Popüler Konu Düşünce Gücü/Pozitif Düşünce/Olumlamalar


Yepyeni ogrendigim bir teknik var.Ama su an deneyimliyorum sadece.Sanirim bu teknige ait o sorular da.
Yasadigimiz her guzel seyin ardindan soruyoruz sadece, daha nasil guzel olabilir??? Cevaplar sizi fazlasiyla gelip bulacak.Bu aynen basina olmadik kotu seyler gelen insanin daha ne kadar olabilir ki derken daha beterini yasamasi gibi.Ayni prensiple calisiyor : ))) Mesela istediginiz seyler icin yine soruyorsunuz" .... nin gerceklesmesinicin olanaklar nelerdir? " Birakin cevaplansinlar...Hic pesine dusmuyoruz canlar, evren yasalari islesin
 
Kesinlikle haklısın canım daha beteri ne olabilir derler ay Allahım ne yanlış bir söz ....Sen koru dilimizi...
Şu son iki yılda kendi hayatımda o kadar güzel sıçramalar yaşadım ki Şükürler Olsun bir şeyi bekliyorum Allah’ımın izni ile olursa ben de bu yöntem işliyor diyebilirim....
Hemen paylaşıyorum böyle yüksek enerjili niyetleri ve olumlamaları bir kişi bile yapsa ne mutlu bana .... aracı olmak ...
 

Coooktan oldu bile dusun.Eger onu istiyorsan, istedigin zaten sana aittir canim.Bilincaltini ikna et, bir yerlerde o istedigin zaten gerceklesiyor.Zaman bizim sandigimiz gibi hep ileriye olmadigni dusunuyorum.Yani duz bir cizelgede gitmiyoruz.Milyonlarca ihtimaller aciliyor,enerjimiz ve bilincaltimiz hangisiyle uyumluysa onu yasiyoruz.Hayallerimiz bir yerde similasyin seklinde gerceklesiyor zaten isinlanmak titresimimizle uyumlamakla mumkun diye dusunuyorum : ))) İyice ucuyorum tutmayin beni
 

Merhaba
Tam istediğim birşey var olması için nasıl bir yol izlemeli nasıl olumlama yapmalıyım yada imajinasyonmu yapmalıyım diye soracaktım ki bu yazınızı okudum
Şu an çok şaşkınım.
O zaman şükürler olsun istediğim bana ait(daha acemiyim umarım yanlış olmamıştır)

Konuyu hem baştan hem sondan takip ediyorum.daha 35.sayfadayım zamanla oturacak inşallah
 
Uç canım ne güzel .Tamam canım yaparım çok sağol Sana çok şey borçluyum bu sayfayı başlatan pofu hayatdevamedecek gulhilal ftemiz HayallerimGercekOldu sayfa da paylaşım yapan adını unuttuğum bütün arkadaşlarıma da iyiki varsınız
 

Bu kadar olur
İkinci bomba etkisi
Hemen yapıyorum olumlamayı:))
 
Yap canım hayırla sonuçlansın senin için inşallah mutlaka baştan oku topic i az az olsa oku çok fayda göreceksin .

Okuyorum canım fırsat buldukça35.sayfadayım sakin zamanlarda okumak lazım
ama 600.sayfadan beri sonlarıda takipteyimm

İnşallah çok teşekkür ederim
 
Bugünkü niyetim akışta kalmaktı.Bu yazı iyi denk geldi...
 

Onayliyorummm...Hatta bir ara kendi kendime derken buldum, istediklerim hayatima artik cok daha hizli cok daha kolay cok daha ihtisamli sekilde giriyor
 
Selam kızlar.
Sayfaları okuyamadımda son sayfalarda gözüme çarptı haftalık uygulama mı yapıyorsunuz ? Çok hoşuma gitti bi süredir akışkanlık ettim bende günlük olumlamalar yapıyorum. Meditasyon videoları falan dinliyorum.
Ama aranıza katılmak isterim kabul ederseniz
 
Tabiiki kabul ederiz canım hoşgeldin. Hoşumuza giden şeyleri burda paylaşıyoruz.
 
