Sizi burada gördüğüm kadarıyla sanıyorum biraz mülayim bir kadınsınız, bunu kullanıyorlar. Bazı insanlar çevrenin mutsuzluğundan beslenir. Kendi hayatı berbattır ama başkalarının hayatlarına karamsar bakış açısıyla yorum yapıp onları da mutsuz ettiklerini gördüklerinde mutlu olurlar. Benim çevremde de vardı bundan, en mantıklısı ne kadar yakın da olsalar muhabbeti kesmek. Görüştüğünüz mecburi zamanlarda da o negatif enerjili yorumlarını yapmasına müsaade etmeden lafı ağzına tıkamak. Ben direkt muhabbeti kestim, daha mutluyum.
kuzum anlatma herkese herşeyini..bırak bilmesinler... daha iyi. hamileliğini de evet o insanlardan ve onlara haber uçurabilecek insanlardan gizle...aminn inşallah.gülümsedim bu yazıdan sonra. gerçekten çok zor bir hayatım var ama inanılmaz mutluyum. benim kaygım başkalarını mutsuz ettiğimi düşünmek. neden onlar da mutlu değil diyerek vicdan azabı çekioyrum. neden atanamıyorlar, neden eşleriyle iletişimleri zayıf diye kendi mutluluğumu saklamak zorunda kalıyorum.
Cok sanslisin.hayata şanslı gelmissin.tuzun kuru.imkanlarin olanaklarin var vs vs evet bana diyorlar.
Ne yasadigimi kendim bilirim.derdimide kendim bilirim.
O yuzden bole diyenlere evet ben allahin sansli kuluyum dogustan bende ki sans naparsin iste pastanin büyük dilimi bana düşmüş diyorum.
Baska turlu hasetlikle fesatlikla kafa yorup sinirimi bozamam.
Oysa ki bende 1 bebegimi kaybettim kizim 1 yasinda iken ayrildim vs vs yurtdisinda bacagimi kaplumbaga isirdi bacagim kesilme asamasina geldi mesela ama bana ne dediler ooo safariler falan ee ole gezersen isirir tabi : ?
Kulaklarini tika.
kuzum anlatma herkese herşeyini..bırak bilmesinler... daha iyi. hamileliğini de evet o insanlardan ve onlara haber uçurabilecek insanlardan gizle...
benim bi arkadaşım vardı, ruh emici gibiydi mübarek, kötü bir aile hayatı, kötü bir eş seçimi ve evlilik hayatı, kötü bi iş hayatı kısacası hayatı sürekli kötü gidiyordu ben elimden geldiğince yardım ederdim.. ama iyi olduğumu anlatmamaya başladım artık çünkü şu cümleye kadar geldi olay: "eşin tam benim evli olmak isteyeceğim türde biri, ne güzel eviyle çocuğuyla ilgili bir insan keşke ben de öyle bi seçim yapsaydım" ben yavaş yavaş uzaklaştım, sonra komple bitirdim arkadaşlığımı. açık açık da söyledim.
"ya hu sen mutsuzsan sebebi ben miyim? benim huzurum neden senin huzursuzluğun? bana doğan güneş sana batıyor mu? "
bunları söyle arkadaşım. yoksa için içini yer böyle hep.
ya da komple bitir ilişkilerini. yoklukları daha iyi.
sen bu insanların mutsuz olması için bir şey yaptın mı? -hayır yapmadın.
o zaman dert de edinme kendine lütfen...
ayrıca eşim de öyle aşırı ilgili bi eş de değildir yani nerden çıkardı bunları bilmem"eşin tam benim evli olmak isteyeceğim türde biri, ne güzel eviyle çocuğuyla ilgili bir insan keşke ben de öyle bi seçim yapsaydım" ben yavaş yavaş uzaklaştım, sonra komple bitirdim arkadaşlığımı. açık açık da söyledim.
arkadaşlar, evinize yeni bir şey alınca başkasında yok diye bunun suçluluğunu hissediyor musunuz?
ya da tırnaklarınızla kazıyarak sahip olduğunuz şeyler için kendinizi suçlu hisseder misiniz??
