- Konu Sahibi Evcilkaktus19
-
- #61
Evet haklisin canim kesinlikle zorunda değil asnasin da zaten bende asmam, ama esim kvdrmin beni sevmediğini boyle art niyetli şeyler yaptigini kabul etmiyor iste. Benim De tek derdim bunu kabullendirememek.
3,5 yaşında kızım var bizde haftada bir oradaydık görümce ile kavga çıktı en sonunda bana küfür etti akşamlar gidip gelmeyi kestim zaten aylardır eşimle birlikte gitmiyoruz çünkü eşim olayı öğrendikten sonra bi akşam gittiğimizde bana küfür eden bağıran görümceme öpüp para vermişti uzun zamandır gitmiyorum o yüzden sadece gündüz görümce yokken gidip geliyordum bu sabah eşim gideceğiz bu akşam orda yemek yiyeceğiz diye ısrar etti giTmeyeceğim gittiğimde böyle böyle yaptın dedim unutmuştum dedi unutmamalıydın falan filan dedim atıştık ama benim sözüm de net bundan sonra GİTMİYCEM...O gitme gelme kavgalari ben 8 aylik hamileyken her gittiğimde dip köşe temizliğe kalkismasindan sonra bitti artik bizde :) kendi evini zor temizliyorken gidip orda dip köşe temizlik yapip geliyordum esim kendisi dedi gitme bundan sonra diye annesine de kizmisti kiz zor yuruyi zaten sen temizlik yaptiriyorsun diye. Simdi çocuk da olunca sürekli gidip gelemiyorhz zaten ayda 1 ancak.
Çocuğunuz var mu bilmiyorum yoksa olunca gidip gelme konusu daha rahat olur merak etmeyin hele bir de çocuk başka ortama girince huysuzlaniyorsa gidip gelnezsiniz bahaneniz de hazir olur
Amacim hayatından cikarmak yada soğutmak değil sadece hakli olduğumu bilmesi. Boyle kimse görmeyince kendimi haksizliga ugramis gibi kotu hissediyorum.neden kabullendirince ne olacak bence sende normal değilsin bu ne hırs yahu adamın annesi sonuçta napcak kabullenip kadını hayatından mı çıkartsın öldürsün mü napsın ne kadar abartmışsın ya
Mesafe koymak en güzeli kimseyle gerektiğinden fazla yakin olmicaksin aslında.3,5 yaşında kızım var bizde haftada bir oradaydık görümce ile kavga çıktı en sonunda bana küfür etti akşamlar gidip gelmeyi kestim zaten aylardır eşimle birlikte gitmiyoruz çünkü eşim olayı öğrendikten sonra bi akşam gittiğimizde bana küfür eden bağıran görümceme öpüp para vermişti uzun zamandır gitmiyorum o yüzden sadece gündüz görümce yokken gidip geliyordum bu sabah eşim gideceğiz bu akşam orda yemek yiyeceğiz diye ısrar etti giTmeyeceğim gittiğimde böyle böyle yaptın dedim unutmuştum dedi unutmamalıydın falan filan dedim atıştık ama benim sözüm de net bundan sonra GİTMİYCEM...
Ben bunu kendi çabala sağladım aslında görümce olayından sonra da kimsenin laf etmeye yüzü kalmadı pek, önceden istesem de mesafe koyamıyordum ben uzak dursam onlar yapışıyordu ama şimdi mesafeliyim onlar da kabul etti artık hemen hemen.Mesafe koymak en güzeli kimseyle gerektiğinden fazla yakin olmicaksin aslında.
Amacim hayatından cikarmak yada soğutmak değil sadece hakli olduğumu bilmesi. Boyle kimse görmeyince kendimi haksizliga ugramis gibi kotu hissediyorum.
bayağı uzun ama okuyalım ozellikle kvile ilgili sıkıntıları olanlar
Gelin arabasında âdeta cenaze havası vardı. Gelin ve damadın ikisi de bir karış suratla, hiç konuşmadan oturuyorlardı. Düğün az önce bitmiş, evlerine gidiyorlardı. Arabaya oturana kadar düğünde ikisi de zoraki gülümsemişlerdi. Artık bütün enerjileri bitmişti.
