Çok hoşlanıyorum ama ne yapmaya çalışıyor fikir verir misiniz? Üzülüyorum.

Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.

Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.

Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.

Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim ":KK66:" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.

Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
Bana sağlantılı geldi. Üzgünüm belki sert olacak ama bilmeniz gerekir. Kültür farkı evet ama sizin tavırlarınız hiçbi küştürde normal değil: Relax olmayabilirsiniz ama adamın hiçbi isteğini karşılamıyorsunuz. O da sizi istemiyor: ama sizi tek bırakınca kendinizde hata buluyorsunız. Demk ki sınırınız yok. Bu özdeğer meselesi. Pauş, John, Ahmet farketmez önce sizin bazı değişim ve desteklere ihtiyacınız var bu adama gelince de her yazdığında orda hazır bekleyen kaçınca kovalayan kız demiş ve ilgisi kaybolmuş unutun gitsin.
Siz o dakika yaşı uyup ilişkisi olmayan kim olsa eğilim gösterirdiniz. Bu adamı tanımamış arkadaş olmamış vakit geçirmemişsiniz ki.
 
Paul Bey 35 yaşında, kariyerli, özgür bir kadınla tanışıyor ve kendisinden talep edilen tek şey liseli aşıklar gibi parkta dolaşmak. Adamcağız hayatının şokunu yaşamıştır herhalde.

İlişki anlayışlarınız örtüşmüyor. O da bunu görmüş ve çekilmiş.
Sizin de adama çok bayıldığınızı sanmıyorum. Son şans, hayırlı kısmet, dengi dengine diye diye takıntı yapmışsınız adamı.

Kaç tane mesajınızı gördüm, kendinizi kariyerinizi bol bol övmüşsünüz. Övün de tabii ki, hakkınız. Güçlü kadınlar görmek burada kimseyi mutsuz etmez sanırım.
Ama şunun farkında değilsiniz, bu saydıklarınızın hiçbirinin aşk hayatınızla bir ilgisi yok.
İnsanlar hem ilişki sürdürüp hem okuyup hem kariyer yapabiliyorlar ve bunun için sandığınız gibi mükemmel olmaya gerek yok.

Ha siz tercih etmemişsinizdir, ona bir şey diyemeyiz. Ama 14 senelik bir boşluğu bile bile tercih eden insan 35'ine gelince 2 defa gördüğü adama köprüden önceki son çıkış muamelesi yapmaz.

Şimdi benim bildiğim Paul tarzı birkaç 35 yaş üstü erkek var, kimi tanıdık kimi akraba kimi iş vesilesiyle tanıdığım. Bu erkekler de hep eğlenme, çapkınlık ve farklı farklı kadınlarla ilişkiye girme peşindeydiler ama bu şekilde takılırken anlaşabilecekleri kızlarla rastladıklarında hepsi de yuvasını kurdu.

Farklı farklı kadınlarla ilişki yaşayan, eğlenmeyi seven adamlar çoğunlukla yine kendileri gibi kadınlarla evleniyorlar yalnız.
"Ana bana köyden gözü açılmamış bi kız bul da eve kapatalım, etinden sütünden faydalanalım" demiyorlar. Eğlendikleri kadınlarla evlenip eğlenmeye devam ediyorlar.

Paul de belki bir gün ciddi bir ilişki yaşar ya da evlenir kim bilir?
Ama bunun ilk buluşmalardan birinde seviştiği bir kadınla olacağına emin olabilirsiniz.

Siz de ya kendinize göre biriyle olmalısınız ya da ilişkilere bakışınızı 21 yaşınızdan öteye taşımalısınız artık.
 
