- 5 Şubat 2019
- 43
- 47
- 88
- 35
- Konu Sahibi Yokuspokus
-
- #61
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Bende senin gibiydim.Sanki boşlukta yürüodum.Artık stresten vucudumda kızarıklıklar meydana geliodu.Tansiyonum çıkıodu iniodu.Zaten sağlık sorunlarım var.Antidepresana başladım.Az bişey unutturuo işte.İnşallah geçecek diye beklıorum.Spora başlafım .Bi amacım var.Sanki aynı sili konuşmuoruz insanlarla.Allah yardımcın olsun.Eskiden böyle hastalıklar yokmuş.Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Ya o güzel haberleri vermeyi ben de isterdim, oysa adam da gayet iyi, iyi de başladı ama ne bileyim, beyhude gibi geliyor. Affedici olmaktan bahsediliyor, kendim de dahil affetmeyi bilmiyormuşum ve hatta "Kendini cezalandırıyorsun" dedi bana. Bunlar benim daha önceden duymadığım laflar değil. Bunları duymanın bana bir faydası yok, hep aynı şey söylenerek başlanıyor ama neticelendirilmiyor, bu da öyle olacak gibi geldi, diğerlerini çağrıştırdı..
Nomu, ben dua etmiyorum. Çoook çok uzun zaman oldu ve o zamandan beri içimden gelmiyor.
Ben yaparım yapmaya da eşim "Oğlan napıyordur?" diye başlar. Benden daha anne bir erkektir kendisi.
İstediğim işi yapmadım, yapmadığım için bıraktım ve istediğim işle ilgili şeyler yapma yolundayım. Huzurlu olmam gerek, değilim. Çocuk sorumluluğu fazla benim için evet, elimden geldiğince çabalıyorum, yettim mi yetemedim mi dediğim noktalar oluyor elbette, bilmiyorum. Engellendiğimi düşündüğüm şeyler... Eh, engellendiğim şeyler var, çünkü bağımsız değilim artık. Köreldiğimi hissediyorum bazen evet. Resim konusunda bilhassa. Yeterli değil.. Geçen seneye göre geriledim, çünkü bu sene daha çok bıktım boşladım gibi... Evi de kaldırıp atasım var zaten...
Her şey birbirine girmiş gibi geliyor, bilmiyorum. Kendimi gerilere attım evet, doğru bir nokta. :/
Uzun uzun açıklayabilirim ama düşününce bile yoruldum şimdi.
Konuyu takipteyim . Aynı annemi anlatmışsın. Haftada iki gece onu zor bela dışarı çıkarıyorum. Katilmadigimiz organizasyon goturmedigim konser kalmadı. Ve tek derdi evden çıkana kadar biliyor musun ?Merhaba hanımlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat?
Ben her zamanki gibi... Yani kendi içinde yalnız, kararsız ve huzursuz.
Uzun yazacağım baştan söyleyeyim; çünkü canım öyle istiyor.
Bugün psikoloji mezunu bir yaşam koçu ve asistanı ile 3. seansıma gitmek üzereyken ertelettim ve kafam karışık.
İki kişi ilgileniyorlar benle; sağ olsunlar kendilerince dil döküyorlar ama sanki olmayacak gibi. Bunu nasıl izah edebilirim bilmiyorum, çok sıkı bir duvarım var ve yıkılmıyor; başlangıçta enerjik ve umutlu dahi olsam ikinci görüşmeye kadar sanki hayata dair her şeyi çözüp yine karamsarlığıma yeniliyorum.
İlk seansta sayfalarca sorular sorulup hakkımda biraz bilgi toplanıldı ve bu iki saat kadar sürdü; sonrasında "Sizin de gayretinize bağlı olarak en iyi ihtimalle 9-10 seans kadar sürebilir, zorlu birisiniz" vb. cümleler kuruldu. Sanki klasik herkese söylenen şeyler gibi, kim buhranını kolay atlatıyor ki?... Biraz da "Ben zaten gayret edebilsem niçin size geleyim" gibi bi düşünce peydah oldu. Tüm anahtarlar bende madem, kapının önünde dikilmiş niye bekliyorum? Bana bunu söylesenize??
Farkındayım, üstü kapalı yazıyorum ve biraz da karışık başladım ama bunun sebebi benim de karışık vaziyette olmam; kendimi doğru ifade edemezsem ve aklınıza takılan noktalar olursa sorabilirsiniz, bir sıkıntıyı dökmeye, dökerek anlamaya çalışıyorum sadece. Psikologlardan da bıktım.
Randevu saati yaklaştıkça ayaklarım geri geri basıyordu, üzerimdeki bıkkınlık artıyor ve yol gözümde büyüyordu, yarına ertelettim ama yarın olmadan yarını da pazartesiye sallayacakmışım gibi hissediyorum. "Gideceksin ne olacak, aynı şeyleri tekrar tekrar konuşmaktan öte gidemeyeceksiniz, biraz meditasyon biraz -kendini bırakmalısın- vurgusu, abuk subuk derin manalı dertleşmelerle geçen faydasız bir saatin ardından evine gelecek ve canının ne kadar sıkıldığını, ne kadar huzursuz olduğunu yine anımsayacaksın. Onun yerine bari bi güzellik salonuna neyim git de şu hep şikayet edip durduğun cildine profesyonel bakım yaptır, biraz çeşit olsun" diyorum. Çabuk mu kestirip atıyorum dersiniz?
