Evrenin saç baş yolduran espri anlayışı

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Eminim sizden çok iyi anne olacak. Tam tersini söyleyen insanlara katılmıyorum. Kendi çocuğunuz sizin kanınızdan birisi ve annelik duygusu iliklerinize kadar işleyecek. Şimdi böyle hissetmeniz normal diye düşünüyorum
 
Banımı yedim, geri geldim ve bir kez daha ban yesem de hatta tamamen üyelikten de men etseler yine de doğru bildiğimi yazmaya geldim.

Hatta Mune Hanıma da özelden aynı yazıyı paylaştım.

***
Bu konu maalesef sizlerin savunduğu dozda ya da Kaolina Hanım'ın konusundaki gibi bir naifliği içermiyor.

Üslup olarak, adeta dalga geçer gibi "4 haftalık mıymış neymiş", "deli gibi uğraşanlar", "çocuk diye yalvaranlar" şeklinde tanımlamalarla bezeli bir içerikte aktarılmış ve maalesef ki kaba bir yazı.

Başka türlü anlatılamıyor mu içine düştüğü ikilem?
İlla ki "olmayan", "olduramamış" tarafın kalbi mi kırılmalı?
İlla ki "kendini bu kadar merkeze mi koymalı" insan?
Böyle anlatınca sahi ne geçiyor insanın eline?

Bu sitede adminlerin kontrolüne saygım ve hoşgörüm sonsuz.

Ama bu yazı...
Maalesef bu yazı olmamış.

Herkes çocuk istemeyebilir, en doğal hakkıdır.
Bir kazaya da kurban gidebilir, burada olduğu gibi.
İkilemde de kalabilir her sürecinde.

Ama bu yazı öyle bir şekilde ele alınmış ki, bir sürü üyenin psikolojisini bozacak türden bir yazı.

Bir "diğerinin" acısını eşeliyor.

Allah aşkına nasıl farkına varılmaz?

Ve üzülerek söylüyorum ki postpartum depresyonu ya da lohusalık depresyonuna dair bulgular da içermiyor.
Bu konuda daha yetkili birileri benden çok daha objektif ve ikna edici açıklamalar yapabilecektir eminim.

Konuya bu yüzden son kez bir kere daha yazıyorum
ve gerekirse bir daha bu siteye de uğramayacağım.

"Hak bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin" demiş Tevfik Fikret.
Çok severim bu sözünü.

O nedenle, "bu evrende bir diğeri ile etkileşime geçecek" her konuda doğru bildiğimi savunmayı uygun görürüm.

Benim için hangi evrede olursa olsun her canlının saygı ve sevgiye ihtiyacı var.

Henüz embriyo diyenler olmuş.. Doğrudur.
O zaman tıp da bu aşamada bakmasın, ilgilenmesin anne adayları ile, değil mi?
Nasılsa embriyo..

Açıkçası, böylesi bir konu aktarımının içinde sevgi ve saygı bulabilen herkese kalben şaşırırım.

Anneliği kutsamak falan da değil bu söylediğim.
Eski yorumlarımda annelik kutsamak üzerine karşıt görüş bildirdiğim çok konu oldu.

Tam tersi,
Altını çizdiğim konu..
Çok basit bir yaşam ilkesine dayanıyor:
"Can"a saygı.

Yani;
doğmamış bebeğe,
bebeği olmayanlara,
annelere,
eşine,
çevresindekilere,
hastanede öyküsüne dokunana herkese,
hatta evrene...
saygı.

Siz bu yazının hangi cümlesinde bu saygıdan bir emare buldunuz ki bu konuyu bu kadar savundunuz,
ben de hem ona şaşarım hem de yanarım.
Altını çizdiğiniz tüm ifadeler konu sahibinin anne olma olgusuna ne kadar yabancı olduğunu ve ne kadar yabancı kalmak istediğini vurgulamak için seçtiği ifadeler.
Kimseyi gücendirme amacı taşımıyor objektif gözle baktığınızda.

Hatta aksine bebek sahibi olmak isteyen ancak olamayan insanlarla paralel bi süreçten bahsediliyor, onlar bebek sahibi olmak için ne kadar çabaladıysa ben de olmamak için çabaladım, onlar bebekleri olmadığında ne kadar kırılıp üzüldülerse, öfkelendilerse, neden ben diye isyan ettilerse ben de hamile kaldığımı öğrendiğimde aynî şekilde üzüldüm, kızdım, isyan ettim demiş.

