- 4 Aralık 2010
- 3.687
- 6.651
- 358
- 35
Eşiniz anlayışlı, evine düşkün, yardımsever, bilmem ne bilmem ne ama kitap okumuyo, müze gezmek istemiyo diye gözünüze mi batıyo. Adamın bu kadar iyi yönü varken, eksi yön çıkarmaya çalışmak olmuş sizinki. Herkes entelektüel olup kitap okumak, müze gezmek zorunda değil. Entelektüel olmaya çalışan insanların kendini bi şey sanıp karşısındakini küçümsemesi de ego tatmininden başka bi şey değil. Madem bu tür şeylerden hoşlanan birini istiyordunuz; eşinizi evlenmeden önce görmüşsünüzdür, nelerden hoşlandığı hakkında fikir edinmişsinizdir evlenmeseydiniz.
Güzel özellikleri ağır basti diyelim. Okumayan kimse umurumda değil kama esi
Aynen işte bu. Dil bilmek öncelikli birsey. Ama olmayınca olmuyor mu nedir. Ben de alt yazıya sinir oluyorum, yabancılarla hep ben muhatap oluyorum, mühendis ve onun bir çok yurtdışı sempozyum hazırlıklarını ben yapıyorum ve onun için üzülüyorum.Belki sey olacak ama bu duyguyu da anliyorum:)) ben esim benim kadar ingilizce konusamasaydi bu kadar anlasamazdik saniyorum. Cunku alt yazi mecbur olmadikca okumam gicik olurum. Ya da tv de bi espri gectiginde o da benimle gulebilsin isterim. Yurt disina gidince oranin tadini alabilsin diye dusunurum. O yuzden esimin dil hakimiyeti de beni etkileyen seylerden biri olmustu. Cunku dil bilince insanin birinci agizdan okuyabilmesi ogrenebilmesi daha kolay oluyor. Bazen karsisinda Times veya Post tan bi makale okuyorsam ona gosterdigimde anlayip yorum yapiyor olmasi beni mutlu ediyor. Bunu istemek kibir degil bence ama eger yoksa da bilmiyor diye uzulmenin bi yarari yok artik:))) su saatten sonra zor.
