitimi zannedildigi kadar zor bir mesele degildir. Birinci hatali yaklasimi bir hadis-i serifle çözecegiz. Peygamberimiz(a.s.m.) "Çocugu olan onunla çocuklassin" buyuruyor. Burada ‘çocuklasmak’tan kastedilen olaylara çocuk gözüyle yaklasmak, yani psikolojideki ifadesiyle empati yapmaktir. Esasinda insanlari anlamanin yolu da empatiden geçer. Bir insan bizimle konusurken veya tartisirken onu anlamanin en kolay yolu kendimizi o insanin yerine koymaktir.

Çocugun yedi yasina kadar yaratilisa, üremeye, cinsiyet farkliliklarina ve doguma ait sorulari cinsel tecessüsten uzak, tamamen ögrenmeye yönelik, masum sorulardir. Çocuk nazarinda "Ben dünyaya nasil geldim?" sorusu ile "Bu uçak havada nasil duruyor, neden yere düsmüyor?" sorusu arasinda fark yoktur.

Yukarida ifade ettigimiz gibi, cinsiyet egitimi üreme bilgisinden ibaret degildir. Üreme bilgisi, cinsiyet egitiminin sadece bir alt basligidir. Oysa toplumumuzda cinsiyet egitimi cinsel iliski ve üreme bilgisinden ibaret zannedildigi için, gençlere ancak evlilik hayatina adim attigi güne gelindiginde cinsiyet bilgisinin verilmesi gerektigi düsünülür. Ki, o vakit geldiginde bu bilginin verilis biçiminin çirkinligi, kabaligi, uygunsuzlugu da cabasi! Oysa, vaktiyle sordugu sorulara ölçülü ve makûl bir cevap verilmemis çocuklar ve gençler, meraklarini baska kanallardan cevap arayarak gidermeye çalisirlar. Sonuç, sorusuna ilgili yasta aklinin alabilecegi, ruh sagligini da bozmayacak sekilde cevap verilse rahatlayacak olan çocugun, arkadas çevresinin veyahut uygunsuz yayinlarin eline düsüp yalan-yanlis bir sürü sey duymasi ve bunun çocuklari gerek bedenen, gerek mânen deformasyona ugratmasidir.

Ögrencilerin ekseriyetini dindar aile çocuklarinin olusturdugu bir kolejde görev yaptigim yillarda tuvalet duvarlarinda ve kapilarinda öyle çirkin yazilara ve küfürlere rastliyordum ki, sasirmamak elde degildi. Bunun bir tek açiklamasi vardi: Bu çocuklara aileleri tarafindan yeterli ve saglikli bir cinsiyet egitimi verilmiyordu! Bir meseleyi görmezden gelerek veya yok sayarak sorumluluktan kurtulamazsiniz. Eger bu mesele ruh sagligiyla yakindan ilgiliyse ve bazi çevrelerce istismar edilip gençler kolayca tuzaga düsürülüyorsa—ki öyledir—anne baba ve egitimci olarak sorumlulugumuz daha da agirlasiyor demektir.

Cinsiyet Egitimi Dogumdan Itibaren Baslar

Konferanslarimda, katildigim radyo ve televizyon programlarinda ana-babalarin siklikla sordugu soru su: Çocuklarimiza ne zaman cinsiyet egitimi vermeye baslamaliyiz? Cevabim: Dogumdan itibaren. Bu cevap soru sahiplerini sasirtiyor elbette. Evet, tekrar ediyorum, cinsiyet egitimi dogumdan itibaren baslar.

Bir annenin yeni dogan bebegin altini temizlerken hosnutsuzluk göstermesi, yüzünü eksitmesi daha ilk günden itibaren çocuga cinsel bölgenin tiksindirici birsey oldugunu telkin etmektedir. Bebek, vücudunu tanimak için ayaklarina, basina, kulaklarina dokundugu gibi; cinsel organina da dokunur. Bunun tuhaf hiçbir yani yoktur. Eger bebek cinsel organina dokundugu sirada anne bebegin eline vurur veya elini tutup zorla cinsel bölgeden uzaklastirirsa, yine olumsuz kanaatler edinmesine sebep olacaktir. Çok kere çocuklarin cinsel organlariyla oynadigini gören anne ve babalarin sert tepki gösterdigini, "Çek elini oradan, ne kadar ayip!" dedigini görmüssünüzdür. Bu, çocugun hak etmedigi bir ayiplamadir. Anne baba, bu davranisi yasaklama yerine, sebepleri üzerinde durmalidir. Çocuk neden elini cinsel organina götürür? Temizlik ihmalinden dolayi çocugun cinsel organi mantar kapmis olabilir. Bu da kasintiya sebep olacagindan, çocuk farkinda olmadan elini cinsel organina götürür. Yine çocuklar oyuna daldigi zaman tuvalet ihtiyaçlarini unuturlar. Çünkü oyun çocugun en ciddi isidir. O ciddi isi birakip tuvalete gitmezler, ellerini cinsel organlarina bastirarak tuvalet ihtiyaçlarini ertelemeye çalisirlar.

Anneler, cinsiyet egitiminde en büyük yanlisligi çocuga tuvalet aliskanligi kazandirmaya çalisirken yaparlar. Çocugun altini temizlemekten ve bez degistirmekten kurtulmak için baski uygularlar. Bu baskiya uymayan çocugu ayiplayarak, tehdit ederek, korkutarak veya ceza vererek amaçlarina ulasmaya çalisirlar. Basvurduklari bu araçlar fitrata ve çocuk onuruna aykiri oldugu için isleri daha da zorlasir. Normal olarak bir çocuk, fiziksel ve sinirsel gelisimine paralel olarak, tuvalet kontrolünü gündüzleri 2-3 yaslarinda, geceleri 4-5 yaslarinda kazanabilir. Bundan önce yapilacak zorlamalar çocugu güç durumda birakir. "Yine mi altina kaçirdin, pis çocuk! Bir daha çisini haber vermez, altina kaçirirsan pipini yakarim!" gibi suçlayici, küçük düsürücü sözler çocugun cinsel ve bosaltim organlarindan nefret etmesine, asagilik duygusuna kapilmasina, vücudundan utanmasina sebep olacaktir. Bu da, ilerleyen yaslarda degisik cinsel sapmalara zemin hazirlayabilir.

