Sizin durumunuz artık okumayı ve bilgiyi, hayatın merkezine alma haline gelmiş.
Bu nedenle,eşinizi içten içe küçümsüyorsunuz.
Onu değiştirmek hayalinizdeki çok okuyan,kültürlü birine dönüştürmek istiyorsunuz.
Bu hem doğru değil,hem de mümkün değil.
Üstelik sağlıksız bir yaklaşım.
Okumayı,yeni şeyler öğrenmeyi çocukluğumdan bu yana çok severim,bu ailemden geçen bir alışkanlık.
Eşim de aynı sizin eşiniz gibi.
Ailesinde de okuma alışkanlığı yok.
Ben sosyal bilimler alanında eğitim aldım ve çalışıyorum,işimle ilgili-ilgisiz elime geçen her şeyi okurum.
Benim eşim de müze-ören yeri ziyaretlerime
'ne var eski insanların hayatını bu kadar merak edecek?' Şeklinde yorum yapar.
Adam matematikçi,bütün gün ders anlat,soru çöz,yeni öğretmenleri dinle,soru yaz,test hazırla,özel ders ver derken zihni zaten doluyor.
Eve gelince ya film izliyor ya da 'Kim Bir Milyon İster' bazen de aslanlar,kaplanlar,yaban hayat belgeseli.
Film ilgimi çekerse, onunla izlerim, ki film zevkimiz de pek uymaz, çekmezse aynı odada,kulaklığımı takar,kitabımı okurum.
Bazen okuduğum kitaptan bir bölümü ona da okurum,ilgisini çekerse yorum yapar,çekmezse 'şimdi ona kafa yoramam,sen devam et' der.
Ne bileyim, bu evliliğimi sorgulayacak kadar önemli bir sorun gibi gelmiyor bana.
Eşimin o kadar sağlam bir karakteri ve iyi hasletleri var ki sizin eksiklik veya kusur olarak gördüğünüz durumu ben gündemime bile almıyorum.
Evde de, hep altı dolu ve akademik içerikli sohbet etme ihtiyacı duymuyorum.
Okulda,eğitimlerde,velilerimle zaten yapıyorum bu konuşmaları.
Evi eğitim yuvasına çevirmek gibi bir gayretin içerisinde olmadım hiç.
Günlük olaylardan, aldığımdan, verdiğimden,sağdan soldan konuşuruz eşimle.
Dün bir öğrencisi ile yaşadıklarına, birlikte epey güldük mesela.
Okumak,bilgi sahibi olmak,gelişmek çok güzel bir durum ama yaptığımız okumalar ve edindiğimiz bilgiler; bizi, bu durumda olmayan birilerini hele de hayatı paylaştığımız eşimizi,
eleştirmeye, küçümsemeye,sorgulamaya yöneltiyorsa bence oturup bir düşünmek lazım.
Burda yanlış giden bir şey var diye...