• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

hayatın anlamı

Sizi çok iyi anlıyorum çünkü aynı süreçten ben de geçtim. İnsan bir boşluğa düşüyor. O yüzden çocuk yetiştirme konusunda çok farklı düşüncelere kapılıyorum ben. Bunu yaşamaması için, daha dengeli bir şekilde, daha objektif bir şekilde nasıl yetiştirebilirim ilerde çocuğumu diye.

İlla ki felsefe okumanız gerekmiyor aslında, varoluşla ilgili birçok roman var. Onları da okuyabilirsiniz. Sorununuza çözüm olmayacak kesinlikle ama kafanızdakileri yazıya dökülmüş görünce, daha önce seslendirilmiş olduğunu görünce bir nebze olsun rahatlayacaksınız. Daha da derinleşebilir bu yaşadıklarınız ama sonsuza dek böyle gitmiyor, bir süre sonra insan bununla yaşamaya alışıyor en azından.

Şu an aklıma gelen "yabancı, dönüşüm, bulantı, dava" gibi kitapları okuyabilirsiniz. Ütopya ya da distopya diye geçen kitapları okuyabilirsiniz. 1984, biz, cesur yeni dünya gibi, kişisel favorimiz sorarsanız androidler elektrikli koyun düşler mi? kitabını önerebilirim. Aklıma gelirse daha eklerim.
yabancı, dönüşüm, dava ve 1984ü okudum. diğer yazdıklarınızı da listeme ekliyorum, özellikle bulantı'yı :)

dava'nın son kısımlarını okurken your hand in mine(-explosions in the sky) dinliyordum, yaklaşık 1,5 sene önce. öncesinde de dinlediğim bir müziktir. ama kitap o kadar etkiledi ki beni, ben hala bu müziği dinlediğimde k.yı düşünürüm. hala!

hatta bu yorumu yapmadan önce sağlama yapmak için müziği açtım. yine direkt o zamanki hislerimi hatırladım :)

son zamanlarda kitaplardan çok uzak kaldım. geri dönmem gerek. vakit ayırdığınız ve önerileriniz için çok teşekkür ederim
 
Bu ne ya dr otker in pasta reklami gibi babam pasta yapmayi nerden ogrendi:KK53:

Konuya gelirsek psikologtan destek almalisiniz
 
Belki kaybetmek, batmak, bir dert içinde cirpinmak sandığımız kadar kötü şeyler değildir..
aynı şeyi düşündüm. düşünüyorum. bazen dert içinde olmak güzel oluyor- büyük dertler değillerse tabi :)
çok şeker yazmışsınız bu arada. teşekkür ederim
 
Şu an aklıma gelen "yabancı, dönüşüm, bulantı, dava" gibi kitapları okuyabilirsiniz. Ütopya ya da distopya diye geçen kitapları okuyabilirsiniz. 1984, biz, cesur yeni dünya gibi, kişisel favorimi sorarsanız androidler elektrikli koyun düşler mi? kitabını önerebilirim. Aklıma gelirse daha eklerim.

Ütopyaları okusun bence,zaten bir distopyanın içinde yaşıyoruz. Okuduğu ile gördüğü arasında fark olmayacaktır sanırım.:KK64:
 
61 yaşında annem.
Geçen gün yüzü gülmez halde dusunceliydi.
Dedim anne neyin var?

Hayatın hiç tadı tuzu yok. Eski günleri özlüyorum diye gitti en sıkıntılı günleri saydı.
Maddi zorluklar vardı ama hayatın bir tadı vardı dedi.
Uzun uzun saçlarınızı tarar ellerimle çamaşırlar yıkardım.
Olsaydım o günleri dedi.

Niye yaşıyorum ki dedi.

Sonra durup durup yaşlıları istemezler.
Büyükler olmadan hayat ne kadar boş deyip duruyor.

Babaannem, anneannem ve dedemlersiz dünya çok sıkıcı bir yer gibi görünüyor ona.
Oysa hepsi hayattayken belli konularda hasta bakımı vs istedikleri için bile bir sıkıntı sebebiydi aslında.
Kadın sıkıntılarına bile hasret duyuyor.

Evde boncuk işi yapar kuruşlarla birikim yapardı. O günleri arıyor.

Bunlar normal mi bilemedim.
Çok şükür bugün bunlara ihtiyacı yok ama eskisi kadar bile hevesi yok ilginç ki..

Dedim anne sana yeni amaçlar bulalım.
Ne mesela dedi.
Dükkan falan açalım geç başına büyüt işi dedim. Batarız manyak misin dedi :)

Cesaret yok.
Neye yarar?

Bazen risk almadan yaşamak mı böyle yapıyor bizi diye düşünüyorum.

