ben ingiliz dili ve edebiyatı veya ingilizce öğretmenliği mezunu da değilim ama, mimar sinan resim mezunuyum
çifte vatandaşım, yabancı öğretmen kontenjanı saolsun
hazalelif, sen nerdesin? meb? özel? lise? kurs? ilköğretim? ay ne çok şey sordum
sor tabiki canım seve seve cevaplarım :)) ben samsunda ilköğretimde çalışıyorum.. sen nerde çalışıyosun?? ben çok köreldiğimi hissediyorum yaa... verdiklerimi öğrencilerin alamaması emeklerimin boşa gitmesi hissi bazen çok umutsuzluğa kapılıyorum ama yine de çok seviyorum alanımı, mesleğimi...
ben üniversitedeyim ama isim vermiym
ben de öyle düşünyrm o kadar sene shakespeare'a kadar herşeyi oku, sonra what's your name? anlat, bilinen de unutuluyor, neyse ki biz politikadan girip ekonomiden çıkıyoruz
intermediate üstü dil grubu var, yabancı dil bölümünde =)) oraya da bekleriz
sen daha da geliştirebilirsin kendini o zaman.. ne güzel. aslında çocuklarla uğraşmayı çok seviyorum ama dilimi de köreltmek istemyorum. yurt dışında da uzun süre yaşadıysan baya iyidir pratiğin falan canım... üni. öğrencileri de kimi zaman kaprisli olabiliyo
12 sene ingilteredeydim zaten
ingilizcemi değil de türkçemi geliştirsem fena olmaz
ben ugrasamam ama çocuklarla, sıkılırım, anlamayana anlatmakla da ugraşamam pek, üniversitede olmak bu yüzden çok işime geliyor, maaş açısından da çok avantajlı
ben de sevyrm işimi :))
meb olsun ev olsun özel sektör olsun önemli olan aynı alanda olmamıznerelerden mezunsunuz? seviyo musunuz alanınızı arkadaşlar..ben özellikle farklı fikirler varsa kelime öğretimi vs. ne bilim oyunlar gibi.. onun için açmıştım grubu. hem de tanışıp kaynaşalım
Ben yaklaşık 10 yıldır özlede çalışıyorum, filoloji mezunuyum, daha çok yöneticilikle geçmiş bir eğitimcilik geçmişim var.Oyun, eğlence gibi şeyler benim de ilgimi çeker.Kendi kendime uydururum genelde.Özelde müfredat yetiştirme, yok düzenli şu yapılacak, yok programlı bu edilecekler olmadığından daha rahattım.
Her dersin ilk on dakikasını kelime oyununa ayırırdım.Tahtaya 15lik 3 ayrı setten oluşan toplamda 45 bilinmeyen kelime yazardım.(Metin Uca'nın bilinmeyen kelimeler diye Pasaparola'daki bölümünü ingilizceye uyarlamıştım)Kelimeler daha önce öğretilmemiş olacak ve oyun sırasında istemsiz bir biçimde öğrenilecek.Sonra Türkçe anlamını söylerdim, ingilizcesinin listeden hangisinin olduğunu tahmin ettirirdim.Tabii hiç duymadıkları için atarlardı, bir tutmaz, iki tutmaz, 3-5 derken ilk kelime eşleşirdi.Sonra sürekli birinciden alarak sar başa hepsini komple bitirinceye kadar devam ederdik.Artık 50 kere sora sora , hepsini akılda tuta tuta 15 dakika sonra 45 kelime de beyinlerine kazınmış olurdu, hem de eğlenceli olurdu.Kazanan kişiye de o gün ödevden muaf olma hakkı verince, değme keyiflerine
Gene uyarlayarak çaldığım "bir kelime bir işlem" yarışmasının kelime versiyonunu yaptırıp, en çok ingilizce kelime bulmacalı 5-10 turdan oluşan yarışma yaptırırdım.
Son harften başlayan kelime oyunları dersin son 5 dakikasını kesin alırdı ve eğlenceli bitiriş olurdu.
"Simon says" adlı oyunu kendi ismime uyarlayıp, onlara emir cümleleri ile belirli fiilleri daha akılda kalıcı şekilde öğreterek oynatırdım.