Cinsiyet Egitimi Sirasinda Yapilan Yanlislar

Sevginin açamayacagi kapi yoktur. Sevgi, egitimin sihirli anahtaridir. Allah, en vahsi hayvanlarda bile, bebek ana rahmine düstügü andan itibaren hormonlar eliyle anneye sevgi ve sefkat depolar. Bebegini sevmeyen bir anne düsünemiyorum. Ancak bazi anneler egitim eksikligi, ailevî problemler ve geçim sikintisi yüzünden bebeklerine sevgilerini ifade edemezler. Bir çocuk sevildiginden ve kendisine deger verildiginden emin degil ise, emin oluncaya kadar koydugunuz kurallari çignemeye ve sizinle çatismaya devam edecektir.

Çocugun cinsiyet egitiminde anne babalarin birbirlerine karsi davranislari da çok önemlidir. Evlenme yasina geldigi halde bir türlü evlenmeye razi edilemeyen genç bir kizimizla yaptigimiz görüsmede, kocasi tarafindan devamli horlanan, küfür ve dayaga muhatap olan bir anne modelinin genç kizda evlilige karsi olumsuz duygular kazandirdigini ortaya çikarmistik.

Çocugunuzu Yataginiza Almayin

Anne-babalarin çocugu yataklarina almalari ve bunu aliskanlik haline getirmeleri kesinlikle yanlis bir davranistir. Anne baba ile ayni yatagi paylasmaya alisan bebeklerde bagimlilik duygusu devam etmekte ve kisilik gelisimleri gecikmektedir. Olayin bir de cinsel mahremiyet boyutu var. Çocuk her zaman uykuda olmayabilir. Gözü kapalidir, ama uyumuyordur. Uyumayan çocuk anne-babanin mahrem konusmalarina ve iliskilerine kulak misafiri olabilir. Yahut âniden uyanabilir. Her iki halde de cinsel mahremiyet zedelenmekte, çocugun cinsel iliski hakkinda yanlis kanaatler edinmesine ve çocugun ruh sagliginin bozulmasina sebep olunmaktadir.

Anne babalara bebegi yataklarina almamalarini ve dört yasindan sonra da odasini ayirmalarini tavsiye ediyoruz. Ayni odayi paylasan çocuklariniz varsa, ön ergenlige ulasan (13-14 yasina gelen) çocugun odasini da ayirmalisiniz. Kisilik gelisiminde mahremiyetin önemi büyüktür. Sizin odaniz nasil mahrem ise, gencin odasi da mahremdir. Kapiyi vurmadan odasina girmemeli; çantasini, çekmecelerini, ceplerini, cüzdanini, hatira defterini karistirmamalisiniz.

Çocugun Sorularina Cevap Vermek Zor Degildir

Cinsiyet egitiminin güçlüklerinden biri de anne-babalarin çocuklarin sorularina nasil cevap vereceklerini bilememeleri. Bunun da sebebi, olaya yetiskin gözüyle bakmalari. Çocuk uzun açiklamalardan ve detaylardan hoslanmaz. Siz, bir soruyu bilimsel olarak detaylariyla anlatmaya basladiginiz an, çocuk sikilip baska seyle mesgul olmaya baslayacak, belki sorusunu bile unutacaktir. Cevaplariniz çocugun seviyesine göre, kisa ve anlasilir olmalidir.

Çocugunuz cinsellige ait bir soru sordugunda telasa kapilmanin, kizarip bozarmanin veya konuyu degistirip onu atlatmaya çalismanin bir yarari yoktur. Böyle yaptiginiz takdirde çocuk cinsellige ait konularda size soru sormayacak, bu ihtiyacini baska kanallardan gidermeye çalisacaktir.

Çocuklar bazen oyun oynarken odanin kapisini kapatir, yaptiklarinin görülmesini ve konustuklarinin duyulmasini istemezler. Kapiyi kapattiklari zaman, ihtimal, anne-baba oyunu oynamakta, veya gördükleri-duyduklari seyleri anlatmaktadirlar. Böyle bir durumla karsilasirsaniz, telasa kapilip odalarina girmeyin. Bu davranisinizla onlara güvenmediginizi göstermis olursunuz. Eger çocugunuza saglikli ve dogru bir egitim veriyorsaniz korkmaniza gerek yoktur.

Çocugun cinsellige ait sorularina cevap vermenin zor olmadigini söylemistik. Burada esas olan, çocugun sorularina cevap verirken takinacaginiz tavirdir. Eger cevap verirken yumusak bir ses tonu kullanir, rahat hareket ederseniz, çocuk da kendisini rahat hissedecektir. Bunu bir örnekle açikliga kavusturalim. Diyelim ki, çocugum bana "Baba ben nereden geldim?" seklinde bir soru sordu. Cevabim asagi yukari söyle olurdu: "Bir çocugun olabilmesi için anneye ve babaya ihtiyaç var. Annesiz babasiz çocuk olmaz. Anne ve baba çocuk sahibi olmak istedikleri zaman birlikte dua ederler. ‘Allah’im bize bir bebek ver!’ derler. Allah da onlarin duasini kabul ederse, annenin karnina minicik bir bebek koyar. Bebek burada büyümeye baslar ve annesinin sütünü emecek kadar büyüdügü zaman kimildayarak anneye haber verir. Baba anneyi hastaneye götürür. Orada doktorun ve ebenin yardimiyla anne bebegini dogurur." Eger hastanenin, doktorun ve ebenin görevini merak ederse kisaca açiklarim. Yine, "Bebek nereden çikar?" seklinde bir soru sorarsa, Allah’in anneleri buna göre yarattigini, dogum sirasinda Allah’in annelerin karnina bir genislik verdigini, bebegin bu sekilde dogdugunu söylemekte bir mahzur yoktur. Anlattigimiz seyler basit ve dogru bilgiler olmalidir.