Eyvah! Travmayı Yaşadığınız Yaşta Kaldınız

İnsan zihni çocuklukta yaşadığı ve hayatına şekil veren travmatik olayların duygusal etkilerini bilinçaltına kodlarken, beraberinde olayları yaşadığı “yaşı” da bilinçaltına kaydeder.
Onun içindir ki, bizi yöneten duygu kalıplarının “kaynak anısını” hangi yaşta yaşadıysak, daha sonra kısır döngü halinde bu kalıpları tekrar tekrar yaşarken, yaşımız kaç olursa olsun hiç fark etmez, kendimizi hep o ilk kaynak olayı yaşadığımız yaşta hissederiz.

Kimimizde alınganlık, kırılganlık, kimimizde öfke, kimimizde abartılı bir kendini gösterme çabası, kimimizde terk edilme korkusu, kimimizde lafım dinlenmiyor serzenişi ve kimimizde bir hayal kırıklığı ardından kaçış hali vardır. Bu duygu hallerini yaşarken, çocuk gibi oluruz, hatta ÇOCUKLAŞIRIZ... 40 yaşındaki bir kadın 5 yaşındaki bir çocuk gibi davranır veya 50 yaşındaki bir adam 3 yaşındaki bir bebeğin davranışlarını sergiler.


Şimdi gelelim, bu “travmatik yaş” bulgusunu kimin bulduğuna? Ben bulmadım. ARTT Tekniğinin (Akaşik Kayıtları Dönüştürme Tekniği) mucidi sevgili Güneş Tan’ın bulgusudur bu.

Güneş Tan, yaptığı ARTT seans çalışmaları sırasında, kişilerin bilinçaltından çıkan olayları yaşadıkları yaşların da hala etkin olduğunu gözlemlemiş, tespit etmiş. Bu konunun üzerine gitmiş ve travmatik olayla beraber, travmatik yaşı da temizleme ve dönüştürme çalışmasına dahil etmiş.

Güneş Tan’dan ARTT eğitimi aldığım sırada, bu konu beni çok etkilemişti. Eğitimi bitirip ARTT uzmanı olduktan sonra, onun bize öğrettiği ve gösterdiği gibi, travmatik olaylarla beraber travmatik yaşa da önem veriyor, ikisini birlikte temizleme ve dönüştürme çalışması yapıyorum ve son derece şaşırtıcı ve harika sonuçlar alıyorum.


Bununla bağlantılı olarak, sizlerle bir danışmanımla yaptığım ARTT seansını paylaşmak istiyorum. Bu danışanımın seansı, “travmatik yaş” konusunda son derece somut kanıtlar sunan içeriğe sahipti.

Danışanımla 4 seans yapmıştık daha önce. Çok önemli duygusal kalıpları temizleyip dönüştürmesini sağladık. Ancak hala ilişki hayatı tam istediği gibi gitmiyordu, sağlıklı ve mutlu bir ilişki hayatı mümkün olmamıştı bir türlü.

Önceki seansların olumlu etkisiyle, uzun süredir çakılıp kaldığı eski bir ilişkisini nihayet bırakmayı başarmıştı. Ayrıca, erkeklerin sürekli dertlerini anlatması ve onun “Ben onun derdini dinlersem, o beni sever” yanlış inancı vardı ve kökü babaya dayanan bir kısır döngüydü, onu da artık yaşamadığını, tamamen gittiğini, söyledi. Bundan dolayı mutluydu.

Bu arada, karşısına yeni iki aday çıkmıştı ilişki için. Yeniye açmıştı kendisini. Ancak bazı köklü kalıpları tekrar yaşadığını söyledi, her ikisinde de.

“Yine aynı şey oldu. Ben ne zaman ilgilenmiyorum, inanılmaz bir şekilde peşime düşüyorlar, ilgileniyorlar ama ne zaman ki, ilgimi gösteriyorum, bir bakıyorum, ortadan kayboluyorlar, ilgiyi kesiyorlar. Havalı davranınca, peşimden ayrılmıyorlar.Sevgimi göstermeyeyim
diyorum ama göstermezsem sevgiyi nasıl yaşayacağım? Ben soğuk bir ilişki istemiyorum. Nasıl çıkacağım bu durumdan? Bundan kurtulmak istiyorum,” dedi.