Biz ayrı dünyaların insanıyız denen kavram tam olarak paul ve sizin için geçerli. Onun size karşı sergilediği flörtöz tavırlardan siz bir kere geri adım atınca hevesi kaçtı bence. Ve bana kalırsa hafta sonu birlikte kalsaydınız sizinle cinsel ilişki yaşamak isteyecekti. Tabi ben sizin bu tür konulara olan yaklaşımınızı bilemem ama bu tür insanlar fuckbody denen kavramı çok rahat yaşarlar. Oldu bitti olurdu geçer giderdi. Her işte vardır bir hayır çok üzülmeyin derim. Bence siz uzun süreli bir yalnızlıktan ötürü böylesiniz. Fakat benim size tavsiyem kendi kültürünüze yatkın ve sizi taşıyabilecek birini bulun. Çünkü paul bana ciddi ilişki erkeği gibi gelmedi.
 
Paul Bey 35 yaşında, kariyerli, özgür bir kadınla tanışıyor ve kendisinden talep edilen tek şey liseli aşıklar gibi parkta dolaşmak. Adamcağız hayatının şokunu yaşamıştır herhalde.

İlişki anlayışlarınız örtüşmüyor. O da bunu görmüş ve çekilmiş.
Sizin de adama çok bayıldığınızı sanmıyorum. Son şans, hayırlı kısmet, dengi dengine diye diye takıntı yapmışsınız adamı.

Kaç tane mesajınızı gördüm, kendinizi kariyerinizi bol bol övmüşsünüz. Övün de tabii ki, hakkınız. Güçlü kadınlar görmek burada kimseyi mutsuz etmez sanırım.
Ama şunun farkında değilsiniz, bu saydıklarınızın hiçbirinin aşk hayatınızla bir ilgisi yok.
İnsanlar hem ilişki sürdürüp hem okuyup hem kariyer yapabiliyorlar ve bunun için sandığınız gibi mükemmel olmaya gerek yok.

Ha siz tercih etmemişsinizdir, ona bir şey diyemeyiz. Ama 14 senelik bir boşluğu bile bile tercih eden insan 35'ine gelince 2 defa gördüğü adama köprüden önceki son çıkış muamelesi yapmaz.



Farklı farklı kadınlarla ilişki yaşayan, eğlenmeyi seven adamlar çoğunlukla yine kendileri gibi kadınlarla evleniyorlar yalnız.
"Ana bana köyden gözü açılmamış bi kız bul da eve kapatalım, etinden sütünden faydalanalım" demiyorlar. Eğlendikleri kadınlarla evlenip eğlenmeye devam ediyorlar.

Paul de belki bir gün ciddi bir ilişki yaşar ya da evlenir kim bilir?
Ama bunun ilk buluşmalardan birinde seviştiği bir kadınla olacağına emin olabilirsiniz.

Siz de ya kendinize göre biriyle olmalısınız ya da ilişkilere bakışınızı 21 yaşınızdan öteye taşımalısınız artık.
İlk buluşmalarında birinde seviştiği bir kadınla olacağına emin olabilirsiniz.
Bu sözünüzle ne demek istiyorsunuz sanki türklerde seviştiği kadınla evlenme yokmuş gibi biraz ırkçılık gibi geldi belki kültür farkı olabilir ama bu ilişkilerde karakter meselesi illa dini farklı diye yapmayın ya insan gözüyle bakalım
 
Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.

Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.

Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.

Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim ":KK66:" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.

Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
ya saf misin bacim, adam kac kere eve gidelim demis, sen yok park yok yuruyus. adam sevismek istiyor sen evlenmek istiyorsun. ben cok cok iyi tanimadikca yabancilarla evlilige sicak bakmiyorum, nedeni de su: mesela bir turkle tanissan, ailesinden, memleketinden, konusmasindan, hobilerinden az bucuk adami anlayabiliyorsun, profilleme yapabiliyorsun, cunku tr insani hakkinda tecruben var. ama yabanci boyle degil, o yuzden tarzini ailesini vs vs coooook iyi taniman gerek.
 
