her hoşlandığımda 16 yaşım gibi salaklaşmasam diyorum artık yine salaklaşıyorum. belki de tümden salağım da kalbim hızlı attığında beynime daha iyi kan gidiyor da böyle zamanlarda salaklığımı farkında olarak yapıyorum. yüzümden herşeyi anlıyor etraftakiler, ama neden hüzünlüyüm, mutsuzum anlamıyorlar. sebebi sensin. aynı 16 yaşım gibi, daha olmayan şeylerin hesabını yapıyorum, kuruyorum da kuruyorum kafamda. sonra suratım asılıyor. iyi şeyler düşünsem tepetaklak olurum diye korkuyorum. hani diyor ya şarkıda "altında ağ olmadan yerden yükseldin mi, tam zevkine varmışken birden yere düştün mü sen..." diye. her kadın yaşamıştır bunu. hele ki yaş çeyrak asrı geçiyorsa daha da derin hisseder. yalnız ve güzel diye sıfatlandırdığım yeni çağımda, artık kimseden hoşlanmam derken ilkim sen oldun sanırım. düşün bak, bunca zamandır isim dahi koyamıyodum hislerime. şu yaşıma rağmen ölümüne tecrübesizim kendi duygularım hakkında. ama benim sağım solum belli olmaz, yarın kafamda daha kötü şeyler kurup, kafamda senle kavga edip sonsuza kadar kendimden uzak tutacağıma yemin edebilirim de. en kötüyü düşünmek hep iyidir, sonunda daha az canın yanar. ama bütün süreç boyunca, kabuğu kalkmış yara gibi oraya oraya takılıp sürekli can yakmıştır zaten, geriye de sızısı kalmıştır. belki de onun yerine sonuna kadar iyimser olup, birden yere düşmek daha az acı verir kimbilir? ama bunu denemek için çok yaşlıyım ya. buna bile üşeniyorum. içimi ağrılar kaplıyo. amaaan ne diyorum ben.
kime yazdığımı unuttum yazıyı.
şey dicektim.
hani çok sessizim ya, belki de yabanilik derecesinde sessizim.
aha bunun sebebi, o yıkarda bahsettiğim salaklığımı minimum seviyede sana teşhir etmek için. çünkü ağzımı açtığım her an testiden sızıyor saçmalıklarım. hehe. bil isterdim aslında ama, bi daha aynı hatayı yapmam ben :) yaptım o salaklığı bi kere. şimdi başka salaklıklar zamanı.