Biraz tanıma, biraz şans biraz da partnerlerin evliliğe uyum becerisi... Sonuç olarak hepimiz değişiyoruz. Kız çocukları "yuvayı dişi kuş yapar" misali küçüklükten beri hep aile kurma, annelik hedefli yetiştirilirken, erkekler ise daha rahat, yuva kurmaktan bağımsız ilgi alanlarına göre özgür alternatiflerle yetiştiriliyor. Aynı evde bir ömür geçirmek çok çok zor. Anne, baba, kardeşlerimizle bile aynı evi paylaşmakta zorlanırken, sonradan tanımaya başladığımız biriyle her daim iyi geçinmeye çalışmak imkansıza yakın. Burada yalnızca aşk, sevgi kavramları değil karakterler, toplum içerisinde davranışlar ve insanların birlikte geçinmeye istek dereceleri devreye girer. Maddi manevi yaşanılan zorluklar da cabası. Benim şahsi gözlemim bazı erkekler tam evlilik adamı. Bu adamlar eşinin dış görüntüsü veya karakterinden bağımsız olarak, her türlü durumda, her ortamda her ne olursa olsun eşini sınırsız destekleyen erkekler.Bunun haricinde ben pek mutlu çift görmüyorum. Yaşanılan zorluklar, çocuklar, aileler çiftler arasında zamanla sorunlara neden ouyor. Burada da daha çok erkeğin eşine desteği, ilgisi devreye giriyor. İlgi, destek, sevgi gösterilmeyen evliliklerde kadının yükü katmerlenince ya evlilikler bitiyor ya da fiilen bitse de çeşitli nedenlerle devam ettiriliyor. Eş adayını yalnızken, toplu ortamlarda, aile ve arkadaşlık ortamında, maddi manevi zor durumunuzda, sağlık sorunlarımızın olduğu zamanlarda gözlemleme çalışabilirsiniz. Ama hiç bir şeyin garantisi olmuyor maalesef.