Hiç düzenim yok.. Ev taşıma..

Ne oldu biliyor musun? Ağustosta kardeşimin düğünü oldu, düğünden birkaç gün önce de başka bir şehirde kardeşimin nişanlısının kınası olacaktı.. Ortada hiçbir sorun yoktu.. Babam bizim taraftan da misafirler olduğu için o gittiğimiz şehirde otel ayarladı bizim tarafın misafirlerinin kalması için daha önceden nişan için de tutmuştu. Bazı misafirler de kardeşim de o şehirde onlarda kalacaktı. Babam bana sordu otelde mi kalacaksın kardeşinde mi diye. Ben de kalabalıkta kalamam otelde kalayım dedim. Bir şey yok gayet iyi.. Sana da ayarladım diye konuştuk. Ben bir de kardeşimde kalmak istemiyorum bu arada daha önce 1 kere yiğenimin doğum gününde gittik kaldık. Gittiğime pişman olmuştum.. Neyse biz bizim arabayla bizimkiler ve kuzenim o kadar saat yol gittik. Yolda hiçbir şey yok.. Ben yol boyunca düşündüm pek çok şey.. Anlatmak uzun olur.. Ta ki kardeşimin evinin önüne geldik.. Arabadan ineceğiz, otele ne zaman gidilecek diye sordum arabada bana babam bir sert konuştu.. İstiyosan seni şimdi götüreyim. Bir tek sen kalacasın orada. Biz burada kalacaz.. Dİye kötü konuştu.. Sonra arabadan eşyaları alacağız.. Bana al eşyalarını diye sert çıkıştı.. Yok boyunca bir şey yok.. Kapının önünde beni azarlar gibi bu yaşta insana hem de hiçbir sebep yokken bağırırı gibi hareket etti.. Biz kardeşimin evine çıktık. Ben orada 5 dakika bile olmadan ağlamaya başladım.. O kadar saat yol gitti. Yiğenlerimi görmeden orada oturmadan ağlaya ağlaya kalınacak otele gittim Beni oraya götürün dedim yani... Te sabahtan var ya akşama kadar ağladımç Gözlerim şişti.. Oldu mu şimdi? Ben sürekli böyle hareketlere maruz kalıyorum. Niye barışayım?

Iyide otel bile ayarlanmış, o kadar yol gitmişsiniz , Daha yukarıya çıkmadan oteli soruyorsunuz.

Hele bir gidin oturup soluklanin, yegenlerinizi görün, Zaten gidilecek.

Burada siz hatalisiniz.

Hiçbir gelirimiz olmamasına rağmen aileniz size ev alıyor . Ne diyeyim bilemedim.
 
Siz her iki sınavdan da size yüksek lisans ve doktora için gereken puanı aldınız mı? Akademisyen misiniz?
Yüksek lisans yapıyorum. Doktora veya başka türlü bir akademisyenlik düşünmüyorum.
Bilmediğim konu hakkında yorum yapmam. Alesten hiç çalışmadan yüksek puan aldım. Yds yerine de daha zor olan bir sınava girip yüksek puan aldım.
 
Iyide otel bile ayarlanmış, o kadar yol gitmişsiniz , Daha yukarıya çıkmadan oteli soruyorsunuz.

Hele bir gidin oturup soluklanin, yegenlerinizi görün, Zaten gidilecek.

Burada siz hatalisiniz.

Hiçbir gelirimiz olmamasına rağmen aileniz size ev alıyor . Ne diyeyim bilemedim.

Ben hadı ya oraya gidelim şeklinde konuşmadım ki.. Mesela siz bir arkadaşınızla bir yere gittiniz sadece soru olarak atıyorum ayşe de gelecek mi? diye soru sordunuz onun gibi bir şey.. Oraya hadi gidelim diyecek olsam daha yol bitmeden beni önce otele bırakır mısınız derdim evin önüne kadar gelmeden..
 
Yüksek lisans yapıyorum. Doktora veya başka türlü bir akademisyenlik düşünmüyorum.
Bilmediğim konu hakkında yorum yapmam. Alesten hiç çalışmadan yüksek puan aldım. Yds yerine de daha zor olan bir sınava girip yüksek puan aldım.

