Konunuza yeni denk geldim, olaylar olmuş, bitmiş, ama zaman geçmiş olmasına rağmen değişmeyecek bir yorumum oldu, yazayım dedim.
Olanları ben yaşasaydım, ilk ve en çok kızacağım, kırılacağım kişi nişanlım olurdu. Arkadaş dediğin, nişanlının yanında dış kapının dış mandalı, çiğ süt de emer, kazığını da görürsün, ne bileyim, arkadaş yani, bir sınırı var ve bir noktada belli şartlar altında her şeyi beklersin. Onun attığı ya da atacağı kazıklara şaşırmam yani.
Ama nişanlı? Beraber ömür geçirilecek teoride. Niyet o.
O şirret şırtoloz "Yaa Berrak duymasın duyarsa istemez verdirmez" dediği anda nişanlınızın "Ulan asıl istemeyecekse daha kötü ya, onun istemeyeceği bir şeyi nasıl hem yapıp hem de saklarım, def ol git yani" demesi lazımdı. Sizin duyup da onay vermeyeceğiniz türlü türlü şey olabilir ileride hayatınız boyunca.
Üstelik Berrak'ın arkasından iş çevirelim diyen kişi de sizin arkadaşınız ve sizin kuzeninizin sözlüsü. Nişanlınız kişiyi tamamen sizin vesilenizle tanıyor, onun için ekstra dış kapının iyice en dış mandalı yani, alakasız. Çift olarak takılıyor olsanız bile. Çift arkadaşlıklarında çok olur bu hani. Sizin arkadaşınız ve sevgilisiyle beraber dörtlü takılırsınız, ama siz ayrılırsanız, arkadaşınızın eski sevgilinizle arkadaşlığa devam etmesi hoşunuza gitmez, vb. Benzer durum.
Ben en büyük kabahati nişanlınızda buldum. Sizin onaylamayacağınız bir duruma karışmamalıydı, arkanızdan iş çevirmenin başrolünde olmamalıydı. Arkadaştır, yapar, ama beraber ömür geçirileceği varsayılan kişi, ııh, nayır, yemezler, kabul edilemez, edilmemeli.
Artık aradan zaman geçmiş, ama bir ara konuyu açıp hayatınız boyunca tekrarlamaması gerektiğini bence açıkça belirtin, zira haberiniz olmadan istememe ihtimaliniz olabilecek bir duruma rahatlıkla karışmış, tekrarlama kapasitesi var görünüyor.