Ve kimse kendi gerçekliğini naif bi süzgeçten geçirerek ifade etmek zorunda değil. Konu sahibinin kendi hayatına yaptığı çıkıştan bu denli incinmek de kendine her an kırılacak ceyizlik porselen muamelesi yapılmasını beklemek olur ki bu ne makul ne de gerçekçi bi beklenti.

Ki konu sahibi son cümlesinde açık açık belirtmiş sizin alınıp güceneceğini düşündüğünüz kesim için de üzgün olduğunu, daha ne söyleyebilirdi ki.

O zaman burada gebelik takvimi olusturanlar, yardımlaşma amaci güden hamile ve anne grupları, sosyal medyada çocugu ile ilgili dozunda paylaşım yapanlar.. hepsi birilerini incitmek için hareket ediyor. Var mı boyle düsünmenin bi mantığı...

Dogru bildiğini ifade etmekten çekinmemek güzel şey, ama bi an durup ben yanlış biliyor/anlıyor olabilir miyim diye kendini sorgulayacak ve hatayı fark edip ondan dönecek cesareti bulmak bence çok daha güzel bi şey. Nacizane bunu da bi düşünün derim.
 
Banımı yedim, geri geldim ve bir kez daha ban yesem de hatta tamamen üyelikten de men etseler yine de doğru bildiğimi yazmaya geldim.

Hatta Mune Hanıma da özelden aynı yazıyı paylaştım.

***
Bu konu maalesef sizlerin savunduğu dozda ya da Kaolina Hanım'ın konusundaki gibi bir naifliği içermiyor.

Üslup olarak, adeta dalga geçer gibi "4 haftalık mıymış neymiş", "deli gibi uğraşanlar", "çocuk diye yalvaranlar" şeklinde tanımlamalarla bezeli bir içerikte aktarılmış ve maalesef ki kaba bir yazı.

Başka türlü anlatılamıyor mu içine düştüğü ikilem?
İlla ki "olmayan", "olduramamış" tarafın kalbi mi kırılmalı?
İlla ki "kendini bu kadar merkeze mi koymalı" insan?
Böyle anlatınca sahi ne geçiyor insanın eline?

Bu sitede adminlerin kontrolüne saygım ve hoşgörüm sonsuz.

Ama bu yazı...
Maalesef bu yazı olmamış.

Herkes çocuk istemeyebilir, en doğal hakkıdır.
Bir kazaya da kurban gidebilir, burada olduğu gibi.
İkilemde de kalabilir her sürecinde.

Ama bu yazı öyle bir şekilde ele alınmış ki, bir sürü üyenin psikolojisini bozacak türden bir yazı.

Bir "diğerinin" acısını eşeliyor.

Allah aşkına nasıl farkına varılmaz?

Ve üzülerek söylüyorum ki postpartum depresyonu ya da lohusalık depresyonuna dair bulgular da içermiyor.
Bu konuda daha yetkili birileri benden çok daha objektif ve ikna edici açıklamalar yapabilecektir eminim.

Konuya bu yüzden son kez bir kere daha yazıyorum
ve gerekirse bir daha bu siteye de uğramayacağım.

"Hak bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin" demiş Tevfik Fikret.
Çok severim bu sözünü.

O nedenle, "bu evrende bir diğeri ile etkileşime geçecek" her konuda doğru bildiğimi savunmayı uygun görürüm.

Benim için hangi evrede olursa olsun her canlının saygı ve sevgiye ihtiyacı var.

Henüz embriyo diyenler olmuş.. Doğrudur.
O zaman tıp da bu aşamada bakmasın, ilgilenmesin anne adayları ile, değil mi?
Nasılsa embriyo..

Açıkçası, böylesi bir konu aktarımının içinde sevgi ve saygı bulabilen herkese kalben şaşırırım.

Anneliği kutsamak falan da değil bu söylediğim.
Eski yorumlarımda annelik kutsamak üzerine karşıt görüş bildirdiğim çok konu oldu.

Tam tersi,
Altını çizdiğim konu..
Çok basit bir yaşam ilkesine dayanıyor:
"Can"a saygı.

Yani;
doğmamış bebeğe,
bebeği olmayanlara,
annelere,
eşine,
çevresindekilere,
hastanede öyküsüne dokunana herkese,
hatta evrene...
saygı.