Çocuklar erkege ve kadina ait cinsiyet farkliliklarini da merak ederler. Bir kiz çocugu, erkek kardesinde olan seyin kendisinde niye olmadigini sorabilir. Bunun bir eksiklik oldugunu veya Allah tarafindan cezalandirildigini düsünebilir. Böyle bir soru ile karsilasirsak, anne ve baba rollerine gönderme yaparak açiklamayi kolaylastirabiliriz. Eger daha önce yukaridaki soruyu cevaplamis isek isimiz daha da basitlesir. "Kardesinde olan sey sende yok; çünkü Allah kiz çocuklarini büyüyünce anne olabilmesi için erkek çocuklardan farkli sekilde yaratir" cevabi yeterlidir. Bebegine süt emziren bir kadini, meselâ kendi annesini gördügünde soracagi muhtemel sorulara da, yine annelik rolünü açiklayarak cevap verebiliriz: "Annelerin gögüsleri babalarinkinden farklidir. Allah bebeklerin beslenmesi için anneleri öyle yaratmistir. Çünkü bebekler daha küçük olduklari için yemek yiyemezler, annelerinin sütünü emerek büyürler" seklindeki bir cevap çocuk için pekâlâ ikna edici olacaktir.

Saglikli Bir Gençligin Temeli Çocuklukta Atilir

Çevrenin, medyanin, arkadas gruplarinin cinsel kimlik üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Çocuklugunda anne-baba ile saglikli bir iletisim kuramayan gençler, kolayca çevrenin ve arkadas grubunun etkisinde kalirlar. Gençlik ve moda dergileri, televizyon, sinema ve internet, elbirligiyle çocugunuzu sizden koparirlar. Bizi arayarak, "Çocugum kötü arkadaslarin kurbani oldu, geceleri eve geç geliyor, bizi dinlemiyor, herseye kiziyor, bizi geri kafali ve baskici buluyor" diye yakinan anne-babalarin sayisi az degildir. Iyi bir egitim almis, sevilen ve kendisine deger verilen aile çocuklari kolay kolay kötü arkadas seçmezler. Çünkü aileden aldiklari egitim onlara güçlü bir güven duygusu kazandirmistir. Arkadasi tarafindan ailesinden aldigi terbiyeye uymayan bir teklifle karsilastigi zaman ‘hayir’ demesini bilecek, israri halinde onunla iliskilerini kesecektir.

Hata yapmayan insan yoktur. Öyleyse, hata yapmayan çocuk da olmayacaktir. Çocuklariniz hata yapacak, ona ögrettiklerinizi deneme-yanilma yoluyla pekistirecek veya yeni birsey ögrenecektir. Meselâ, anne babanin odasina kapiyi vurmadan ve "Gir!" sesi duymadan girilmeyecegini ögreteceksiniz; ancak ola ki çocugunuz dalginlik eseri odaniza kapiyi vurmadan girebilir. Diyelim ki siz de o sirada çamasir degistiriyorsunuz. Çocuga bagirip çagirmadan mahrem yerlerinizi örtün ve sakin bir sesle Rabbimizin kapali odalara kapiyi çalarak vurmamizi istedigini, buna uygun davrandigimizda Allah’in bizi daha da çok sevecegini hatirlatin.

Bilhassa ergenlik çagindaki çocuklarinizla çatismak istemiyorsaniz, onlara güvendiginizi, deger verdiginizi ve bütün huylarina ragmen onlari sevdiginizi söz ve davranislarinizla göstermelisiniz. "Biz senin yasinda iken..." diye baslayan nasihatler kadar genci sikan birsey yoktur. Gençlerle konustugum ve anne babalari hakkinda en çok neden sikayetçi olduklarini sordugum zaman, aldigim cevaplarin basinda, "Annem babam bana güvenmiyor" gelmektedir. Diger sikayetlerini de söyle siraliyorlar: "Bana hep çocuk gözüyle bakiyorlar, büyüdügümü kabul etmiyorlar, arkadaslarimi begenmiyorlar, görüslerime deger vermiyorlar, herseyime karisiyorlar, kendilerinin de yanilacaklarini ve yanlis yapacaklarini kabul etmiyorlar, beni sevmiyorlar."

Çocuklarinizi duygusal olarak kendinizden uzaklastirmak istemiyorsaniz onlara karsi hosgörülü, yumusak, sabirli ve sevecen olmalisiniz. Onlara zaman ayirmali, onlari dinlemeli, her sikintilarinda arkalarinda oldugunuzu hissettirmelisiniz. Sevabiyla günahiyla, dogrusuyla yanlisiyla onlar sizin çocuklariniz.
 
Elbette, aşağıda metnin içeriğini URL linkleri ve resim linkleri olmadan bulabilirsiniz:

CİNSEL EĞİTİMDE AİLENİN ROLÜ

“Çocukların Cinsellikle İlgili Sahip Oldukları Tek Hak; Gerçeği Bilme Hakkıdır.”
Richard Ives

NEDEN CİNSEL EĞİTİM?

Gelişim bir bütündür. Bu bütünün parçalarından biri de cinsel gelişimdir. Günümüzde çocuklar hızla değişen ve karmaşık ilişkilerin egemen olduğu bir dünyada yaşamak durumundalar. Toplumdaki gelenek ve değerler yerini hızla yeni değer ve yaklaşımlara bırakıyor. Bu da anne babalarının rollerini gittikçe zorlaştırıyor.