Ben de son aleste çalışmayan yetecek kadar puan aldım.. Yüksek lisansım bitti. Ben de önceden düşünmüyodum doktorayı da akademisyenliği de daha sonra bana yakın gelmeye başladı.. Daha zor dediğiniz hangisi?
Ayrıca tez yazmak ve bitirmek yüksek lisansın derslerini bitirmek gibi kolay bir şey değil.
 
Ben de son aleste çalışmayan yetecek kadar puan aldım.. Yüksek lisansım bitti. Ben de önceden düşünmüyodum doktorayı da akademisyenliği de daha sonra bana yakın gelmeye başladı.. Daha zor dediğiniz hangisi?
Ayrıca tez yazmak ve bitirmek yüksek lisansın derslerini bitirmek gibi kolay bir şey değil.
Bu yorumla ne yazdığınızı neye varmak istediğinizi açıkcası anlamadım.
Herkesin öğrenme hızı, bir işi bitirme süresi bir değildir kimse de bu yüzden eleştirilemez. Ama ales, yds falan bunlar zaten yüksek lisans düşünen/yüksek yapıp daha fazlasını düşünen insanlar için gözü kapalı yapılacak sınavlardır.
Sizin konunuzda yazdığınız yorumların geneliyle yaptığım bir çıkarımdı benim yorumum.
 
Kolay işte çalışsanız da aynı şey olacak yani. Yds ye gelince aylarca çalışmanızı gerektirecek bir durum yok.
Hazır yazmışken konuyla da alakalı yorum yapayım bari.
Birden fazla işi organize edebilen bir yapınız yok gibi. Akademisyen olmak istiyorsanız büyük sıkıntı yaşarsınız.
Ayrıca sorumluluk alma kısmında da sorun yaşayacak biri gibisiniz.

Sen bu mesajda beni tanımadan birden fazla işi organize edecek yapınız yok sorumluluk almada sorun yaşayacak birisiniz yazınca olur da ben tezi yazmak dersi bitirmek gibi kolay değil deyince mi sorun oluyor?
 
17 yaşımdan gün almaya başladığımda çalışmaya ve üniversiteye başladım. 20 Yıllık özel sektör tecrübem var. 5 senesi orta, 10 senesi üst düzey yöneticilik. İlk 4 senem zaten operasyonel işlerle geçti, aynı zamanda öğrenciydim. Bu süreçte doktoramı da tamamladım. Ne ALES, ne YDS içi kalem oynattığımı bilmem. Tek sınavda girdim, çıktım. İleri derece İngilizce yanında ender dillerden birini biliyorum. 1'i açık öğretim olmak üzere 3 üniversite (lisans) mezunuyum. Üniversitelerden biri yurtdışında. Gerek işim, gerekse hobimden dolayı 40'a yakın ülke gezdim. Emeklilikte yaşa takılanlardanım. Özel sektöre son verdim ve akademiye geçtim.

Bunları neden mi yazdım? Dediklerimin tamamını kendi paramla yaptım. Sizinle yaşıtız. 38 yaşımdayım. Benim kendimi kasmadan, yormadan, zorlamadan hayatıma sığdırdığım şeyler bunlar. Doktora hariç. Yüksek lisans tezinde bunca zorlandıysanız doktorayı düşünmeyin dahi. Dersleri geçseniz de yeterlik sınavını geçebileceğini sanmam. Zora gelemeyen bir yapınız var. Akademik hayat dışarıdan baktığınız gibi değil. Kendi adıma, 20 senelik profesyonelliğim olmasa, okuduğum bölümleri hakkıyla tamamlamamış, çeşitli eğitimlerle taçlandırmamış olsam bu yaşta angarya işi yapıyor olurdum. Fakat el bebek gül bebek yetiştirilen birinin depresyondan depresyona koşacağı bir durum bu.

Size gelince ALES ve YDS hazırlık diyorsunuz. en iyi ihtimalle 6 ayda bu sınavları verseniz, istediğiniz programın da başvuru döneminizde açılacağını ve kazandığınızı farz etsek 1 yılı bulur bu süreç. Sosyal bilimci iseniz yine en iyi ihtimalle 4 yılda doktoraya girip tamamlasanız 43 yaşında olursunuz. Bakın bu hesap çok iyimser bir hesaplamaya dayalı. Zira 23 yaşında araştırma görevlisi olduğu olduğu halde YDS'sini alamayanları gördüm.

