:) yorum iyiydi, Allahtan dislerim kotu degil, yoksa boyle biseye kalkismam.Hemde bi tuhaf bi goruntu agzin acik adamin karsisinda bu halinide begendiyse ölümsüz olur bu ask valla
Aaa, o zaman güzel ...Yasim Otuz, isim var evt
:)))Kadınlıktır o, kızlık olsa duramaz. :)
Aaa, o zaman güzel ...
Ben içeri girerken asık suratlı yaşlı biri bekliyordum.
Ama içeri girdiğimde.... Arkadan 'onlyyyy youuuu....' şarkısı çalmaya başladı
Allah'ım, avcuma tırnaklarımı batırmasam aptal aptal sırıtmayı bırakacağım yoktu resmen.
Çok güzel giyinerek gitmiştim, çok bakımlıydım ve tesadüfe bak dişçi randevumdan önce kuaför randevum vardı, iyi ki önce kuaföre gitmişim, saçım başım tırnaklarım makyajım yapılıydı doğal olarak.
Söylemesi ayıptır, çok da güzel bir gülümsemem ve gülüşüm vardır
Otururken özellikle sol elimi masasının üstüne koyarak oturdum ki yüzük olmadığını görsün. Sağ elimle de sürekli saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ki sağ elimin de boş olduğunu görsün.
Muayenemi oldum, bir iki ufak şikayetimden bahane olsun diye bilerek bahsetmedim. Sonraki kontrolüm için de randevu aldım, ertesi hafta diş hassasiyeti şikayetiyle geri gittim.
Ufak tefek muhabbetler açtım, sürekli gülümsedim. O konuşurken gözlerimi hiç kaçırmadım. Her seferinde giyinip kuşanıp saçlarım yapılı bir şekilde gittim.
Sosyal medya hesaplarını araştırıp bekar olduğunu ve 30 yaşında olduğunu öğrendim. Beğenilerine, okuduğu şeylere baktım. Sevdiği kitaplardan birini çantama atıp muayeneye gittiğimde çantamı yanlışlıkla düşürüp içindekiler dökülmüş gibi yaptım, tabii kitap falan saçılınca hemen yardıma geldi, kitabı gördü oradan laf lafı açtı.
Beni beğendiğini hissetmiştim, onu beğendiğimi elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. Küçük iltifatlar ettiğinde utanıp başımı öne eğiyordum zaten, belki oradan anladı.
Sonra bir gün, dişimi fırçalarken kanadığı bahanesiyle tekrar arayıp randevu istedim. Telefonda bir an sessizlik oldu.
''Diş etin falan kanamıyor, değil mi?'' diye sordu. Ses tonu sıcacıktı.
Boğazım düğümlendi, ''Hayır kanamıyor,'' diyebildim kısık bir sesle. ''O zaman dışarıda bir kahve için randevu vereyim mi?'' dedi, güldük karşılıklı.
Derken, 10 gün sonra evleniyoruz :)
Çok mutluyum, Rabbim iyi ki onu çıkardı karşıma. İyi ki adım atmaya çalışmışım, iyi ki var, iyi ki beni seviyor, dünyanın en şanslı kadını benim
Bir an öyle soruverince, yalan söylemek istedim ama ağzımdan çıkmadı, çünkü adam anlamış artık biliyor yalan olduğunu bahane olduğunuFilm gibi,cok guzell yaaa...
Allah mesut etsin...
Kız ne taktikler bunlar hahaValla kendine güveni abartıp yapışma sakın ters teper. :) Bir dahaki gidişinde 2 tane kahve ya da tatlı bi şey al götür. Gelirken kahve aldım, size de aldım de. Nasılsa dişini yaparken içemez, öncesinde içmeyi teklif edecek sohbet ortamı olur. :)
Numarası varsa kartında vs. bir gün sonra sızlama yapıuyor dişim diye ara ara yani. :)
Sevgilisi olmadığından emin değilsen yapma ama elin kızını huzursuz edersin, kavgaya sebep olursun valla. :)
ayyy bayıldım çok hoş olmuş :) allah mutluluğunuzu daim etsinAaa, o zaman güzel ...
Ben içeri girerken asık suratlı yaşlı biri bekliyordum.
Ama içeri girdiğimde.... Arkadan 'onlyyyy youuuu....' şarkısı çalmaya başladı
Allah'ım, avcuma tırnaklarımı batırmasam aptal aptal sırıtmayı bırakacağım yoktu resmen.