Siz bu yazının hangi cümlesinde bu saygıdan bir emare buldunuz ki bu konuyu bu kadar savundunuz,
ben de hem ona şaşarım hem de yanarım.
Sadece altini cizdigim yere yorum yapicam.
Su an lohusa degil ve postpartum ve lohusa depresyonu emaresi bulamazsiniz haliyle. Ve neden uzuldunuz bulamadiginiz icin anlamadim depresyonda olmasini mi isterdiniz:işsiz:
 
Altını çizdiğiniz tüm ifadeler konu sahibinin anne olma olgusuna ne kadar yabancı olduğunu ve ne kadar yabancı kalmak istediğini vurgulamak için seçtiği ifadeler.
Kimseyi gücendirme amacı taşımıyor objektif gözle baktığınızda.

Hatta aksine bebek sahibi olmak isteyen ancak olamayan insanlarla paralel bi süreçten bahsediliyor, onlar bebek sahibi olmak için ne kadar çabaladıysa ben de olmamak için çabaladım, onlar bebekleri olmadığında ne kadar kırılıp üzüldülerse, öfkelendilerse, neden ben diye isyan ettilerse ben de hamile kaldığımı öğrendiğimde aynî şekilde üzüldüm, kızdım, isyan ettim demiş.

Ve kimse kendi gerçekliğini naif bi süzgeçten geçirerek ifade etmek zorunda değil. Konu sahibinin kendi hayatına yaptığı çıkıştan bu denli incinmek de kendine her an kırılacak ceyizlik porselen muamelesi yapılmasını beklemek olur ki bu ne makul ne de gerçekçi bi beklenti.

Ki konu sahibi son cümlesinde açık açık belirtmiş sizin alınıp güceneceğini düşündüğünüz kesim için de üzgün olduğunu, daha ne söyleyebilirdi ki.

O zaman burada gebelik takvimi olusturanlar, yardımlaşma amaci güden hamile ve anne grupları, sosyal medyada çocugu ile ilgili dozunda paylaşım yapanlar.. hepsi birilerini incitmek için hareket ediyor. Var mı boyle düsünmenin bi mantığı...

Dogru bildiğini ifade etmekten çekinmemek güzel şey, ama bi an durup ben yanlış biliyor/anlıyor olabilir miyim diye kendini sorgulayacak ve hatayı fark edip ondan dönecek cesareti bulmak bence çok daha güzel bi şey. Bence bunu da bi düşünün.

Yapıcı yorumunuz için teşekkür ederim,
son cümleleriniz açısından defalarca baktım konuya inanın.
Hatta son mesajımı yazmadan konu sahibinin mesajlarını da tekrar okudum.
Lakin görüşüm değişmedi. Üzgünüm.
Bu yazıda tuhaf olan bir şey var.
Umarım ben yanılıyorumdur,
umarım kendisi iyi bir anne olur.

Umarım Eymen gibi vakalar yaşamayız daha fazla. (Konu sahibine bu anlamda atıfta bulunmuyorum bu arada. Sadece annelik zorlanarak olacak bir şey değil. Ve bazen zorlamalar böyle nahoş durumlara da dönüşebiliyor, o anlamda uç bir örnek belirttim)

Son olarak, kendisinin ilgili kesim için üzgün olduğunu belirttiği son kısmı vurguladığınız için açmak istedim; o kısım da dahil olmak üzere tüm yazısında üstü kapalı istihza ettiğini, alttan alta "bana verdi, size vermeyecek" olumsuzluğunu da yansıttığını düşünüyorum hala.

Yine de size teşekkür ederim, güzel tonda konuyu masaya yatırdığınız için.
 
Son düzenleme:
Sadece altini cizdigim yere yorum yapicam.
Su an lohusa degil ve postpartum ve lohusa depresyonu emaresi bulamazsiniz haliyle. Ve neden uzuldunuz bulamadiginiz icin anlamadim depresyonda olmasini mi isterdiniz:işsiz:

Bir kaç mesajda hamilelik depresyonundan dolayı böyle tepkisel yazdığına dair fikir bildirenler vardı,
o nedenle yazdım.

Ben aramıyorum yani, tespit edenler için yazdım :)

Postpartum ve/veya lohusa depresyonu belirtileri ve evreleri farklıdır çünkü, eminim siz de biliyorsunuzdur.
 
Bir kaç mesajda hamilelik depresyonundan dolayı böyle tepkisel yazdığına dair fikir bildirenler vardı,
o nedenle yazdım.