Bakın ben 37 yaşımda girdim, ardımda 20 yıllık mesleki tecrübe ve ileri düzey 2 lisanım olmasa bu mümkün değildi. Sizin 43 yaşından sonra akademiye girmeniz için anladığım kadarıyla bir tecrübeniz yok. Bu durumda akademik literatüre ciddi bir katkınızın olması, tezinizin ödüllü olması ya da teori kazandırmanız gerekir.

Tüm bunların yanında aileme elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Kendi evimi, arabamı kendim aldım. 1 yıllık evliyim. Eşim ve ben düğünümüzü kendimiz yaptık. Ailelerden bir beklentimiz olmadı.

Hani lafın gelişi derler ya "Bi durup silkelen, kendine gel" diye. Sizin silkelenmek için bile duracak vaktiniz yok naçizane.

Not: Tamamını kendi paramla yapmış olsam da, ailemin manevi desteği hep arkamdaydı. Maddi desteklerini ise asla kabul etmedim. Doğurdular diye ömür boyu bakmak zorunda değiller.
 
17 yaşımdan gün almaya başladığımda çalışmaya ve üniversiteye başladım. 20 Yıllık özel sektör tecrübem var. 5 senesi orta, 10 senesi üst düzey yöneticilik. İlk 4 senem zaten operasyonel işlerle geçti, aynı zamanda öğrenciydim. Bu süreçte doktoramı da tamamladım. Ne ALES, ne YDS içi kalem oynattığımı bilmem. Tek sınavda girdim, çıktım. İleri derece İngilizce yanında ender dillerden birini biliyorum. 1'i açık öğretim olmak üzere 3 üniversite (lisans) mezunuyum. Üniversitelerden biri yurtdışında. Gerek işim, gerekse hobimden dolayı 40'a yakın ülke gezdim. Emeklilikte yaşa takılanlardanım. Özel sektöre son verdim ve akademiye geçtim.

Bunları neden mi yazdım? Dediklerimin tamamını kendi paramla yaptım. Sizinle yaşıtız. 38 yaşımdayım. Benim kendimi kasmadan, yormadan, zorlamadan hayatıma sığdırdığım şeyler bunlar. Doktora hariç. Yüksek lisans tezinde bunca zorlandıysanız doktorayı düşünmeyin dahi. Dersleri geçseniz de yeterlik sınavını geçebileceğini sanmam. Zora gelemeyen bir yapınız var. Akademik hayat dışarıdan baktığınız gibi değil. Kendi adıma, 20 senelik profesyonelliğim olmasa, okuduğum bölümleri hakkıyla tamamlamamış, çeşitli eğitimlerle taçlandırmamış olsam bu yaşta angarya işi yapıyor olurdum. Fakat el bebek gül bebek yetiştirilen birinin depresyondan depresyona koşacağı bir durum bu.

Size gelince ALES ve YDS hazırlık diyorsunuz. en iyi ihtimalle 6 ayda bu sınavları verseniz, istediğiniz programın da başvuru döneminizde açılacağını ve kazandığınızı farz etsek 1 yılı bulur bu süreç. Sosyal bilimci iseniz yine en iyi ihtimalle 4 yılda doktoraya girip tamamlasanız 43 yaşında olursunuz. Bakın bu hesap çok iyimser bir hesaplamaya dayalı. Zira 23 yaşında araştırma görevlisi olduğu olduğu halde YDS'sini alamayanları gördüm.

Bakın ben 37 yaşımda girdim, ardımda 20 yıllık mesleki tecrübe ve ileri düzey 2 lisanım olmasa bu mümkün değildi. Sizin 43 yaşından sonra akademiye girmeniz için anladığım kadarıyla bir tecrübeniz yok. Bu durumda akademik literatüre ciddi bir katkınızın olması, tezinizin ödüllü olması ya da teori kazandırmanız gerekir.

Tüm bunların yanında aileme elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Kendi evimi, arabamı kendim aldım. 1 yıllık evliyim. Eşim ve ben düğünümüzü kendimiz yaptık. Ailelerden bir beklentimiz olmadı.

Hani lafın gelişi derler ya "Bi durup silkelen, kendine gel" diye. Sizin silkelenmek için bile duracak vaktiniz yok naçizane.

Not: Tamamını kendi paramla yapmış olsam da, ailemin manevi desteği hep arkamdaydı. Maddi desteklerini ise asla kabul etmedim. Doğurdular diye ömür boyu bakmak zorunda değiller.