Çok güzel giyinerek gitmiştim, çok bakımlıydım ve tesadüfe bak dişçi randevumdan önce kuaför randevum vardı, iyi ki önce kuaföre gitmişim, saçım başım tırnaklarım makyajım yapılıydı doğal olarak.
Söylemesi ayıptır, çok da güzel bir gülümsemem ve gülüşüm vardır
Otururken özellikle sol elimi masasının üstüne koyarak oturdum ki yüzük olmadığını görsün. Sağ elimle de sürekli saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ki sağ elimin de boş olduğunu görsün.
Muayenemi oldum, bir iki ufak şikayetimden bahane olsun diye bilerek bahsetmedim. Sonraki kontrolüm için de randevu aldım, ertesi hafta diş hassasiyeti şikayetiyle geri gittim.
Ufak tefek muhabbetler açtım, sürekli gülümsedim. O konuşurken gözlerimi hiç kaçırmadım. Her seferinde giyinip kuşanıp saçlarım yapılı bir şekilde gittim.
Sosyal medya hesaplarını araştırıp bekar olduğunu ve 30 yaşında olduğunu öğrendim. Beğenilerine, okuduğu şeylere baktım. Sevdiği kitaplardan birini çantama atıp muayeneye gittiğimde çantamı yanlışlıkla düşürüp içindekiler dökülmüş gibi yaptım, tabii kitap falan saçılınca hemen yardıma geldi, kitabı gördü oradan laf lafı açtı.
Beni beğendiğini hissetmiştim, onu beğendiğimi elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. Küçük iltifatlar ettiğinde utanıp başımı öne eğiyordum zaten, belki oradan anladı.
Sonra bir gün, dişimi fırçalarken kanadığı bahanesiyle tekrar arayıp randevu istedim. Telefonda bir an sessizlik oldu.
''Diş etin falan kanamıyor, değil mi?'' diye sordu. Ses tonu sıcacıktı.
Boğazım düğümlendi, ''Hayır kanamıyor,'' diyebildim kısık bir sesle. ''O zaman dışarıda bir kahve için randevu vereyim mi?'' dedi, güldük karşılıklı.
Derken, 10 gün sonra evleniyoruz :)
Çok mutluyum, Rabbim iyi ki onu çıkardı karşıma. İyi ki adım atmaya çalışmışım, iyi ki var, iyi ki beni seviyor, dünyanın en şanslı kadını benim
Aaa, o zaman güzel ...
Ben içeri girerken asık suratlı yaşlı biri bekliyordum.
Ama içeri girdiğimde.... Arkadan 'onlyyyy youuuu....' şarkısı çalmaya başladı
Allah'ım, avcuma tırnaklarımı batırmasam aptal aptal sırıtmayı bırakacağım yoktu resmen.
Çok güzel giyinerek gitmiştim, çok bakımlıydım ve tesadüfe bak dişçi randevumdan önce kuaför randevum vardı, iyi ki önce kuaföre gitmişim, saçım başım tırnaklarım makyajım yapılıydı doğal olarak.
Söylemesi ayıptır, çok da güzel bir gülümsemem ve gülüşüm vardır
Otururken özellikle sol elimi masasının üstüne koyarak oturdum ki yüzük olmadığını görsün. Sağ elimle de sürekli saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ki sağ elimin de boş olduğunu görsün.
Muayenemi oldum, bir iki ufak şikayetimden bahane olsun diye bilerek bahsetmedim. Sonraki kontrolüm için de randevu aldım, ertesi hafta diş hassasiyeti şikayetiyle geri gittim.
Ufak tefek muhabbetler açtım, sürekli gülümsedim. O konuşurken gözlerimi hiç kaçırmadım. Her seferinde giyinip kuşanıp saçlarım yapılı bir şekilde gittim.
Sosyal medya hesaplarını araştırıp bekar olduğunu ve 30 yaşında olduğunu öğrendim. Beğenilerine, okuduğu şeylere baktım. Sevdiği kitaplardan birini çantama atıp muayeneye gittiğimde çantamı yanlışlıkla düşürüp içindekiler dökülmüş gibi yaptım, tabii kitap falan saçılınca hemen yardıma geldi, kitabı gördü oradan laf lafı açtı.
Beni beğendiğini hissetmiştim, onu beğendiğimi elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. Küçük iltifatlar ettiğinde utanıp başımı öne eğiyordum zaten, belki oradan anladı.