Onu dinledim dikkatlice. Seansların yardımıyla kaydedilen olumlu değişimlerin çok iyi olduğunu, şimdi sıra son yaşadığı iki olayla kendini yeniden gösteren duygu kalıplarına geldiğini, söyledim. Yaşadığın bu iki olay bize, bu seansın konusunu verdi, dedim.


 
İlişkideki Kısır Döngü Senaryo

Seansa başlarken, bana yaşadığın durumla ilgili duygularını bir-iki cümleyle anlat, dedim.

“Önce benimle deli gibi ilgileniyorlar, her gün mesajlar atıyorlar, başkalarından kıskanıyorlar, sürekli bir ilgi halindeler. Ben havalı durdukça peşimden ayrılmıyorlar. Ne zaman onlara sevgimi gösteriyorum, ilgilenmeye başlıyorum, her şey tersine dönüyor. “Çok boğuyorsun, kontrol ediyorsun” gibi bahaneler. Hepsinden aynı sözleri duyuyorum. Sonra ortadan kayboluyorlar. Mesajlar atıyorum, cevap vermiyorlar. Telime dönmüyorlar. Sesim duyuramadığım bir çığlığa dönüşüyor.”

“Sesim duyuramadığım bir çığlığa dönüşüyor,” ifadesi dikkatimi çekti. İlginç geldi, bunun altından bir şey çıkar diye düşünerek, bunu açmasını istedim ondan.

Sanki boşluğa konuşuyorum ya da sesim duvara çarpıyor bana geri dönüyor, sesimi duyuramıyorum, diye açıkladı.

Bu durumu yaratan duyguları ARTT tekniğine göre dışarıya boşaltmakla işe başladık.

Şimdi, son günlerde yaşadığın, bu durumu yoğun yaşadığın bir olayın görüntüsü aklına gelsin, dedim, yönlendirdim onu.

Erkek arkadaşına mesaj attığı bir sahne geldi. “Gene aynı şeyi yaşıyorum. Ona ulaşmaya çalışıyorum, ulaşamıyorum. Mesajlarıma hiç yanıt vermiyor, boşuna çabalıyorum, sesimi duyuramıyorum,” dedi.

Danışanımın ilişki kalıplarıyla ilgili yaşadığı olayları daha önceki seanslarda görüp çalıştığımız için, çıkan sahnenin üzerinde fazla durmadan, direkt geçmişe yönlendirmeye karar verdim. Onun da buna hazır olduğunu hissettim.

ARTT tekniğine göre yönlendirerek, şimdi geçmişe inersin, belki çocukluğuna, belki daha eskiye, bu yaşadıklarının geçmişteki kaynak anısını hatırlarsın rahatlıkla, ben 1’den-3’e sayınca, dedim.

“Köy yeri geldi gözümün önüne” dedi ve “Sanki bütün hayatım köyde geçmiş sanacak insanlar da, çocukken toplasan 2-3 defa gitmişimdir ancak. Neden köy yeri aklıma geldi yine, daha önceki seansta çalışmış, temizlemiştik bunu halbuki,” diye ekledi.

“Tekrar geldiyse vardır bir sebebi. Atmadığımız bir şeyler vardır mutlaka. Aldırma sen ve görüntüye odaklan,” dedim.

Bu arada bir not düşeyim yeri gelmişken, ARTT Tekniğinin güzel yanlarından biri, kişi seans sırasında gördüğü yaşadığı olayı danışmana anlatmak zorunda değil, sadece o olayda hissettiği duyguları söylemesi yeterlidir çalışmanın yapılabilmesi için. Olayı anlatmak isteyip istememesini kişiye bırakırız. Sadece duyguları söylemesinin yeterli olduğunu belirtiriz. Bu bakımdan, insanlar seans alırken, rahat ederler.

Danışanım gördüğü olayı anlatmaya koyuldu, kendi isteği üzerine.

“Köyün sokağında değilim bu sefer, dedemlerin evindeyim,” dedi. “Tuhaf bir ev. Yalnızım. Evin karanlık köşeleri beni korkutuyor.”

