eşim kaynanamı bize benim davet etmemi istiyor. Napcam ben :(

Neden eşinize bu kadar yüz veriyorsunuz Allah aşkına? Sizin ailenizin evinize gelmesini lütfettiğini, ancak kendi annesinin gelmesi için yalvarmanız gerektiğini size nasıl söyleyebiliyor? Bu nasıl bir cür'et ben anlamadım. Gelmesini istemiyorsanız tabi ki yalvarmayacaksınız, gelmezse senden bilirim demiş eşiniz, bu nasıl bir ukalalık böyle. Size hiç mi değer vermiyor. Gerekeni yapın ve tavrınızı net gerekirse sert bir şekilde ortaya koyun.
Kaldı ki bir aylık umre ziyaretinde yalnız kalamayan kv acaba görümce evlenince nerede kalacak? Bu sefer de sizinle oturması için yalvarmanızı mı bekleyecek eşiniz?
 
Tüm yorumlar için teşekkür ediyorum. Serotonin sana ayrıca teşekkür ediyorum. Annem hakkında yazdıklarını okuyunca dayanamayıp ağladım :(

O kadar fazla şey yaşadım ki... Hala yumuşak nasıl yazıyorum?... Doğrusu bunca olana rağmen nasıl gülebiliyorum... Kocamı sevdiğim için mi yapıyorum bu şekilde? Ailem benim en değerlim... Onlara bir şey olursa dayanamam... Ve benim ailemle hiçvakit geçirmeyen biri aileme hakaret ediyor. Bunu nasıl hazmediyorum bilmiyorum. Bu şekilde devam edebilir mi, eder mi bilmiyorum... Bunları her gün sorguluyorum. Ancak bu sıralar üzüntüm hat safhaya çıktı ve sanırım artık üzerime bir duyarsızlaşma çöktü...

Bende hiç suç yok mu? Çok cahildim ben de... Kız kardeşin ya da akıl danışacağın biri olmayınca kendi kendine düşe kalka tecrübe ediyorsun. Şimdi belki o düşmeleri telafi etmek istiyorum, bu evliliği yürüterek... Bakalım ne kadar yürür...

Bu forumu takip ediyordum bir de ben derdimi yazayım belki çare bulurum dedim... İşte buradayım. Yardımlarınıza gerekten ihtiyacım var...
 
Bu pazarlık değilmiş, bu değerini vermekmiş. Normalde kızın annesi babası gelmezmiş, eşim lutfediyormuş... Neyse şimdi bunları hatırladıkça sinirleniyorum :)

ne demek kızın annesi babası gelmezmiş... sen ağaç kovuğundan mı çıktın... madem iş pazarlığa döküldü ben de derdim senin ki ne kadar kalırsa bizde benimkiler de biz de o kadar kalacak,sen ne kadar lütfedersen ben de o kaDAR LÜTFEDİYORUM...
 
anlaşılan ana kuzusu çoğu erkek gibi siz daha 9 aylık evlisiniz gördüğüm kadarıyla eşine bu kadar taviz verme canım tamam seviyorsundur daha yenisiniz ama bunun sonu gelmez bunu unutma onun annesi nasıl kıymetliyse seninkide öyle ailene sende asla laf söyletme :20: birkaç sene sonra annem yanımızda süreklii kalsın der ona göre:19:
 
Eşinize çok sinirlendim, uzun uzun yorum yazıpta sizi etkilemek istemiyorum.

Ama kesinlikle annesini arayıp bırakın yalvarmayı, teklif bile etmeyin, zira o sizin ailenizle sohbet etmeye bile tenezül etmiyor.
 
Gerçekten de ileride bu cümleyi duyabilirim. Ablası(34 yaşında) her ne kadar zor seçen biri olsa da, eğer evlenirse kesin bizimki atlayacaktır anneme ben bakarım diye... Bazen evlendiğime bin pişman oluyorum. Eşim normalde çok iyidir ama bu konular beni çok yıpratıyor. Bir dediğimi iki etmez ama bu konulara gelince de hayır dememi kabul etmez. Acaba diyorum, yaptıklarını ben ona minnet duyayım da bir dediğini iki etmeyeyim diye mi yapıyor diye düşünüyorum bazen.
 
Güzel arkadaşım,

Ben seni üzmek için değil belki biraz düşündürmek için yazdım. Olaylara bakış açın, üslubun, nasıl temiz ve güzel bir aileden geldiğini bilsen nasıl özetliyor. Ailen başkalarının gözünde nasıl olursa olsun, sırf böyle bir evlat yetiştirdikleri için bile takdire değer.. Seni yetiştiren aileden Allah razı olsun.

Eşinin seni ne kadar sevdiğini veyahut sevip sevmediğini öğrenmek zorundasın.. Biliyorum bu irade isteyen bir şey... Biliyorum bu, şu an için cesaret isteyen bir şey... Ancak bir konuda haddim olmadan şunu belirtmek istiyorum... "Aşkta ve evlilikte "emek" kim tarafından veriliyorsa o daha çok seviyordur ve üstelik emek verdikçe "kıymetlendirdiği için" (hak ederek, etmeyerek) daha da çok bağlıyordur kendini evliliğine..." O yüzden bir durup düşünmek lazım.. Bu "emek" hak eden birine mi veriliyor, hak etmeyen birine mi?...