İlk buluşmalarında birinde seviştiği bir kadınla olacağına emin olabilirsiniz.
Bu sözünüzle ne demek istiyorsunuz sanki türklerde seviştiği kadınla evlenme yokmuş gibi biraz ırkçılık gibi geldi belki kültür farkı olabilir ama bu ilişkilerde karakter meselesi illa dini farklı diye yapmayın ya insan gözüyle bakalım

O cümleden evlilik öncesi cinsel ilişkiye kötü baktığım, bu konuda ırklarla ilgili önyargılarım olduğu ve hatta bunu dini inanca bağladığım sonucuna nasıl vardınız acaba?
 
ya saf misin bacim, adam kac kere eve gidelim demis, sen yok park yok yuruyus. adam sevismek istiyor sen evlenmek istiyorsun. ben cok cok iyi tanimadikca yabancilarla evlilige sicak bakmiyorum, nedeni de su: mesela bir turkle tanissan, ailesinden, memleketinden, konusmasindan, hobilerinden az bucuk adami anlayabiliyorsun, profilleme yapabiliyorsun, cunku tr insani hakkinda tecruben var. ama yabanci boyle degil, o yuzden tarzini ailesini vs vs coooook iyi taniman gerek.
Kültürü farklı diye niye evlenmesin ki eşimin en yakın arkadaşı yabancı yabancı kökenli biriyle evlendi ve son derece ciddi biri biraz gözlerinizi açın ya insan gözüyle bak önyargılar yanlış dini kültürünü yargılıyorsun evet belki daha rahatlar ama bunu genelleme çok yanlış.Onlarda doğru yanlışı ayırt edebiliyor.İnsanda akıl var çalıştıran bilene!
 
Niye öyle dedinizki benmi yanlış anladım diye soruyorum

Evet çok yanlış anlamışsınız.
Konudaki adamın yaşı 40'a yakın. "Bir gün evlenirse ilişkinin başında çoktaaan sevişmiş olduğu biriyle evlenir" diyorum. Bu yaştan sonra liseli aşıklar gibi park köşelerinde el ele tutuşup gezmek istemiyor doğal olarak. Konu sahibiyle beklentileri uyuşmuyor.
O cümleden Türklerin evlilik öncesinde sevişmediklerini düşündüğüm ve Paul Müslüman değil diye önyargılı ve ırkçı yaklaşarak adamın bu beklentisini yargıladığım sonucuna nasıl vardınız gerçekten anlamadım.

Evlilik öncesi cinselliği normal buluyorum, ırkçı değilim, müslüman da değilim.
Adama kötü bir şey dediğim yok yani 😁
 
ya saf misin bacim, adam kac kere eve gidelim demis, sen yok park yok yuruyus. adam sevismek istiyor sen evlenmek istiyorsun. ben cok cok iyi tanimadikca yabancilarla evlilige sicak bakmiyorum, nedeni de su: mesela bir turkle tanissan, ailesinden, memleketinden, konusmasindan, hobilerinden az bucuk adami anlayabiliyorsun, profilleme yapabiliyorsun, cunku tr insani hakkinda tecruben var. ama yabanci boyle degil, o yuzden tarzini ailesini vs vs coooook iyi taniman gerek.
Kültürü farklı diye niye evlenmesin ki eşimin en yakın arkadaşı yabancı yabancı kökenli biriyle evlendi ve son derece ciddi biri biraz gözlerinizi açın ya insan gözüyle bak önyargılar yanlış dini kültürünü yargılıyorsun evet belki daha rahatlar ama bunu genelleme çok yanlış.Onlarda doğru yanlışı ayırt edebiliyor.İnsanda akıl var çalıştıran bilene illa bizde kendi kültüründe dininde
Evet çok yanlış anlamışsınız.
Konudaki adamın yaşı 40'a yakın. "Bir gün evlenirse ilişkinin başında çoktaaan sevişmiş olduğu biriyle evlenir" diyorum. Bu yaştan sonra liseli aşıklar gibi park köşelerinde el ele tutuşup gezmek istemiyor doğal olarak. Konu sahibiyle beklentileri uyuşmuyor.
O cümleden Türklerin evlilik öncesinde sevişmediklerini düşündüğüm ve Paul Müslüman değil diye önyargılı ve ırkçı yaklaşarak adamın bu beklentisini yargıladığım sonucuna nasıl vardınız gerçekten anlamadım.