Oysa bu günü ne çok beklemişlerdi… İki yıl olmuştu tanışmalarına. Çok sevmişlerdi birbirlerini. Düğün günü ömrünün en mutlu günü olacak diye düşünmüştü Mehlika. Bu yüzden bugünü burnundan getiren kayınvalidesini bir kaşık suda boğmak istiyordu. Kayınvalidesi hiç kimseyi dinlememiş, ucuza gelsin diye kendi istediği düğün salonunu tutmuştu. Salon davetlilere küçük gelmiş, ayakta kalanlar olmuştu.
Mehlika ve annesi “Ele güne mahcup olduk!” diye çok fena sinirlenmişlerdi. Mehlika düğün boyunca söylenmese Abdullah için bir problem yoktu. Anne babası aksaklıkları gidermek için uğraşıyorlardı. Ayakta kalanlara sandalye ve masa ayarlamaya çalışıyorlardı.
Düğün bittiğinde Mehlika salonda anne babası ile vedalaştı. Annesinin yüzünden düşen bin parçaydı. “Seviyorum, âşığım demeseydin ben bu pintilere kız mı verirdim?” diye söylendi. Mehlika ne diyeceğini bilemedi. Babası kimseye göstermemeye çalışarak eline bir zarf tutuşturdu. “Bunu eve gidince mutlaka oku.” diye eğilip kulağına fısıldadı. Mehlika zarfı çantasının içine koydu.
Eve varana kadar hiç konuşmadılar. Kapıya geldiklerinde Abdullah anahtarı çıkardı, kilidin üzerine taktı fakat kapıyı açmadı. Döndü, Melika’ya baktı:
“Karıcığım gel şu an itibariyle bütün tatsızlıkları dışarıda bırakalım ve evimize iki sevgili olarak girelim. Yaşadığımız hiçbir şey bizden daha mühim değil.” dedi.
Mehlika “Tamam…” diyemedi. Düğün boyunca içinde biriktirip söyleyemediği şeyler vardı. Onları Abdullah’a söylemeden rahat edemezdi.
“Senin için söylemek kolay…” dedi. “Düğünüm burnumdan geldi. Tabii annenin yaptıklarını duymak istemiyorsun. Bundan sonra anneni asla görmek istemiyorum.”
“O düğün aynı zamanda benim de düğünümdü, sen üzüldüğün için benim de burnumdan geldi… Ne yapalım, olan oldu. Bunların hepsini dışarıda bırakalım diye sana gül uzatıyorum.”
“Kapıyı aç, ben çok yorgunum, ayakta durur halim yok.” dedi Mehlika.
“İyi o zaman, ben de yorgunum, bu akşam düğüne ait hiçbir şey duymak istemiyorum, yarın konuşuruz.” dedi ona karşılık Abdullah.
Evlerine girdiler ve hiç konuşmadan sessizce yattılar. Birbirlerine dokunmak bile istemiyorlardı. Mehlika düğün gecesi giymek için hazırladığı seksi ipek gecelik yerine ayıcıklı pjama takımlarını giyip yatağın bir ucuna kıvrıldı. Abdullah da diğer ucuna yattı. Çok yorgun olmalarına rağmen ikisini de uyku tutmuyordu, yatakta dönüp durdular.
Mehlika’nın aklına babasının verdiği zarf geldi. Yataktan usulca kalkarak çantasını alıp salona geçti. Zarfı açtığında içinden bir mektup çıktı. Babası ona mektup yazmıştı. Merak içinde hemen okumaya başladı.
Sevgili kızım, Mehlikam!
Bugün yuvadan uçtun. Artık kendi yuvanı kurma zamanı. İnşallah çok mutlu olursun. Mutluluğuna katkısı olsun diye bir baba olarak sana nasihatlerim var. Bunları sana söylemeyi düşündüm fakat “Söz uçar, yazı kalır…” derler. Kalıcı olsun diye yazmaya karar verdim.