"Evlilik" özellikle kadın için evcilik oyunlarından beri zemini hazırlandığından olsa gerek, bağlayıcıdır. İçimizde var. Hemen adanıveririz.. Alttan alarak düzelecek olan evlilikler vardır, zorlayarak düzeltilecek olanlar vardır, ne yapılırsa yapılsın düzelmeyecek olanlar vardır. Bunu bir kabul etmek gerek aslında.. daha başlarken.. Evliliğinin ve gelin geldiğin ailenin karakterleri nasıl? bu en önemli soru.. Ben eşinin yada bireylerin tek tek karakterini değil... "Evlilik" bütünlüğünün karakterini ve "Aile" karakterini bütünsel olarak soruyorum. Evliliğin agresif bir temel üzerine mi kurulu? Kendini tehdit altında hissediyor musun? Tehdit derken, bazen yapmayacağını düşündüğün yada daha önce asla yapmayacağın şeyleri, bazı küçük şiddetsel (psikolojik) faktörler yüzünden yaparken buluyor musun kendini?... Ya da gelin geldiğin ailenin bütünsel karakteri "pasif-agresif" mi?.. Bu seni tehdit altında hissettiriyor mu?... Doğru bir temel için evlilik ve ailenin karakteri çok mühim...

Diyelim ki böyle... Hemen vazgeçmen gerektiğini söylemiyorum. Burada ikinci soru şu olacak "Eşin seni gerçekten seviyor mu? Evliliğinize gereken önemi ve saygıyı besliyor mu?" bu sorunun cevabına göre hareket etmen gerekir sonrasında.. Seni seven bir erkeğe mutlu bir yuva zemini sağlayabilirsin sabırla.. Seni kaybetmekten korkuyorsa, evliliğinin karakterini değiştirmek için, ailesinin karakterine karşı stratejik davranman, kendi karakterini değiştirmen gerekecek... Yok eğer eşinin sana olan sevgisine karşı içinde şüphe varsa, yanlış evliliktesin zaten..

Bir erkek annesine ne kadar düşkün olursa olsun, evlendiği kadının karakteri zaman içerisinde onu doğru yola ve eşitliğe sevkeder. Yeter ki üslubu ve ölçüsü fevriyetten uzak olsun bu kadının ve eşi kendisini gerçekten çok sevsin... Zaman ister ama evlilik oturduğunda tadından yenmez... Sabır ister ama kadını tüketmez...

Şimdi kendine şunu sormanı istiyorum "Eşin seni gerçekten seviyor mu?"...
Bu sorunun cevabına göre hareket etmen gerekir... Bence hemen cevap verme.. biraz düşün.. Her şeyi ele alarak düşün... Sorgula kendini... Sonra buraya istersen gerçek sorun gördüğün "şey" ile yeni bir konu aç...

Çözüm arıyorsan "Soru" farklı olmalı... Burada gerçekten çok değerli arkadaşlar var, inanılmaz yardım edebilecek...
Ama "soru" doğru olmalı ki, sana yardım edecek cevap bulunsun...

Kıymetli ailenin ellerinden öpüyorum,
Selamlar,
 
Eğer kesin ve net bir şekilde tavrını belli etmezsen bu böyle sürer gider
Bence bugün eşine gerekenleri söyle
ararım ama ısrar etmem
valla k.bakma benim kıymetlim sensin başka kimsenin nazıyla niyazıyla uğraşamam aşkım :) falan filan diye de süslersin
ister kızsın ister küssün
tavır koymazsan bu böyle sürer gider
Annenleri eve almamak mı? yok öyle dünya k.bakmasın
 
Güzel arkadaşım,

Ben seni üzmek için değil belki biraz düşündürmek için yazdım. Olaylara bakış açın, üslubun, nasıl temiz ve güzel bir aileden geldiğini bilsen nasıl özetliyor. Ailen başkalarının gözünde nasıl olursa olsun, sırf böyle bir evlat yetiştirdikleri için bile takdire değer.. Seni yetiştiren aileden Allah razı olsun.

Eşinin seni ne kadar sevdiğini veyahut sevip sevmediğini öğrenmek zorundasın.. Biliyorum bu irade isteyen bir şey... Biliyorum bu, şu an için cesaret isteyen bir şey... Ancak bir konuda haddim olmadan şunu belirtmek istiyorum... "Aşkta ve evlilikte "emek" kim tarafından veriliyorsa o daha çok seviyordur ve üstelik emek verdikçe "kıymetlendirdiği için" (hak ederek, etmeyerek) daha da çok bağlıyordur kendini evliliğine..." O yüzden bir durup düşünmek lazım.. Bu "emek" hak eden birine mi veriliyor, hak etmeyen birine mi?...

"Evlilik" özellikle kadın için evcilik oyunlarından beri zemini hazırlandığından olsa gerek, bağlayıcıdır. İçimizde var. Hemen adanıveririz.. Alttan alarak düzelecek olan evlilikler vardır, zorlayarak düzeltilecek olanlar vardır, ne yapılırsa yapılsın düzelmeyecek olanlar vardır. Bunu bir kabul etmek gerek aslında.. daha başlarken.. Evliliğinin ve gelin geldiğin ailenin karakterleri nasıl? bu en önemli soru.. Ben eşinin yada bireylerin tek tek karakterini değil... "Evlilik" bütünlüğünün karakterini ve "Aile" karakterini bütünsel olarak soruyorum. Evliliğin agresif bir temel üzerine mi kurulu? Kendini tehdit altında hissediyor musun? Tehdit derken, bazen yapmayacağını düşündüğün yada daha önce asla yapmayacağın şeyleri, bazı küçük şiddetsel (psikolojik) faktörler yüzünden yaparken buluyor musun kendini?... Ya da gelin geldiğin ailenin bütünsel karakteri "pasif-agresif" mi?.. Bu seni tehdit altında hissettiriyor mu?... Doğru bir temel için evlilik ve ailenin karakteri çok mühim...