Belki kaybetmek, batmak, bir dert içinde cirpinmak sandığımız kadar kötü şeyler değildir..
Çok sevdim bu yazınızı aslnda durum bu kadar iste. Şimdi ki halimizle işte bu derdim yok ev işi bitmiyor şu insan niye şöyle o niye böyle diyoruz ama belki de annenizin yaşına geldiğimizde Allah izin verirse anneniz gibi düşüneceğiz İşte tam da böyle . Eski günleri özleyeceğiz . Bazılarını bilmiyorum ama bana çok mantıklı geldi annenizin dedikleri
 
yabancı, dönüşüm, dava ve 1984ü okudum. diğer yazdıklarınızı da listeme ekliyorum, özellikle bulantı'yı :)

dava'nın son kısımlarını okurken your hand in mine(-explosions in the sky) dinliyordum, yaklaşık 1,5 sene önce. öncesinde de dinlediğim bir müziktir. ama kitap o kadar etkiledi ki beni, ben hala bu müziği dinlediğimde k.yı düşünürüm. hala!

hatta bu yorumu yapmadan önce sağlama yapmak için müziği açtım. yine direkt o zamanki hislerimi hatırladım :)

son zamanlarda kitaplardan çok uzak kaldım. geri dönmem gerek. vakit ayırdığınız ve önerileriniz için çok teşekkür ederim

Rica ederim ne demek, zihniniz alışıksa daha derin kitaplar okuyabilirsiniz. Tabi okuduğunuz bölüm düşünüldüğünde kitaplardan uzak kalmanızı yadırgamıyorum ben. Hayatın akışı içinde zaman ayıramayabiliyoruz her zaman kendimize, düşüncelerimize.

Aklıma gelen birkaç şeyi daha ekleyip size iyi geceler dileyeceğim öyleyse: Benim en sevdiğim kitap Körlük-Saramago, şiddetle öneririm, Damızlık Kızın Öyküsü, farklı bir distopyadır, Faucault Sarkacı, Faust, Aylak Adam örneğin Bulantı'dan aşağı kalır yanı yoktur. Dinle Küçük Adam, Çürümenin Kitabı... Bunlardan da okumadıklarınızı listeye ekleyebilirsiniz. Belki bir süre zihninizi oyalar. Umarım yardımcı olabilmişimdir bir nebze de olsa.
 
Ya zannediyorum her sorgulayan ve düşünen insanın geçirdiği bir buhran bu. Ben de bu dönemi öğrencilik yıllarında geçirdim, bunu depresif bir dönem gibi görmekten ziyade bir "kendi benliğini bulma" dönemi olarak görüyorum. Herkes bu döneme ulaşamaz, kıymetini bilin. :)

Herkes kitap önermiş madem, ben de önereyim. Irvin Yalom'un Varoluşçu Psikoterapi kitabı bu sorularınıza biraz olsun cevap olabilir kanısındayım. Hayat, ölüm ve anksiyete konularını çok güzel harmanlamış.
 
Herkes ara sira yasar bu duygulari ama.. inanmiyorsun bu daha zor bence.. kotude olsa birseyin Allahtan geldigini dusunmek bile rahatlatiyor.. sen onuda yapamiyorsun. Manevi bosluk en buyuk sorunumuz!
 
Ya zannediyorum her sorgulayan ve düşünen insanın geçirdiği bir buhran bu. Ben de bu dönemi öğrencilik yıllarında geçirdim, bunu depresif bir dönem gibi görmekten ziyade bir "kendi benliğini bulma" dönemi olarak görüyorum. Herkes bu döneme ulaşamaz, kıymetini bilin. :)

Herkes kitap önermiş madem, ben de önereyim. Irvin Yalom'un Varoluşçu Psikoterapi kitabı bu sorularınıza biraz olsun cevap olabilir kanısındayım. Hayat, ölüm ve anksiyete konularını çok güzel harmanlamış.

Ben de bunu ekliyorum hemen listeye. Anksiyeteye azıcık ucundan yardımı olsa şöyle mucizevi bir şekilde keşke bir şeylerin çok mutlu olurdum :p
 
Bu arada bu konu beni de benden aldı..
Daha bugün 31 yaşındayım yıllardır çalışıyorum ama salak kafam yüzünden eksideyim. Hiç bir mal varlığım yok. Arkadaşlarım 2. Ev alma plani yaparken ben izliyorum hayatlari. Neden benim de olmasın diye düşünmüştüm.

Dedemlerin köy evinde ben örümcek ağlarına bakıp iğrenirken annem annesinin yamaladığı döşeği temizlerken ağlıyordu.

Mezarlıkların yanından geçerken dua et kızım dedi.
Bir yandan iki dua mirildandim benim genç halimle yüksüz yuvarlandığım o yamaçtan yasli insanlar sirtinda koca yükle gunde defalarca inip ciktilar nasil ya sorusu vardi kafamda.

Şu konudan sonra sence nasıl hissediyorum? :)

Bakıyorum yokluk eskiden asıl zorluklar eskidendi ama huzursuzun kralı bizleriz.
Bizi varlıklar mi bitirdi acaba?
 