mesela ben öğretmenim atanabilmek için 5 sene aralıksız sosyal hayattan kopup ders çalıştım, kendimden verdim sonunda atandım şükürler olsun, ama bir yıl çalışmış ve atanamamış arkdaşlarımın laflarını çekiyorum. 'senin tuzun kuru tabi' . bunun mahcubiyetini yaşıyorum ve bu konunun konuşulmasından hoşlanmıyorum.
ya da eşimle 8 yıllık evliliğim var. çok zor kavuştuk birbirimize hatta hala tam anlamıyla kavuşmuş değiliz bile. asker olduğu için sürekli operasyon bölgelerine gidiyor. sürekli görevlendirmelerle onu kaybetme korkusuyla yaşıyorum. atandığım yer ve evim arası 150 km ve sadece hafta sonları o da evdeyse görüşüyoruz ama çok mutluyuz. kuzenlerim eşimin kuzenleri yeğenleri sürekli nasıl bu kadar çok seviliyorsun biz çok mutsuzuz diye keyfimi kaçırıyorlar. onların yanında eşimin elini bile tutmaya çekiniyorum...
sonra gerek birlikte yaşamadığımız için gerek sağlık sorunlarımız yüzünden 8 yıl içinde bi kere tüp bebekle hamile kaldım. kızım 30 haftalık doğdu ve 10 gün yaşadı. çok acı çektik. 2 sene oldu ben yeniden bebek istiyorum. hamile kaldığımı hiç kimsenin bilmesini istemiyorum. çünkü ilk gebeliğimin de göze geldiğine inanıyorum, o kadar çok laf işittim ki komşulardan sülaleden "tuzunuz kuru" muhabbetinden...
bebeğimi kaybettiğimi öğrenince istemsiz kahkaha atan kişiler bile çıktı karşıma. zavallı muhabbetiyle teselli edenler....
herkesin karşısına çıkıp ben bu hayatı hakediyorum mutluyum çünkü hiçbir şeyi kolay kazanmadım ben demek istiyorum...
2 ay sonra eşim görevden dönünde tüp bebek yaptıracağım ama doğuma kadar eve kapanıp herkesten gizlenmek istiyorum.
hamile kalacağımın bile garantisi yok ama yine de bu kaygılarla nasıl başedebilirim?
işe yarıyor mu pastanın büyük dilimi bende demek. kibirli gibi olmaz mı?aslında bunu duymak istemedikleri için böyle konuşmak gerekiyor
Yoo niye çekineyim anlamadım insanları çok düşünüyorsunuz size yazık. Acıma acınacak hale gelirsin derler. Siz iyi niyet gösteriyorsunuz da onlar gösteriyor mu? Çoğu insan en kısa sürede hava atıp ezme peşindeyken ben kimseyi aman o üzülür mü eder mi diye düşünemem. Sonra hayatı yaşayamaz mutlu olamayız ki... Herkes hak ettiğini yaşar. Siz atandınız diye saçma sapan konuşmalarına gerek yok atanan öğretmenler de olduğuna göre onlarda bir eksiklik vardır bence. Hani gerçekten atanan öğretmenler olmasa anlayacağım da neyse...
Boşver milletin ne dediğini hamile kalsanız bu sefer vah vah tek başına bebek mi büyürmüş derler. Tıkayın kulakları gerekirse kimseyle görüşmeyin. Böyle akraba eş dost varken sizde düşmana gerek yok.
Önce yaşadığınız hayatı sizin yarattığınızı kabul edin. ve bu konuda her türlü lafa karşı koyun. siz emek vermissiniz okumussunuz işe girmissiniz, siz doğru karar vermissiniz eşinize evlenmissiniz. yani siz yapmışsınız siz yaşıyorsunuz. bu sizin hakkınız. bu hayatta hiç bir şey emek vermeden olmuyor. milyonları kazaniyor dediğimiz iş adamı saatlerce çalışıp kazanımlarını dogru yere yatiriyor. sporcu desen günde kaç saat ter döküyor antrenmanda. o nedenle boş verin kim ne demiş emek vermissin hak etmişsin o hayatı da yaşıyorsun.arkadaşlar, evinize yeni bir şey alınca başkasında yok diye bunun suçluluğunu hissediyor musunuz?
ya da tırnaklarınızla kazıyarak sahip olduğunuz şeyler için kendinizi suçlu hisseder misiniz??