Diyelim ki böyle... Hemen vazgeçmen gerektiğini söylemiyorum. Burada ikinci soru şu olacak "Eşin seni gerçekten seviyor mu? Evliliğinize gereken önemi ve saygıyı besliyor mu?" bu sorunun cevabına göre hareket etmen gerekir sonrasında.. Seni seven bir erkeğe mutlu bir yuva zemini sağlayabilirsin sabırla.. Seni kaybetmekten korkuyorsa, evliliğinin karakterini değiştirmek için, ailesinin karakterine karşı stratejik davranman, kendi karakterini değiştirmen gerekecek... Yok eğer eşinin sana olan sevgisine karşı içinde şüphe varsa, yanlış evliliktesin zaten..

Bir erkek annesine ne kadar düşkün olursa olsun, evlendiği kadının karakteri zaman içerisinde onu doğru yola ve eşitliğe sevkeder. Yeter ki üslubu ve ölçüsü fevriyetten uzak olsun bu kadının ve eşi kendisini gerçekten çok sevsin... Zaman ister ama evlilik oturduğunda tadından yenmez... Sabır ister ama kadını tüketmez...

Şimdi kendine şunu sormanı istiyorum "Eşin seni gerçekten seviyor mu?"...
Bu sorunun cevabına göre hareket etmen gerekir... Bence hemen cevap verme.. biraz düşün.. Her şeyi ele alarak düşün... Sorgula kendini... Sonra buraya istersen gerçek sorun gördüğün "şey" ile yeni bir konu aç...

Çözüm arıyorsan "Soru" farklı olmalı... Burada gerçekten çok değerli arkadaşlar var, inanılmaz yardım edebilecek...
Ama "soru" doğru olmalı ki, sana yardım edecek cevap bulunsun...

Kıymetli ailenin ellerinden öpüyorum,
Selamlar,

Çok güzel bir yorum olmuş yine. Yok üzmedin beni duygulandırdın. Senden de Allah razı olsun, o güzellik gören gözdedir...

Aileleri aslında baskıcı, diğer eltilerim onların dediğinden başkasını yapmıyor, ama ben biraz inatçıyımdır, bildiğimden başkasını yapmam ve eşimin ailesinde lise ve üniversite okumuş tek bayan benim. Bu nedenle benim onlar gözünde farklı bir imajım var. Bir şey yapılırken ben daha baskın gelebiliyorum eğer gelmezsem de yapmıyorum. Belki yanlış yapıyorum ama dönüp dolaşıp benim dediğime geliyorlar. Ailenin yapısını 10 aydır anlayamadım, çok garipler, aslında birbirlerini sevmiyorlar, çünkü kaç defa şahit oldum birbirlerinin arkasından attıklarına ama birbirlerinden de geçmiyorlar. Ablalar erkek kardeşlerini kocalarından çok öpüp sarılıyorlar, abiler kız kardeşleriyle karılarından daha yakın oluyorlar. Çok garipler... Hala anlayamadım ve bir sırları var gibi... Henüz eşimin de bana söylemediği... Evlendiğimden beri öyle hissediyorum...Aileyi geçelim çünkü hala çözümleyemediğim bir aile yapısı...

Eşimle çok tartışmamız oldu, özellikle de sınav zamanı memlekete gidince... Sanırım eşim ailemin beni doldurmasından korkup daha da aksileşiyor.(bu konuda ablasını suçluyorum çünkü eşimi dolduruyor) Tabi iletişim yalnızca telefonla da olunca halini anlatmak gittikçe güçleşiyor. İşte bu dönemlerden birinde çok büyük kavga ettik. Konuyu hatırlamıyorum ama evliliğimizin başından beri hiç ağzımıza almadığımız kelimeyi(boşanma) eşim yine de ağzına almadan ilk defa ima etti. Ben de çok kızgındım, çünkü ben haklıydım, eşim anlamadan dinlemeden kızmıştı. Ben ses çıkarmadım. Sonra telefonları kapattık. Gece 3 gibi aradı. İkimizi de uyku tutmamıştı. Çok pişman oldu, bunu dediğine ve benden ayrılmak istemediğini falan söyledi. Bana değerli olduğumu her fırsatta hissettiriyor, sevdiğini elinden geldiğince gösteriyor, mesela sınavlar bizi ayırdığında dayanamayıp ağlıyor... Beni sevdiğini düşünüyorum... Zaten ikili ilişkilerimizde bugüne kadar hiç sorun yaşamadık. Aileler araya girmedikçe huzurumuz yerinde...

İşte sorun bu çelişkilerde çıkıyor eşimi seviyorum ama ailesini sevmiyorum, eşim beni seviyor ama ailemi sevmiyor. Tartışmalarımız da zaten bizimle ilgili olmaz. Bu konu dışında hiç bir problemimiz yok Allaha şükür... Ve ben mesela ailemin hatalı olduğu konu varsa kabul ediyorum ve "haklısın, onlar da belki başka türlü düşünmüştür" diyorum ve olayı yumuşatmaya çalışıyorum. Ancak ben haklı bile olsam eşim ailesinin melek olduğunu onların hata yapmayacağını düşünüyor. Belki diyorum sebebi uzun yıllar ailesi ile yaşayıp onların gelin dedikodularını dinlemesidir. Eltilerim de eşime göre hep hatalıdır.

