Hassaslıktan ölmek

Kesinlikle.
Şuan oda sıcaklığındaki suyu içtim, o bile boğazımı acıttı, kulaklarımda batma yaptı.
Eşek kadar kadınım, keyfimle dondurma yiyemem anca yarısı üstüne çay, sıcak şeylerle hemen dengelemeye çalışırım.
40 derece sıcakta, sahilde falan çay içen birilerini görürseniz gülmeyin lütfen
 
Gerçekten bu diyalogları okuyanlardan özür dilerim ama vallahi konuyla çok bağlantılı olduğundan yazma gereği duyuyoruz, ibretlik hikaye gibiböyle şeylerin şakası olmaz ama şaka gibi bünyesi var eşimin, tabii filmdelisi'ninde:))

Allah sizin de anne babanıza, eşinize evlatlarınıza ve size sağlıklı uzun ömürler versin inşaallah.

Aslında ideali hasta olmak mıdır bilemiyorum da, mesela annemin komşusu olan yaşlı bir çift vardı, kadın aynı benim gibi hiç hasta olmayan biriymiş, eşiyse sürekli hasta olan biri, mahalledekiler bile adam çok yaşamaz ölür demişler, kadın öldü adam yaşadı.

Annemin bir sürü kronik hastalığı var, hepsi de ciddi problemler, üstüne bir de obezite problemiyle boğuşuyor, babamın burnunun aktığını bilmem, kar yağar pencereler açık uyurdu, ne diyabet ne tansiyon, ne kalp hiçbir şeyi yoktu birden öldü, ölüm sebebi ilk defa soğuk algınlığına yakalanmış olmasıydı, bünyesine güvendi ama olmadı

Grip olurum ama çok nadir o da 4-5 yılda bir ayakta geçer evdekiler anlamazlar bile ama vücudu virüslere de toza toprağa da alıştırmanın önemli olduğunu düşünüyorum, biraz da insanın kendi kendinin doktoru olması gerektiği tezini savunuyorum, kesin hasta olurum diye kendinizi bırakırsanız bağışıklık sistemimiz etkileniyor bence, eşim çok yapar bunu, rüzgar yer kesin hasta olacağım der akşamına yorgan döşektir, adam elinde olsa Eskimolar gibi giyinecek hasta olmamak için, giyinmek seni daha da hasta ediyor diyorum ama dinletemiyorum
 
Ben genelde ağlıyorum onlari gorunce sinirden..
Kayinvalidem gorumceme der ki, cayi srn koyma bileklerin ağrır kaldiracagi sey 5 kisilik çaydanlık.
Eşim ogluma devamli elini alnini koyar, atesi mi var der, gözü sönmüş der, yuzu kizarmis der, hasta gibi bakiyor der. Cocuga cumleleri hep boyle.
Bir gun aldim karsima, cocugumu sulalen gibi hastalık hastasi yapmana izin veremem dedim. Anlattim. Anliyor hak veriyor kabul ediyor ama 7 gobek genlerine işlemiş elinde degil.
Oglum da arkasina yaslanip elini alnina koyar, ay benim atesim var der.
Litfen çocuklarınızı nazenin yetiştirmeyin hanımlar. Dondurma yiyip hasta olmak da çocukluğun bir parçası. Hiç hasta etmemek bir marifet değil. Bünyeye hastalık da lazım, yoksa bağışıklık nasıl güçlenecek? Koca koca adamları esen rüzgar hasta ediyor. Çünkü anaları ruzgar eserken önüne geçip siper olmuş
 
Böyle konular okuyunca bir yandan da o kadar üzülüyorum ki annelere suç atılmasına, hemen çocukluk travması gibi lanse edilmesine..
Ben yıllardır çocuğum hasta olduğunda her anne gibi elimden geleni yapmaya çalıştım tamam mükemmel değilim ama her zaman onun mutluluğunu düşünüyorum
Ben doğduğundan beri şöyle soğuk yediriyorum böyle çıplak gezdiriyorum diye maharetlerini anlatanlara sesleniyorum
Sizin çocuğunuz da soğuk yediğinde ya da herhangi bir şekild e mikrop kaçtığında hasta olsa, ateşlense, defalarca hastane yatmak zorunda kalsa siz sürekli soğuk yedirip çıplak gezdirmeye devam eder misiniz yoksa dikkat mi edersiniz?
Ben ve benim gibi anneler dikkat etmek zorunda kalıyoruz!
Çocuğumu parktan denizden vs asla çekmedim hasta da olsa dikkat ederek hatta bazen içten içe korkarak yine de görürdüm
Hatta bi kere denize gittik 3 aile, o sırada denizden enfeksiyon kapan çokça kişi varmış haberimiz yoktu, diğer iki ailede kimseye bi şey olmadi ama benim kızım mikrobu kaptı ve hastenede yattık burda benim suçum Ne?
Ileride kızım da annem yüzünden hassasım derse sanırım çok üzülürüm
 
Nurlar içinde yatsın...