mesela ben öğretmenim atanabilmek için 5 sene aralıksız sosyal hayattan kopup ders çalıştım, kendimden verdim sonunda atandım şükürler olsun, ama bir yıl çalışmış ve atanamamış arkdaşlarımın laflarını çekiyorum. 'senin tuzun kuru tabi' . bunun mahcubiyetini yaşıyorum ve bu konunun konuşulmasından hoşlanmıyorum.
ya da eşimle 8 yıllık evliliğim var. çok zor kavuştuk birbirimize hatta hala tam anlamıyla kavuşmuş değiliz bile. asker olduğu için sürekli operasyon bölgelerine gidiyor. sürekli görevlendirmelerle onu kaybetme korkusuyla yaşıyorum. atandığım yer ve evim arası 150 km ve sadece hafta sonları o da evdeyse görüşüyoruz ama çok mutluyuz. kuzenlerim eşimin kuzenleri yeğenleri sürekli nasıl bu kadar çok seviliyorsun biz çok mutsuzuz diye keyfimi kaçırıyorlar. onların yanında eşimin elini bile tutmaya çekiniyorum...
sonra gerek birlikte yaşamadığımız için gerek sağlık sorunlarımız yüzünden 8 yıl içinde bi kere tüp bebekle hamile kaldım. kızım 30 haftalık doğdu ve 10 gün yaşadı. çok acı çektik. 2 sene oldu ben yeniden bebek istiyorum. hamile kaldığımı hiç kimsenin bilmesini istemiyorum. çünkü ilk gebeliğimin de göze geldiğine inanıyorum, o kadar çok laf işittim ki komşulardan sülaleden "tuzunuz kuru" muhabbetinden...
bebeğimi kaybettiğimi öğrenince istemsiz kahkaha atan kişiler bile çıktı karşıma. zavallı muhabbetiyle teselli edenler....
herkesin karşısına çıkıp ben bu hayatı hakediyorum mutluyum çünkü hiçbir şeyi kolay kazanmadım ben demek istiyorum...
2 ay sonra eşim görevden dönünde tüp bebek yaptıracağım ama doğuma kadar eve kapanıp herkesten gizlenmek istiyorum.
hamile kalacağımın bile garantisi yok ama yine de bu kaygılarla nasıl başedebilirim?
mulayim miyim pasif miyim saf mıyım bilmiyorum. işte negatif yorumlara cevap verebildiğim gün kendime kahve ve çikolata ısmarlayacağım. inşllah o günleri de görürüm.
millete fazla kafa takmışsınız. gereksiz.. yaşadığınız her an bir daha olmayacak o sebeple kimseyi düşünmeden tadını çıkara çıkara yaşayın.
ben nazara inanmam.. nazar dediğiniz kötü enerji. o enerjiyi çekip çekmemek sizin elinizde. böyle düşündükçe kötü enerjileri kendinize çekersiniz. hayata bakışınızı değiştirin pozitif düşünmeye çalışın o zaman her şey değişecek emin olun..
Önce yaşadığınız hayatı sizin yarattığınızı kabul edin. ve bu konuda her türlü lafa karşı koyun. siz emek vermissiniz okumussunuz işe girmissiniz, siz doğru karar vermissiniz eşinize evlenmissiniz. yani siz yapmışsınız siz yaşıyorsunuz. bu sizin hakkınız. bu hayatta hiç bir şey emek vermeden olmuyor. milyonları kazaniyor dediğimiz iş adamı saatlerce çalışıp kazanımlarını dogru yere yatiriyor. sporcu desen günde kaç saat ter döküyor antrenmanda. o nedenle boş verin kim ne demiş emek vermissin hak etmişsin o hayatı da yaşıyorsun.
Çok basit aslında diyeceğiniz şey. Hafif gülümseyerek "Fikrini sorduğumu hatırlamıyorum", bu kadar.
hayatta diyemem birine bunu. çok bozulur
biz eşim ile memuruz bizede nedense milyarder gözü ile bakıyorlar. Her konuşmada konu bizim maaş kısmına getiriyorlar eve bir çivi çakılsa onu konuşurladı 7 sene çocuğumuz olmadı 6 defa tüp denemsi onca muayneler operasyonlar elde avucumzda kalmadığı gün olurdu, insanlar maalesef fesat tarafı senin enerjini düşürmek için eşlinden geleni yaparlar.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?