Ben aramıyorum yani, tespit edenler için yazdım :)

Postpartum ve/veya lohusa depresyonu belirtileri ve evreleri farklıdır çünkü, eminim siz de biliyorsunuzdur.
Biliyorum bende dogum yaptim cünkü o yuzden hamileyken postpartum veya lohusa depresyonu olmaz. Dogurduktan sonra olan şeyler onlar. Hamile depresyonu deseniz daha dogru olurdu onu diyorum.
 
Bu konu maalesef sizlerin savunduğu dozda ya da Kaolina Hanım'ın konusundaki gibi bir naifliği içermiyor.

koalinanın konusu mu naifti?
ölmek istiyordu. doğurmak istediğine bile sonradan karar verdi. ( şu aşamada şu gereksiz bilgi o kadar gereksiz ki)

iki anneliğe hazır olmayan kadını birbirine daha naifti yada değildi diye kırdırtmak hoş değil.
her insan kendini aynı şekilde ifade etmek zorunda da değil.
 
Aynı şeyden bahsediyoruz :)

Siyahaura nesini beğenmediniz acaba mesajın? Aynı şeyden bahsediyoruz çünkü,

Yani;

Bazı mesajlarda konu sahibinin böyle tepkisel yazmasını hamilelik depresyonuna bağlayanlar olmuş.

Ben diyorum ki "Hamilelik depresyonun evresi farklıdır"
Siz diyorsunuz ki "Hamilelik depresyonun evresi farklıdır"

Bakın, aynı şey :)
 
koalinanın konusu mu naifti?
ölmek istiyordu. doğurmak istediğine bile sonradan karar verdi. ( şu aşamada şu gereksiz bilgi o kadar gereksiz ki)

iki anneliğe hazır olmayan kadını birbirine daha naifti yada değildi diye kırdırtmak hoş değil.
her insan kendini aynı şekilde ifade etmek zorunda da değil.

Yorumlardan bazılarında "Kaolina da aynı şeylerden bahsetti" demişlerdi,
Ben de o yorumlara istinaden iki konunun farklı olduğunu düşündüğümü belirttim.
Ve evet bence o konuda gördüğüm naiflik burada yok.
Karşılaştırmayı başlatan ben değilim,
Konu sahibi ve bazı yorumlarda yer alan görüşlerde başlatılmış bu benzeşme.
İlk icat eden ben değilim,
İlk zikreden de ben değilim :)
Ama görüş belirtebilirim, değil mi? :)

Üzerime kalmasın da bu karşılaştırma, o yüzden detaylı yazdım. :)
 
ahahaha🤣 ilk defa bu kadar net çocuk istemeyen görüyorum. Senin için dileğim sağlıkla gelmesi ve gelmesin diye çok çaba harcamış anasına dünyanın en güzel şeyi olduğunu gösterip bunca yıl mahrum kaldığı için pişmaaaan etmesi😶 bu arada erkek bence öyle hissediyorum. PLZ bu mesajı alıntılayıp zamanı gelince cinsiyeti paylaş🤭🤭 cinsiyet tutturma konusunda süpersonic hislere sahibim🤣
 
Yorumlardan bazılarında "Kaolina da aynı şeylerden bahsetti" demişlerdi,
Ben de o yorumlara istinaden iki konunun farklı olduğunu düşündüğümü belirttim.
Ve evet bence o konuda gördüğüm naiflik burada yok.
Karşılaştırmayı başlatan ben değilim,
Konu sahibi ve bazı yorumlarda yer alan görüşlerde başlatılmış bu benzeşme.
İlk icat eden ben değilim,
İlk zikreden de ben değilim :)
Ama görüş belirtebilirim, değil mi? :)

Üzerime kalmasın da bu karşılaştırma, o yüzden detaylı yazdım. :)

evet ama bazılarında daha umutsuz vaka şeklinde de yazılmış.
yani aynı yere geliyoruz kendilerini ifade ediş şekilleri.
dediğim gibi bence koalina daha keskindi.. bence.
sizce kavun.
hangisinin daha naif daha keskin vs olduğu herkese göre değişebilir. ama bu iki kadını kıyaslamak manasız.
demek istediğim buydu.
sizin nezdinizde bunu yapan diğer yorum sahiplerine de gelsin o zaman.
 
Koalina Koalina lütfen gel ve yorum yaz, lütfen.