Eşiniz ve benim gibi insanların çok düşünmekten ziyade gerçekten yanlış yetiştirilmekten böyle olduğumuza inanıyorum, e tabii genler de müsait, sonuç ortada.
Halbuki ben hiç dikkat etmem soğuk içmek dışında, atlet ömrümde giymedim mesela ya da kalın kıyafetler giymem.
Bilirim hasta olacağımı o ortamda fakat girmekten çekinmem.
Kendimi alıştırmak adına her şeyi yapsam da alışmıyorum, yine hastayım

Bazı hastalıklar da zaten kronikleşiyorsa, kaçış olmuyor bundan; örneğin benim faranjit, sinizütim ve bronşitim var.
Soğuk su içtiğim anda faranjit devreye girer, o sinüziti tetikler ve doğal sonuş olarak bronşite evrilir, hop 1 aylık süren hastalık maratonu, astım ilaçları, antibiyotikler...

Ha hasta olup yatıyor muyum, asla.
Çok kötü isem giderim acile ‘2 azman bebem var beni ayağa kaldırın’ derim, sağolsunlar, 3 saat içinde kokteyl şeklinde seruma yükleme yapıp eve yollarlar
 
Valla hanfendicim her anne evladini çok sever şüphesiz. Ama sevmek demek, herseyden korumaya calismak demek değildir. Bence..
Benim amacım her zaman bağışıklığını kuvvetli tutmak oldu. Paketli gidalardan uzak tutmak, beyaz ekmek gibi pirinc unu mamasi gibi besin degeri olmayan seylerle midesini doldurmamak, meyveyi sebzeyi mevsiminde yedirmek, gunluk ihtiyacı olan kalsiyumu proteini vs aldığından emin olmak, zencefilli bal gibi, corek otu yağı gibi bitkisel takviyelero hasta olduğunda degil devamli ve duzenli kullanmak..
Cocugu ciplak gezdirmek bir marifet degil ama bağışıklığını güçlendirmeye gayret etmek bence marifet.
Çünkü okula başlayınca öğretmen sırtına ter bezi sokuşturmayacak, kantinde her yediğinden cırcır olacak..
 
Biz a diyoruz, siz c.

Öyle yetiştirilme hataları var ki, bebeği yere koymuyorlar mikrop kapmasın diye, parkta toprak elletmiyorlar.
Tek hastalanan çocuk sizinki değil, elbet öyle büyüyecekler lakin ‘aman hasta olacak’ diye her şeyi steril hale getirip, izole bir yaşam sunmak da bunun sonucu işte.
Bu yaşımda görüyorum, yapmıyorum evladıma ama gen çekiyor.
Yapmayın diye anlatıyoruz.
 
Sizin durumunuz farklı, evladınızın bağışıklık sistemi güçlü değildir hasta oluyordur, ki benim kızımında zayıf, yüksek ateşten defalarca hastanelik oldu.
Burada bahsedilen anneler çocuğun üstüne haddinden fazla düşüp olması gerekenden aşırı giydirip hijyeni abartanlar.

Bizde çoğunlukla yenidoğan çok üşür diye bir inanış olduğundan yaz sıcağında doğan bebeğe bile harıl harıl hırka örülür, yün battaniye örülür, Temmuz ayında kalın battaniyelere sarılmış hırka giydirilmiş bebeklerden bahsediyoruz, bu aşırı derecede sağlıksızdır, yenidoğan 22-24 derece arası sıcaklığa alıştırılmalı, yaz bebeği yün battaniyelere sarılmamalıdır, kış mevsiminde de bebek evde çok giyidirilmez çünkü Allah muhafaza ateşlenirse o kadar giydirmeye havale bile geçirebilir, mesela yine bizim insanlarımızın inanışına göre çocuk kış mevsiminde üşür diye evden dışarı çıkarılmıyor ama çok yanlış çocukların temiz havaya ihtiyacı var, havadaki mikropları da almaları lazım.
 