Şimdi soruyorum eşim değişir mi...
Ben onu biraz değiştirebilir miyim...
Beklentim yalnızca aileme saygı göstermesi ve bir olayda benim tarafımda olması(eğer benim tarafımda olsa tartışmaktan vazgeçerim, yeter ki eşim bana hak versin) Ailesi ile görüşsün tamamdır ama biraz daha seyrek...
İlerde çocuğumuz olursa (inşallah) çözüm olur mu? Gerçi örnek aldığı abisi, karısını ve çocuklarını bırakıp geride, kız kardeşinin yanında zaman geçiriyor. Bu nedenle memlekete dönmek de istemiyorum. Tamam gurbet murbet de en azından kim ne demiş duymuyorum.
Ne yapmam gerekiyor? Bu evlilik daha huzurlu nasıl yürür?
 
Aileleri aslında baskıcı, diğer eltilerim onların dediğinden başkasını yapmıyor, ama ben biraz inatçıyımdır, bildiğimden başkasını yapmam ve eşimin ailesinde lise ve üniversite okumuş tek bayan benim. Bu nedenle benim onlar gözünde farklı bir imajım var. Bir şey yapılırken ben daha baskın gelebiliyorum eğer gelmezsem de yapmıyorum. Belki yanlış yapıyorum ama dönüp dolaşıp benim dediğime geliyorlar. Ailenin yapısını 10 aydır anlayamadım, çok garipler, aslında birbirlerini sevmiyorlar, çünkü kaç defa şahit oldum birbirlerinin arkasından attıklarına ama birbirlerinden de geçmiyorlar. Ablalar erkek kardeşlerini kocalarından çok öpüp sarılıyorlar, abiler kız kardeşleriyle karılarından daha yakın oluyorlar. Çok garipler... Hala anlayamadım ve bir sırları var gibi... Henüz eşimin de bana söylemediği... Evlendiğimden beri öyle hissediyorum...Aileyi geçelim çünkü hala çözümleyemediğim bir aile yapısı...

Ne güzel özetlemişsin aslında.. Tahmin ediyorum onun ailesi ile senin aranda gelişen herşey, buna "... soyadı sonradan alınmaz, doğulur" gibi çıkışlar da dahil olmak üzere (cahilce olduğunu kabul ediyorum), biraz da yapından ötürü kaynaklanıyor olabilir. Bildiğinden başkasını yapmıyor oluşun takdire şayan... Ancak üslubta hatalar var sanırım.. Özgüven ile ukalalık sınırını belki biraz karıştırdığın yerler olmuştur.. Hepimizin oluyor... Bunu sen fark edemezsin.. Zaten aileye girişin ile birlikte "yeni" oluşunun verdiği etki ile seni irdeleyen, ince eleyip sık dokuyan, biraz haklı/haksız önyargılar taşıyan "yeni" aile fark edebilir.. Galiba ufak tefek hataların olmuş ve bunu tolere edebilecek bir aileye de gelin gitmemişsin.. Karşılıklı bir küçümseme söz konusu gibi geldi bana... Yanlış anlama, elimden geldiğince dostane ve cümlelerinden yola çıkarak yazıyorum.

Aile arasında ki sarmaş dolaş, yılış ilişki hiç hoş değil.. Tahmin ediyorum içten çok zayıf bir aile ve bu nedenle dıştan bayağı bağlı görünüyorlar. Gizlenen bir şey olduğunu göstermez bu.. Sadece en ufak bir agresiflikte domino taşı gibi düşebilecek bir yapıya sahip olduklarını gösterir. Dolayısıyla kendi içlerinde ki problemlere odaklanmaktan çok, dışarıdan aldıkları ve yabancı gördükleri insanlara sarar, yapay sorun oluştururlar. Bu yapay sorunlar, yapay bir bağlılık getirir.. Dolayısıyla da kişiler yapmacık bir bağın içine girebilir. Dışarıdan ne kadar yılış yılış olduklarını fark edemezler.. Ne kadar abartırlarsa, o kadar bu bağın kuvvetleneceği yönünde yanlış bir kanıları vardır. Oysa ilişkileri gerçekte çok zayıftır, birbirlerini kaybetmekten korkarlar.. Haklı olduklarını gösteriyor mu bu? Asla.. sağlıksız ilişkileri olduğunu gösteriyor.. Burada bence sen haklısın.. Ne yazık ki içlerinde tartıştıkları gün tam olarak aile bağları yerine oturacak. Elbette dışarıya mana bulmayı bırakırlarsa..

Eşimle çok tartışmamız oldu, özellikle de sınav zamanı memlekete gidince... Sanırım eşim ailemin beni doldurmasından korkup daha da aksileşiyor.(bu konuda ablasını suçluyorum çünkü eşimi dolduruyor) Tabi iletişim yalnızca telefonla da olunca halini anlatmak gittikçe güçleşiyor. İşte bu dönemlerden birinde çok büyük kavga ettik. Konuyu hatırlamıyorum ama evliliğimizin başından beri hiç ağzımıza almadığımız kelimeyi(boşanma) eşim yine de ağzına almadan ilk defa ima etti. Ben de çok kızgındım, çünkü ben haklıydım, eşim anlamadan dinlemeden kızmıştı. Ben ses çıkarmadım. Sonra telefonları kapattık. Gece 3 gibi aradı. İkimizi de uyku tutmamıştı. Çok pişman oldu, bunu dediğine ve benden ayrılmak istemediğini falan söyledi. Bana değerli olduğumu her fırsatta hissettiriyor, sevdiğini elinden geldiğince gösteriyor, mesela sınavlar bizi ayırdığında dayanamayıp ağlıyor... Beni sevdiğini düşünüyorum... Zaten ikili ilişkilerimizde bugüne kadar hiç sorun yaşamadık. Aileler araya girmedikçe huzurumuz yerinde...

