Hadi bana mesaj at. "Naptın? Napıyorsun ? Nasılsın ?" de.
Çok mu zor bu ?
Hayatında başka biri var biliyorum.
Ya da atma mesaj filan. Sen bilirsin. Ben de atmam , olur biter. Yine biter, yine gider.
Haftaya bir tanecik atarım o da, doktor raporlarının sonuçlarını öğrenmek için.
Gerisi beni ilgilendirmez der kenarı çekilirim.
Bana verdiğin sözü tutman için peşinde koşup, "hani beri söz verdiğin yere götürecektin" diye kendimi paralayamam.
İnsan verdiği sözden kendi sorumlu olmalı. Kendi uğraşmalı.
Askere gideceksin, ben istiyorum ki, iyi bir şekilde kopalım birbirimizden.
Ama, sen kendini düşünmüyor ve vicdan azabıyla askere gitmek istiyorsan sen bilirsin.
Tam 15 ay ! Orada düşünecek çok vaktin olacak. Ve aklından çıkmadığımda, beni aradığında cevap vermeyeceğim.
Sen bilirsin yani.
Ben sen vicdan azabı çekip üzülme istiyorum beni kırdığın için. Ama sen bunun için hiçbir şey yapmazsan, gerisi beni ilgilendirmez.
Ve o zaman derim ki, "hadi bakalım sana vicdanınla mutluluklar !"