Belki diyeceksin ki “Baba senin çok mutlu bir evliliğin mi vardı ki bana nasihat ediyorsun?” Biliyorum kızım, mutlu bir evliliğimiz yok, zaten bunun için yazıyorum sana.
Biz annenle birbirimize âşık olarak evlenmiştik; fakat aşkımız pek uzun ömürlü olmadı. Ben de annen de hata yaptık. Bu aşkın neden bittiğini, neden sevgisiz bir evliliğe kendimizi mahkûm ettiğimizi ben ayrı izah ediyorum, annen de kendine göre açıklıyor. “Kızlar annelerini model alır.” derler. Beni annenden soğutan hataları bu yüzden yazıyorum ki sen de aynısını yapma. Çünkü sen bir kadın olarak erkeklerin nelerden çok incindiğini bilemezsin. Bu sözlerim kulağına küpe olsun.
Yavrucuğum, erkeği üç şey çok incitir:
Birincisi: Karısı tarafından saygı görmemek, adam yerine konmamak erkeği çok incitir ve karısına olan sevgisini bitirir. Kadın kocasını evin reisi olarak değil de terbiye edilmesi gereken bir çocuk olarak görür, tenkit eder, azarlarsa yani erkeğin erkek olmasına izin vermezse karı-koca arasında muhabbet olması mümkün değildir. Aman kızım, kocana saygılı ol ki o da sana sevgisini göstersin.
İkincisi: Bir kadın kocasının ailesini sevmiyorsa, saygı duymuyorsa erkek karısına çok kırılır.
Canım kızım, eşinin ailesine saygılı ol ve onları sevmeye gayret et. Arkalarından konuşma. Hataları elbette olacaktır, hepimizin olduğu gibi. Hatalarına takılma, gözünde büyütme.
Hiçbir erkek “Seni çok seviyorum aşkım ama anneni sevmiyorum…” diyen bir kadının sevgisinin gerçek olduğuna inanmaz. Kadınların çoğu bu ifadeyle söylemese de eşlerine annesini sevmediğini her vesile ile anlatırlar. Bir erkeğe “Annen dedikoducu, annen cimri, annen arkamdan konuşuyor, annen temiz değil…” denmesi erkek için “Sen dedikoducu, kötü bir kadının kötü oğlusun…” demektir. Erkekler bunu “Sen kötü kadının iyi oğlusun…” diye anlamazlar.
Erkekler korumacıdır. Vatanı aileyi korumak bizim vazifemizdir. Sadece eşimizi ve çocuklarımızı değil; annemizi ve kız kardeşlerimizi de korumak isteriz.
Kocanın annesi hakkında söyleyeceğin her kötü söz; kocanın kalbine attığın kocaman bir ısırıktır. O ısırık yüreğini kanatır, içini sızlatır. Isırık izleri yan yana çoğaldıkça büyük bir yaraya dönüşür. O yaralı yürekle seni ne kadar sevmesini bekleyebilirsin?
Erkeğin kalbi kadınındır; kadının kalbi de erkeğindir. Eşin kalbinde senin sevgini taşıdığı için o kalp sana aittir. O kalbi kırma, yaralama, iyi bak ki sevginiz zarar görmesin.
Kocana annesinin hatalarını göstermek için boş yere uğraşıp onu kırma. Kadınlar zannederler ki biz erkekler annelerimizin hatalarını görmüyoruz. Oysa annelerimizin bütün hatalarını görürüz; fakat eşlerimize itiraf etmek zorumuza gider. Annemiz nasıl küçükken bizi koruyup kollamışsa biz de onu koruyup kollamak isteriz. İşte bu yüzden kadın kayınvalidesinin hatalarını söyleyince erkek hatasını gördüğü halde annesini savunur.
Kayınvaliden senin arkandan konuşsa bile sen onun için kötü bir şey söyleme kızım. Birbirini kötüleyen iki kadının ortasında kalan erkek daha çok annesinin tarafında olur, ona inanır. Onunla kan bağı ve uzun bir geçmişi vardır. Onu doğuran, büyüten, üzerinde o kadar emeği olan annesine sırtını dönüp karısının yanında yer almak istemez. Akıllı bir kadın hiçbir zaman kocasını annesi ile kendi arasında bırakmaz.
