- 2 Mart 2012
- 24.007
- 55.972
- 798
Kesinlikle.Böyle konularda kadına çok tepki verilmiyor olmasının, empati kurma çabasının sebebi esasında erkeğe verilemeyen tepkidir. Erkek adam yapar, affet diye düşünen tipler böyle olaylarda "hep erkek mi yapacak bir kere de kadın yapsın" fikri ile hareket ediyor işte. Çünkü derinlerde bir yerlerde kin var, intikam duygusu var.
Aldatmanın kadın erkek ayırmaksızın Leş bir eylem olduğunu düşünüp kabul eden birey, her iki cinse de aynı tepkiyi veriyor. Eşime ta en başından böyle bir şey yaparsan direkt boşanma protokolüne imzayı at. Üzerinde konuşmayalım bile dedim. Keza ben yaparsam da aynı durum geçerli. Bunun kıskançlıkla, paylaşamamakla da ilgisi yok. Zerre kıskanç bir insan değilim. Bu, kendime duyduğum saygıyla ilişkili. Aldatsam da, aldatılsam da o evlilik sürmemeli. Demek ki evlilikte eksik bir şeyler var. Demek ki temeli oluşturan güven, sadakat, sevgi yok ki başka birine ihtiyaç duyuluyor. E o zaman neden sürsün evlilik. Bir başka bedene dokunup bu hususta rahatlıkla yalan söyleyebilen bir insan benim gözümde kötüdür, güvenilmezdir. Bilirim ki böyle bir konuda yalan söyleyebiliyor ise, kanser olsam yanımda olmak yerine "karım/kocam kanser bana yetmiyor o zaman aldatayım" diyecek. Çünkü vicdan yok. Ay sinirlendim yok yere :)
Kocası olacak odun zırt dövüyor, vırt dövüyor.
Kadın o kadar dayağa rağmen boşanmıyor. Kocasından dayak yeyip sevgilisine koşuyor.
Sonra bir aydınlanma(!)
Kocası beni nasıl aldatırsın uleen diye evire çevire dövüyor. Kadın dövdüğü için aldattığı kocasına, kıskanıp dövdüğü için geri dönüyor.
Beyin firarda.
Ve son cümlen çok doğru.
Biz hep kk da görüyoruz.
İlk tokadın devamı gelir, geliyor.
Her aldatmanın devamı gelir, geliyor.
Konu sahibi de -inşallah yapmaz ama- kocasının aldatma imalarından er geç sıkılıp, yine aldatacak er geç, eğer boşanmazsa.
Evinde olmayan huzuru yine şaytana uyup, başka mecralarda arayacak.