Akshshsh
Benim kv de hala öyle, terlik giy, belin açıldı, rüzgar esti vs ama turp gibi hepsi.
Onlar gibi yaşasam mı acaba diye düşünmedim değil, hapşırsalar hasta zannediyorlar kendilerini çünkü hapşırmaları bile birkaç senede oluyor

Annem bu anlattıklarımdan ziyade, aşırı titiz bir kadındı.
Okuldan eve üniformayla girdiğimi bilmem, paspasta soyardı bizi.
Hele o banyo akşamları, hiç kepek falan olmadı bende çünkü üst deriye sahip değildim herhalde resmen haşlıyor ve kazıyordu bizi.
E lise çağında ablam ve bende egzama başladı

Bir de zaten ben hastalıklı bir çocuktum, 2 ameliyat geçirdim 5 6 yaşında, üzerine hepatit b eklendi, manyak oldu iyice.
Korona falan o dönemde olsaydı eminim ki ev girişine şu hastane ortamlarında dezenfekte kabinleri var ya, kesin öyle bir şey kurardı.

Çocukları her gördüğünde bir icat çıkarır, atıyorum çocuk terler ‘terlemek d vitamini eksikliği ya da kansızlıktır’ ya da ‘kızım bu çocuğun yanağının içinde kabarıklık var, buna bilmem ne virüsü sebep olur’ veyahur ‘ellerinde ve dizlerinde hafif benekler var, bunları dermatologa sor, bazı organ enzimlerinde sıkıntı varsa böyle gösterir kendini’ ya kadın ağzından hayırlı bir şey çıksın, bir sus ya...
 
Sağ olun, amin inşallah.
Evet sizin ve eşimin kesinlikle bebeklikten itibaren yetiştirilmenizle alakası var, kayınvalidem söz konusu hastalıksa kendini dinleyen biri, burnu aksa hastaneye gider, nabzı atıyorum 120 değil de 121 atıyorsa bir aksilik mi var acaba diye evhamlanır, ben bildim bileli hayatı hastanelerde geçti, sürekli kendinde hastalık arayan birisi, büyük ihtimalle eşimi de böyle yetiştirdi ve çok giydirdi, çok giydirdiğine kesin eminim, biz flört ederken de eşim çok giyiniyordu, adamı yaz geldiğine ikna edemezdim

Ben ise 4 mevsim terlemekle geçen biri olduğumdan çok giyinmem, sevmem de zaten sıkılıyorum daral geliyor resmen, aman bu soğuk boğazım şişer, bu sıcak dokunur demem, eşim pencere kapatır ben açarım, resmen 2 zıt kutubuz

Düşünün ki burası Ege ve çok soğuk değil bu mevsim, adam ebeveyn banyosunun penceresi gece yarısına kadar açık diye oda buz gibiydi dedi O çift yorganla yatar ben pikeyle, nereden buldunuz birbirinizi derseniz hiç sormayın, aşk bu gözü kör ediyorsa demek

Umarım bu kadar yazmaya konu sahibesi de kendi ve bebeğiyle ilgili çıkarım yapar, hastalık halinde sağlık kuruluşlarına başvurulmalı ama bazı şeylerde de kendini dinlememek hasta oluruma şartlanmamak lazım, hastalık psikolojisi bile bağışıklık sistemini doğrudan etkiliyor zira.
 
Dokunuyorsa yemeyin diyeceğim de bu durum bana fizikselden ziyade psikolojikmiş gibi geldi. Kendinizi şartlamış gibisiniz, vücut da buna kodlanmış.
 
Dokunuyorsa yemeyin diyeceğim de bu durum bana fizikselden ziyade psikolojikmiş gibi geldi. Kendinizi şartlamış gibisiniz, vücut da buna kodlanmış.
Aranan kan bulundu, Astoria hastalık elbette şakaya gelmez, hasta olduğumuzda doktora gitmeli ve tedavimizi olmalıyız ama bazı durumlarda psikolojik olarak kendimizi hasta ettiğimizde oluyor değil mi?
Mesela rüzgara maruz kaldım kesin akşama ateşlenirim deyince kendimizi şartlamaya giriyor sanırım, akşama gerçekten de hasta oluyoruz ve ben biliyordum hasta olacağımı diyoruz değil mi?
Soru biraz saçma mı oldu bilemedim, benim bir arkadaşımın annesi psikolojik zehirlenme yaşıyor mesela, kadın mantarın onu zehirlediğine şartlamış kendini çünkü bir kere zehirlenmiş, şimdi yediği yemekte mantar olmasa dahi biri şaka yapsa aaa onda mantar vardı diye, kadın zehirlenme belirtileri yaşıyor ve hastanelik oluyor maalesef.
 