Çıkan “evi tuhaf bulmak ve hissettiği korku” duygusunu boşalttırdım ARTT egzersiziyle.

Yeniden sahneye döndürdüm.

“Korku yok şimdi. Yalnız da değilim, annemler mutfakta yemek yapıyor. Dedem içerideymiş. Onun büyük bir odası vardı, orada. İki misafiri varmış, önemli bir iş konuşuyorlarmış, onları rahatsız etmememiz gerekiyormuş ama ben odaya girmek istiyorum. Kapıyı açmak istiyorum,” diye anlattı ve sonra ekledi, “Çok tuhaf, kapının kulpunu tutarken, utanç duygusu hissediyorum.”

“Peki, bu olayı yaşarken, kaç yaşındasın?” diye sordum.

“8 yaşındayım,” diye yanıt verdi.

Utanç duygusunu boşalttırdım ve sahneye yeniden yönlendirdim.

“Kapıyı açtım. Dedem tam karşıda, heybetli ve güçlü bir adam, yanında iki adam var, onlarla ciddi bir konuyu konuşuyor. Beni görünce şaşırdılar. Ben çaktırmadan kenardan dolanarak dedemin yanına gidiyorum,” dedi ve sonra şaşkınlıkla ekledi “Aa, dedemin yanına gittim. Pat diye kasketini aldım ve kafasına bir öpücük kondurdum! Ay çok utandım birden.”

“Peki, neden utandın? Deden kızdı mı yoksa sana?”

“Hayır. Gülümsedi. Diğer adamlar da gülümsüyor,” diye yanıt verdi.

Danışanımın, sevgi gösterilerini ani ve abartılı bir şekilde yapmayı deneyimlemiş olduğunu anladım buradan. Ancak dedesi tarafından iyi karşılanmasına rağmen, hissettiği utanma duygusunun sebebini bu sahnede ortaya çıkaramadık.

Duyguları boşaltınca, yaşadığı başka bir sahne gözünün önüne geldi. Yine 8 yaşında, köyde yaşadığı bir olayın sahnesi.

“Teyzemle tam evden çıkarken, kapıda kuzenimle karşılaşıyoruz. Beni oyun oynamaya davet edecekmiş, onun için gelmiş” dedi.

Bu olayın neden aklına geldiğini, bize hangi bilgiyi vereceğini anlamak için filme odaklanmasını istedim. Oradaki senin içine gir ve ne hissediyor, bana söyle, dedim.
 
Kaynak Anı

“Kuzenim bana sevgiyle bakıyor, gözleri pır pır ışıldıyor. Onu öyle görünce, ben de ona sevgiyle bakıyorum ve oyun oymayı kabul ediyorum,” dedi ama sonra birden şaşkın ve kızgın bir ifadeyle devam etti, “Ben ona sevgimi gösterince, şımardı, “Aa, sen beni seviyorsun, değil mi?” diye şımarıkça konuşuyor şimdi.”


“İşte bak, şımardı ona sevgimi gösterince!” dedi.

Çok önemli bir kaynak olayı yakalamıştık. Sevgisini gösterince, erkeklerin şımarması, havaya girmesi ve ilgiyi kesmesi şeklinde yaşadığı kısır döngüsünün sebebi, kaynak anısı buydu!

Sahneyi anlatmaya devam etmesini istedim. “O şımarınca, sen ne yapıyorsun?” diye sordum.

“Çok öfkelendim, gururuma dokundu. Çok kızgınım. Oyundan vazgeçiyorum, uzaklaşıyorum oradan. O, nereye gidiyorsun, diye soruyor,” dedi.

Çıkan tüm duyguları ARTT egzersiziyle iyice boşalttırdıktan sonra yeniden sahneye döndürdüm.

“Soğuk ve mesafeli davranıyorum bu sefer,” dedi.

“Peki, şimdi kaç yaşındasın? Hala 8 yaşında mı, yoksa büyüdün mü?” diye sordum.

“Şimdi 25 yaşında hissediyorum,” dedi.

