Banımı yedim, geri geldim ve bir kez daha ban yesem de hatta tamamen üyelikten de men etseler yine de doğru bildiğimi yazmaya geldim.
Hatta Mune Hanıma da özelden aynı yazıyı paylaştım.
***
Bu konu maalesef sizlerin savunduğu dozda ya da Kaolina Hanım'ın konusundaki gibi bir naifliği içermiyor.
Üslup olarak, adeta dalga geçer gibi "4 haftalık mıymış neymiş", "deli gibi uğraşanlar", "çocuk diye yalvaranlar" şeklinde tanımlamalarla bezeli bir içerikte aktarılmış ve maalesef ki kaba bir yazı.
Başka türlü anlatılamıyor mu içine düştüğü ikilem?
İlla ki "olmayan", "olduramamış" tarafın kalbi mi kırılmalı?
İlla ki "kendini bu kadar merkeze mi koymalı" insan?
Böyle anlatınca sahi ne geçiyor insanın eline?
Bu sitede adminlerin kontrolüne saygım ve hoşgörüm sonsuz.
Ama bu yazı...
Maalesef bu yazı olmamış.
Herkes çocuk istemeyebilir, en doğal hakkıdır.
Bir kazaya da kurban gidebilir, burada olduğu gibi.
İkilemde de kalabilir her sürecinde.
Ama bu yazı öyle bir şekilde ele alınmış ki, bir sürü üyenin psikolojisini bozacak türden bir yazı.
Bir "diğerinin" acısını eşeliyor.
Allah aşkına nasıl farkına varılmaz?
Ve üzülerek söylüyorum ki postpartum depresyonu ya da lohusalık depresyonuna dair bulgular da içermiyor.
Bu konuda daha yetkili birileri benden çok daha objektif ve ikna edici açıklamalar yapabilecektir eminim.
Konuya bu yüzden son kez bir kere daha yazıyorum
ve gerekirse bir daha bu siteye de uğramayacağım.
"Hak bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin" demiş Tevfik Fikret.
Çok severim bu sözünü.
O nedenle, "bu evrende bir diğeri ile etkileşime geçecek" her konuda doğru bildiğimi savunmayı uygun görürüm.
Benim için hangi evrede olursa olsun her canlının saygı ve sevgiye ihtiyacı var.
Henüz embriyo diyenler olmuş.. Doğrudur.
O zaman tıp da bu aşamada bakmasın, ilgilenmesin anne adayları ile, değil mi?
Nasılsa embriyo..
Açıkçası, böylesi bir konu aktarımının içinde sevgi ve saygı bulabilen herkese kalben şaşırırım.
Anneliği kutsamak falan da değil bu söylediğim.
Eski yorumlarımda annelik kutsamak üzerine karşıt görüş bildirdiğim çok konu oldu.
Tam tersi,
Altını çizdiğim konu..
Çok basit bir yaşam ilkesine dayanıyor:
"Can"a saygı.
Yani;
doğmamış bebeğe,
bebeği olmayanlara,
annelere,
eşine,
çevresindekilere,
hastanede öyküsüne dokunana herkese,
hatta evrene...
saygı.
Siz bu yazının hangi cümlesinde bu saygıdan bir emare buldunuz ki bu konuyu bu kadar savundunuz,
ben de hem ona şaşarım hem de yanarım.
Yıllardır deli gibi uğraşanlar, ilaçlar kullananlar, çocuk diye yalvaranlar varken elbette çocuk istemeyen birisi hamile kalacaktı, çünkü hayat böyledir. Murphy kanunları geçerlidir.
...
4 haftalık mıymış neymiş, 2-3 hafta sonra bir şey için gidecektik unuttum ne için olduğunu da, ben (olumsuzluk harici) hiçbir şey hissetmiyorum.
...
Tek düşündüğüm "zaten 8-9 kilo fazlam vardı, bir de bu çıktı" oluyor. Diyetisyene gideceğim, neden? En faydalı besinler nedir diye değil, en az kiloyu alarak nasıl atlatırım onu öğrenmek için.
...
Şu an çok mutlu ama mutsuz olduğum için anlık mutluluk yaşayabiliyor. Adama yine huzur yok yani.
...
Bu yazdıklarımı okumak zorunda olan, tedavi gören arkadaşım senin için de mutsuzum. Benim bunları yazmam yerine senin mutlulukla "hamileyim" diye konu açman gerekiyordu. Lütfen bana kızma. Hayat adil değil, bunu bilmiyor muyduk zaten?