- 26 Şubat 2012
- 7.313
- 19.530
- 448
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #21
Cok cabaladim, yazamadim. Hem zaten donguden cikmayi basaramadigim icin bana laf da dusmez belki. :) Camus mutlulugun dort sarti vardir demis: Acik havada yasamak, birini/bir seyi sevmek, hirstan arinmak, yaratmak. Bunlardan bir iki tanesini denklestirebildigim anlarda iyi hissediyorum. Ha bir de guclu olmak zorunda degilim, iyi olmak zorunda degilim, hicbir sey yapmak ve olmak zorunda degilim diye dusununce de ferahliyorum bi.
Kendimi okudum sanki. Yarın psikolog randevum var. Gidip gitmemek arasında kararsızım.
Ben de onun yerine git bi kuaföre değişiklik iyi gelir diyorum. Hamama, masaja git rahatlarsın diyorum ama yapamıyorum.
Ayaklarımda prangalar var sanki. Birkaç adımdan fazla atamıyorum. Atabildiğim birkaç adım da beni bir yere götürmüyor, sınırlarını kendim belirlediğim bir alandayım hep.
Bence bu farkındalık. Hayatı hissetmek. Hissettikçe o cahillik zamanından kalan toz pembe görüntünün kalkması.
Çok düşünüyorsunuz. Her şeyi.
Size rahat vermiyor bazı şeyleri bilmek, üzerinde düşünmek.
Bazen düz bir insan olarak yaşamak rahatlığı gerekiyor. Dümdüz. Düşünmeden. Varoluşsal sancılar çekmeden. Hayatın anlamını bulmaya çalışmadan.
Onca derdin sıkıntının farkında olmaksızın, kendine dert edindiği tek konu halısının modeli olan kadınlar olmak lazım galiba.
Bilmiyorum . Öyle düşünüyorum nadiren de olsa.
Hayatın farkına varmak, sebep ve anlam aramak her zaman iyi gelmiyor insana.
Ruhunuz böyle, sürekli arayış hali içinden çıkmak çok zor .
Yorum yazdıktan sonra okudum yorumunuzu ve yüzde doksan dokuz aynı şeyleri söylemişiz, nerdeyse :)
Sevgiler
Teşekkür ederim ama ben güçlü olduğumu düşünmüyorum. Psikolog da "Çok güçlüsün, anlattıklarına bakıyorum ve tebrik ediyorum, çok iyi baş etmişsin aslında" demişti. Bir başkasının güçlü olduğumu söylemesi kar etmiyor, çünkü kendimi zayıf halka gibi hissediyorum, kendi içimde bu kadar oyalanıyor olmam güçlü biri olmadığımın göstergesi bence; şimdiye çoktan önüme bakıp yola düşmüş olmalıydım; 2 senedir artan bir huzursuzluk karşısında duramıyorum daha.
Depresyonun dibine de vurdum vaktinde ve iğrençti; oralara inmemek için direniyorum zaten çocuğum var; öyle bir lüksüm kalmadı maalesef.
Onu da yaptırayım.
Evliyim, çocuğum da var.
Eğlence ve zevk olayı da huzurla ilgili biraz, içim sıkılıyorken hiçbir şey eğlenceli gelmiyor. Resim yapmayı severim, son yaptığım resme kendimi zorlayarak en son iki gün önce dokundum ve kesinlikle huzursuzluğum resme geçti, beğenmedim. Şimdi de "İğrenç oldu" diye bir köşeye kaldırıp attım.
Işık olamam belki ama tüm kapıların üzerime kapandığı,tamamen karanlığa gömüldüğüm ve intihara teşebbüs ettiğim anlarda beni dipten çıkaran,elimi tutup kaldıran kişi sadece annem oldu. Hiç kimse yardım edemezken sadece annem o günlerime ışık tuttu,onun sayesinde en karanlık dönemlerimi atlattım.
"İyiki varsın canım annem."
