Howl'un Kitap Kulübü 🏰

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Güzel bir psikolojik kitapdi.. güzel derken verdiği msj içerik değil ama son yıllarda bu kategoride okuyupda bende verimli bir okuma yaptigima dair hissiyat veren bir eser di ..yazarının okuduğum ilk kitabı sayenizde tanistigimi da belirtmek isterim
Akıcı okunması hayatın içinden olması ve sevginin ve sevgisizligin ve de çocukluk yaşantılarının önemini vurgulatti
 
Koleksiyoncu kitabında beni en çok etkileyen nokta, karakterler özelinde toplumsalligin bireysellik tarafından hapsedilerek baskı altına alınmasını gayet etkileyici bir dille ve vurucu bir sonla anlatmış olması oldu. Kitap boyunca Canibal'in değişeceğine dair ufacık da olsa umudum vardı ama kitabın sonunda asla değişmeyeceğini net bir şekilde görmüş olduk.
 
Bence de. Sapkın bir aşkın romanı gibi görünse de bence arka planda psikolojik ve sosyolojik açıdan mesajlar vardı
 
Ben de kitabin başından sonlarına kadar hep türk filmlerindeki gibi adam büyük degisim yaşayacak kız da ona aşık olacak diye düşünmüştüm ama hiç beklemedigim şekilde bitti
 
Sevgili kitapseverler.
Koleksiyoncu hoş bir kitaptı. Hem kaçıranın hem de kaçırılanın gözünden olayların bize gösterilmesi hoşuma gitti ama kaçıranın gözünden anlatılan ilk kısmı daha merakla okuyordum. Kadının gözünden okuyana kadar masum gibi geliyordu hatta bi ara. Başta yani kimse tarafından sevilmemiş, asoslyal bir kişilik birini kaçırıyo ve onun kendini sevmesini bekliyor umutsuzca gibi düşünmüştüm. Ama taaa ki kadının gözünden okuyana kadar. O zaman olayın dehşeti daha bi anlaşıldı benim için. O minicik mahzende o kadar uzun süre kapalı kalması ve kendisine ne yapacağını bilmeden beklemesi.. Bilinmezlik içinde beklemesi de en kötüsü bence

Öte yandan koleksiyoncunun kadını güya sevdiği için kaçırdığını söylemesi ama sonra yakalanma korkusuyla kadını ölüme terk etmesi böyle sevgi olmaz olsun dedirtti. Zira sonunda da gördüğümüz üzere hemen yeni birini kaçırmaya göz dikerek olayın sevgiyle alakası olmadığını, bastırılmış duygularını bu şekilde açığa çıkarttığını, kendisinin bir psikopat olduğunu görmüş olduk.
 
Ben de kitabin başından sonlarına kadar hep türk filmlerindeki gibi adam büyük degisim yaşayacak kız da ona aşık olacak diye düşünmüştüm ama hiç beklemedigim şekilde bitti
Zaten aşık değildi, onun için elindeki sadece oyuncakti. Onu kaybedince sırf saçları benziyor diye sevecek başka bir kız buldu kendine.
 
Zaten aşık değildi, onun için elindeki sadece oyuncakti. Onu kaybedince sırf saçları benziyor diye sevecek başka bir kız buldu kendine.
Kesinlikle kitapta en şaşırdığım kısım o oldu. Hani psikolojik bi rahatsızlıkta hemen çocukluguna inmek lazim denirya Caliban çocukluğunda annesi tarafindan terkedilmiş. Ne halasi ne kuzeniyle guzel bir ilişki kuramamış. Bir kadın tarafindan sevilmek ve onu sevmek istedi ama maalesef berbat etti
 
Aslında iki karakter de ihmal edilmiş bir çocukluk geçirmiş. Hattâ Merinda çok daha zor şeyler yaşamış annesi yüzünden ama Caliban fiziksel olarak da çirkin olduğu için tamamen içine kapanık bir karakter olmuş. Burada sekilciligin de eleştirisini görebiliriz. Kitabın bir çok noktasında Merinda'nin güzelliği vurgulaniyor ve bunun ona sağladığı avantajlar anlatılıyor ama Caliban'in içi gibi dışı da sürekli yeriliyor. Bu fiziksel özellikler de kişilerin toplumdaki yerini belirlemede çok büyük rol oynamış ve yazar bunu her firsatta hissettirmiş.
 
Av ve avci olarak bir kadının koleksiyonundaki kelebekler gibi yok oluşu, ve dediğiniz gibi türk filmi tadında okunulaai bir eser olurken bir antisosyal içe dönük kişiliğin çevresine başka hayatlara canlılara neler yapabileceği gerçek dünya ile iç dünyanın çatışması ve tabiki bunları yapabilme gücünü ise yine bir parasal kazanimla yapması çok çok gercekciydi..
 
Mirandanın orda kaldığı süre zarfında kendi iç hesaplaşması güzeldi. Başıma bu kötü olay gelmeseydi ayni insan olarak kalacaktım ama eger kaçabilirsem bütünüyle farklı ve daha iyi bir insan olacağım demisti mesela. Ve çok guzel bir benzetme yapmıştı "çömlek pişirmeye benziyor, çatlama ve çarpılma riskini göze alırsınız "
 
Kitap benim için çok güzeldi. Kaçıran ve kaçırılan karakterlerin ağzından anlatılması , her iki kişinin duygularının aktarımı farklılık katmıştı kitaba. Kaçıran kişinin kendini masum , yaptıklarını kendince cok normalmiş gibi göstermesi beni çıldırttı kaçırılan kadın için de o kadar yüreğim acıdı ki,öyle bir sonu hiç tahmin etmiyordum, bir şekilde ordan kurtulacağını okuyacağımı sandım ama malesef
Kadın olmak dünyanın her yerinde çok zor gerçekten
 
Ayrıca kitapta erkeğin fiziksel üstünlüğünü kadına karşı böyle kolayca kullanabilmesi de eleştirilmiş. Birkaç yerde Merinda'nin tam kaçacağı zaman Caliban'in zor kullanarak onu tekrar hapsetmesi ve bunu da sadece fiziksel üstünlüğü sayesinde yapması çok sınır bozucuydu. Çünkü Merinda kaçabilmek için çok zekice planlar yaptı aslında ama karşısındakinin bir insan olduğu gerçeğinden siyrılamadığı icin başarılı olamadı. Uğruna yaşadığı doğrulara ihanet edemediği için o baltayı kafasına indiremedi, hatta yaraladığı için gerçekten üzüldü. Karşılığında sadece ölüm buldu.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…