Toplumdaki değerler yerini yeni değerlere bırakırken, bu durum anne babalara ve eğitimcilere yeni sorumluluklar yüklemektedir. Bu sebeple değişen şartlar altında çocuklarımıza cinsel eğitim vermek, ‘’ne zaman?’’, ‘’ne şekilde?’’, ve ‘’kim tarafından?’’ sorularını beraberinde getiriyor. Aslında bazı uzmanlar çocuklardan önce yetişkinlere cinsel eğitim verilmesi gereği üzerinde duruyor. Biz de bilginin ve yaklaşımın ebeveynin sorumluluğunda olması ve yetişkinden çocuğa aktarılacağı düşüncesiyle de sizinle bazı öncelikli konuları paylaşmak istedik.

Cinsel Eğitim ailede başlar. Ailede başlayan cinsel eğitim, okulda da sürdürülmelidir. Ancak çocuğun okula başlaması, ailenin artık cinsel eğitimden sorumlu olmayacağı anlamına gelmez. Önemli olan okul içi ve dışı eğitimin birbirini tamamlamasıdır.

Cinsel Eğitim, çocuğun doğumundan ergenlik dönemine kadar olan dönemi kapsar. Bu dönemde ailenin sorumluluğu; Çocuğu gelişim düzeyine uygun ve doğru bilgilerle aydınlatarak cinsel kimliğinden hoşnut, beden ve duygularının bilincinde yetiştirebilmektir.

Her ailenin sosyo-kültürel yapısı, değerleri ve inançları farklı olabilir, bu doğaldır. Bu farklılık çocuğa verilen mesajların niteliğini etkilemektedir.

Aslında ebeveynler cinsel eğitimi, cinsellik içeren konularda takındıkları tutum (ceza, yasaklama, ayıplama, yok sayma) ve tavırları ile doğdukları andan itibaren çocuklara verirler. Bunların hepsi sistemsiz ve farkında olmadan çocuğa aktarılır. Bu aktarımlar çocuğun cinsel kimlik ile ilgili bilgilerinin temelini oluşturur. Böylece anne karnındayken belirlenmiş olan cinsel kimlik yaşam boyu gelişmeye ve olgunlaşmaya devam eder.

Çocukların cinsellikle ilgili soruları iki yaşlarında itibaren kendi bedenleri ve varoluşları ile ilgili olur. ‘’Anne ben nasıl oldum?’’, ‘’Ben nereden geldim?’’ vb sorularla başlayan merak, bedenler arasındaki farklara kadar uzanır. Soru sorma aşamasında önemli olan çocuğun merakının düzeyine uygun, detaya girmeden ve net olarak giderilebilmesidir. Cevap verirken doğal ve rahat olmak çocuğun konuyla ilgili gündemini etkileyecektir. İlk sorular ebeveyn tarafından geçiştirilse de çocuğun bilinci arttıkça ebeveyne güvenip güvenemeyeceğini öğrenir. Bu sebeple rahat ve güvenilir olmak daha sonraki paylaşımları etkiler. Çocuklar bazen öğrendikleri bir şeyi sorarak ebeveynleri test ederler. Ebeveynin verdiği cevaplar kaçamak oluyorsa, anne babanın sesi titriyor ve heyecanlanıyorsa, çocuğa kızıp ‘’ayıp’’ deniyorsa bir daha soru sormayacaktır.

‘’Ayıp’’ kelimesi soyut bir kelime olduğu için ne olduğunu anlamayacak ve sadece gösterilen tepkiden dolayı suçluluk hissedecektir. Cinsel gelişim için önemli bir tehlike olan utanç duygusu çocuğun yetişkinliğinde onu durduran ve cinsellik konusunda takılmasına sebep olabilecek bir duygudur.

Sorularına cevap alamayan çocuğun merakı doyurulmadığı için bu konuyu kapatamayacak ve konu takıntı haline gelecektir. Farklı bilgi kaynakları aramaya devam edecektir. Ebeveynler olarak sağlıklı bilgi kaynağı olma rolünüzü kaybetmemek için cevap vermekte zorlandığınız konularda ona dürüst olup ‘’Bu sorunun cevabını sana nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Öğrenip sana anlatacağım’’ ya da ‘’Gel beraber araştıralım’’ diyebilirsiniz. Zorlandığınız noktada Rehberlik Servisinden yardım alabilirsin
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Ergenlik dönemi kız ve erkeklerde ne şekilde yaşanır?

Çocukluktan olgunluk çağına geçiş dönemi hakkında merak ettikleriniz...

Ergenlik, büyüme çağı değildir, büyüme çağının sadece bir parçasıdır ve çocuğun cinsel olgunluğa geçişinin göstergesidir. Büyüme, ergenlik dönemi sona erdikten sonra da uzun bir süre devam eder. İnsanlarda cinsel olgunluk, genel fiziksel ve düşünsel olgunluktan çok önce kazanılmaktadır. Üstelik, ergenlik yaşı da gittikçe küçülmektedir; öyle ki, çeşitli ülkelerde bir çok ilkokul öğretmeni, ilk kez son on yıl içinde adet gören kız öğrenciler için belli kolaylıklar sağlamak zorunda kaldıklarını bildirmişlerdir.

Kızlar ilk adet kanamalarını çok yoğun ve çarpıcı bir deney olarak yaşadıkları için, kadınların ergenlik dönemine giriş tarihleri hakkında daha kesin bilgiler vardır; erkeklerin ergenlikleri biraz daha belirsiz bir dönemde başlar. Günümüzde kızlarda ortalama ergenlik yaşı onüçtür.

