Endometriosis ve rahim içi kistler; bunlar üreme sisteminde uygunsuz doku büyümesi olarak tanımlanıyor. Çin tıbbında bunların sebebi, rahimdeki kan akışının engellenmesine hatta durdurulmasına bağlanıyor. Adet görme ve normal üreme döngüsü bu sebeple tıkanıyor.
Bu sorunu yaşayan kadınlar genellikle, tortu gibi bir adet akıntısına sahip oluyor, adet kanı da okside olduğu için koyu renkli, kahverengi, pıhtılı oluyor. Bağışıklık sistemi bu çamur gibi, eskimiş kan tepki gösteriyor ve onun toksik yapıını farkedip, bu döküntüyü temizlemek için kimyasalları yığıyor. ışte endometriosis veya rahim kistleri böyle oluşuyor.
Endometrium biliyorsunuz rahmin iç yüzeyinde bulunan ve embriyonun tutunması için ovulasyon döneminde kalınlaşan doku. ışte bu doku rahmin dışına büyüyüp yukarıda söylediğim şey oluşuyor.
Bunun belirtileri şöyle oluyormuş: Ağrılı adet görme, adet sırasında patolojik rahim kanaması ve vücudun başka yerlerinde kanama mesela burunda. Adet sırasında bel ağrısı, karında kramplar, ağrılı cinsel ilişki, ağrılı idrar ve tabi infertilite diğer belirtiler. Bunlar elbette endo'nun şiddet seviyesine göre değişebiliyor.
Emdometriyal hücreler endometriosis olduğunda yr değiştirip rahmin dışına çıkarmış ve yumurtalıklar, kalın bağırsak vb. yerlere yerleşirmiş. Bazen ileri vakalarda akciğerlerde, burunda ve hatta beyinde bile bulunabilirmiş. Adet sırasında da bu yer değiştirmiş endometriyal hücreler aynen rahimdeki endometrium dokusu gibi östrojen ve progesteron artışına tepki verip kanarlarmış. Senin yazdığın östrojenle beslenme bununla bağlantılı herhalde. Ancak bu kanın akışı tıkandığından vücudu terkedecek bir yolu olmayınca endometriyal hücrenin yerleştiği bölgede pıhtılaşırmış, orada iltihaba yol açabilirmiş.
Bunun sebepleri hakkında batı tıbbının birçok teorileri olduğunu ama net bir açıklama getiremediğini yazıyor. Tedavi için de genelde ağrı kesicilerle birlikte ya cerrahi müdahale yapıldığını ya da fazla endometriyal dokuyu ortadan kaldırmak için hormonları kontrol eden ilaçlar verildiğini yazıyor. Hormon tedavilerinde amaç, adet görme hepten durdurup yer değitirmiş endometriyal dokunun beslenemsini kesip onu "öldürmek" oluyormuş. Tabii bu da yumurtlamayı da durduruyor. Bir de kıllanma gibi erkeklere özgü etkiler görülüyormuş.
sıze kendımce bır onerım var ben bır uzmanda psıkolojık telkınle yardım aldım .telkın muzık eslıgınde hazırlandı .ama burda sıze metnı yazıyorum .sız aksam yatmadan 20dk falan once bunu okursanız ya da esınız sıze okursa bunun faydasını goreceksınız emınım.benım bebekle ılgılı o kadar kaygım vardı kı.sımdı ınanaın bunun yuzde 70ını astım.okumanızı tavsıye ederım.
Senin için hamilelik korkusu geçmişte kaldı.Kendi içinde sakin rahat,huzurlu ve kendinden eminsin.Şu andan itibaren bu sakin rahat ve kendinden emin ruh halin güçleniyor gereksiz korkular endişeler etkilerini kaybediyorlar.Normalde olması gerektiği kadar tedbir aliyorsun daha fazlasini değil.Hamilelik ile ilgili gereksiz korkular endişeler geçmişte kaldi.
Bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmen için gerekli her şeyi yapması için yönlendiriyorum.Gerekli tüm gıdaları hormonları ve kan akışını bunu şimdi başarmak için yönlendir.Gerekli tüm duygusal fiziksel ruhsal enerji ve kaynakları bunun şimdi olması için yönleniyor.Bunu 24 saat boyunca yapiyorsun ve uykuda iken süreç devam ediyor.Bu telkinleri engelemeye çalışan ne varsa geçersizdir ve ben bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmeni engelleyecek her şeyin etkisini yok etmek üzere yönelendiriyorum
1.
ÜSGEDEB konusunda herşey dönüp dolaşıp kan dolaşımının yeterli olmamasına, tıkamasına dayanıyor. Burada da aynı şekilde. Çin tıbbında bu konu kan olaşımının engellenmesi, tıkanması ile birlikte böbreklerdeki işlev bozulmasına bağlanıyor.
Hamile kalabimek için ücuttaki tüm enerjilerin serbestçe akabilmesi gerekli, aynı toprağı sulayan bir nehirde olması gerektiği gibi. Endometriyal doku büyümeleri (kistler) o nehirdeki taşlar gibi, embryonun rahmin duvarları içinde güvenle demir atmasını engelliyor. Kan dolaşımı tıkanıklığını kaldırarak, vücudun diğer enerjilerini dengeleyerek, üreme sistemindeki katılaşmaları yumuşatarak, "yaşam nehrinizin" akışını düzeltebilir ve doğmamış çocuğunuza temiz bir liman yaratbilirsiniz diyor.
Bunun için bazı genel önerleri var. Onları da yazayım:
1- Dinlenin ve bol, rahat kıyafetler giyin.
2- Derin nefes egzersizleri yapın. Meditasyon yapın.
3- Ilık banyolar alın.
4- Kekik, ardıç sakızı, lavanta, nane, biberiye yağları kullanın. (Herhalde vücudunuza sürün mü demek istiyor acaba)
5- Adet sırasında ve sonrasında karnınıza termofor veya sıcak su şişesi koyun.
6- Karnınıza ılık hint yağı uygulayın, kan akışını canlandırmak, lenf sistemine yardımcı olmak ve hormon seviyelerini düzenlemek için. Adet öncesi ve sırasında günde 2-3 defa, karnınızın altına ılık hint yağı sürün ve plastik filmle kaplayın. (Eğer aktif olarak hamile kalmaya çalışıyorsanız bunu sadece adet sırasında yapın diyor).
7- Günlük hafifi egzersiz dolaşımı artırır.
8- Hormonlu tüm yiyeceklerden uzak durun.
9- Soya ürünleri tüketin.
10- Sadece organik sebze meyve yiyin.
11- Rafine ve hidrojenize yağlardan uzak durun (fast foodlardaki yağ bundan, bisküvilerde filan da var)
12- Balık dışında tüm hayvani gıdalardan uzak durun. Et yiyorsanız mutlaka organik ve hormonsuz olmalı.
13- Ceviz, koyu yeşil sebzeler, safran yiyin. Kabak gibi soğuk iklim kök sebzeleri yiyin.
14- Özellikle kan dolaşımı için iyi olan yiyecekler, yosun, limon çeşitleri, soğan, ...
15- Beslenmenizi B vitaminleri ve C,E, betakaroten, selenyum, çinko gibi antioksidanlarla destekleyin.
16- Omega-3 yağ asitleri faydalı. Balık yağı ve bezir yağı (bir çeşit ketentohumu yağı sanırm), omega-3 kaynakları imiş. Balık yağı anormal kan pıhtılaşmasını engellermiş. Eğr adet kanınızda pıhtılı doku varsa, balık yağı, bezir yağı, eşekotu yağı (evening primrose) size faydalı.
Hedef, hamile kalmak değil, doğum yapmak. ıvf'te düşük riskinin yüksek olduğunu biliyoruz. Hatta tüplerin tıkalı olması gibi mekanik infertilitesi olan kadınların ivf ile doğuma kadar gitmeleri daha yüksek olasılık imiş. Açıklanamayan infertilite veya yumurtlama bozukluklarına kıyasla. bir diğer şey, bugün devreye girecek yumurtalar/folüküller üreme sistemide 120 gün önce seçiliyor.
