Bazı yorumlarda evlenmeden önce bir arada yaşamayanların büyük riske girdikleri kuvvetle vurgulanmış.
Aynı evde yaşamadan evlenen hüsrana uğruyor da diğerlerinin bir garantisi mi var?
Tüm mutsuz evliliklerin muhatapları evlilikten önce aynı evi paylaşmayanlar mı?
Bu ülkede eşi tarafından katledilenler olduğu gibi nikahsız birliktelik yaşadığı adamlar tarafından öldürülen sayısız kadın da var.
Birlikte yaşadığı sevgilisi tarafından aldatılan, dolandırılan...
Yani bu münasebeti bir sağlamcılık olarak görmek, bu sayede adamın huyunu suyunu öğrenmeyi artı olarak algılamak her zaman geçer akçe olamıyor.
Adam henüz sevgiliyken, haftada bir görüşüp bir cafede sakin sakin otururken de bağıra bağıra "evlenince ben seni aldatırım" diyebilir yan masadaki kızı keserken...
Aynı evde yaşarken yan odada başka bir kızla yazışırken de.
Yani kızın adamın gerçek yüzünü görmeye niyeti yoksa, verilen akılları görmezden geliyorsa, aptal aşık modunda dolanıyorsa çocuğun peşinde, değil aynı evde yaşamak ensesine yapışıp onunla yirmi dört saat dolaşsa da gerçek yüzünü göremez...
Yeterince uyanık, mantıklı ve elbette biraz da şanslıysa ayda bir de görüşse adamın ciğerini öğrenir.
Aksi halde değil haftada birkaç kez görüşen sevgililerin, iş, güç, okul, askerlik vs sebebiyle yılda birkaç kez bir araya gelebilen çiftlerin asla mutlu evlilikleri olamazdı.
Bir de şu var.
Siz istediğiniz kadar bu topraklarda aynı evde yaşamaya sıcak bakın, karşınızdaki erkek ya da ailesinin en azından belli üyeleri hatta çoğunlukla kendi aileniz bu konuya mesafeli olacak, erkek arkadaşıyla aynı evi paylaşıp ev arkadaşlarından Aysel, Müjde vs diye bahseden kızlardan olacaksınız mesela.
"Ben evlenmeden birlikte yaşamaya karşı erkekler ve aileleriyle muhatap değilim" diyeceksiniz belki.
İşte bu ülkede, o küçük azınlıkta büyük şansı yakalamak da kolay iş değil.
Birlikte yaşadığınız çocukla ilgili konunuz da bunun ispatı.
Umarım kafanızdaki soru işaretlerinden en doğru kararla kurtulursunuz.