Ben de bunu ekliyorum hemen listeye. Anksiyeteye azıcık ucundan yardımı olsa şöyle mucizevi bir şekilde keşke bir şeylerin çok mutlu olurdum :p

Biraz kalın bir kitap, sabırla okursanız eminim bir yerlerden ufkunuzu açar. Irvin Yalom iyi bir psikiyatrdır, diğer kitaplarını da okuyabilirsiniz. :)
 
Rica ederim ne demek, zihniniz alışıksa daha derin kitaplar okuyabilirsiniz. Tabi okuduğunuz bölüm düşünüldüğünde kitaplardan uzak kalmanızı yadırgamıyorum ben. Hayatın akışı içinde zaman ayıramayabiliyoruz her zaman kendimize, düşüncelerimize.

Aklıma gelen birkaç şeyi daha ekleyip size iyi geceler dileyeceğim öyleyse: Benim en sevdiğim kitap Körlük-Saramago, şiddetle öneririm, Damızlık Kızın Öyküsü, farklı bir distopyadır, Faucault Sarkacı, Faust, Aylak Adam örneğin Bulantı'dan aşağı kalır yanı yoktur. Dinle Küçük Adam, Çürümenin Kitabı... Bunlardan da okumadıklarınızı listeye ekleyebilirsiniz. Belki bir süre zihninizi oyalar. Umarım yardımcı olabilmişimdir bir nebze de olsa.
uzunca bir süre boyunca kitap önerisi isteyenlere hiç düşünmeden körlük'ü önerdim. ve çok uzun bir süredir whatsapp durumumda aylak adamdan bir alıntı yazıyor :) faust desen okudum, operasına gittim, yetmedi daha geçen ay sanat üzerine konuşmam gereken bir durumda konumu faust olarak seçtim :) sonuç olarak sizinle zevkimizin ciddi anlamda uyuştuğuna karar verdim şu an :D yazdıklarınızın hepsine bakacağıma emin olabilirsiniz. çok teşekkür ederim, iyi geceler!
 
Bende felsefe bölümü mezunuyum bu kadar abartmayın sorgula sorgula her son bir başlangıç ilk başladığımda yandım Allah hayatım sorgulamalarla geçerdi yaş aldıkça hayatın içinde oldukça daha farklı oluyor bırak onu bunu kendini sorgula şimdi aöf ten felsefe okuyan bir kardeşimiz var o da geldi anlatıyor yok şöyle Yok sorgulama Yok şu Yok bu hayata atıl o zaman hayatı sorgula :anneadayı:
 
Biraz kalın bir kitap, sabırla okursanız eminim bir yerlerden ufkunuzu açar. Irvin Yalom iyi bir psikiyatrdır, diğer kitaplarını da okuyabilirsiniz. :)

Dört beş kitabını okudum daha önce ama bu kitap tükenmiş ne yazık ki. Pdf avına çıkacağım sanırım, teşekkür ederim :)
 
Bu arada bu konu beni de benden aldı..
Daha bugün 31 yaşındayım yıllardır çalışıyorum ama salak kafam yüzünden eksideyim. Hiç bir mal varlığım yok. Arkadaşlarım 2. Ev alma plani yaparken ben izliyorum hayatlari. Neden benim de olmasın diye düşünmüştüm.

Dedemlerin köy evinde ben örümcek ağlarına bakıp iğrenirken annem annesinin yamaladığı döşeği temizlerken ağlıyordu.

Mezarlıkların yanından geçerken dua et kızım dedi.
Bir yandan iki dua mirildandim benim genç halimle yüksüz yuvarlandığım o yamaçtan yasli insanlar sirtinda koca yükle gunde defalarca inip ciktilar nasil ya sorusu vardi kafamda.

Şu konudan sonra sence nasıl hissediyorum? :)

Bakıyorum yokluk eskiden asıl zorluklar eskidendi ama huzursuzun kralı bizleriz.
Bizi varlıklar mi bitirdi acaba?

Ben de size Echart Tolle'nin "Varolmanın Gücü" kitabını tavsiye ederim. Mülk sahibi olma isteğinin egonun nasıl bir oyunu olduğunu enfes anlatmış.
 
Ya zannediyorum her sorgulayan ve düşünen insanın geçirdiği bir buhran bu. Ben de bu dönemi öğrencilik yıllarında geçirdim, bunu depresif bir dönem gibi görmekten ziyade bir "kendi benliğini bulma" dönemi olarak görüyorum. Herkes bu döneme ulaşamaz, kıymetini bilin. :)

Herkes kitap önermiş madem, ben de önereyim. Irvin Yalom'un Varoluşçu Psikoterapi kitabı bu sorularınıza biraz olsun cevap olabilir kanısındayım. Hayat, ölüm ve anksiyete konularını çok güzel harmanlamış.
astoria bilmem fark ettin mi ama seni severim, yorumlarını severim ve beğenirim :) önerin için çok teşekkür ederim. sevgiler
 
Back
X