"sadece ilaçla adet görebilen ve fsh'si yüksek olanlar ne yapmalı? Ben de ona bir cevap yazdım, sizinle de paylaşmak istedim:
Doğrusunu istersen, hiç adet görmeme konusunda özellikle bir bilgi okumadım. Bende olmadığı için görmemiş olabilirim. Ama araştırıyorum. ılk anda akla, sadece üreme sistemi ile beyin arasında bir iletişim kopukluğu olduğu geliyor. (Bu da tabii Çin Tıbbı'nın yorumu benim değil). Ancak bilmem gereken iki şey var:
1- ılaçla adet gördüğünde yumurta çıktı mı? Yani, acaba senin rezervinde yumurta var da sadece devreye mi girmiyor, yoksa anatomik bir problem misali hiç yumurta yok mu? (Ki bu düşük bir ihtimal gibi, yumurta rezervi olmadan doğan kadın duymadım ben şimdiye dek.)
2- Hayatında hiç kendiliğinden adet gördün mü? Önce görmeye başlayıp sonra mı kesildi? Yoksa hiç adet olmadın mı?
Yine de önemli olan, ilaçla adet görebiliyorsan yumurta çıkıp çıkmadığı. Eğer yumurta da varsa yine bir işlev bozukluğundan söz edebiliriz.
O zaman yapman gereken bizim yaptıklarımız. Adet gördüğü halde yüksek fsh'si olanlarla aynı durumdur. Ama daha şiddetli ve uzun sürmüş bir işlev bozukluğu söz konusu. Vücudumuz uzun süreli dış etkilere uyum sağlama eğiliminde herzaman. Hayatına bakacaksın ve senin "üreme" olayını ihmal etmene sebep olacak ne yaşamış olduğunu araştıracaksın öncelikle. Üreme, seks, aile kurma, doğurma, vb. konulardan uzaklaşmana, ya da basitçe onları gözardı etmene sebep olan olayları, inançları, düşünceleri, deneyimleri gözden geçir. Ya da bambaşka bir sebeple uzun süre stres altında yaşamana sebep olan birşey varsa onu bul. ış, bir yakının hastalığı, büyük borç yükü ne bileyim. Varsa, önce bunlardan kurtulmalısın. Hani ben forumda bahsetmiştim. Annem beni çocuk sahibi olmaya hiç hazırlamadı diye. Ben bu annelik duyguyu tanımıyordum demiştim. ışte belli bir duygunun boşluğu ya da özellikle negatif duyguların varlığı uzun sürdüğünde vücut bunlara uyum sağlıyor. Çünkü yoğun stres altındayken bağışıklık sistemi diyor ki, dur önce tehlikeyi uzaklaştıralım. Şimdi bir bebek için uygun bir ortam değil. Bu durum yıllar sürünce de üreme işlevini toptan ihmal edebiliyor. Kalıcı olarak istenen durumumuz bu diye. Bunu da üreme sistemine kan akışını keserek yapıyor. Bir kontrol et: Karnın hep soğuk mudur? ayakların hep üşür mü? Kan dolaşımının oraya gitmediğin kanıtıdır bu.
Bu kısmı hallettikten sonra geriye yapacakların kolay. Akupunktur, rahatlama, organik ve düzenli beslenme, düzenli yaşama, Kan dolaşımının yeniden rahme gitmeye başlamasını sağlayan egzersizler. Rahmini ılıt, ovulasyon dönemlerinde gün aşırı termofor koy karnına. Brokoli, balık, mercimeği bol bol ye. Bol su iç hergün."
Vücudun duruma uyum sağlama yeteneği hakkında yeni şeyler öğrendim. Kısaca sizinle paylaşayım.