Bu ne be sonuna dogru ben bile bunaldim .Cok irdelemeyin kendinizi .Bi kursa filan gidin .Ortam değistirin .Şen şakrak insanlar var .Yuuhhh benim dert ettiklerime diyorsunuz .
Neyi seviyorsaniz onu yapın .Bi evden çıkın dolanın .
Depresif melankoli bi döngü bu .Çıkın döngüden ruhunuzu şaşırtın..
Ayyyhhhh sıkıldım .
Seni hatirliyor gibiyim, resim yapiyorsun sanirim akrilike yagli boya vs, baban seker hastasi miydi ? Umarim karistirmiyorum, kendimi biraz okudum gibi... Herkes zaman zaman girer bu durumlara,
Ama cikmayi da bilmeli diye dusunuyorum, sanat nasil gidiyor?
Ama sizin kendinize karşı güven probleminiz var.Teşekkür ederim ama ben güçlü olduğumu düşünmüyorum. Psikolog da "Çok güçlüsün, anlattıklarına bakıyorum ve tebrik ediyorum, çok iyi baş etmişsin aslında" demişti. Bir başkasının güçlü olduğumu söylemesi kar etmiyor, çünkü kendimi zayıf halka gibi hissediyorum, kendi içimde bu kadar oyalanıyor olmam güçlü biri olmadığımın göstergesi bence; şimdiye çoktan önüme bakıp yola düşmüş olmalıydım; 2 senedir artan bir huzursuzluk karşısında duramıyorum daha.
Depresyonun dibine de vurdum vaktinde ve iğrençti; oralara inmemek için direniyorum zaten çocuğum var; öyle bir lüksüm kalmadı maalesef.
Gangsta çocuğu babasına-dedesine-ninesine bırakıp 1-2 günlüğüne bir yerlere gitsen? İşti, evdi, çocuktu, anneydi babaydı derken sorumluluklar ağır geliyor. Hep tek düze, hayatında bir şeyler hep sabit. Tek yaptığın bi tatil ya sana “kıymetini bilmem gerekiyor hayatımın” dedirtir yada “şunlar olmadan daha iyiyim, sorun bu galiba” dedirtir.
Ben baya baya bi depresyon hali gördüm vallahi. Ama zaten sende biliyorsun, anahtar sende. E bi ışık lazım anahtarı kilitle buluşturmaya. Aydınlat kendini biraz.
güclü kadinlarin cogu böyle bir dönemden geciyor.
hatta geciyor bitti saniyor yine geliyor.
kisir döngü gibi.
sanirim yine ayaga kalkmak icin en iyi yöntemi kendin bulacaksin.
erteledigin cilt bakimi olur.
sana cok iyi gelen arkadasinla dertlesebilirsin.
spora gitmiyorsan, spora gidebilirsin agirlik calis... iyi hissettiriyor.
bu aralar tam yazdigin gibi herkesten uzak duruyorum o dedigin durumu cok iyi biliyorum.
Sanki bana beni anlattin !!!
Benim psikolog randevum martin sonunda, ama inan hicbirsey beklentim yok!!!
Senelerdir biriken yükleri artik tasiyamayacak hale geldim, beni bu hayatta tutan tek cocuklarim.
Korkmasam hemen giderim bu fani dünyadan, ya sonrasi??
nezaman ayaga kalkmayi denesem, birileri tekrardan yerle bir ediyor, gücüm yok, care yok!!