Evlilik öncesi cinselliği normal buluyorum, ırkçı değilim, müslüman da değilim.
Adama kötü bir şey dediğim yok yani 😁
O sizin düşünceniz ama bence her insan farklıdır belki yaşamadı o yaşta yaşıyor aşkı senin dediğin hazıra konma oldu bittimi bu yaştan sonra 😄Ben şahsen kendi fikrimi söyleyeyim şayet konu fake değilse bence evet Paul da bireyler yaşamak istedi ama sorun şuki bir noktada buluşamadınız yani bunun içinde hoşlantı çekinme belkide kaybetme korkusu Paul belki sana hissettiği sevgiden kaçıyor farklı kültür de olmanda ilgisi çekmiş olabilir merakla başlanılan bir ilişki keşke kaçmak yerine sana karşı ilgisi olmasa dahi açık olsaydın olur olmayabilir gerçeği yaşasaydın böyle şüpheler kafakarışıklığı yaşamadın şuan kafanı karıştırma netlik yaşa sen net açık olmadıkça bu kafa karışıklığın hep devam edecek karşıdanda bunu bekleme sonuçta aşk bu cesaret ister
 
Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.

Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.

Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.

Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim ":KK66:" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.

Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
Bi randevuya gelmeyen erkek bitmiştir ve bu evrensel bişi ayrıca Fransız olup senin kafanda olanlarda var Türk olup olmayan da var bu kültürle değil kişilikle alakalı gençsin güzelsin kapat konuyu yoluna bak gez toz değerlendir
 
Bizim tr erkekleriyle bunları aynı mı sandınız anlamadım ki? Ayrıca yasınızın psikolojisinde gariplik var sizin yerinizde bi baskası olsa son dem son şans diye düsünmez 21 yasından tutun 35 küsür yasına kadar 38394993393 kisi gecer. Sizinkisi hic normal degil. Uzun bi yalnızlığın ardından adama tutulmussunuz. Adam o kadar davet etmiş bu yaşta park köselerinde dolasıp napsın.

Siz bunca sene beklerken aklınıza takılırken adamın altından bilmem kaç kadın geçmiştir. Bizim cocuklarla karıştırmışsınız siz bu herifi. İstemez yani. Önceden bile silmissiniz dikkatini çekmemis su dakkadan sonra silseniz ne silmeseniz ne. Bi hoslantıda 50 yasınızda olur artık.
şu konuyu da hortlatayım.diğerinin aynısı zatenn :KK45:
 
3 sezonu bekliyoz 😂😂😂
anlamadığım adam eve davet etmiş uyuşmamışlar başlamamış bu ilişki.sonra kahveye davete ttim kabul etmedi diye üzülmüş onu da anlamadım.zaten frekanslar hayata ilişkiye bakış tarzı bambaşka ikisinin de.yoluna bakacağına adama takıntı yapmış.tuhaf davranışlar sergilemiş davette de.bunları eğitimli avrupada yaşayan 35 ini geçmiş bir kadının yaptığına inanamıyorum.adam allahın emriyle konu sahibini isteyecek değildi ya.kendi dünya görüşünden bir adam bulmak çok mu zor?
 