Daha sıcak ülkelerde, evliliklerin erken yaşta olmasının yarattığı aksi izlenime rağmen, kızlarda ortalama ergenlik yaşı 13,5 - 14 civarındadır. İlk adet yaşının düşmesine yol açan etkenler çeşitlidir. İlk adeti geciktiren kötü beslenme ve çocuk hastalıklarının gelişmiş ülkelerde giderilmesi, bu etkenlerden biridir. Ancak en önemli etkenin toplumsal ve psikolojik dönüşümler olduğu kesindir:

Cinsellik üzerindeki baskının hafiflemesi, gençlerin cinsel kimliklerini daha erken yaşta ortaya koymalarına olanak verilmesi, kızların cinsel potansiyellerinin daha hızlı biçimde gerçekleşmesine yol açmaktadır. Bununla birlikte, adet yaşındaki bu küçülmenin tamamıyla yeni bir durum olmadığı, ilkel toplumlardaki duruma bir geri dönüş olduğu da ileri sürülmektedir. Bu görüşün sahiplerine göre, herhangi bir cinsel baskının olmadığı ve insanların daha doğal koşullarda yaşadığı geçmiş toplumlarda ilk adet yaşı bugünkünden ve yakın geçmiştekinden daha küçüktü.

İlk adetin kesin ve belirli bir tarihi olmasına karşılık, kadın ergenliğinin diğer belirtileri için aynı şey geçerli değildir. Yaklaşan ergenliğin ilk belirtisi, dokuz ile onbir yaşları arasında meydana gelen göğüslerdeki şişmedir. Ancak göğüsler bundan sonra 7-9 yıl daha büyüme ve olgunlaşmaya devam edeceklerdir. Göğüs uçlarının koyu renk alması ise ortalama 12-13 yaşlarında olur.

Cinsel organ kıllanması ise ortalama 11 yaşında başlar ve 14 yaşına kadar devam eder; ancak bundan daha erken başladığı ve daha geç tamamlandığı da olur. Koltuk altı kılları ise bir-iki yıl daha geç çıkar. Kız çocuğun boyunun hızla uzamaya başlaması da 9-10 yaşlarında olur; bu ilk adetin yaklaştığının da işaretidir. En hızlı boy atma çağı olan 12-14 yaşları aynı zamanda ilk adetin geldiği dönemdir.

Kızlarda hem ergenlik hem de hızlı boy atma erkeklerden önce başlar. Bu yüzden 11-14 yaşındaki kızlar genellikle kendi yaşlarındaki erkeklerden daha uzun ve daha ağır olurlar. Erkeklerde hızlı boy uzaması hem daha geç başlar hem de daha geç biter. Kızların fıziksel gelişimi en geç 20 yaşında biter; hatta Doğu ülkelerinde kızlarda büyümenin üst yaş sınırı l6-17'ye iner. Oysa erkeklerin fıziksel gelişimi ve boylanmaları 23-25 yaşlarına kadar sürebilir.

Erkeklerin de ergenlik belirtilerinin ortaya çıkış tarihleri kızlarınki kadar değişken ve belirsizdir. Onüç yaşında cinsel bakımdan olgunlaşmış erkek çocuklar olabildiği gibi, onbeş yaşına geldiği halde hala cinsel çocukluktan çıkamamış olanlar da vardır. Erkek çocuklar arasında bu tür farklılıklar, kızlarda olduğundan çok daha fazla eksiklik ve aşağılık duygularına yol açmaktadır. Penisin büyümesi ortalama 13 yaşında başlar ve iki yıl kadar sürer; ama 11 yaşında başlayıp 13'te bitebildiği gibi, 14'te başlayıp 17'de de sona erebiir. Başka bir deyişle aynı yaşlardaki erkek çocuklar arasında, bazıları büyümeye başlamadan"erkekleşmiş" olanlar bulunabilir.

Genellikle erkek ergenliğinin ilk işareti, erbezlerindeki büyümenin birden bire hızlanmasıdır. Erbezleri ortalama 11 yaşında büyümeye başlayıp 16'da en gelişmiş durumlarına ulaşırlar. Cinsel organ bölgesindeki kıllar da 10 ile 15 yaşları arasında çıkmaya başlar ve l4-18'de tamamlanır. Koltuk altı kılları da çoğu zaman bundan bir süre sonra belirir. Ama bunun tersi de olabilir.
On sekiz yaşındaki bir kız, ergenlikten önceki çocuksu sesi yitirmiştir; ama erkek çocuklardaki ses değişikliği çok daha belirgindir. Erkek çocuğun gırtlağı, penisin büyümesini tamamladığı sıralarda gelişmeye başlar. Genellikle ses değişimi derece derece gerçekleşir ve bir kaç yıla yayılır. Bu süre içinde çocuğun sesi çatlayabilir, kısılabilir. Çıkan ses ne kadar çirkin olursa olsun aslında yitirilen birşey yoktur. Sadece çocuk henüz büyüyen gırtlak üzerinde kas kontroluna alışamamıştır.

Kızlarınki kadar belirgin olmasa da erkek göğüsleri de ergenlik sırasında bir değişim geçirirler. Meme başı çevresindeki renkli halka bu sıralarda genişler ve koyulaşabilir. Erkek çocukların üçte birinde de bu halkanın altında kızlarınkine benzer ancak daha küçük bir doku oluşabilir. Ama bu genellikle gençlik çağlarında ortadan kalkar.

Ergenlik çağının önemli sorunlarından biri de cilt rahatsızlıklarıdır. Sivilce, ergenlik döneminin cinsel değişimine bağlı bir cilt hastalığıdır. Hadım edilmiş erkeklerde sivilce olmaması, ancak cinsel hormon takviyesi yapıldığında sivilce çıkması ve hormonun kesilmesiyle sivilcelerin de ortadan kalkması bunun kanıtıdır. Çoğu insanda sivilceler ergenliğin diğer belirtileri tamamlandıktan sonra da sürüp gider ve ancak ilk gençlik çağının tamamlanmasıyla ortadan kalkar. Bu o kadar yaygın bir sorundur ki, bir hastalık değil, normal bir gelişim olarak görülmesi daha doğru olacaktır.

Erkek ergenliği 10-12 yaşlarında erbezlerinin büyümesiyle başlar ama bu erbezleri 14-16 yaşlarına kadar olgun sperm üretemezler. Ama bu, bu yaşlardaki çocuğun bir tür orgazm yaşamasını engellemez. Gerçekte, orgazm 6 ile 10 yaşları arasındaki "Cinsel Durgunluk" dönemi dışında, her zaman yaşanabilir.
 