Eşinin neden ailenin seni dolduracağı yönünde ilginç bir düşüncesi var anlayamıyorum.. Sokma akıl ile olmaz bu (Görümcenin telkini).. Bildiği ne var? Ailen ve eşin arasında ne geçti... Bir şey geçmediyse, ailen hakkında neyi biliyor olabilir... Bu çok önemli... (Elbette ne olursa olsun o "aile" çıkışını yapamaz)
"Ayrılık" korkusu aileden kalma kalıtsal bir travma olabilir. Bunu hemen sevginize yormayın. Sağlıksız bir bağlılığı da olabilir. Önce iki kutsalın bir teraziye konması lazım. Benim sorduğum soru tam olarak şu idi, eşiniz doğduğu aile ile doyduğu aileyi teraziye koysa... Hangisi ağır basar?... Bu size gerçek sevgiyi gösterecek... Tabi ki bunu seçim olarak söylemiyorum. Ama gerçekten haklı olduğunuzda mesela?.... Çünkü kaybetme korkusu sizde daha baskın... Bu önceki postlarınızda "kıpkırmızı" parlıyor...

İşte sorun bu çelişkilerde çıkıyor eşimi seviyorum ama ailesini sevmiyorum, eşim beni seviyor ama ailemi sevmiyor. Tartışmalarımız da zaten bizimle ilgili olmaz. Bu konu dışında hiç bir problemimiz yok Allaha şükür... Ve ben mesela ailemin hatalı olduğu konu varsa kabul ediyorum ve "haklısın, onlar da belki başka türlü düşünmüştür" diyorum ve olayı yumuşatmaya çalışıyorum. Ancak ben haklı bile olsam eşim ailesinin melek olduğunu onların hata yapmayacağını düşünüyor. Belki diyorum sebebi uzun yıllar ailesi ile yaşayıp onların gelin dedikodularını dinlemesidir. Eltilerim de eşime göre hep hatalıdır.

İstisnaların kaideyi bozmadığı o belli başlı evlilikler hariç olmak üzere... İnan bana bütün evliliklerin ilk bir kaç senesinde yıkıcı tartışmalar "aileler" konusunda çıkar zaten.. Onun dışında herşey sütlimandır..
Aileleri sevmek zorunda değilsiniz. Kimse bu dayatmayı yapamaz.. Ancak mutlak surette "saygılı" olunmak durumunda.. Siz de bu saygı hissedilir derecede var zaten... ancak eşinizin nefreti çok abes... Anlaşılmaz... Bu kadar takmasında ki neden nedir, inanın çok merak ettim...
İlk zamanlar yukarıda koyulttuğum cümle gibi düşünmesi normaldir... Ama düşünmenin dışında uykusuz geceler geçirip mehtaba dalıp psikolojik şiddet uyguluyorsa bu anormaldir... Arkası daha derin gelecek demektir zamanla...

Şimdi soruyorum eşim değişir mi...
Ben onu biraz değiştirebilir miyim...
Beklentim yalnızca aileme saygı göstermesi ve bir olayda benim tarafımda olması(eğer benim tarafımda olsa tartışmaktan vazgeçerim, yeter ki eşim bana hak versin) Ailesi ile görüşsün tamamdır ama biraz daha seyrek...
İlerde çocuğumuz olursa (inşallah) çözüm olur mu? Gerçi örnek aldığı abisi, karısını ve çocuklarını bırakıp geride, kız kardeşinin yanında zaman geçiriyor. Bu nedenle memlekete dönmek de istemiyorum. Tamam gurbet murbet de en azından kim ne demiş duymuyorum.
Ne yapmam gerekiyor? Bu evlilik daha huzurlu nasıl yürür?


Bir önce ki postumda "aile ve evliliğinizin karakterine göre" karakter değiştirmeniz gerektiğinden bahsetmiştim... Siz değişirseniz, herşeyin rengi değişir... Bu arada "ÇOCUK" kesinlikle ve kesinlikle çözüm olmaz... inanın herşeyi mahvedersiniz.. Önce siz bir değişin, herşey rayına otursun... Bebek sonra gelir... Siz çocuk yaparsanız eşiniz size ve çocuğa bağlanmaz.. Çocuğunuzu annesine teslim eder.. O baksın ister.. ve hatta düşünemeyeceğiniz kadar enteresan taleplere girebilir çocukla ilgili... Aman derim...

Şimdi soruyorum size.. Siz değişebilir misiniz?
 
Ne güzel özetlemişsin aslında.. Tahmin ediyorum onun ailesi ile senin aranda gelişen herşey, buna "... soyadı sonradan alınmaz, doğulur" gibi çıkışlar da dahil olmak üzere (cahilce olduğunu kabul ediyorum), biraz da yapından ötürü kaynaklanıyor olabilir. Bildiğinden başkasını yapmıyor oluşun takdire şayan... Ancak üslubta hatalar var sanırım.. Özgüven ile ukalalık sınırını belki biraz karıştırdığın yerler olmuştur.. Hepimizin oluyor... Bunu sen fark edemezsin.. Zaten aileye girişin ile birlikte "yeni" oluşunun verdiği etki ile seni irdeleyen, ince eleyip sık dokuyan, biraz haklı/haksız önyargılar taşıyan "yeni" aile fark edebilir.. Galiba ufak tefek hataların olmuş ve bunu tolere edebilecek bir aileye de gelin gitmemişsin.. Karşılıklı bir küçümseme söz konusu gibi geldi bana... Yanlış anlama, elimden geldiğince dostane ve cümlelerinden yola çıkarak yazıyorum.