anlamadığım adam eve davet etmiş uyuşmamışlar başlamamış bu ilişki.sonra kahveye davete ttim kabul etmedi diye üzülmüş onu da anlamadım.zaten frekanslar hayata ilişkiye bakış tarzı bambaşka ikisinin de.yoluna bakacağına adama takıntı yapmış.tuhaf davranışlar sergilemiş davette de.bunları eğitimli avrupada yaşayan 35 ini geçmiş bir kadının yaptığına inanamıyorum.adam allahın emriyle konu sahibini isteyecek değildi ya.kendi dünya görüşünden bir adam bulmak çok mu zor?
İşte sayfalarca onu anlattık konu sahibine. Bide kaç kere sosyal medyadan sildi konu sahibi adamın umrunda olmadı, kendi kendine gelin güvey oldu. Adamın bi hisleri düsünceleri falanda yok ama konu sahibi artık kaptırmıs kendini. Bosuna dememisler uzun süre yalnızlık yasamıs bi insan tutulursa zor bırakır diye
 
Avrupali insanlar hele hele 30kusur yasinda yetiskinler bir iki gorusme sonrasi evlerde gorusmeye de baslar, cinsellik de yasar su icmek gibi onlar icin. Yani siz bu tarz seylere kapaliysaniz size oralardan kismet pek cikmaz cunku acikcasi cinsellige bu kadar kapali olan insanlara tuhaf gozuyle bakiyorlar bizim ulkemizdeki gibi agirdan alma diye bir anlayis yok cunku seks tabu degil.

Burda birak bu Paulu vs yazanlar da lutfen seni kullancak triplerine girmesin zira kullanma diye bir sey yok adamlarin kulturunde. Herkes herkesle seks yapabiliyor zaten.

Cocuk sizden hoslanmis ama sizin endiseli tavirlariniz cocuga negatif enerji vermis belli ki.
 
Baska kiz arkadasi var o yuzden sizi reddetmis bence. Ilk uc bulusmada hic bir sey olmuyorsa avrupalilara gore o is olmaz. Sizi yedeklemis yine de ne olur ne olmaz diyerek. o yuzden arada kendini hatirlatiyor. Sizin gibi yazdigi baska bir suru kadin vardir.
 
Merhaba kadınlar kulübünün güzel hanımları. Burayı yeni keşfettim keşke daha önce keşfetseydim diyorum. Konu biraz uzun olacak elimden geldiğince okunur yazmaya çalışacağım. Nolur bana fikir verin hanımlar özellikle kadın-erkek ilişkilerinde deneyimli hanımlar fikir versin bana. Ben bu konularda iyi değilim zira, en son sevgilim olduğunda üniversitede okuyordum 21 yaşındaydım. Ondan sonra sevgilim olmadı ve şu an 35 yaşındayım. Hayatımda sevdiğim sevildiğim bir ilişkim ve hayat arkadaşım olmasını tabi ki istiyorum. Yıllar sonra ilk defa çok ama çok hoşlandığım biri var ancak yaklaşık bir yıla yaklaştı mazimiz ve sonuç yok. Anlatmaya başlıyorum hanımlar: Ben bir süre önce kısa süreli bir projede çalışmak üzere yurtdışında küçük bir ülkeye geldim. Kariyerimde deneyim için iyi olacaktı sevinmişti. Ama bendeki şans, yurtdışına geldikten iki hafta sonra pandemi patlak verdi . Evden çalışmaya başladık. Dilini bilmediğim Yabancı bir ülkede yalnızdım, sosyal çevre yapamıyor arkadaş edinemiyordum hiç ortamım yoktu. Bu durum psikolojimi bozmaya başladı zamanla. Dayanamıyordum. Bu duygular içindeyken internetten biriyle tanıştım. Bu arada flört sitesi değil, sosyal etkinlik sitesiydi ama internet sonuçta. Normalde netten tanışmalara karşı önyargım vardır ama açık alanda bir kahve içmekten birşey olmaz diye düşündüm. 2020 yılının Ekim ayında bir kafede buluştuk. Ben "netten tanışılan erkek düzgün olmaz, abazadır kesin, uzun durmam hemen kalkarım" gibi düşüncelerle gittim. Neyse tanıştık, çocuğun adı Paul'dü, Fransızdı ve o da bu ülkede yabancıydı, bir şirkette finans uzmanı olarak çalışıyordu. Abaza davranışları da yoktu, hatta gözlerime bakarken benden etkilendiğini hissettim. Hoş biri diye düşündüm. Eve gidince google'dan araştırdım, eğitimi ve kariyeri iyiydi, hobileri vardı. Buluşmaya giderken böyle bir profil aklıma gelmemişti. Hanımlar üstelik Paul benden 1 yaş büyüktü de yaşımız da uyuyordu yani.