Hickimseden destekde yok!!!
biraz klasik olacak ama,
iyi gelecegine inanmazsan iyi gelmez ki,
plesebo etkisi mi diyorlar ne,
" abuk subuk derin manalı dertleşmeler"diye dusunursen zaten bir adim ileriye gidemez seans,
"Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi"... cok dogal degil mi,
yeni modern insanin derdi hep ayni degil mi,
bak bu gittigin kisiler modern insani huzura erdirecek cozumleri bulmus kisiler,
sen dogru kisiyi bulamamissindir belki bilemiyorum ama,
bu kadar cabuk pes etmemelisin bence.
huy olabilir ya, bu yasima kadae hic bi isin sonunu getiremedim. sanki sonuna kadar gelsem parcalanip yok olcam gibi sacma bi korku kapliyo icimi. hani biseyler daginiksa yasadigimi iz biraktigimi biliyorum gibi...
ne biliyim herkeste bi parcam kalmis da o parcalari toplamam lazim ama toplarsamda beni ben yapan seyler yok olcak ben yok olcakmisim gibi... anlatamadim ya
harry potter okudunuz ya da izlediyseniz lord woldermord gibi diyeyim
ben toplamaktan toplanmaktan korkuyorum acikcasi
Bence bu farkındalık. Hayatı hissetmek. Hissettikçe o cahillik zamanından kalan toz pembe görüntünün kalkması.
Çok düşünüyorsunuz. Her şeyi.
Size rahat vermiyor bazı şeyleri bilmek, üzerinde düşünmek.
Bazen düz bir insan olarak yaşamak rahatlığı gerekiyor. Dümdüz. Düşünmeden. Varoluşsal sancılar çekmeden. Hayatın anlamını bulmaya çalışmadan.
Onca derdin sıkıntının farkında olmaksızın, kendine dert edindiği tek konu halısının modeli olan kadınlar olmak lazım galiba.
Bilmiyorum . Öyle düşünüyorum nadiren de olsa.
Hayatın farkına varmak, sebep ve anlam aramak her zaman iyi gelmiyor insana.
Ruhunuz böyle, sürekli arayış hali içinden çıkmak çok zor .
Hayattan ne beklediğinizi biliyor musunuz? Benim hayatımı bu anlamlandırır dediğiniz bişey var mı?
Sorgulamamak daha iyi diyenler olmuş ama benim de anlamım bunda demekdikçe yarını yaşamak için bir motivasyon olmuyor ki...
Nacizene tavsiyem, sabahları herkes uyurken kalkın ve gözlerinizi kapatıp kendinizi dinleyin. Derin nefesler alın ve nefesinize, varlığınıza odaklanın, sadece o anı yaşadığınızı hissedin ve ne ile mutlu olacağınızı düşünün... (what is my calling in life diyorlar ya) onu böyle bulan çok insan varmış...Ona uygun yaşayan insanlar daha bir tamam sanki.
Ben bazen çocukla böyle buhranlara sürükleniyorum. Çocuğu en fazla sabah bırak akşam al yapabiliyorsun. 1 gece onsuz, kocansız, bekar ve işsiz gibi bir hayat yaşa bence. Elindeki her şey tamamen kaybolmuş gibi. Sen böyle fevri değişimlere açık gözüküyorsun. Amaç tatil değil, bu içinde yaşadığın yalnızlığı somutlaştırma.Annemle dönüşümlü haldeyiz şu ara; "Benim evdeki verimim biraz düştü, çocuğun eğlencesinden çalmayayım" dedim annem de sağ olsun destek çıktı. Baktığın zaman bu bile mutluluk sebebi olmalı; çünkü çocuğumu, kendimi dinlemeye ihtiyacım olduğunda emanet edebileceğim bir adresim var. Son bir-iki haftadır oğlanı anneannesine daha sık götürüyorum öğle uykusundan sonra, anneannesiyle parktı, komşu çocuklarıydı takılıyorlar, akşam üzeri alıyorum. Ben de psikologdan kaçmaya, düşünüp düşünüp kararmaya, her şeyden bıkmaya devam ediyorum nedense.
Tek düze hayatı sevmiyorum bu bir gerçek, 5 senedir bir rutine kendimi oturtmuş haldeyim ama son iki senede niçin daha zor hale geldi bilmiyorum. Çocuk ile bir şeylerin tetiklenmesi olabilir belki... Tatil bile istemiyorum desem? Dayaklık oldum iyice.