Sorun ne, dert ne diye sorarsanız; dert, artık somut halde anlatılamayacak kadar karışmış, soyut çorba olmuş bir iç sıkıntısı. "Kocam böyle böyle yaptı da ondan", "Çocukluğumda şöyle oldu atlatamadım","Hayat şartları canımdan bezdirdi","Şöyle bir depresyona girdim de hala çıkamadım" "Annem şöyle davranırdı derinden sarsıldım" "Şu şu hayallerim yıkıldı" "Onun ölümünü geçemedim", "Hastalıklarım beni bitirdi" vb. somut bir kaynak ile açıklanamayacak hale gelmiş bir sıkıntı yumağı. Öyle ki memnuniyetsizliğim ve bezmişliğim artık çabuk bıkma, git gide tembelleşme ve insanlardan kendini geri çekme olarak kendini gösterir oldu. Kolumu kaldırasım yok desem yalan olmaz; işler git gide birikiyor ve başlangıcı sürekli erteliyorum. "Değmez" deyişlerim artıyor... Sanki içimde bi gün bi delik açıldı ve o günden beri tüm huzurumu içine soğurup yok ediyor.
Dün kendimi biraz zorladım, birkaç işim vardı asıldım... Yok. Bıraktım.
Ondan önceki gün neredeyse ölü gibiydim, çaktırmadım.
Bugün de evin içine kendimi kapatmış siz tanımadığım, bilmediğim insanlara "Derdim ne benim?" diye soruyorum.
Böyle olan var mı? Kendimi yalnız hissediyorum, sanki kimseyle aynı lisanı konuşmuyor gibiyim.
Mütemadiyen çökkün ve kamufleyim.
Mütemadiyen düşünceli ve fakat halini umursamaz haldeyim.
Değiştim, git gide berbat bir yöne doğru; ya öyle saçma bir hal ki ayaklarımın yönü ne zaman ileriye dönse moonwalka başlıyorum sanki, öyle bi şey. Başlayamıyorum, başlıyorsam devam edemiyorum, devam ediyorsam "Manasız, yetersiz" deyip bırakıyorum. Bunun sebebi ne olabilir? Bu soyut çorbayı ayıklayabilen birileri var mı aramızda? Ben bu döngüden şöyle çıktım ve şunu anladım diye anlatabilir misiniz?
Ruhsal çöküşten çıkmayı başaran kişiler, yazar mısınız bir şeyler?
Okuyanların gözlerine sağlık.
Işık olacak yorumlarınızı bekliyorum çünkü ben artık tamamen karanlıkta kalmış gibi hissediyorum.
Hayır hayır, bu şekilde hep en başa dönüp yine aynı noktada bulursun kendini gangsta... Kuaför tatil vs seni geçici iyi edebilir ama cozmezsen bu kısır döngü devam edecek.
Ben yaşadım bunu hep ...yaşarken oyle böyle yasamadim depresyonunun dibine vurdum... keyif alacağım ne varsa nefret ettim ...insanlardan, mutlu olanlardan kuşlardan böceklerden, çiçeklerden... nefretim bunlarla da bitmedi babamdan annemden kardeslerimin sesinden bile .
Abartmiyorum acı çekmek keyif vermeye başladı ....ağlamak en sevdiğim şey oldu. Akşam olsun, kızım uyusun eş kişisi uyusun... ben iciyim ve mal gibi aglayim aralıksız .
Neydi benim sorunum ya da sorunlarım. . Öncelikle anneme ofkem babama ofkem ...cinsel istismar vakam vardı 7 yaş ve yıllarca hatirlamayip 24 yaşında pat diye hatırladığım beni altüst eden ...ama ben bi yolculuğa çıkmıştım kendimi aramaya...neden böyleyim neden söyleyim ..Bu olayı hatırlamak, aslında neden özümde böyle olduğumun ilk cevabiydi evet ağır bir cvp.... ama kendimi tanımam için ağır ama öğretici bir cvp.
EMDR Terapisi aldım yaklaşık 4 ay...olayın tam içinde buldum kendimi o anları tekrar tekrar yaşamak çok kötüydü evet.. ancak yarım bıraktığım terapiler artık dışarı tek başıma cikabilmemi sagladi.. iyi geldi anlayacağın. O dönem iyiydim ama hala cozumleyemedigim şeyler vardi.
Kendim sorgulamam bitmedi tabi yine bitikleri oynadığım, ağlama krizlerim yine dipteydim yani.. Hayata fazlayım hissi yasasam ne ölsem ne hissi ..anlamsız geceler günler haftalar aylar ...