Sonra Paul bana whatsapp'tan yemeğe gidelim dedi, oldukça ısrarcı davrandı. Ben ilk buluşmada gayet rahattım ama çocuktan hoşlandım ya, bu sefer kastım kendimi. Çünkü google'da onun hakkında yaptığım araştırmalarda kızlarla arasının oldukça iyi olduğuna dair birçok emare görmüştüm. Bir de çok arkadaşı vardı sosyal çevresi genişti benim aksime. Kafamda takıntılı düşünceler oluştu "acaba çapkın mı, ya ciddi düşüncesi yoksa, ya amacı kullanmaksa, ben güzel miyim ki niye beni beğensin 21 yaşımdan 35'e kadar sevgilim olmamış" tarzı düşünceler doldu taştı. Neyse yemekte çok rahat değildim ama yine muhabbet ettim. Ama canımı sıkan ufak şeyler oldu o da şuydu: Paul bir bara gitmiş geçmişte barın tuvaletinde erotik film oynatılıyormuş falan. Bunu anlatması hoşuma gitmedi. Bir de yemekte aniden bağıran bir çocuk sesinden ben rahatsız oldum o da "bizim çocuğumuz değil angleangle rahatsız olma" deyip güldü. Bu noktalar canımı sıktı ama kültür farkı heralde deyip geçiştirmeye çalıştım zihnimde. Bu yemekten bir hafta sonra ben bir kasabaya gittim iş amaçlı bir ziyaretti Cuma günüydü. Paul bana yazınca whatsaptta bunu söyledim, o da " ben o kasabayı görmek istiyordum arabamla geleyim, haftasonu orda kalırız senle birlikte " falan dedi. Bu benim aklıma yatmadı yani sonuçta ben iş için ordaydım yalnız değildim, ikincisi de evet Paul'den hoşlanıyordum ama 2 defa görüştüğüm bir erkekle bir kasabada haftasonu kalmak fikri de içime sinmedi "iyi olurdu ama çalışıyorum" dedim. O konu öylece havada kaldı. Dananın kuyruğu galiba burda koptu. Ben o kasabadan döndükten sonra Paul çok seyrek yazmaya başladı, mesajlarıma saatler sonra cevap veriyodu. Hanımlar burda parantez açacağım, bütün mesajlarımızda ilk mesajı yazan hep Paul oldu ama ben de hiçbir mesajını cevapsız bırakmıyordum.