Ne yalan söyleyeyim, ben de bi çocuğuma bakıp "Bu çocuk için ayakta duracaksın, düşmek, kendini salmak, öyle huzursuzluğuna gömülüp el ayak çekmek lüksün yok, toparlan, onun sağlıklı bir anneye ihtiyacı var" deyip duruyorum.
Alys, şu kırmızıladığım yer var ya, artık o da bir sorun. İnanmıyorum başkasından gelebilecek hiçbir faydaya. İnanamıyorum.. Zorluyorum, olmuyor. Boş boş konuşuyorlar gibi geliyor bir noktadan sonra.
Ben şu zamana kadar hiç yarım iş bırakmazdım diyeyim sana; her şey tamı tamına yapılırdı. Kendimce en iyisi olana yani benim "Tamam" süzgecimden geçene kadar uğraşır, tamamlar içimi rahatlatırdım. Ama son iki senedir kendimi giderek artan bir yarım bırakma halinin içinde buldum. Yarım kaldıkça huzursuzluğum ve vazgeçtiklerim arttı. Sanki git gide güçten düşmek gibi, önceden atıyorum bir saatte yaptığımı bir günde tamamlayamaz oldum ve hatta tamamlasam ne olacak demeye başladım, öyle bir manasızlık çöktü ki anlayamıyorum.
Bence psikologa gidebilmek büyük bir şans. Degerlendirin kesinlikle. Gitmezseniz değişen hiçbir şey olmayacak ama giderseniz bu ihtimal var değil mi? Neden o ihtimali degerlendirmeyesiniz ki? Anksiyete ile boğuşan biri olarak, sözleriniz çok tanıdık geldi. Ben ilaç kullanmayı reddettim, bazı sebeplerden psikoterapi alamıyorum. Sizin imkaniniz varken degerlendirin. Burcunuz yengeç midir? Duvarlar falan... Ama kendinizi zorlayin ve gidin derim.
Bir varoluş sancısı çekiyorsunuz sanırım, bilemiyorum, sanki biraz maneviyata ihtiyacınız varmış gibi geldi bana.
Bu konulara ilginiz yoksa anladığım kadarıyla resim çiziyormuşsunuz, muhtemelen edebiyata da ilginiz var (uzun ve akıcı yazdığınıza göre) sanata dair bir şeylerle uğraşanların genelde detaycı ve depresyona daha yatkın olduğunu gözlemliyorum ben.
Bu biraz da karakteriniz bence.
Kabullenin, gerekirse biraz salın ama çok kendinizi dinlemeyin.
Hangimiz bu hayattan tam tatmin olarak yaşıyoruz ki?
Ama aradaki ufak tefek mutlulukları, sağlığı, veletlerin sevimliliklerini, bir kuşun sesini fark ederek mutlu olmaya çalışıyoruz.
Çünkü mutluluk da çaba ister.
Baştan pes etmeyin lütfen bir buçuk yıldır gidiyorum psikoloğa
iyileşme süreci hep inişli çıkışlı olmak zorunda der psikoloğum direk yukarı çıkarsan düşüşün kötü olur
o yüzden biraz çıkıp biraz inerek devam edeceğiz der bana hep siz hemen sihirli değnek değmiş gibi iyi olmayı
beklemeyin ve anahtarı sizde derken sizin çabanızda demek istiyor yani resim yapıyorsunuz ya yapınca zevk alıyorsunuz ya da beğenmiyorsunuz psikolog bu resmi sizin için yapıp al mutlu ol diyemez anahtar derken bundan bahsediyor o sadece kolunuzdan tutup yürümenize yardımcı olmakla yükümlü çok edebi yazdım farkettim ama başka nasıl yazacağımı bilemedim benim anladığım bu
Alys, şu kırmızıladığım yer var ya, artık o da bir sorun. İnanmıyorum başkasından gelebilecek hiçbir faydaya. İnanamıyorum.. Zorluyorum, olmuyor. Boş boş konuşuyorlar gibi geliyor bir noktadan sonra.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?