Sizi tebrik ederim.. Akademinin zor olduğunu biliyorum. Yüksek lisans benim yıllar önce daha lisans bile bitmeden önceki hayalimdi. Doktrorayı ise akademisyenliği düşünmediğim için düşünmyordum. Tezsiz yğksek lisanstan tezliye geçiş yaptım ve o dönemde doktora bana yakın gelmeye başladı.. Ayrıca lisans döneminde çok aşırı zor dönemler yaşadım.. Maddi manevi.. Çöküşler.. Okul bitmesi için kendimi heba ettim.. Ben tesettürlüyüm.. O dönemde şimdiki gibi özel sektörde ve kamuda başörtülü çalışan sorunu vardı. Kamuda çalışamadığı gibi özelde de işe de almıyorlardı siz de biliyorsunuzdur. Çok başvurular yaptım ama olmadı.. Siz bana el bebek gül bebek demişsiniz ama tahmininizden çok daha fazla sorun yaşadım ve artık insanların ba akötü hareketlerine tahammülüm kalmadı.. Konumda bunu yazdığım için öyle sanmış olabilrisiniz.. Ayrıca tezde zorlanma derken evet zordu ama bitirdim.. Hem de beğenilen bir konu ve tez oldu. Akademiyi düşünmeye başlamamın nedeni kpss ile atanmanın çok zor olması ve benim yüksek lisansta iken araştırmayı zor bir iş de olsa sevmem.. Şu an özelde çalışmaya iş ilanlarına başvurmaya başlasam iş işlanlarına cevap bile yazmıyorlar geri dönüş olmuyor.. İş güvencesi de yok.. Benim yıllar önce dersle akalası bile olmayan arkadaşlarım doktoraya başlamış.. Bu insanlar başladı ben de yaoarım anlamında değil, benden daha az dersle ilgisi olanlar yapıyor, ki ben de zaten düşünüyorum.. İnşalllah hayırlsı olur ne diyim..
 
Ne sorduğunu tam anlamadım sürekli aynı konular ana fikir seni sevmeyen ama ev alan bir aile. Buradaki insanlar destek alman gerektiğini söylüyor ama dikkate alır mısın bilemem. Böyle hayat gerçekten çok zor olur.
 
Ben hadı ya oraya gidelim şeklinde konuşmadım ki.. Mesela siz bir arkadaşınızla bir yere gittiniz sadece soru olarak atıyorum ayşe de gelecek mi? diye soru sordunuz onun gibi bir şey.. Oraya hadi gidelim diyecek olsam daha yol bitmeden beni önce otele bırakır mısınız derdim evin önüne kadar gelmeden..

Yanlış düşünüyorsunuz. O kadar yolu çekenler için bunaltıcı ve sabırsızca bir cümle bu.
 
Yanlış düşünüyorsunuz. O kadar yolu çekenler için bunaltıcı ve sabırsızca bir cümle bu.

Benim esas sorunum ne biliyor musun en başta gelen sorun, ben çok yakın bile olsa başkasının evinde herkesin kullandığı klozeti kullanamıyorum.. Benim en baştaki nedenim oydu. Herkesin kullandığı klozeti kullamıyorum. O sebeple de biraz sordum.. Ama bu hemen gidelim anlamında değil, öyle olsa beni önce oraya bırakın derdim. Oraya o kadar yolu ben de gittim aynı arabadaydık.
 
Benim esas sorunum ne biliyor musun en başta gelen sorun, ben çok yakın bile olsa başkasının evinde herkesin kullandığı klozeti kullanamıyorum.. Benim en baştaki nedenim oydu. Herkesin kullandığı klozeti kullamıyorum. O sebeple de biraz sordum.. Ama bu hemen gidelim anlamında değil, öyle olsa beni önce oraya bırakın derdim. Oraya o kadar yolu ben de gittim aynı arabadaydık.
Oteldeki klozetleri binlerce kişi kullanmıştır
 
Ben tesettürlüyüm.. O dönemde şimdiki gibi özel sektörde ve kamuda başörtülü çalışan sorunu vardı. Kamuda çalışamadığı gibi özelde de işe de almıyorlardı siz de biliyorsunuzdur. Çok başvurular yaptım ama olmadı..