İşte ailesine yapacak hiç bir şeyim yok,diyecek hiçbir sözüm yok... Bu yapıyı eleştirisiz kabul etmem ve eşimin hatrı için katlanmam gerekiyor sanırım... Başka çözüm bulamıyorum... Doğrusu benim ailem yapmacık değildir,yüzüne bakınca görürsün ne düşündüğünü, ne hissettiğini. Ancak sanırım bizi de kendileri gibi zannettiler ve her şeyin altında bir sorun aradılar. Böyle olunca da iyi niyeti bir yere kadar koruyabiliyorsun. Küçümseme olayına gelince, bu aile ile karşılaşana kadar kendini bu kadar yücelten kimse görmedim. Tabi içlerine girince anlatılanı göremedim, göremeyince de ben de onları küçük görmüş olabilirim.

Aile arasında ki sarmaş dolaş, yılış ilişki hiç hoş değil.. Tahmin ediyorum içten çok zayıf bir aile ve bu nedenle dıştan bayağı bağlı görünüyorlar. Gizlenen bir şey olduğunu göstermez bu.. Sadece en ufak bir agresiflikte domino taşı gibi düşebilecek bir yapıya sahip olduklarını gösterir. Dolayısıyla kendi içlerinde ki problemlere odaklanmaktan çok, dışarıdan aldıkları ve yabancı gördükleri insanlara sarar, yapay sorun oluştururlar. Bu yapay sorunlar, yapay bir bağlılık getirir.. Dolayısıyla da kişiler yapmacık bir bağın içine girebilir. Dışarıdan ne kadar yılış yılış olduklarını fark edemezler.. Ne kadar abartırlarsa, o kadar bu bağın kuvvetleneceği yönünde yanlış bir kanıları vardır. Oysa ilişkileri gerçekte çok zayıftır, birbirlerini kaybetmekten korkarlar.. Haklı olduklarını gösteriyor mu bu? Asla.. sağlıksız ilişkileri olduğunu gösteriyor.. Burada bence sen haklısın.. Ne yazık ki içlerinde tartıştıkları gün tam olarak aile bağları yerine oturacak. Elbette dışarıya mana bulmayı bırakırlarsa..

Vallahi bu konu ancak bu kadar güzel açıklanır:) Yorum bile yapamayacağım. Aynen dediğiniz gibi hemen dıştan bir sorun bulup tüm aile bireyleri o soruna odaklanıyor.

Eşinin neden ailenin seni dolduracağı yönünde ilginç bir düşüncesi var anlayamıyorum.. Sokma akıl ile olmaz bu (Görümcenin telkini).. Bildiği ne var? Ailen ve eşin arasında ne geçti... Bir şey geçmediyse, ailen hakkında neyi biliyor olabilir... Bu çok önemli... (Elbette ne olursa olsun o "aile" çıkışını yapamaz)
"Ayrılık" korkusu aileden kalma kalıtsal bir travma olabilir. Bunu hemen sevginize yormayın. Sağlıksız bir bağlılığı da olabilir. Önce iki kutsalın bir teraziye konması lazım. Benim sorduğum soru tam olarak şu idi, eşiniz doğduğu aile ile doyduğu aileyi teraziye koysa... Hangisi ağır basar?... Bu size gerçek sevgiyi gösterecek... Tabi ki bunu seçim olarak söylemiyorum. Ama gerçekten haklı olduğunuzda mesela?.... Çünkü kaybetme korkusu sizde daha baskın... Bu önceki postlarınızda "kıpkırmızı" parlıyor...

Eşim evlenmeden önce, bir erkek arkadaşı eşime kaynanasının evde her şeye karıştığını ve evde kendinden çok sözü geçtiğini falan anlatmış. Ve her sorun olduğunda eşimle paylaşmış. Benim annem de çok konuşkandır ama bunu bana ya da eşime karışmak için söylemez sadece amacı nasihat vermektir. Eşim bu durumu arkadaşının durumuna benzetti. Defalarca durumu anlattım ama nafile... Eşim sürekli annemin üzerimde etkisi olduğunu falan söyledi. Annem de garibim içinde ne varsa dışındadır. İlk evlendiğimiz günlerde başım şiddetli bir şekilde ağrıdı. Ben de evlenmeden önce bir kaç kişi ile konuşmuştum, ne olur ne olmaz ilaç içme dediler. Ben de ağrılara ve eşimin ailesinin ısrarına rağmen içmedim. Eşime de odamızda dedim ilaç içmek sakıncalı olabilirmiş diye. Sonra annem aradı ve başımın ağrıdığını öğrenince o da ilaç içme ne olur ne olmaz dedi. Aradan zaman geçti ve anneme ilaç içmedi diye kaynanam beni şikayet etmiş. Annem de ben içme dedim demiş. Bunu duyunca hepsi birden annemin bana karıştığını falan söylediler. Eşim kızdı... Olayın aslını anlatsam da kimse inanmadı. Bir de eşim en küçük erkek kaynanam ve görümcem gelinlerini hep eşimin yanında eleştirmiş onlar doğru da yapsa yanlış da yapsa hep suçlu olmuş, eşim bu nedenle ister istemez çok çabuk doluyor. Görümcem ise kendine öyle güvendirmiş ki eşimi. Görümcem ne diyorsa odur. Lafı öyle kıvırır ki görümcem sanki anlattıklarından onu iyilik meleği zannedersin...