Tabi ki olabilir. Mesela arkadaşınızın annesinin durumuna "nosebo etkisi" denir. Negatif bir beklentisi var, "mantardan zehirlenmek". Buna kendini inandırmış ve aşırı genelleme yaparak "Her mantar zehirlidir" gibi, yemekte mantar olmasa bile mantar olduğu söylendiğinde bundan etkileniyor ve zehirlendiğine vücut kendini inandırarak o olmayan zehri vücudundan atma belirtileri gösteriyor.

Kendini gerçekleştiren kehanet gibi de açıklayabiliriz bu durumu. Mesela bir öğrenci "Nasılsa bu sınavı geçemem" diye düşünürse o sınava yeterince çalışmaz ve sınavdan geçemez. Haliyle kehanet kendini gerçekleştirir. Kronik ağrıların bazıları, panik atak, anksiyete bozukluğu gibi rahatsızlıklar da bazen kendini gerçekleştiren kehanet kaynaklı olabilir. Kişi bunları isteyerek yapmaz, bilinçdışında yatan düşünceyle kendini buna hazırlar. Umarım anlaşılır yazabilmişimdir. :)
 


Ben buyuk oranda buyutme şeklinden kaynaklandigini dusunuyordum bu hassasligin.

Ben hasta olmam bunyem saglamdir ama bunu hep toz toprakta oynayarak, sokak hayvanlariyla, disarda cimlerde yalinayak dolaşarak buyumeme bağlardim sadece.
Gerci anne ve babam da hassas degiller ama onlar da köyde büyümüş insanlar diye saglamlar diye dusundum.
 
Kesinlikle anlaşılır yazdınız teşekkür ederim, bahsettiğiniz kronik ağrılarla ilgili yabancı bir belgesel izlemiştim, psikolojideki adı aklıma gelmedi ama bazı insanlar belli başlı uzuvlarında öyle şiddetli bir ağrı hissediyormuş ki, örneğin eli aşırı ağrıyor diye elinden kurtulmak isteyenler bile oluyormuş, aslında yapılan tüm tetkiklerde elde öyle bir ağrı olmuyormuş ama hasta o ağrıyı çok gerçekçi yaşıyormuş.

Bizim burada bahsettiğimiz anneler var, bizce haddinden fazla giydirilen ama anne için olması gerektiği kadar giydirildiği düşünülen bebekler bir kat az giyidirilse hasta olacağı düşüncesi sebebiyle, aslında bebek aşırı giyimden terleyip hasta olurken anne üşüdüğü için hasta olduğuna inanıyor.

Küçüklükten itibaren şartlanmalarımız var aslında, soğuk içme hasta olursun, rüzgarda kalma hasta olursun, ister istemez bu şartlanmalar beynimize yer ediyor ve hasta oluyoruz, o zamanda anneler ben sana demiştim hasta olursun diye diyor :)
 
Kendi çocuklarımda görmesem genetik yatkınlık olduğunu asla düşünmem.
Çoğu insana göre ‘aşırı rahat’ bir durumum var ve dediğim gibi ayakkabı yalıyor çocuklar, nasıl mikropla tanışmasınlar ama sonuç değişmiyor.
Kimseyi hasta etmeyen şeyler illa bizi buluyor.

Gerçi çok hasta olsalar dahi hala üşütme, grip benzeri şeyler olmadılar, hep bir virüs kaynaklı hastalıkları oldu.
 

Evet psikosomatik ağrılar. Kendini gerçekleştiren kehanet için de harika örnekler oldu, benim aklıma gelmemişti. Sizin örneklerle daha anlaşılır.
 
Evet psikosomatik ağrılar. Kendini gerçekleştiren kehanet için de harika örnekler oldu, benim aklıma gelmemişti. Sizin örneklerle daha anlaşılır.
Zamanında böyle bir şey yaşadım, hiçbir sebep bulunamadı ve en son psikiyatriye sevk edildim.
Ve ağrılarım şehir değiştirdikten sonra geçti.
Nemli hava, denizli bir şehre gidince hala tekrarlanır ağrılar.
Travma kaynaklı bir şey olabilir mi yani?
 
Sizde mutlaka genetik geçiş de etkili olmuştur, kızım toprakta büyüdü, ağzı burnu toprak olmuş vs pek düşünmezdim titiz büyütmedim aslında, yaz mevsimi doğdu ayağına çorap bile giydirmezdim, kar kış demedim dışarı çıkardım, hatta 5-6 aylık halleri kış mevsimine denk geldi, ne atkı takardı ne bere, bir mont giydirebilirdim o kadar ama bağışıklığı babasına benzemiş.
 

Travma diye net konuşamam açıkçası ama belki neme karşı böyle olumsuz bir şartlanmanız vardır önceden gelen. Ya da cidden nemli hava bünyenize iyi gelmiyor olabilir.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…