Kocana annesinin hatalarını göstermek istiyorsan ona annesini öv, annesi hakkında iyi şeyler söyle. Mesela annesi:”Karın kötü, dağınık…” diyor; sen “Annen çok iyi bir kadın, onu seviyorum” diyorsun. Ne düşünür erkek? “Karım ne kadar iyi bir kadın, demek ki annem onu kıskandığı için arkasından konuşuyor.” O zaman annesi senin için ne söylerse söylesin kocan ona inanmaz, tam aksi, güzel tutumundan dolayı seni takdir eder.
İşte böyle güzel kızım. Kocanın ailesi ile uğraşma. Sevginize kendi elinle zarar verme. Kayınvaliden ne yaparsa yapsın, sen doğru davranışı gösterirsen mutluluğunuza gölge bile düşüremez.Gelinler yardım etmezse kayınvalideler evliliklere zarar veremezler.Kocanla yapacağın hiçbir tartışmaya ailesini karıştırma. Ailelerimiz bizim zayıf yanlarımızdır. Onlara gücümüz yetmez, istesek de değiştiremeyiz onları. Bu yüzden kocanı hiçbir zaman zayıf noktasından vurma ki senden nefret etmesin.
Üçüncüsü: Bir babanın kızına söylemesi ne kadar uygun olur bilmiyorum ama erkeğin yatakta karısı tarafından reddedilmesidir. Bu da erkeği çok fazla yaralar, incitir, karısından soğutur.
Sevgili kızım Mehlika’m,
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Sözlerimi okuyup geçme, bu sözlerde yılların tecrübesi var. Bunları annene anlatamadım, biz mutlu olamadık; ama sen anla ve mutlu ol kızım.
Seni çok seven baban.
Mehlika, elinde mektup, uzun uzun düşündü. Mektubu iki kez daha okudu. Sonra gitti, bu gece için önceden hazırladığı geceliğini giydi, saçlarını taradı ve yatağa girip sırtı dönük yatan kocasına sarıldı. Kulağına “Tatsızlıkları bir daha açmamak üzere geride bırakacağıma ve bundan sonra ‘sevdiğimi doğuran kadına’ iyi davranacağıma söz veriyorum.” dedi. Ona dönüp bakan kocasının gözlerinde gördüğü sevgiden dünyada daha değerli hiçbir şeyin olmadığını düşündü
süper bir yazı cok begendim herkes okumalı kesinliklebayağı uzun ama okuyalım ozellikle kvile ilgili sıkıntıları olanlar
Gelin arabasında âdeta cenaze havası vardı. Gelin ve damadın ikisi de bir karış suratla, hiç konuşmadan oturuyorlardı. Düğün az önce bitmiş, evlerine gidiyorlardı. Arabaya oturana kadar düğünde ikisi de zoraki gülümsemişlerdi. Artık bütün enerjileri bitmişti.
Oysa bu günü ne çok beklemişlerdi… İki yıl olmuştu tanışmalarına. Çok sevmişlerdi birbirlerini. Düğün günü ömrünün en mutlu günü olacak diye düşünmüştü Mehlika. Bu yüzden bugünü burnundan getiren kayınvalidesini bir kaşık suda boğmak istiyordu. Kayınvalidesi hiç kimseyi dinlememiş, ucuza gelsin diye kendi istediği düğün salonunu tutmuştu. Salon davetlilere küçük gelmiş, ayakta kalanlar olmuştu.
Mehlika ve annesi “Ele güne mahcup olduk!” diye çok fena sinirlenmişlerdi. Mehlika düğün boyunca söylenmese Abdullah için bir problem yoktu. Anne babası aksaklıkları gidermek için uğraşıyorlardı. Ayakta kalanlara sandalye ve masa ayarlamaya çalışıyorlardı.