İstisnaların kaideyi bozmadığı o belli başlı evlilikler hariç olmak üzere... İnan bana bütün evliliklerin ilk bir kaç senesinde yıkıcı tartışmalar "aileler" konusunda çıkar zaten.. Onun dışında herşey sütlimandır..
Aileleri sevmek zorunda değilsiniz. Kimse bu dayatmayı yapamaz.. Ancak mutlak surette "saygılı" olunmak durumunda.. Siz de bu saygı hissedilir derecede var zaten... ancak eşinizin nefreti çok abes... Anlaşılmaz... Bu kadar takmasında ki neden nedir, inanın çok merak ettim...
İlk zamanlar yukarıda koyulttuğum cümle gibi düşünmesi normaldir... Ama düşünmenin dışında uykusuz geceler geçirip mehtaba dalıp psikolojik şiddet uyguluyorsa bu anormaldir... Arkası daha derin gelecek demektir zamanla...

Eşimin takmasındaki neden de apayrı bir konu :) İnanın o kadar çok şey var ki hangi birini yazayım bilemediğim için parça parça anlatıyorum. Kusura bakmayın :)

Yukarıda da dediğim sebeplerin yanında, önceki yazımda da dediğim gibi sorunlarımı kız kardeşim olmadığı için en yakınım olarak annemi gördüğüm için ona anlattım. Tabi nereden bileyim annelerin böyle sorunları işitince dolup da bir gün taşacağını. Annem taşmış ve annemin en yakın arkadaşı olan eşimin ablası(konuyu eşimin ablası başlatmış) ile biraz tartışmışlar. Ben ve eşimde tatilden evimize dönüyoruz. Annem sinirle aradı ve eşimi istedi. Ben sakin olmasını falan istedim (çünkü biz yola çıkmadan ablası bana demediğini bırakmadığı için böyle bir sıkıntı çıkacağını biliyordum. Neyse yalvarsam da eşim telefonu aldı ve sinirle in çabuk arabadan dedi bana. Sen de anan da diye başlayarak demediği küfürler bırakmadı. Babam çok sakin yapıdadır ve olayları dışarıdan izleyip kimin haklı kimin haksız olduğunu bilir. O tüm olanlara rağmen dedi ki hadi dedikoduyu boşverin kadınların boş işleri bu dese de, eşimin ailesine eğlence çıktı, didiklediler konuyu... Sonunda annem ve babam alttan aldılar. Babamın o halini hatırladıkça hala gözlerim dolar ağlarım. Bu olayda suçluyum tamam ama olaya neden tek taraflı bakılıyor anlamıyorum. Eşime her şeyi güzelce anlattım ama eşim tabi ki kendi ailesini haklı gördü. Eşim bu olaydan beri annem ya da babam dediğimde küfürleri sayıyor. Bu olayda ben de sinir krizi geçirdim. Normalde çok sakinim ve o tatilden öyle huzurla dönüyordum ki... Ancak beni yolda çevirip bu tür olaylara neden oldular. Ben de sinirle her şeye karışan çok bilmiş ablasına demediğimi bırakmadım. Eşime o varsa ben yokum dedim. Eşim de o hep yanımda olacak dedi. Ben de al o ablanı... diye başlayan bir cümleyi söyledim. Bu tartışmada en ağır cümlem buydu. Eşimin ise anneme babama demediği söz kalmadı. Tüm bunlara rağmen ben eşimin ailesinden özür diledim. Bir kaç defa aradım yalnızca ben haksızmışım gibi. Normal eşimin ailesini aramaya devam ediyordum ama baktım kimsenin umurunda değilim. Ben de kendi kendime takılıyorum şimdi kimseyi aramıyorum. Onların seslerini bile duymak istemiyorum. İşte olay bu... Benim haksızlığımla dolu belki de...

Eşim bir daha böyle bir olay olursa sanırım bu defa yüzüme bile bakmadan ailesini tercih eder...


Bir önce ki postumda "aile ve evliliğinizin karakterine göre" karakter değiştirmeniz gerektiğinden bahsetmiştim... Siz değişirseniz, herşeyin rengi değişir... Bu arada "ÇOCUK" kesinlikle ve kesinlikle çözüm olmaz... inanın herşeyi mahvedersiniz.. Önce siz bir değişin, herşey rayına otursun... Bebek sonra gelir... Siz çocuk yaparsanız eşiniz size ve çocuğa bağlanmaz.. Çocuğunuzu annesine teslim eder.. O baksın ister.. ve hatta düşünemeyeceğiniz kadar enteresan taleplere girebilir çocukla ilgili... Aman derim...

Şimdi soruyorum size.. Siz değişebilir misiniz?

İşte karakterimi nasıl değiştireceğim. Tüm bu olanlara rağmen onlar gibi olmak... Eşimi seviyorum ama sevgisinden tam emin olamıyorum. Ailesini kabullenemiyorum. Eşim tek başına o kadar farklı ki. Sanki o aileden değil... Neyse çok uzun oldu. Ancak yine de yaşadıklarım anlata anlata bitmez... Bana üşenmeden cevap yazdığınız için çok teşekkür ederim. İnşallah yormuyorumdur sizi...
 
yahu arkadaşlar ne olur yani kadın gelse kalsa çok mu zor hürmet hizmet etmek.. sonuçta oda eşinin annesi.. yani seninde annen.. eşine duyduğun sevgi onun emekleri neticesinde... bu kadar abartmamak lazım !!
 