ÇOCUKLARIMIZA SEKSİ ANLATALIM


Seks. Çocukların bir gün o korkunç soruyu soracaklarını bilmek, kimi anne ve babaları korkutuyor. Bir yandan da beklenen sorunun sorulmasının gecikmesi de endişe verici. Çocukların yaşı ne kadar büyük olursa olsun, sizin onlara yapabileceğiniz açıklamalar olabilir. Bu açıklamalar onların seksi, vücutlarını ve kadın erkek ilişkilerini daha iyi anlamalarını sağlayacaktır.

BEŞ YAŞINDAN KÜÇÜKLER

Erken başlayın
Seks eğitimine ne kadar erken başlarsanız o kadar yararlı olur. Çok küçük yaştaki çocuklar insan vücudunu ve insanlar arasındaki ilişkileri merak ederler. İki üç yaşındaki çocuklar öyle sorular sorabilirler ki, şaşar kalırsınız. Bu nedenle herşeye hazır olmanız gerekiyor. Küçük çocuklar, öncelikle kızlarla erkeklerin vücutlarındaki farklılıkları merak ederler.
Dürüst olun
Sakın leyleklerle ilgili öyküler uydurmaya kalkışmayın. Bebekler, annelerinin karınlarının içinde büyürler ve dünyaya gelmeye hazır oldukları zaman annenin bacaklarının arasındaki delikten çıkarlar. Eğer çocuk annesiyle babasını sevişirken görürse, ona anneyle babanın birbirini çok sevdikleri için sarıldıklarını söylemek gerekir. Çocuk, anneyle babanın neden çıplak olduklarını sorarsa, birbirlerine daha yakın olmak için böyle yaptıkları anlatılmalı. Küçük çocukların ayrıntıları öğrenmelerine gerek yoktur ama gerçek onlardan gizlenmemeli.
Fazla uzatmayın
Soruları dürüstçe yanıtlayın ama açıklamalarınız kısa ve öz olsun. Saatlerce konuşup çocuğun zihnini karıştırmayın. Bazı çocuklar çok soru sormaya meraklı olurlar. Konuşmayı kısa kesmek için ‘‘Bu işler böyle oluyor‘‘ diyerek konuyu kapatabilirsiniz.
Ev ödevinizi yapın
Özellikle tekrar anne olmaya hazırlanıyorsanız, çocuğunuz size bazı sorular soracaktır. Doğum ve bebek bakımıyla ilgili kitapları dikkatle incelemelisiniz. Çocuğunuza bu tür kitaplardan bölümler de okuyabilirsiniz.

5-8 YAŞ ARASI

Önemli olan nedir?
Eğer çocuğunuz size seks ile ilgili bir soru sorduysa, penis-vajina-sperm-bebek sırasına göre bilimsel bir yanıt vermeniz gerekmez. Açıklamaya arkadaşlıktan başlamalısınız. Bu yaşlardaki çocuklar arkadaş seçimi, arkadaşa gücenmek, kırılmak gibi duyguları tatmışlardır. Üremenin biyolojik olarak açıklanması onlar için bir anlam taşımayabilir. Çocuğu gereksiz açıklamalarla bunaltmamaya da dikkat etmelisiniz.
Birlikte TV izleyin
TV ekranlarında her zaman kadın erkek ilişkileri ve bebeklerle ilgili sorunları izleyebiliyorsunuz. Ekranda bazı sahneler görüntüye geldiği zaman odadan çıkarsanız ya da çocuklarınızın ekranı izlemelerine engel olursanız, çocuğunuz seksin utanç verici olduğunu ve bu konunun anne ve babayla tartışılamayacağını düşünebilir.
Ev ödevinizi yapın
Bu yaşlardaki çocuklar artık okumayı öğrenirler. Çocuklar için hazırlanmış ve insan vücudunu anlatan kitapları onlara hediye edebilirsiniz.

8-16 YAŞ ARASI

Açık olun
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, bir gerçeği ortaya çıkardı. Evlerinde seks konularını rahatça tartışabilen ve gerçekçi olmayı öğrenen çocuklar cinsel ilişkiye daha ileri yaşlarda başlıyorlar. Cinsel ilişkilerinde tehlikeli durumlar yaratmak yerine korunma yöntemlerinden yararlanan gençler evlerinde seks konularını büyükleriyle rahatça tartışabildiklerini söylüyorlar.
Utanmak yasak
Tamam, haklısınız, bu iş sizi zorlayacak. Çocuğunuzun karşısına geçip açık açık seks ilişkilerinden sözetmek sizi utandırabilir. Ve bu yüzden de görevinizi yapmayı durmadan ertelersiniz. İşe ne kadar erken başlarsanız, utandırıcı durumlarla karşılaşmanız olasılığı o kadar azalır.
Babalara da görev verin
Babanın da seks konusunda çocukların aydınlatılmasında rol alması çok önemlidir. Çocuğun kız ya da erkek olması durumu değiştirmez. Ancak özellikle erkek çocuklara babaların yardımcı olmaları gerekiyor.