Düğün bittiğinde Mehlika salonda anne babası ile vedalaştı. Annesinin yüzünden düşen bin parçaydı. “Seviyorum, âşığım demeseydin ben bu pintilere kız mı verirdim?” diye söylendi. Mehlika ne diyeceğini bilemedi. Babası kimseye göstermemeye çalışarak eline bir zarf tutuşturdu. “Bunu eve gidince mutlaka oku.” diye eğilip kulağına fısıldadı. Mehlika zarfı çantasının içine koydu.
Eve varana kadar hiç konuşmadılar. Kapıya geldiklerinde Abdullah anahtarı çıkardı, kilidin üzerine taktı fakat kapıyı açmadı. Döndü, Melika’ya baktı:
“Karıcığım gel şu an itibariyle bütün tatsızlıkları dışarıda bırakalım ve evimize iki sevgili olarak girelim. Yaşadığımız hiçbir şey bizden daha mühim değil.” dedi.
Mehlika “Tamam…” diyemedi. Düğün boyunca içinde biriktirip söyleyemediği şeyler vardı. Onları Abdullah’a söylemeden rahat edemezdi.
“Senin için söylemek kolay…” dedi. “Düğünüm burnumdan geldi. Tabii annenin yaptıklarını duymak istemiyorsun. Bundan sonra anneni asla görmek istemiyorum.”
“O düğün aynı zamanda benim de düğünümdü, sen üzüldüğün için benim de burnumdan geldi… Ne yapalım, olan oldu. Bunların hepsini dışarıda bırakalım diye sana gül uzatıyorum.”
“Kapıyı aç, ben çok yorgunum, ayakta durur halim yok.” dedi Mehlika.
“İyi o zaman, ben de yorgunum, bu akşam düğüne ait hiçbir şey duymak istemiyorum, yarın konuşuruz.” dedi ona karşılık Abdullah.
Evlerine girdiler ve hiç konuşmadan sessizce yattılar. Birbirlerine dokunmak bile istemiyorlardı. Mehlika düğün gecesi giymek için hazırladığı seksi ipek gecelik yerine ayıcıklı pjama takımlarını giyip yatağın bir ucuna kıvrıldı. Abdullah da diğer ucuna yattı. Çok yorgun olmalarına rağmen ikisini de uyku tutmuyordu, yatakta dönüp durdular.
Mehlika’nın aklına babasının verdiği zarf geldi. Yataktan usulca kalkarak çantasını alıp salona geçti. Zarfı açtığında içinden bir mektup çıktı. Babası ona mektup yazmıştı. Merak içinde hemen okumaya başladı.
Sevgili kızım, Mehlikam!
Bugün yuvadan uçtun. Artık kendi yuvanı kurma zamanı. İnşallah çok mutlu olursun. Mutluluğuna katkısı olsun diye bir baba olarak sana nasihatlerim var. Bunları sana söylemeyi düşündüm fakat “Söz uçar, yazı kalır…” derler. Kalıcı olsun diye yazmaya karar verdim.
Belki diyeceksin ki “Baba senin çok mutlu bir evliliğin mi vardı ki bana nasihat ediyorsun?” Biliyorum kızım, mutlu bir evliliğimiz yok, zaten bunun için yazıyorum sana.
Biz annenle birbirimize âşık olarak evlenmiştik; fakat aşkımız pek uzun ömürlü olmadı. Ben de annen de hata yaptık. Bu aşkın neden bittiğini, neden sevgisiz bir evliliğe kendimizi mahkûm ettiğimizi ben ayrı izah ediyorum, annen de kendine göre açıklıyor. “Kızlar annelerini model alır.” derler. Beni annenden soğutan hataları bu yüzden yazıyorum ki sen de aynısını yapma. Çünkü sen bir kadın olarak erkeklerin nelerden çok incindiğini bilemezsin. Bu sözlerim kulağına küpe olsun.
Yavrucuğum, erkeği üç şey çok incitir:
Birincisi: Karısı tarafından saygı görmemek, adam yerine konmamak erkeği çok incitir ve karısına olan sevgisini bitirir. Kadın kocasını evin reisi olarak değil de terbiye edilmesi gereken bir çocuk olarak görür, tenkit eder, azarlarsa yani erkeğin erkek olmasına izin vermezse karı-koca arasında muhabbet olması mümkün değildir. Aman kızım, kocana saygılı ol ki o da sana sevgisini göstersin.