Ağlamak ile çığlık atmak arasında gidip geliyorum.
Erken yaşta evlendim, evlenirken amacım üremek değil, sevdiğim adamla aynı evde olmaktı. Hatta üniversiteyi bıraktım evlendiğim için, sonra beni eşim okuttu.
10 küsur yıldır da evliyim.

Kendimi bildim bileli emin olduğum tek şey çocuk istemediğimdi. Hatta bir tık üstü, çocuk sevmem. Bir çocuğa tebessüm etmem için çok sevimli ya da güzel olması gerekir. Ağladığı anda araziyim.
Bunca yıl gayet güzel korun, bir kere bile kürtaj ya da hamilelik deneyimin olmasın, sonra pat!

Yıllardır deli gibi uğraşanlar, ilaçlar kullananlar, çocuk diye yalvaranlar varken elbette çocuk istemeyen birisi hamile kalacaktı, çünkü hayat böyledir. Murphy kanunları geçerlidir.

Önce evde test yaptım, 2 tane. 5 dakika bile beklemeye gerek kalmadı, anında iki çizgi.
Testler aynı markaydı, bozuktur dedim, ama içten içe hissediyorum, zaten hayatımda ilk defa test yapma gereği duydum.

Koştur koştur git sağlık ocağına. Sabah 10a kadar kan alıyorlarmış. Devlete gidersem mesai bitimine çıkarmış. (saat daha 11)
Koş özel hastaneye. Sonuç? Beta denilen bir şey varmış 4000e yakınmış, gözüm aydınmış. Ama kese diye bir şey varmış, o olmazsa dış gebelikmiş yani gebelik yokmuş. Randevu al, ultrasona gir.

Bir gözünüz aydın silsilesini de orada ye. Nasıl bir suratım varsa artık
"şoktasınız galiba"
"istenmeyen gebelik galiba"
"3. çocuğunuz falan mı çok mu geldi"
gibi laflar duydum sık sık.

Bunlar söylenirken eşim ayağıyla beni dürtüyor. Benim yerime cevap veriyor. Ben hayatım boyunca uğramayacağıma emin olduğum kadın doğum bölümünde irite bir şekilde etrafa bakıyorum, kadınlar birbirlerini anlayan, onaylayan bakışlarla bakıyor. Yanımda bir çocuk olmadığına göre karnımda var demek, ben de onlardanım demek, herkes mutlu, ben içime böğürüyorum.

Tek kalmış bir prezervatif, kutusu olmayan, tek duran, onun yanında da jelatini daha açılmamış yeni kutu. Sevişme anında kim jelatini, arkasından kutuyu, arkasından da prezervatifi sırasından koparır? Tek başına duran varken kimse yapmaz işte. Yapmazsan böyle oluyor demek. Yırtıldı belki de.

Keyfi kürtaja karşıyım, haliyle benim için seçenek değil.

Zaten bütün bunlar olurken eşin ne alemde derseniz, eşim çocuk istiyordu ama ben istemediğim için ve çocuk %99 annenin alanı olduğu için baskı yapmıyordu. Şu an çok mutlu ama mutsuz olduğum için anlık mutluluk yaşayabiliyor. Adama yine huzur yok yani.

Gerçekten anlamıyorum. Çocuk isteyenlerin beni anlamayacağını da biliyorum. Peki ben sizden ne istiyorum?

4 haftalık mıymış neymiş, 2-3 hafta sonra bir şey için gidecektik unuttum ne için olduğunu da, ben (olumsuzluk harici) hiçbir şey hissetmiyorum. Annelik mannelik yok içimde. Ben nasıl alışacağım? Bana tavsiye verin.

Arkadaşım "kızım-oğlum" diyerek karnını sev dedi. Ben karnımı ellediğimde tek düşündüğüm "zaten 8-9 kilo fazlam vardı, bir de bu çıktı" oluyor. Diyetisyene gideceğim, neden? En faydalı besinler nedir diye değil, en az kiloyu alarak nasıl atlatırım onu öğrenmek için.