Hemen arkasından, neden 25 yaşında hissettiğinin sebebini kavradı ve dedi ki, “Ben uzun süreli ilişkime başladığımda 25 yaşındaydım! Ve başlangıçta, soğuk ve mesafeli davranıyordum, hep o peşimden koşuyordu,” diye ekledi.

Soğuk ve mesafeli olmak da sağlıklı bir davranış değil. Sevgisini birden ve abartılı göstermek ile soğuk ve mesafeli davranmak zıtlığı arasında gidip geliyorsun, sağlıklı bir dengeye kavuşman için, bu zıtlığı temizlemeyim, dedim.

ARTT egzersiziyle, yaşadığı bu zıtlığı atma işlemi yaptırdım.

Ve yeniden sahneye döndürdüm.

“Daha rahatım. Ne fazla sıcak ne fazla soğuk. Bana, oyun oynayalım, diyor ve ben, olur, diyorum, doğal bir ifadeyle. Böyle daha iyi,” dedi.

“Şimdi kaç yaşında hissediyorsun,” diye sordum.

“Şu anki yaşındayım,” diye yanıtladı.

Yaşadığı kısır döngülerin kaynağına inmiş, ortaya çıkarmış ve ARTT tekniğiyle sağlıksız duygu ve inanç kalıplarını temizlemiş dönüştürmüştük.

Ancak tek bir şey kalmıştı, kökü belli ki, başka bir kaynak anıda gizli olan bir duygu; utanç. 8 yaşında, dedesiyle ilgili yaşadığı anısında, sebebi belli olmayan bir duygu olarak ortaya çıktığına göre, kaynağı daha eskiye dayanıyordu.

Önündeki sonsuzluğa odaklanmasını söyledim. Önündeki sonsuzluk, senin Akaşik Kayıtların, orada tüm cevaplar. Kalbinle, ruhunla sorarsan, sanat yanıt verir, dedim.

Ve şu soruyu sormasını istedim, “Utanç duygusunun kaynağı ne? Geçmişte yaşadığın hangi olay bunu yaratmış?”

Bir süre bekledi. Sonra bir olayı hatırladı ve hatırladığına çok şaşırdı.

“İnanmıyorum! 2-3 yaşındaki bir olay aklıma geldi. Hatta 2 yaşındayım, zar zor yürüyorum. Bebeğim daha! Ben bunu nasıl hatırlayabildim? Bu nasıl mümkün oldu?” diye şaşkınlıkla bana sordu.

Bunun üzerine, “Bu ne ki? Anne karnında yaşadığını hatırlayan bile var,” dedim. Ve ekledim, “Hatta ve hatta daha eskiye giden, geçmiş hayatlarını hatırlayanlar var.”

Bunun sebebi, ARTT seansıyla, rahatlayıp Alfa moduna geçtiğinde, zihnin akıl sınırından çıkması, yaşanılan travmatik duyguları boşaltıldıkça, kişinin bilinçaltının unutturduğu tüm olayları hatırlayabiliyor olmasıdır. Çünkü olaylar bir yere gitmiyor, hepsi bizim kayıtlarımızda duruyor.
 
Travmanın Köküne Ulaştık!

Hatırladığı bebeklik anısına yönlendirdim yeniden. Ve oradaki senin içine gir, ne yaşıyor ve ne hissediyor, dedim.

“Kumsaldayız, ayaklarımla beyaz kumlara basıyorum, bunu hissediyorum. Bizim yazlıktaymışız. Bir abi elimi tutuyor, bizim tanıdığımız biriymiş. Ben ona bakıyorum ve onu beğeniyorum,” dedi ve gülümsedi. Sonra devam etti, “Annem biraz ileride oturuyor ve beni ona götürüyormuş. O ara, çok sıkışmışım, çişim gelmiş, anneme yaklaşırken, birden dayanamıyorum, bikinimi sıyırıp olduğum yere çöküp çiş yapıyorum.”

Sonra kırgınlık ve şaşkınlıkla “Aa, abi dehşete düşüyor ve elimi bırakıp, anneme bağırarak sesleniyor “Ne yapıyor bu? Alın bunu buradan.” Ben neye uğradığımı şaşırıyorum ve çok utanıyorum.” dedi.

İşte, “utancın” kaynak anısı karşımızdaydı nihayet!