Ben ayrıca belirtme ihtiyacı hissetmemiştim. Ben de tesettürlüyüm. 17 yaşımda çalışmaya ve okumaya tam da bu sebepten dolayı başladım. 28 Şubat süreciydi. Sokakta yürürken lise ceketimin üzerine balgamla tükürmeye varan hakarete maruz kaldım. Fakat yılmadım. Üniversite başörtüsü ile derslere girmeye imkan vermiyordu. Peruk ile kapıdan girer, sorun çıkaran hoca değilse peruğu kafamdan çantaya atardım. İşte tam da bunun için, ekmek gibi, su gibi hakkım olan eğitim için direndim. Çalıştım. Okudum. Para kazandıkça daha da okudum. Okul hayatım birinciliklerle, onur belgeleriyle geçti. Kimsenin kıyafetime karışmasına izin vermedim. Önüme konulan engelleri hukuka uygun yollarla aştım. Yüksek lisansımı başörtüsü yasağı kalkar kalkmaz yaptım. Doktora peşine geldi. O süreçte zaten Uzakdoğu dillerinden birini öğrenmiştim. O dilin ülkesine gittim ve üniversitesinde kendi dilinde okudum. Ve orada da mesleğimi yapmaya devam ettim. Evet Türkiye'de bilindik holdingler işe almıyordu. Fakat işe alan gayet güzel holdingler de vardı. Bakın, teziniz beğenilir bir şey diyemem. Benim YL tezimi danışman hocam televizyonda kaç kez ismimi vererek paylaştı hatırlamam. Kaç kez enstitüye girdiğimde tanışırken ismimi söylediğim kişi "A o siz misiniz, hocamız sizin tezi bize ders olarak okuyor" demiştir. Fakat emin olun doktoranın 1 dersi için dönem içi hazırlayacağınız projenin YL tezinden aşağı kalır yanı yok. 1 dönemde 1 ders alsanız yine neyse. Bir seferinde 6 aylık yurtdışı görevim olacağı için 4 ders birden almıştım, deli cesareti. Her ay ampirik 1 tez yazmak demek bu. Diğer üniversiteleri bilemem. Bizim program Türkçe olsa da, makalelerimiz ve kaynaklarımız hep İngilizce idi. Diğer dillerden olanları ise tercüme bürolarına gönderiyorduk. Bu süreç bana anksiyete ve panik atak olarak geri döndü.

Arkadaşlarınızın doktora başlaması değil, bitirmesi önemli. Türkiye'deki doktora öğrencilerinin bitirme oranlarını hiç incelediniz mi? Her şeyi geçtim, kabul edelim ki yaşımız sıfırdan başlama yaşı değil. Yaşadığımız ülkenin gerçeklerini de gözardı etmemek gerek.

İlaveten, istesem ailem evimi de alırdı arabamı da. Allah'a şükür o konuda da sıkıntım olmadı. Nasıl anlatsam bilemedim. Sözü Yunus Emre'ye bırakayım.

"İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır?"
 
Ben ayrıca belirtme ihtiyacı hissetmemiştim. Ben de tesettürlüyüm. 17 yaşımda çalışmaya ve okumaya tam da bu sebepten dolayı başladım. 28 Şubat süreciydi. Sokakta yürürken lise ceketimin üzerine balgamla tükürmeye varan hakarete maruz kaldım. Fakat yılmadım. Üniversite başörtüsü ile derslere girmeye imkan vermiyordu. Peruk ile kapıdan girer, sorun çıkaran hoca değilse peruğu kafamdan çantaya atardım. İşte tam da bunun için, ekmek gibi, su gibi hakkım olan eğitim için direndim. Çalıştım. Okudum. Para kazandıkça daha da okudum. Okul hayatım birinciliklerle, onur belgeleriyle geçti. Kimsenin kıyafetime karışmasına izin vermedim. Önüme konulan engelleri hukuka uygun yollarla aştım. Yüksek lisansımı başörtüsü yasağı kalkar kalkmaz yaptım. Doktora peşine geldi. O süreçte zaten Uzakdoğu dillerinden birini öğrenmiştim. O dilin ülkesine gittim ve üniversitesinde kendi dilinde okudum. Ve orada da mesleğimi yapmaya devam ettim. Evet Türkiye'de bilindik holdingler işe almıyordu. Fakat işe alan gayet güzel holdingler de vardı. Bakın, teziniz beğenilir bir şey diyemem. Benim YL tezimi danışman hocam televizyonda kaç kez ismimi vererek paylaştı hatırlamam. Kaç kez enstitüye girdiğimde tanışırken ismimi söylediğim kişi "A o siz misiniz, hocamız sizin tezi bize ders olarak okuyor" demiştir. Fakat emin olun doktoranın 1 dersi için dönem içi hazırlayacağınız projenin YL tezinden aşağı kalır yanı yok. 1 dönemde 1 ders alsanız yine neyse. Bir seferinde 6 aylık yurtdışı görevim olacağı için 4 ders birden almıştım, deli cesareti. Her ay ampirik 1 tez yazmak demek bu. Diğer üniversiteleri bilemem. Bizim program Türkçe olsa da, makalelerimiz ve kaynaklarımız hep İngilizce idi. Diğer dillerden olanları ise tercüme bürolarına gönderiyorduk. Bu süreç bana anksiyete ve panik atak olarak geri döndü.