Çok mutsuzum. Umutsuzum. Hayatın artık bittiğini düşünüyorum. İpoteklendi hayatım.
Bu yazdıklarımı okumak zorunda olan, tedavi gören arkadaşım senin için de mutsuzum. Benim bunları yazmam yerine senin mutlulukla "hamileyim" diye konu açman gerekiyordu. Lütfen bana kızma. Hayat adil değil, bunu bilmiyor muyduk zaten?
Inşallah çocuğunuz doğduktan sonra gözünüzden sakınır olursunuz rabbim size merhamet versin yavrunuza karşı yoksa sevgisiz annenin elinde büyüyen yavruların sonunu görüyoruz.
 
evet ama bazılarında daha umutsuz vaka şeklinde de yazılmış.
yani aynı yere geliyoruz kendilerini ifade ediş şekilleri.
dediğim gibi bence koalina daha keskindi.. bence.
sizce kavun.
hangisinin daha naif daha keskin vs olduğu herkese göre değişebilir. ama bu iki kadını kıyaslamak manasız.
demek istediğim buydu.
sizin nezdinizde bunu yapan diğer yorum sahiplerine de gelsin o zaman.

Tabii ki o sizin görüşünüz, saygı duyuyorum.
Bu tarz bir durum için inatlaşma olmaz zaten, dediğiniz gibi neticede hepimiz bir şekilde görüş belirtiyoruz :)
 
Sizin için dilerim ki herşey sihirli bir değnek deymiş gibi tam tersine döner ve kabulleniş süreciniz süper geçer ama herkeste bir anda annelik vasfına bürünüp ayyy doğurmam lazım tribine girmeyebilir yani sadece akışına bırakın ve miniğin içinizde kıpırdanıp ben buradayım anne demesini seyredin, herşey gönlünüzce olsun
 
kavun kokusu kavun kokusu ; bütün yazdıklarını okumadım ara ara okuyorum. Biliyorum sürekli düşünüyor, aklının bir köşesinde keşkelerle araştırma yapıyorsun.
Her şey düzelecek merak etme:)
İlk üç ay zaten bulantı ayları, ben bulantı yaşamadım ama ilk üç ay yemek yemekten nefret ettim. Çaydan, etten, sebzeden hiç hoşlanmadım kusma olmasa da. Sonra geçti...
Üç aydan sonra büyümeye başlayınca çatlak kremi araştırdım, onu bayağı dert edinmiştim. Çatlamadım hiç. Geçti...
Bebek kilo alsın diye yemeler, istemediğin halde etrafın ağzına bir şey tıkıştırması dönemi de geçti...
32. Hafta sonrası sürekli nst, boş boş yatmalar, sıkıcı takipler de geçti.
37+4'te bir gece garip ama düzensiz bir sancıyla bir sorun var diyerek hastaneye gidip doğumun başladığını öğrendim. Ailelere haber vermmek için çok geçti zaten gelmesinlerdi. Herkesin benden bir duygu patlaması beklemesinden sıkılmıştım çünkü. Kolay dedikleri bir şekilde normal doğum yaptım ama bana göre zordu. Kucağıma verdiklerinde ağlamıyordu neden ağlamıyor dediğimde bir hık mık bişeyler yaptı hafiften sonra yanağımı emmeye başlayınca sustu. Ama ben merhamet harici bir şey hissetmedim. 2850 gram bir oğlancıktı. Ha 2 ay önce doğum videomu izlerken hüngür hüngür ağladım, ne kadar minik, ne kadar savunmasız ve ne zorlu bir şey yaşadı diye. Ama o an hissetmedim işte. Kendim doğurmamış olsam şuradan birinin bebeğini elime tutuşturmuşlar gibi bir şeydi.
Ertesi gün sünnet oldu. Alıp götürdüler ve ben orada onun çıkışını beklerken içim burkuldu. Yalnız olması içime dokundu, öyle bir aşk hissetmememe rağmen. Çıktığında doktor "o kadar dirayetli bir bebek ki" minvalinde bir şey söyleyince gururla karışık yine içim burkuldu.
.
.
.


İşte böyle kavun kokusu. Yaşananlar yavaş yavaş sizi birbirinize yaklaştırıyor. Huyunu suyunu öğreniyorsun. Senin koynunda, kokunda teselli buluyor. Bunları başta anlamıyorsun, anlasan da umrunda olmuyor; uyumak, dinlenmek, eskisi gibi olmak istiyorsun çünkü. Bebek ağlaması kulak tırmalayan bir ses, katlanamıyorsun başın ağrıyor. Sonra gülüyor, tabi ki güneş doğmuyor birdenbire ama perdeyi de aralıyor. Dönüyor, sana bakıyor, ses çıkartıyor derken oyuncak bebekten insan kıvamına evrildikçe seviyorsun, alışıyorsun. Öyle yavaş yavaş oluyor ki o ilk zamanlardaki hallerini unutuyorsun. Geriye dönüp baktığında ne kadar hızlı geçmiş zaman diyorsun, oysa günler hiç geçmiyor gibi oluyor başlarda.
Alışmak için kendini zorlama, güvendiğin insanlarla konuş ve olumsuz şeyleri dikkate alma çünkü süreç boyunca çok olumsuzlukla karşılaşacaksın
 