Sonra bir gün, dişimi fırçalarken kanadığı bahanesiyle tekrar arayıp randevu istedim. Telefonda bir an sessizlik oldu.
''Diş etin falan kanamıyor, değil mi?'' diye sordu. Ses tonu sıcacıktı.
Boğazım düğümlendi, ''Hayır kanamıyor,'' diyebildim kısık bir sesle. ''O zaman dışarıda bir kahve için randevu vereyim mi?'' dedi, güldük karşılıklı.
Derken, 10 gün sonra evleniyoruz :)
Çok mutluyum, Rabbim iyi ki onu çıkardı karşıma. İyi ki adım atmaya çalışmışım, iyi ki var, iyi ki beni seviyor, dünyanın en şanslı kadını benim
Anlamadım bu gerçek mi ?Aaa, o zaman güzel ...
Ben içeri girerken asık suratlı yaşlı biri bekliyordum.
Ama içeri girdiğimde.... Arkadan 'onlyyyy youuuu....' şarkısı çalmaya başladı
Allah'ım, avcuma tırnaklarımı batırmasam aptal aptal sırıtmayı bırakacağım yoktu resmen.
Çok güzel giyinerek gitmiştim, çok bakımlıydım ve tesadüfe bak dişçi randevumdan önce kuaför randevum vardı, iyi ki önce kuaföre gitmişim, saçım başım tırnaklarım makyajım yapılıydı doğal olarak.
Söylemesi ayıptır, çok da güzel bir gülümsemem ve gülüşüm vardır
Otururken özellikle sol elimi masasının üstüne koyarak oturdum ki yüzük olmadığını görsün. Sağ elimle de sürekli saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ki sağ elimin de boş olduğunu görsün.
Muayenemi oldum, bir iki ufak şikayetimden bahane olsun diye bilerek bahsetmedim. Sonraki kontrolüm için de randevu aldım, ertesi hafta diş hassasiyeti şikayetiyle geri gittim.
Ufak tefek muhabbetler açtım, sürekli gülümsedim. O konuşurken gözlerimi hiç kaçırmadım. Her seferinde giyinip kuşanıp saçlarım yapılı bir şekilde gittim.
Sosyal medya hesaplarını araştırıp bekar olduğunu ve 30 yaşında olduğunu öğrendim. Beğenilerine, okuduğu şeylere baktım. Sevdiği kitaplardan birini çantama atıp muayeneye gittiğimde çantamı yanlışlıkla düşürüp içindekiler dökülmüş gibi yaptım, tabii kitap falan saçılınca hemen yardıma geldi, kitabı gördü oradan laf lafı açtı.
Beni beğendiğini hissetmiştim, onu beğendiğimi elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. Küçük iltifatlar ettiğinde utanıp başımı öne eğiyordum zaten, belki oradan anladı.
Sonra bir gün, dişimi fırçalarken kanadığı bahanesiyle tekrar arayıp randevu istedim. Telefonda bir an sessizlik oldu.
''Diş etin falan kanamıyor, değil mi?'' diye sordu. Ses tonu sıcacıktı.
Boğazım düğümlendi, ''Hayır kanamıyor,'' diyebildim kısık bir sesle. ''O zaman dışarıda bir kahve için randevu vereyim mi?'' dedi, güldük karşılıklı.
Derken, 10 gün sonra evleniyoruz :)
Çok mutluyum, Rabbim iyi ki onu çıkardı karşıma. İyi ki adım atmaya çalışmışım, iyi ki var, iyi ki beni seviyor, dünyanın en şanslı kadını benim
Tabii evlendikten sonra, iş yerinde alyans parmaktan çıkmayacak. Evli olduğu belli olsun değil mi?ben de bir diş hekimiyle evliyim, ama onun hastası değildim :) eşimin mesleğini duyan herkes bizim de böyle tanıştığımızı sanıyor. çok beğendim hikayenizi,çok tatlı. Allah mesut etsin. konu sahibi için bişey diyemiyorum. benim eşim de hastalarına çok sıcak,muhabbetli davranır. bir çok bayan da sekretere sorar 'doktor bekar mı?' diye :)
Gerçek, yani Danimarka Prensi değil sonuçta nişanlım, binlerce var diş hekimlerinden.Anlamad
Anlamadım bu gerçek mi ?