İşin içinden özümë dönmeden cikamayacagimi defalarca anladım ölüyordum ama kimse görmüyordu .. baska bir sehre gittim bir yakinimla onun memleketine...orada tesadüf bir tanıdık çıktı karşıma ve iyi görünmüyorsun biraz konuşalım dedi ....tabi ki eğitimini yıllarca almış baya donanımlı biriymiş bilmiyordum. Resmen bir akraba evinde bana terapi yaptı 4 saat ardından aynı gün bu is bugün bitecek dedi ve 2 saat daha terapi yaptı hickira hickira ağlayan ben terapi sonunda sevinçten ağladım yemin ederim..
Ne yaptı nasıl mı ise yaradi dersen bu terapi sonrası bana yapılanları affettim kendimi affettim babam annemi affettim ve ozgurlestim .
Sorunları çözmek lazım kabul etmek affetmek lazım. .Evet ilk zamanlarda terapi saçma gelebilir ancak zamanla iyi geldiğini anlarsın. .Oraya gittiğinde daha fazla anlatmaktan, özeli açmaktan rahatsızlık duyuyorsun sanırım... özel alanına girilmiş gibı hissediyorsun ama birilerine guvenmelisin.
Ne kadar kabul etmesen de sen çok güçlü bir kadınsın.Yokuspokus
yani sen de hep bi x için fedakarlik yaptim ama yapmam gerekiyodu, baska türlü icim elvermezdi, o benim canim kanim nasil elimden geleni yapmam yaklasimi oldugu icin. tabiki anlatmayi bırak dusunmek bile yorar.
çünkü hayatinda hep baskalarini basrol yapmışsın ya da yardimci oyuncu basrolden rol calmis, sen bunlari oyle icsellestirmissin ki sana yapilan haksizliklari bile normallestiren bi anlatimin var.
yorumlardan birinde yesilcam filmleri izledigini yazmissin banker biloyu bilirsin. maho biloyu her kazikladiginda yav yaptim ama bi sor niye yaptim deyip kaziklar ya. bilo da bilir ama insanlik mayasi saglam oldugundan hep kanar mahoya. zaten inanmamayi insanligina iyiniyetine yakistiramaz.
artik mamut holdingi bilal holding yapma zamanin gelmis bence. bu duzlukten onceki son yokus... tabi hala onceligi kendine vermiceksen bu yokuslarin sonu yok, insan yokuslari cikarken huzurlu olamiyo ki. cikisi ayri izdirap inisi ayri bi dusme korkusu. sen bu yokusu nasil cikicam dusmeden nasil frenleyerek inicem derken hayat kaciyo. hayati kacirmanin huzursuzlugu belki de sendeki
Bilo Maho benzetmesine bayıldım.
Aynı benim durum :)
Ben sonunda Maho'ya Bilo'nun yaptığını yapmaya kalktım.
O bile bana koydu be kendi kaleme gol atmış gibi koydu.
Yemin ediyorum kötülüğü de beceremiyorum.
Tüküreyim böyle işe!
daha ne bekliysen looo
sana kibar feyzo oneriyorum
agayi öldür mapusa gir, cezani cektigin icin vicdan yapmazsin
yani yapmamalisin
siz genelde turkan soray hulya koçyiğit tarzi cilekes affeden iyi kadin modunda takildiginizdan olmuyodur. hani yalandan bi intikam almaya çalışır ama onu bile alamaz aslinda, cunku sonunda adam yine mutlu olur kadinla
Evet yaa
Gerçekten kötülüğü beceremiyorum.
Elimde patlıyor.
Bu arada bütün gün çocuklara iyi insan olmanın öneminden bahsettim.
Şuan Üzüldüğüm konuya bak.
Evet komik farkındayım :)
hayaller ve hayatlarrr.işte kısa ve özz anlatım hayatıııyoo bence cok tatlı
hayat kisa ya gerçekten kisa... mutlu olmak lazım. kotuluk yapmadan mutluysaniz oyke yapin. ama hakkini savunmak önemli. cocuklara bunu da ogretmek lazim. kirmadan kirilmamayi ogretmek lazim o da zor da işte hayaller cok guzel
Bana göre bu yorumunuz nokta atışı olmuş.
30’dan sonra birkaç yıldır aynı durumdayım.
Ben bu huzursuzluk halinin işle ilgili geçtiğimiz zor dönemden diye düşünüyorum ama ya değilse?
İş ile ilgili olması daha avantajlı bana kalırsa. Çünkü dönemsel bir durum. Aşılabilir zor da olsa.
Fakat insanın hayatının her alanına yayılmışsa , içinde bir yere yapışmış ve yavaş yavaş çürütüyorsa ruhunu bu daha tehlikeli bir durum .
Bana da çok olur, özellikle kendimle başbaşa kaldığım zamanlarda.
Çözümü dünya işlerine kendimi vererek bulmaya çalışıyorum. Görmezden geliyorum o yanımı. Sadece bedenimi meşgul ediyorum düşünmeksizin.
Umarım sizin de içinizi sıkan durum her ne ise bir an önce atlatırsınız
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?