Arkadaşlarınızın doktora başlaması değil, bitirmesi önemli. Türkiye'deki doktora öğrencilerinin bitirme oranlarını hiç incelediniz mi? Her şeyi geçtim, kabul edelim ki yaşımız sıfırdan başlama yaşı değil. Yaşadığımız ülkenin gerçeklerini de gözardı etmemek gerek.

İlaveten, istesem ailem evimi de alırdı arabamı da. Allah'a şükür o konuda da sıkıntım olmadı. Nasıl anlatsam bilemedim. Sözü Yunus Emre'ye bırakayım.

"İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır?"

Peki siz bu kadar sözden sonra ne tavsiye ediyorsunuz? Tebrik ederim başarılarınız için de siz doktorayı bitirmiş miydiniz? Başla ama bitirmesi zor mu diyorsunuz?
 
Peki siz bu kadar sözden sonra ne tavsiye ediyorsunuz? Tebrik ederim başarılarınız için de siz doktorayı bitirmiş miydiniz? Başla ama bitirmesi zor mu diyorsunuz?

İlk yorumumda belirttiğim gibi, doktoramı bitirdim. İstanbul'da bir üniversitede akademisyenim. Bunun yanı sıra, şirketlere danışmanlık, ticari mahkemeler için bilirkişilik yapıyorum. Şu an ikinci formasyonum için bir yandan ikinci doktoramı yapıyorum.

Belki bir şekilde başlar, bitirirsiniz. Orasına bir şey diyemem. Lakin kaba bir hesapla 45 yaşında olacaksınız. Hayatınıza bir şeyleri sığdırmak için geç olup olmayacağını kendiniz sorgulamalısınız.

Koyulaştırdığım bölümü belirtmeden geçemeyeceğim. Reel hayatta, özel sektör ya da akademide bu cümleyi kuracağınız mesaidaşınızın/mevkidaşınızın cevabını duymak istemezdiniz.

İyi günler.
 
İlk yorumumda belirttiğim gibi, doktoramı bitirdim. İstanbul'da bir üniversitede akademisyenim. Bunun yanı sıra, şirketlere danışmanlık, ticari mahkemeler için bilirkişilik yapıyorum. Şu an ikinci formasyonum için bir yandan ikinci doktoramı yapıyorum.

Belki bir şekilde başlar, bitirirsiniz. Orasına bir şey diyemem. Lakin kaba bir hesapla 45 yaşında olacaksınız. Hayatınıza bir şeyleri sığdırmak için geç olup olmayacağını kendiniz sorgulamalısınız.

Koyulaştırdığım bölümü belirtmeden geçemeyeceğim. Reel hayatta, özel sektör ya da akademide bu cümleyi kuracağınız mesaidaşınızın/mevkidaşınızın cevabını duymak istemezdiniz.

İyi günler.

Tebrik ederim demekle ne gibi cevap olacak ki?
 
Benim esas sorunum ne biliyor musun en başta gelen sorun, ben çok yakın bile olsa başkasının evinde herkesin kullandığı klozeti kullanamıyorum.. Benim en baştaki nedenim oydu. Herkesin kullandığı klozeti kullamıyorum. O sebeple de biraz sordum.. Ama bu hemen gidelim anlamında değil, öyle olsa beni önce oraya bırakın derdim. Oraya o kadar yolu ben de gittim aynı arabadaydık.

Az çamaşır suyu dök, sirke karbonatla temizle tamamdır iş.

Otellerdekini çamaşır suyuna boğ yine de evdeki kadar temiz olmaz.

Ben ciddi anlamadım sizi.
 
Back
X