Uzun süre bilgisayar ekranına bakarak çalışanların gözleri neden bozulur? Gözlerin uzağı ve yakını görme işlevi dengelidir. Ancak uzun zaman yakına baktırılınca dengeyi bozmaya, duruma alışmaya ve yakını görmek için daha az enerji harcamaya başlıyor. O zaman da uzağı görmek için daha fazla enerji harcaması gerekiyor, zorlanıyor. Dışarıdan gözlük gibi, uzaktakileri yakına getirecek bir yardıma ihtiyaç duyuyor. Tabii bu yıllar üzerinden oluyor. Nasıl? ılginç değil mi?
Üreme sisteminin ihtiyacı olan kan dolaşımı dengesinin bozulması da böyle birşey işte. Uzun süre hamile kalma için uygun olan ortamın dışında şartlarda (duygusal, fiziksel, düşünsel) yaşayınca böyle oluyor. Biraz düşünün bakalım.
iyileştirme gücünün kendi bilinçaltınızda olduğunu sık sık kendinize hatırlatın.
-inancın toprağa ekilen bir tohuma benzediğini bilin;ne ekerseniz onu biçersiniz.zihninize o fikri (tohumu)ekin,onu sulayın ve umutla büyütün, o kendini somutlaştırıcaktır.
-bir başkası için dua ederken,içinizdeki sessis güzelliğin,bütünlüğün ve mükemmelliğin,başkalarının bilinçaltındaki olumsuz düşünceleri değiştirebileceğini ve ortaya harikulade sonuçlar çıkarabileceğini bilin.
-bütün hastalıklar zihinden kaynaklanır.zihinde ona karşılık gelebilecek bir model oluşturmadıkça bedende hiçbir şey belirmez.
-hemen hemen bütün hastalıkların semptomları,hipnoz altında fikir aşılama yoluyla ortaya çıkartılabilir.bu sizin düşüncelerininzin gücünü göstermektedir.
-tek bir şifa projesi vardır o da sağlam bir inançtır.tek bir tedavi kaynağı vardır.bilinçaltınız.
-inandığınız şeyler ister gerçek ister sahte olsun istediğiniz sonuçları alabilirsiniz.bilinçaltınız zihninizdeki düşüncelere karşılık verir.inancı,zihninizdeki bir düşünce olarak görün;bu yetecektir
Ben bu yazıyı okudum ve yazıda gecenlerı hayatımın her alnında uyguluyorum artıkve gerçektende iyi düşün iyi olsun felsefesi işe yarıyo ben bir çok kez bunu yaşadım sizede tavsiyem yazıyı bir kaç kez
iyice kavrayıncaya kadar okuyun bir de the secret belgeselini izleyin yada kitabını okuyun süper bir felsefe ve her gün allaha içten gelerek dua etmeye devam ederseniz bi gün hayellerinize kavuşursunuz:)
SİZ DE BUNA BENZER Bİ YAZIYI VE 2011DİLEKLERİNİZİ BİR YERE YAZIP HERGÜN OKUYUN VE BİLİNÇALTINIZA BUNLARI İSTEDİĞİNİZLE İLGİLİ SİNYALLERİ GÖNDERİN İŞE YARIYO
Senin için hamilelik korkusu geçmişte kaldı.Kendi içinde sakin rahat,huzurlu ve kendinden eminsin.Şu andan itibaren bu sakin rahat ve kendinden emin ruh halin güçleniyor gereksiz korkular endişeler etkilerini kaybediyorlar.Normalde olması gerektiği kadar tedbir aliyorsun daha fazlasini değil.Hamilelik ile ilgili gereksiz korkular endişeler geçmişte kaldi.
Bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmen için gerekli her şeyi yapması için yönlendiriyorum.Gerekli tüm gıdaları hormonları ve kan akışını bunu şimdi başarmak için yönlendir.Gerekli tüm duygusal fiziksel ruhsal enerji ve kaynakları bunun şimdi olması için yönleniyor.Bunu 24 saat boyunca yapiyorsun ve uykuda iken süreç devam ediyor.Bu telkinleri engelemeye çalışan ne varsa geçersizdir ve ben bilinçaltını başarılı bir hamilelik geçirmeni engelleyecek her şeyin etkisini yok etmek üzere yönlendiriyorum