Danışanıma anlatmaya devam etmesini söyledim.

“O dehşete kapılınca, çok utanıyorum. Anlatmaya çalışıyorum derdimi ama dinlemiyor ki beni. Zaten konuşamıyorum, bebeğim daha, geveleyerek bir şey demeye çalışıyorum, hiç dinlemiyor, beni yargılıyor! Ben çocuğum daha, onun suçu, çok çişim gelmiş napıyım. Kendimi çok kötü hissediyorum. Çiş yaptığımı gördüğü için, kadınlığımdan da çok utanmışım,” dedi.

Burada da, yine abartılı bir şekilde ve aniden bir şey yapması ve karşısındaki kişiyi yaptığıyla şaşırtması teması vardı.

Ve daha önemlisi, seansın başında anlattığı, ilgisini gösterince, erkeklerin ortadan kaybolması ve arkasından yazdığı mesajların yanıtsız kalması, sesini duyuramaması, sesinin adeta duvara çarpıp tekrar kendine döndüğünü hissetmesinin travmatik kaynak anısı da buydu! Çünkü daha 2 yaşında bir bebek olduğu için, henüz düzgün konuşamıyordu, sadece bir şeyler gevelemiş, abi dediği kişi onu dinlememiş ve duymamış bile!

“Konuşmaya çalışmış, derdimi anlatmaya çalışmışım ama sesim içimde yankılanmış!” dedi.

Travmatik Yaşta Hala!


Danışanım, ilişkileri ters dönüp kesilince, partnerlerine ulaşmaya çalıştığı ama ulaşamadığı ve sesini duyurmak isteyip duyuramadığı her olayda kendini 2 yaşında hisseden bir çocuk oluyordu özetle.
ARTT egzersizleriyle çıkan duyguları boşalttırdıktan sonra yeniden sahneye yönlendirdim ve gülümseyerek, “Sahne değişti. Ben yine çişimi yapıyorum ama abi bu sefer elimi bırakmıyor, bana saygı duyuyor ve arkasını dönerek bana gölge yapıyor, başkalarının görmesini engelliyor, beni kolluyor. Kendimi şahane hissediyorum,” dedi.

“Kendini 2 yaşında mı hissediyorsun hala?” diye sordum.

“Hayır. Büyümüş hissediyorum. Saygı ve anlayış görüyorum,” dedi.

ARTT egzersizleriyle, travmayı temizleyip atmakla birlikte, travma yaşını da atmıştık.

Seansın sonunda çıkan olumlu duyguları - saygı ve anlayış görmek, kadın olarak onaylanmak, elinin bırakılmaması vb – özden gelen pozitif duygular olduğu için, yayma işlemi yaptırdım maya gibi. En son olarak, duyguları “bütünleme” işlemini yaptırdım ve seansı bitirdik böylece.

Danışanım, çok şaşırtıcı ve etkileyici bir filmden çıkmış gibiydi.

Seans öncesinde, yüzünde dikkatimi çeken, kalıp gibi duran bir ifade vardı, yüzüne adeta maske gibi yapışmıştı, “üzüntü, şaşkınlık, hayal kırıklığı” içeren bir kalıp gibiydi. Seans sonrasında, o ifadenin gittiğini fark ettim ve bunu ona söyledim. “Yüzünde maske gibi duruyordu. Şimdi, yüzüne hayat geldi,” dedim.


ARTT Uzmanı


Sema Kılıç

 
Yukarıda paylaştığım yazı biraz uzun ama mutlaka okunması gereken bir yazı.

Ben de ara ara artt tekniğini kendime uyguluyorum.Kendimde en çok ilgimi çeken şey,önceleri beni rahatsız eden bir şeyin sebebini artt yöntemiyle aradığımda bilinçaltım çok direnirdi.Hiç bir zaman ilk denemede başarılı olamazdım.Ama şimdi artt tekniğini uyguladığımda eski anılarımın arasında yağ gibi akıyorum adeta.

Bu zamana kadar çok kitap okudum,çok teknik öğrendim.Ama hiç biri artt'den aldığım sonuç kadar etkili olmadı.Bu yöntem gerçekten bir mucize...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…