Sonra mesajlaşırken Paul " ne zaman görüşücez" deyince ben de "pazar günü parkta oturalım istersen" dedim tamam dedi. Sonra Pazar oldu. Ben bütün gün mesaj bekledim ondan mesaj akşam 5'te geldi Paul'den gayet lakayt bir şekilde: "offf kalkamadım yaa çok tembelim geç kalktım ormanda koştum sen naptın?" Ben de yiğitliğe birşey sürdürmedim "İsveçli bir meslektaşımla bruncha gittim" dedim ama sinirim bozuldu. Ağladım sinirden. O zamanlar burayı bilmiyordum hanımlar sosyal mecralarda forumlarda sordum bu ne şimdi diye. Hep erkek ağırlıklı forumlardı. Bana "sen kezbansın, hep çocuk yazmış bir kere de sen yazsaydın aktif olsaydın, türk erkekleri sizin g...ü kaldırıyor fransız erkeği iyi yapmış sana" tarzı yorumlar.. Ben de bir şans vereyim diye düşündüm bir kere de ben yazayım şu çouğa. Madem kezbanlık yapmayayaım. 1 hafta sonra Paul'e yürüyüş teklif ettim, Paul tamam dedi ve "benim eve de gidebiliriz yürüyüşten sonra" dedi ben de yok yürüsek yeterli dedim. O gün de Paul'e etkinliği hatırlattım "ben sana döncem işim var" yazdı bana. Saat akşam 5 oldu Paul "merkezdeyim yakındaysan gel" dedi. Bu tavır bana lakayt geldi ben yrüyüş derken gündüzü kastetmiştim. Yine sinirlenmiştim. Gittim ama bu sefer ilk 2 buluşmadaki gibi yok makyaj yok topuklu uğraşmadım içimden hiç gelmedi çocuğun tavırlar yüzünden. 2020 yılı Kasım ayıydı zaten hava soğuktu ama güneşliydi. Maskem ve güneş gözlüğümü taktım. Bu beni öyle görünce şaşırdı. Yürümeye başladık somut birşey olmadı ama bir gerilim vardı aramızda somut birşey olmadı ama gerilim vardı olumsuz bir enerji oldu. Bu arada o zamanlar covid vakaları ciddi artışta ben de dikkat ediyorum falan. Bu Paul de öyle pek önem vermeyen biri. Yürürken Paul "covid abartılıyor. gençleri etkilemiyor. açık havada maske takmaya insanları zorlamak aptalca" falan dedi ben de açık havada da maske takılması gerektiğini savundum falan. Sonra ayrılırken Paul görüşürüz dedi ama ben artık bu flörtümsü şeyin bittiğini hissediyordum. Eve geldim üzüntüden ağladım çok hoşlanmıştım. Uzun bir zamandan sonra hoşlandığım ilk erkekti. Bir de 30 yaş üstü hayatında biri olmayan hanımlar beni anlar bu yaşlara gelince insanın psikolojisi başka oluyor sanki son şansımdı gibi. Hep kendimi suçladım.

Paul artık yazmıyordu. Ben bu Paul'ü unutamadım öyle hemen. Beni sosyal medyada takip ettiğinden kuşkulandım ben online olunca o da oluyordu. Bunu yine forumlara yazınca "haaa kezban emin ol seni takip edidodur. umrunda bile deilsin çocuğun." tarzı yorumlar aldım. Dedim ben üstüme alınıyorum herhalde yapmayayım. Facebook hesabımı dondurdum. Dondurduğum gün hemen mesaj yazdı whatsaptan "nerdesin napıyorsun" tarzı. Christmas tatili zamanıydı. Ben de sorunca Paul "ben Paris'teyim ama haftaya oraya döneceğim" yazdı ben de iyi dedim. Bir görüşme teklifi gelmedi. 2021 yılbaşısında iyi yıllar mesajı attım, bana "sana da, umarım iyisindir" yazdı. O ara aynı odada çalıştığım kişi covid'e yakalanmıştı bunu yazdım buna rağmen iyi olmaya çalışıyorum diye yazdım. Devamını getirmedi inşallah sen covid olmazsın demedi. Sonra yine kendimi suçladım "zaten covid konusunu konuşmayı sevmiyrdou tekrar gündeme getirmeseydim" diye kendimi suçladım. Sonra aylar boyunca ondan hiç mesaj gelmedi. Ben takıntı yapmıştım üzülüyorum. Duygularım çok yoğundu ve üzüntü vardı. Facebooktan sildim onu. Bu arada ben bir aptallık yaptım evet, internetteki tarot açılımlarına bakmaya, "sevdiğin geri arasın" meditasyonlarını yapmaya falan başladım. Evet salakça ama yaptım bunları. Ümitsizdim birdaha yazmaz diyordum. 2021 yılı Mayıs ayında onun numarasını whatsapp'tan sildim. O gün bana anında mesaj attı "nerdesin napıyorsun" tarzı klasik bir mesajlaşma oldu aramızda. Bana "burada kaç yıl kalacaksın" diye sordu ben uzun bir süre söyledim bilerek. Yalnız olduğum canımın sıkıldığı mesajını verdim ":KK66:" tarzı emoji kullandım. Yani anlayacağınız doğrudan söylemeden ışık yakmaya çalıştım. Ama buluşma teklif etmedi. Bu arada beni facebook'tan tekrar ekledi kabul ettim. Storilerime bakıyordu bazı gönderilerimi beğeniyordu. Hoşuma gidiyordu bu heralde ilgisi var diyordum. Temmuz ayında ben bir foto paylaştım sonra Paul bana yazdı "Nasılsın? Burda mısın" diye evet dedim. Paul bana "haftasonu ne yapacaksın" diye sordu heyecanlandım görşmek isteyecek diye. Tenise gidebilirim dedim. Nereye gittiğimi sordu. Sonra ben ona sordum ve konu kapandı. Büyük hayalkırıklığına uğramıştım. Ama hala içimdeki ümit ölmemişti ölmüyordu. İntermette seçtiğim tarot kartları "o sizi aslında seviyor ama aklında bazı sorular var bla bla" tarzı yorumlar beni gaza getiriyordu galiba. Neyse.