Ben de yalnızım, hem istemedim hem de kimse zaten söz vermemişti.
Eşim biraz yardımcı olur umudundaydım ama o da kendince müthiş yardım ediyor ama aslında pek bir işe yaradığı yok.
Beni yıpratan çocuk değil mesela, saçma sapan ve bitmeyen ev işleri. Bir yardımcı olsa eminim çok daha kolay olurdu. Çocukla ilgilenmek bence yorucu değil ama zaman zaman sıkıcı olabiliyor; kafa dinlemek istiyorsun ama ilgilenmen gereken bir evlat var. Sizin durumda tükenmiş hissetmek normal ve çocukla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Yalnızlık, iki çocuğa ve eve yetmeye çalışma vb.
Evet yazdiklariniz dogru aslinda cocuk bakmak ,cocuklarla ilgilenmek daha kolay ev islerine nazaran.. kizimi 3 yasinda tam gun krese verdigimde ogluma hamileydim ,erken dogum riskim vardi dr.la hep bu yuzden kavga ediyorduk cunku benim ayaga kalkmamam gerekti ,hatta dr. Hastaneye yatmam konusunda baski yapiyordu ama kizima kim bskacakti? Ne hastanede nede evde yatabildim ,kizim evdeyken beni cok yoruyordu ee buldugum kreste 500 m mesafedeydi.k isaca yine yalnizliktan oglum erken dogdu cok stres yaptim bu tansiyonumu daha tetikledi,preaklampsiye zemin hazirladim.,neyse ikiside kucuk oldugundan gunduzleri is yapamiyorum ya pacama yapisiyolar yada arkami donmemle yaramazlik pesindeler olmadi birbirlerine daliyorlar.. gece onlar uyudugunda ev islerimi bitirmeye cabaladim.. gunduz uyanik ve dinc kalmak icin 5-6 buyuk boy kupa kahve icmeye basladim..mesela cuma gecesi sabah 6 da uyudum ,dun gecede 3 te yattim .. oglum 7.30 dedimi kalkar bi daha uyumaz. Ev isi yapmazsam boyle evi mok goturuyo afedersin..yaa bi sekilde yetismeye cabaliyorum bu aralar kis hazrliklari oldugu icin sabahliyorum,cocuklarim ev yapimi organik yesin saglikli beslensin diye fazla uykusuz kaliyorum.Cocuklarimin durduk yere miziklamalari beni mahvediyor artik ne denir buna bilmiyorum bikkinlikmi tukenmislikmi bilmiyorum.yoruldum ,uyumaya,dinlenmeye cok ihtiyacim var ama sartlar el vermiyor napalim idare edicez cocuklar kendi baslarina yetebilene kadar .
Ha benim esim gostermelik babadir milletin yaninda pek ilgilidir,gozu cocuklarindan baskasini gormez falan..ornek babadir baskalari oyle der , o zaman eve kamera takasim geliyo,bide ev halindeki babayi gorsunler !!
Yinede sukur etmek var,belki benden cok daha kotu olanlar vardir..belki ben simdi halimden sikayet ederek simariklik yapiyorum kimbilir
 
yani bence annelil soyle boyle diyenler abartiyor zaten ama merak etmeyin bi sure sonunda alisacaksiniz belki zaman gelecek iyiki bile diyeceksiniz
bence cokta mutlu bir anne olacak ve mutlu bir cocuk yetistireceksiniz kendi ayaklari ustunde durabilen, tam alman tipi bir ebeveyn olacaksiniz
cunku annelik sizin onunuze gecmeyecek kendiniz olmaya devam edeceksiniz herseyden once kendi mutlulugunuz gelecek ve bu durumda mutlu kendne yeten cocugunuz olacak hic merak etmeyin
dunyanin ekstra bir adet daha bilmemneyinannesi ne ihtiyaci yoktu zaten
hayirli olsun simdiden:)
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X