İkincisi: Bir kadın kocasının ailesini sevmiyorsa, saygı duymuyorsa erkek karısına çok kırılır.
Canım kızım, eşinin ailesine saygılı ol ve onları sevmeye gayret et. Arkalarından konuşma. Hataları elbette olacaktır, hepimizin olduğu gibi. Hatalarına takılma, gözünde büyütme.
Hiçbir erkek “Seni çok seviyorum aşkım ama anneni sevmiyorum…” diyen bir kadının sevgisinin gerçek olduğuna inanmaz. Kadınların çoğu bu ifadeyle söylemese de eşlerine annesini sevmediğini her vesile ile anlatırlar. Bir erkeğe “Annen dedikoducu, annen cimri, annen arkamdan konuşuyor, annen temiz değil…” denmesi erkek için “Sen dedikoducu, kötü bir kadının kötü oğlusun…” demektir. Erkekler bunu “Sen kötü kadının iyi oğlusun…” diye anlamazlar.
Erkekler korumacıdır. Vatanı aileyi korumak bizim vazifemizdir. Sadece eşimizi ve çocuklarımızı değil; annemizi ve kız kardeşlerimizi de korumak isteriz.
Kocanın annesi hakkında söyleyeceğin her kötü söz; kocanın kalbine attığın kocaman bir ısırıktır. O ısırık yüreğini kanatır, içini sızlatır. Isırık izleri yan yana çoğaldıkça büyük bir yaraya dönüşür. O yaralı yürekle seni ne kadar sevmesini bekleyebilirsin?
Erkeğin kalbi kadınındır; kadının kalbi de erkeğindir. Eşin kalbinde senin sevgini taşıdığı için o kalp sana aittir. O kalbi kırma, yaralama, iyi bak ki sevginiz zarar görmesin.
Kocana annesinin hatalarını göstermek için boş yere uğraşıp onu kırma. Kadınlar zannederler ki biz erkekler annelerimizin hatalarını görmüyoruz. Oysa annelerimizin bütün hatalarını görürüz; fakat eşlerimize itiraf etmek zorumuza gider. Annemiz nasıl küçükken bizi koruyup kollamışsa biz de onu koruyup kollamak isteriz. İşte bu yüzden kadın kayınvalidesinin hatalarını söyleyince erkek hatasını gördüğü halde annesini savunur.
Kayınvaliden senin arkandan konuşsa bile sen onun için kötü bir şey söyleme kızım. Birbirini kötüleyen iki kadının ortasında kalan erkek daha çok annesinin tarafında olur, ona inanır. Onunla kan bağı ve uzun bir geçmişi vardır. Onu doğuran, büyüten, üzerinde o kadar emeği olan annesine sırtını dönüp karısının yanında yer almak istemez. Akıllı bir kadın hiçbir zaman kocasını annesi ile kendi arasında bırakmaz.
Kocana annesinin hatalarını göstermek istiyorsan ona annesini öv, annesi hakkında iyi şeyler söyle. Mesela annesi:”Karın kötü, dağınık…” diyor; sen “Annen çok iyi bir kadın, onu seviyorum” diyorsun. Ne düşünür erkek? “Karım ne kadar iyi bir kadın, demek ki annem onu kıskandığı için arkasından konuşuyor.” O zaman annesi senin için ne söylerse söylesin kocan ona inanmaz, tam aksi, güzel tutumundan dolayı seni takdir eder.
İşte böyle güzel kızım. Kocanın ailesi ile uğraşma. Sevginize kendi elinle zarar verme. Kayınvaliden ne yaparsa yapsın, sen doğru davranışı gösterirsen mutluluğunuza gölge bile düşüremez.Gelinler yardım etmezse kayınvalideler evliliklere zarar veremezler.Kocanla yapacağın hiçbir tartışmaya ailesini karıştırma. Ailelerimiz bizim zayıf yanlarımızdır. Onlara gücümüz yetmez, istesek de değiştiremeyiz onları. Bu yüzden kocanı hiçbir zaman zayıf noktasından vurma ki senden nefret etmesin.