Kızlar son olarak noldu anlatayım. Ben çalıştığım proje kapsamında 2 haftalığına farklı bir ülkeye geldim. Buradaki işim bitince asıl çalıştığım ve oturduğum ülkeye döneceğim. Neyse değişiklik bana iyi geldi ferahladım gezdim. Paul meselesini düşündüm ve "bende de suç var hemen sevgililik düşündüm halbuki arkadaş olarak yaklaşmam gerekirdi hemen kasıldım" tarzı düşüncelerle ben bu Paul'e geçen hafta Cuma günü mesaj attım nasılsın diye. Paul anında döndü "iyiyim angleangle, çaışıyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum ya sen?" yazınca ben de geçici süreyle başka bir ülkede olacağımı haftasonu döneceğimi söyledim. Paul "seni tekrar burada görmek hoş olacak" yazınca da "bence de. bir kahve içebiliriz mesela" yazdım. Sonra cevap yazmadı hanımlar. Cumartesi oldu cevap yazmadı. Pazar oldu cevap yazmadı. Ve bu sabah cevap yazmış ben cevabı görünce dağıldım. Paul'ün mesajının meali şu şekilde: "Ya angleangle, ben bu ara oldukça yoğunum. hatta bu ara buralarda değildim. İnşallah görüşürüz yakında" Ben dağıldım resmen sepetlenmiş hissettim kendimi. Ağladım. Demin ailemle görüntülü arama yaptık onlar da farketti ağladığımı bahane bulmaya çalıştım. Onları üzdüğüme ayrı üzüldüm. Ama bugünüm mahvoldu resmen. Hanımlar bana tavsiyede bulunmanızı istiyorum siz olsanız napardınız bu durumda. Yanu 1 sene geçti ben bu adamı tanıyalı. Oluru yok değil mi ? Ben mental olarak sağlıklı düşünemiyorum ve dışardan objektif gözler olarak yorumlarınızı bekliyorum hanımlar.
Fransızlar Türkler gibi değildir sen geri adım atmışsın bakmış sen geri adım atınca oda geri adım atmış üstelik sürekli yazdığında sansaki iş için bi yerlere gittiğin için sen oyalamissin gibi algılayabilir ama güzel hoş bi anı olmuş hayırlısı değilmiş demek ki üzme kendini
 
X