SORULAR
VE YANITLARI


&nbsprkeklerin çocukları olabilir mi?
&nbspayır, sadece kadınların bebekleri olabilir çünkü onların karınlarında bebeğin büyüyebileceği özel bir yer vardır.
Bebek annenin karnından nasıl çıkar?
Bebek minik bir yumurtadan oluşur ve büyümeye başlar.Bebek yeterince büyüyünce annenin bacaklarının arasındaki delikten dışarı çıkarılır.
Ben bebek sahibi olabilir miyim?
&nbspayır. Küçük çocukların bebekleri olamaz. Sadece kadınların olur. Büyüdüğün zaman, ilerde senin de bebeğin olabilir.
Anne senin neden pipin yok?
Ben bir kadınım ve kadınlarda pipi olmaz. Kadınlar tuvalete gitme ihtiyacını duydukları zaman çişleri bacaklarının arasındaki delikten akar.
Seks nedir?
Seks, iki insanın birbirini ne kadar çok sevdiğini göstermesini sağlar. İki insan birbirine sarılır, öpüşür ve birbirine dokunur. Daha sonra erkek penisini kadının içine yerleştirir. Bu hareket ikisini de rahatlatır. Seks yapmanın sonucu olarak bazan kadının karnında bebek büyümeye başlar.
İnsanlar neden seks yaparlar?
&nbspenellikle insanlar birbirlerini sevdikleri için seks yaparlar. Bazen de bebek sahibi olmak istedikleri için seks yaparlar.
Seks yapabilmek için kaç yaşında olmak gerekiyor?
Bazı ülkelerde yasalar, seks yapma yaşını belirliyor. Bazı ülkelerde ise böyle bir kısıtlama yok. Ama onaltı yaşını geçmemiş bir gencin seks yapmaya hazır olduğu söylenemez.

EBEVEYN REHBERİ

2 yaşındaki çocuk
Vücudun bölümlerinden söz edin. Ve vücutlarını keşfetmeye çalışan çocuklara engel olmayın.
Çocuğu bol bol okşayıp, ona sarılın.
Çocuğun yanında eşinize karşı müşfik davranın.
Aşktan sözedin.
2 -5 yaşındaki çocuk
Vücutlar ve bebeklerle ilgili soruları yanıtlayın.
Erkeklerle kızlar arasındaki fiziksel farklardan konuşun.
Duyguları, özellikle aşkı tartışın.
5 -8 yaşındaki çocuk
Vücudun bölümlerini daha ayrıntılı bir şekilde anlatın.
Adet günleriyle ilgili soruları yanıtlayın.
Çocuklarınızın arkadaşlarından ve onların duygularından sözetmeleri için zemin hazırlayıp onlara cesaret verin.
8-11 yaşındaki çocuk
Kızlar da erkekler de adet günleri konusunda bilgilendirilmeli. Buluğ çağının getireceği fiziksel değişiklikler konusunda bilgi verilmeli.
Çocukların duygularını açıklamalarına zemin hazırlanmalı.
 
Ergenlik Döneminde Yaşanan Fiziksel Değişimler Nelerdir?
Genel olarak ele aldığımızda bu dönemde gençlerde fiziksel olarak değişiklikler gözleniyor. Boyları uzuyor, kiloları artıyor, cinsel organlarda değişiklikler oluyor. Yüzde sivilce oluşuyor. Gençler cinselliği keşfetmeye başlıyorlar. Ancak yetişkinler dünyasına adım atmaya hazırlanan gençte fiziksel gelişme olsa bile, ruhsal gelişme aynı oranda olmadığı için bir uyumsuzluk oluşuyor. Ruhsal donanımları fiziksel gelişimleriyle orantılı olmadığı için bir iç çatışma yaşanıyor.

Bu Dönemde Gençler Psikolojik Olarak Nasıl Etkilenir?

Ergenlik döneminde genç kendisini yalnız hisseder ve vücudundaki, ruhsal dünyasındaki değişikliklerden korkar. Cinsel anlamda farklılıklar yaşar ve hissettiği bu karmaşayı dile getirmekte zorlanır. Yaşadığı bu hassas döneme ailesini katmakta zorlanır. İçinde bulunduğu her şeyi reddeden bir tutuma girebilir. Bu da onun fiziksel ve ruhsal yapısını bloke edecektir.

Bu dönemde birçok ailenin çocuklarının birdenbire yetişkin olmalarını kolay kabullenemediklerini gözlüyorum. Anne babalar okuldaki ödevlere, arkadaş seçimine, gelecekle ilgili planlara fazla müdahale edebiliyorlar. Gençlerle yaptığımız psikoterapilerde birçoğundan "arkadaşlarıma, babama çok şey anlatabilirim. Ama benim gerçekten kim olduğumu, içimden gerçekten neler geçtiğini asla söyleyip anlatamam" sözlerini duyuyoruz. Bu sözlerde yetişkinler dünyasına çok önemli mesajlar var.

Gençler için bu dönemde okul, arkadaşlar ve ebeveynler çok önem kazanıyor. Genç, farklı olma, kendini akıllı bulmama duygusu, kendisinin ve ailenin beklentilerine ayak uyduramama duygularıyla mücadele ediyor. Yetişmekte olan gençler için kendi bedenleri çok önemli bir problem teşkil ediyor. Nasıl gözüktüklerine inanılmaz derecede önem veriyorlar. Tabii bunda ergenlik dönemi kadar ve medyanın kadın-erkek kavramıyla ilgili oluşturduğu prototipler de çok etkili oluyor. Aileler de cinsellikle ilgili kültürleri sınırlı olduğu için gençlere çok fazla yardımcı olamıyorlar. Türkiyedeki eğitim sisteminin yalnız başarıyı hedeflemesi gencin ruhsal ve bedensel gelişimini ön plana almaması bütün yükü ailenin omuzlarına yıkıyor.

Birçok genç erken yaşlarda iş aramaya başlıyor. Bağımsızlığı için kararlar almak istiyor. Ancak bağımsız olmak için attıkları adımlar yetişkinler dünyasında gerekli ilgiyi bulamayıp ciddiye alınmıyor, ya da reddedilip geri çevriliyor.

Ailelere Öneriler?