Üçüncüsü: Bir babanın kızına söylemesi ne kadar uygun olur bilmiyorum ama erkeğin yatakta karısı tarafından reddedilmesidir. Bu da erkeği çok fazla yaralar, incitir, karısından soğutur.
Sevgili kızım Mehlika’m,
Benim söyleyeceklerim bu kadar. Sözlerimi okuyup geçme, bu sözlerde yılların tecrübesi var. Bunları annene anlatamadım, biz mutlu olamadık; ama sen anla ve mutlu ol kızım.
Seni çok seven baban.
Mehlika, elinde mektup, uzun uzun düşündü. Mektubu iki kez daha okudu. Sonra gitti, bu gece için önceden hazırladığı geceliğini giydi, saçlarını taradı ve yatağa girip sırtı dönük yatan kocasına sarıldı. Kulağına “Tatsızlıkları bir daha açmamak üzere geride bırakacağıma ve bundan sonra ‘sevdiğimi doğuran kadına’ iyi davranacağıma söz veriyorum.” dedi. Ona dönüp bakan kocasının gözlerinde gördüğü sevgiden dünyada daha değerli hiçbir şeyin olmadığını düşündü
Selam kizlar benimki çok büyük bir dert değil ama yine de canimi sıkıyor iste.
Kvdemi sevmem o da beni sevmez zaten. Ben pek belli etmem ama o haliyle, tavriyla gerekse laf sokmalariyla hep belli eder. Benim için zerre önemi yok ama eşim beni deli ediyor.
Tamam yeri geldiğinde beni çok güzel savunur. Hakli olduğumu da söyler,tabi uzun uğraşlar ve konusmalar sonrasında. Ama adam sanki annesini saf, temiz, iyilik meleği gibi görüyor. Agzindan ne ciksa inaniyor. Fesatin kiskancin teki olduğunu görmüyor ya da bana belli etmiyor bilmiyorum.
Gecen gün ordaydik. Duvarlarında esimle benim resimlerimiz vardi. Kaynanam o resmi kaldirmis. Ben fark etmedim etsem de artik umurumda değil zaten. Esim fark etmiş annesine sordu nerde diye.(o rresim oraya zoraki asilmisti zaten eşimin israrlari sonucu). Neyse kaynanam bi afalladi sorunca sonra, gecen gün duvarları sildim de filan dedi birşeyler geveledi. Esimde sesini cikarmadi.
Eve gelince esime dedim şakayla karisik zaten bana tahammülü yok kadincagizin bide gözünün onun de resim mi olacak diye.
Esimdr başladı yok temizlik yapmus da, duvar silmiş De bilmem ne. Yahu madem duvarlari silmiş sildikten sonra bütün resimleri tablolari geri asmis da bi bizimkini mi unutmus. Belli ki kasitli. Ama esim bunu kabul etmiyor. Ben de 'bütün resimler tablolar asilmis da bi bizimkini unutmuş kadincagiz tühh' dedim. Öyle deyince de guluyo sesini cikarmiyor. Herşey ortada değil mi sizce de? Esim farkinda ama daha fazla soğukluk cikmasin diye belli etmiyo olabilir mi?
Kusura bakmayin uzun oldu biraz.
kzııım benimki düğün fotoğraflarımdan beni kesmiş de oğlunu bırakmış yanına kendi resmini yapıştırmış haline şükrt bence
Bi tablo konusunu bu kadar nasil uzattiniz? Sahsen ben izin vermezdim, kv nin evinde esimle resmimizin asili olmasina. Kadin baktikca, kimbilir neler derSiz resminiz kalkti diye sitem ediyorsunuz. Hem sevmiyoruz birbirimizi diyorsunuz, hemde neden resmimizi kaldirdi diyorsunuz. Çelişkiler çeliskiler çeliskiler
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?