Eşinizinki yanlış bir yaklaşım, siz kayınvalidenizin evladı değilsiniz ki. Sizin yapmanız gereken saygıda kusur etmemek, ihtiyaç durumunda elinizden geldiğince destek olmaktır.

Eşiniz her türlü evlatlığını yapsın ama sizin sınırlarınıza girmeden. Sonuçta annesine hürmetine mani olmuyorsunuz değil mi?

Bence konuşun eşinizle.
 
Son düzenleme:
erkeklerin bu anacı olma tutkuları bizi bir gün öldürür. yani ne demekmiş: düşündüm biraz... "ne düşündün""ablam umreye gidince anneme ne olacağını düşünmediğini"
al kafasına vur resmen. kızları var oğulları var derken 10 kişiden fazla eder. bana mı kaldı düşünmek..
töbe töbe...
hadi sen gelin olarak yarım ağız bir kere de bakalım senden günah gitsin de ısrar edecek bir durum yok ortada.üstelik yeni evli de sayılırsın. diğerlerinde kalıversin. sana da gelir 1 hafta
 
Bu pazarlık değilmiş, bu değerini vermekmiş. Normalde kızın annesi babası gelmezmiş, eşim lutfediyormuş... Neyse şimdi bunları hatırladıkça sinirleniyorum :)
Bu ZİHNİYETTE BİR ADAMIN ASLA VE ASLA BAK ASLA DİYORUM DEDİĞİNİ YAPMAM.İKİ DÜNYA BİR ARAYA GELSE YAPMAM.ÖYLE BİR KABUL EDER Kİ BANA EMRİVAKİ YAPMAMASI GEREKTİĞİNİ,ONUN ANNESİNE DÜŞKÜNLÜĞÜNÜN BENİ BAĞLAMADIĞINI VE KIZ ANASI GELEMEZ ERKEK ANASI GELİR GİBİ SAÇMA SIĞ İĞRENÇ CAHİLANE BİR DÜŞÜNCENİN BENİM HAYATIMDA YER ETMEYECEĞİNİ.
 
anlaşılan eşiniz zayıf yönünüzü bulmuş hep oradan vuruyor
Önceki konularda da eşimin annesine düşkünlüğünden bahsetmiştim. İşte şimdi de eşim ablası(bekar ve annesi ile kalıyor) umreye gittiği için bize gelip bizde kalmasını istiyor.(7 kardeşi daha var ve onların evi daha yakın) Artık bizde kalmasına bir şey demiyorum ama sanki ben çok istiyormuşum gibi annesine ısrar edecekmişim lütfen bize gel bizde kal diye... Ne yapmalıyım bilmiyorum. Eşime ben ısrardan hoşlanmam dedim ne bana yapılmasından ne de başkasına yapmaktan. Ancak evliliğimizin ilk aylarında bunu zorla bana yaptırdı. Şimdi ise yapmak istemiyorum. Sizce ne yapmalıyım.

Ve eşim bir konuyu öyle söylüyor ki ne diyeceğimi şaşırıp kalıyorum. Geçen gün uyku tutmamış. Noldu dedim. Yok bir şey biraz düşündüm dedi. Ne düşündüm dedim. Saçma sapan şeyler dedi ve söylemedi. Sonra ısrar ettim ve bana ablasının umreye gideceğini benimse onun annesinin ne yapacağını hiç düşünmediğimi, bize davet etmediğimi falan filan... Anlayacağınız lafı öyle gediğine koydu ki, zaten ağzı laf yapamayan ben sadece ağzım açık şaşkın bakışlarla karşılık verebildim. İşte bahaneler uydurdum, Ramazanda burada olursa nasıl oruç tutacak dedim, burası çok sıcak olur dedim, zaten annen şeker hastası falan dedim. Ama sıkıldım bu şekilde laf oyunlarından... Yok mu bir çözüm... Ben eşimin bu oyunlarına nasıl karşılık vereceğim... Benim ağzım nasıl laf yapacak?
 
yahu arkadaşlar ne olur yani kadın gelse kalsa çok mu zor hürmet hizmet etmek.. sonuçta oda eşinin annesi.. yani seninde annen.. eşine duyduğun sevgi onun emekleri neticesinde... bu kadar abartmamak lazım !!

Elbette gelip kalacak evladının evi nihayetinde ama bence sorun bu değil. Sorun eşin hanımına olmaması gereken sorumluluklar yüklemesi.


Bu arada tüm yorumları okumadım, konu sahibemiz evime gelmesin demiyor herhalde :26:...
 
Elbette gelip kalacak evladının evi nihayetinde ama bence sorun bu değil. Sorun eşin hanımına olmaması gereken sorumluluklar yüklemesi.


Bu arada tüm yorumları okumadım, konu sahibemiz evime gelmesin demiyor herhalde :26:...



bende o şekilde algılamadımm.. diğer evlatların bu sorumluluğu üstlenmemesi kendi ayıpları herkes kendinden sorumlu biz evlat olarak elimizden geleni diğerlerinden bir beklenti olmadan yapalımm .. söylemek istediğim bu tabiki ısrara gerek yok ama insan eşi için ısrarada katlanabilir..
 
Back
X