Anne babalar ergenlik dönemindeki gençleri ciddiye alıp dinlesinler. Onların görüşlerine, duygularına önem verip sevgi ve desteklerini hiç eksik etmesinler. Bu dönemde gencin anne ve babası ile ilişkisindeki dil çok önemlidir. Örneğin yeni yetişen bir genç kıza babasının yaklaşımı farklı tip sonuçlar getirecektir. “Senin böyle kısa giyinip oranı buranı göstermeni istemiyorum” yerine “Senin güvenliğin açısından tedirginim. Seni dışardaki bilinmeyen bu dünyada kaybetmekten korkuyorum. Bu yüzden dikkatli olmanı istiyorum” demek daha dürüst ve sağlıklı bir mesaj olacaktır. Eğer bütün çabalara rağmen, problemler çözülemiyorsa, genç kendini dış dünyaya kapamışsa, muhakkak bir çocuk genç psikoterapistine başvurmalarını öneriyorum. Son derece modern,gencin sahip olduğu potansiyele yönelik tekniklerin ön planda tutulduğu terapi yöntemiyle bu sancılı dönem kısa sürede atlatılabilir. Gence özgüveni kazandırılabilir. Yetişkinler dünyası ve onun beklentileriyle başa çıkabiliecek iletişim modelleri ve donanımını kazanması sağlanabilir. Böylelikle bu kritik dönem psikoterapi yardımıyla gence ve aileye hasar vermeden atlatılabilir.

Ergenlik Sorunlarını Aşmak İçin Neler Yapmalı?

Aileler bu dönemde cinsellikle ilgili konuları çocuklarıyla konuşmakta zorlanıyorlar. Çünkü anne- babalar birkaç kuşak öncesinden devraldıkları dayatmacı kalıpçı modeli taşıyorlar. Bu konuda konuşacak kültürleri sınırlı. Ama bir yandan da medya birçok değer yargısını sorguluyor, herşey hızla değişiyor. Aile buna ayak uyduramadığı için genç ailesini de sorgulamaya başlıyor. Kuşaklar arası kriz yaşanıyor. Gençlerin bu dönemde yetişkinler dünyasının hakimiyetini reddettiğini unutmamız gerekiyor. Bu yüzden ailelere sorunların aşılması için gençlerin dünyasına inen bir eşlik etme,paylaşma öneriyorum. Anneler kızlarıyla, babalar da oğullarıyla sorunları paylaşabilir. Örneğin cinsellikle ilgili yaşanan sorunlarla ilgili kendisinin de ergenlik döneminden geçtiğini, benzer sorunları yaşadığını anlatabilir, kendisini nasıl hisettiğini, hangi sorunları yaşadığını sorabilir, dinleyebilirler. Ama öğretici, dayatmacı bir pozisyonla yaklaşmamaları gerekiyor.

Ergenlik döneminde okul, aile ve çocuk üçgeninin ilişkileri iyiyse sorunlar en aza iniyor. Bu dönemde okullarda da yaş gruplarına yönelik ortak grup faaliyetleri oluşturulmalı. Gençler sorunlarını paylaşmalı, içlerindeki sesi saklı tutarak kendilerini bloke ettiklerini unutmamalılar. Aileler gençlere sıkıntı duydukları konuları anlatacak bir iletişim biçimi oluşturmalı. Ben yetişmekte olan gençlerin onları algılayıp verdiği yerin ötesinde daha geniş açılı ve akıllı olduklarını görüyorum. Yaptığımız terapi çalışmalarında onların yetişkinler dünyasındaki kalıp ve düşünceleri çok ciddiye aldıklarını gözlüyorum. Bu yüzden bir çoğu toplumdan ve ailelerinden aldıkları yanlış yönlendirmeler ve mesajlar yüzünden güvensizliğe itilip ergenlik döneminin pozitif yönlerini yaşamıyor, kendini önemsiz görüyor. “Benim geleceğim ne olacak?” sorusu gençlerin zihnini fazlasıyla tedirgin ediyor. Bu da onları korkulu,özgüveni olmayan bağımsız davranmayı öğrenemeyen, depresif bir pozisyona sürüklüyor.

Dr. Mehmet Zararsızoğlu

Kaynak: ailem.com'dan alınmıştır
 
Çocuklar Cinselliği Annelerinden Öğreniyor...


Atatürk Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Öğretim Görevlileri Doç Dr. Kafiye Eroğlu ve Yrd. Doç. Dr. Zehra Gölbaşı tarafından yapılan "Cinsel eğitimde ebeveynlerin yeri:
Ne yapıyorlar, ne yaşıyorlar?" konulu araştırmanın sonuçları oldukça dikkat çekici.
En çok kız erkek arkadaşlığını merak ediyorlar
Ankete katılan 288 anne ile 258 babanın verdiği cevaplara göre, çocukların cinsellikle ilgili ebeveynlerine yönettikleri soruların başında, yüzde 61.5 ile kız-erkek arkadaşlığı geliyor. Bunu sırayla yüzde .4 ile ergenlik çağında meydana fiziksel değişimler, yüzde 46.8 ile ergenlik döneminde meydana gelen ruhsal değişimler, yüzde 43.9 ile bebeğin doğumu, yüzde 43.5 ile adet görme, yüzde 37.8 ile gebeliğin oluşumu, yüzde 36.9 ile kız ve erkek çocuklar arasındaki cinsel farklılıklar, yüzde 26.8 ile cinsel yolla bulaşan hastalıklar ilgili sorular izliyor.
İlk annelerine soruyorlar
Yapılan araştırmada, çocukların cinsellikle ilgili sorularını genellikle annelerine yönettikleri de dikkat çekiliyor. Çocuklarının sorduğu cinsel soruların cevaplandırılmasında ebeveynlerin yüzde 61.5’i kendilerini yeterli görürken, yüzde 62.4’nün bu tür konuları çocuklarıyla rahat bir şekilde konuştuklarına inandıkları belirlendi. Yöneltilen cinsel soruları cevaplayamayan veya yetersiz kalan ebeveynlerin yüzde 90.9’ünün, profesyonel kişi veya bir merkezden yardım almadıkları belirlendi. Ebeveynlerin yüzde 83.3’ünün, cevaplayamadığı ve yetersiz kaldıkları sorular karşısında çocuklarını profesyonel kişi veya bir merkeze yönlendirmedikleri de kaydedildi. Bu arada, araştırmaya katılan ebeveynlerin de ilk cinsel bilgilerini genelde arkadaşlarından aldıkları belirlendi
 
X