Sağol canım, amin :)ayyy bayıldım çok hoş olmuş :) allah mutluluğunuzu daim etsin
Ben aramaya bahanem olsun diye diş hassasiyeti problemimi gizlemiştimKız ne taktikler bunlar haha
Bosa ümit gibi geldiUzun zamandır ilk defa birinden etkilendim diyerek söze başlayayım, buna ben de inanamadım. Erkekler sadece arkadaşım olur hiçbirine farklı gözle bakmadım.
Ama bu diş doktorunu görünce gerçekten etkilendim çok sempatik cana yakındı elime bakması beni süzmesi dikkatimi çekti, yüzük var mı diye baktı heralde ama hakkında bir şey bulamıyorum sadece bekar olduğunu ve yaşıt olduğumuzu biliyorum. Facebook Twitter vs. hesabı yok. Başka bir güne randevu verdi, ne yapabilirim kızlık gururumu hiçe saymadan biraz daha nasıl arkadaşlığını kazanabilirim.
Kaderime kendim mi yön vermeliyim yoksa akışına mı bırakmalıyım. Akışına bırakırsam daha çok beklerim gibi geliyor. Öylesine bi durum değil bu niyetim ciddi, önce tanışmak anlaşabilmek sonrası Allah kerim. Kendime de güveniyorum işim var güzelim cana yakınım, sevgilisi yoksa reddetmez beni heralde :)
Evet kızlar bana biraz akıl verin, çok tecrübesizim böyle konularda kimseye de söyleyemiyorum.
NOT: İlgilenmesini doğal karşılıyorum, ilgilendiği için gönlüm kaymadı, ciddi olsaydı da yine tanışmak isteyecektim, yorumlarınızı buna göre yapın ltfn.
Aaa, o zaman güzel ...
Ben içeri girerken asık suratlı yaşlı biri bekliyordum.
Ama içeri girdiğimde.... Arkadan 'onlyyyy youuuu....' şarkısı çalmaya başladı
Allah'ım, avcuma tırnaklarımı batırmasam aptal aptal sırıtmayı bırakacağım yoktu resmen.
Çok güzel giyinerek gitmiştim, çok bakımlıydım ve tesadüfe bak dişçi randevumdan önce kuaför randevum vardı, iyi ki önce kuaföre gitmişim, saçım başım tırnaklarım makyajım yapılıydı doğal olarak.
Söylemesi ayıptır, çok da güzel bir gülümsemem ve gülüşüm vardır
Otururken özellikle sol elimi masasının üstüne koyarak oturdum ki yüzük olmadığını görsün. Sağ elimle de sürekli saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım ki sağ elimin de boş olduğunu görsün.
Muayenemi oldum, bir iki ufak şikayetimden bahane olsun diye bilerek bahsetmedim. Sonraki kontrolüm için de randevu aldım, ertesi hafta diş hassasiyeti şikayetiyle geri gittim.
Ufak tefek muhabbetler açtım, sürekli gülümsedim. O konuşurken gözlerimi hiç kaçırmadım. Her seferinde giyinip kuşanıp saçlarım yapılı bir şekilde gittim.
Sosyal medya hesaplarını araştırıp bekar olduğunu ve 30 yaşında olduğunu öğrendim. Beğenilerine, okuduğu şeylere baktım. Sevdiği kitaplardan birini çantama atıp muayeneye gittiğimde çantamı yanlışlıkla düşürüp içindekiler dökülmüş gibi yaptım, tabii kitap falan saçılınca hemen yardıma geldi, kitabı gördü oradan laf lafı açtı.
Beni beğendiğini hissetmiştim, onu beğendiğimi elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. Küçük iltifatlar ettiğinde utanıp başımı öne eğiyordum zaten, belki oradan anladı.
Sonra bir gün, dişimi fırçalarken kanadığı bahanesiyle tekrar arayıp randevu istedim. Telefonda bir an sessizlik oldu.
''Diş etin falan kanamıyor, değil mi?'' diye sordu. Ses tonu sıcacıktı.
Boğazım düğümlendi, ''Hayır kanamıyor,'' diyebildim kısık bir sesle. ''O zaman dışarıda bir kahve için randevu vereyim mi?'' dedi, güldük karşılıklı.
Derken, 10 gün sonra evleniyoruz :)
Çok mutluyum, Rabbim iyi ki onu çıkardı karşıma. İyi ki adım atmaya çalışmışım, iyi ki var, iyi ki beni seviyor, dünyanın en şanslı kadını benim
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?