Sessiz sinema kartlarım vardır, çoğu çocuk bile olsa ya da ingilizce seviyeleri bile düşük olsa en basitinden "12 monkeys","ring","seven", vb.. gibi filmleri rahat anlatabilir ve eğlenebilirler.
Benzer biçimde ingilizce nesne, meslek, fiillerin yazılı olduğu küçük kartlarım vardır.Tahtaya çıkan çizerek anlatır tahminler ingilizce edilirdi.
Daha seviyesi yüksek olan öğrencilerim için tabu kartlarım vardır.
Evde ödevden sıkılanlar için "word mojo" adlı güzel bir java oyunu ödev olarak verirdim.Şu siteden üyelik al, yarına kadar 1500 skor yap misali.Böylelikle hem oyun oynar, hem bir şeyler öğrenirlerdi.
Sohbet botlarını sınıfta açar laptopumdan, karşıdakinin bot olduğunu söylemeden," hadi bu kızın (en meşhur bot Alice var ya) yaşını, adresini, işini, hobilerini sorun derdim.Böylelikle hem chat yapar, eğlenir hem ingilizceleri gelişirdi.
Neyse çok uzattım.Tabii anlayacağınız gibi tüm bunlar mevcudun az ve olanakların çok iyi olduğu yerlerde gerçekleşirdi.Şimdi devlet okulunda yapsam sanırım veliler 3 günde beni taşlar "çocuklarımız sbsye girecekler test çözdür, yok bilgisayarda oyun, yok kelime oyunu ile dersin yarısını tüketiyor" falan filan
Özetle hem kendimizi geliştirmek, daha fazla yaratıcı olmak, velileri mutlu kılmak, öğrencileri mutlu etmek, müdürü memnun etmek, müfettişi memnun etmek ve bu arada dil öğretmek epey zor
paylaşım için çok sağolun hocamsınıfıma uyarlayabileceklerimi denicem.. ama benm öğrencilerimin seviyesi çok düşük ve asla product a yanaşmıyolar... tek bi cümle kurmaları için bile kırk takla atıyorum.. dediğiiniz gibi sbs ağırlıklı bi eğitim sisteminde dil öğretmek çok zor.. sbs peşinden koşarken speaking wrting listening askıda kalıyor. bu sene ayrı sbs kursu verip derslerimi bütün dil becerilerini intagrated olarak vermeyi planlıyorum inş. planladığım gibi gider... kitaplarımız da afet zaten.. günlük kullanımda çocukların işine yaramayacak aptal saptal bi ton kelime yüklüyoruz... ben bu sene kelime kutusu uygulaması başlattım. her sınıfa süslü püslü birer kelime kutusu hazırlattım. öğrendiğimiz kelimeleri atıp arkasında türkçeleri önünde imgilizceleri yazıyo onlardan artı eksi veriyoıdum. işte bunlar sözlünüzü etkileyecek falan derken, ingilizceye en alakasız öğrencinin bile elinde kutu gezdiğini görmek zevkliydi
tabi bazı uyanıklar öğrenemediği zorlandığı kelimeleri kutudan cebe indirmeye falan kalkışmışlar çok alemler yaaa
Dediğiniz yöntem süper de değerini bilene.Ben lise ikide öğretmenimin tavsiyesi ile başlamıştım, üniversite sınavını kazandığımda bir çuval kelimem olmuştu, (gerçi sözlükten de epey ezberlemek için atmıştım).Gerçi annem temizlik yaparken çuvalımı atmıştı "Nasıl olsa üniversite sınavını kazandın" diyerek, halbuki ben bir ömür devam edecektim ama çuval gitti, heves bitti hesabı.
Küçüklerin sbs kaygısı da mantıklı aslında, çocuklara sınavda konuşma testi verilmiyorki neden konuşmak için çırpınsın mantığındalar.Yetişkinlerde de tam tersi bir mantık var.Adam nuh diyor , peygamber demiyor illa ben "speaking yapacağım".Yap kardeşim de daha elma nedir, armut nedir bilmiyorsun, kuş dili mi konuşacaksın?
Bazen diyorum bu sistem değişmeyecek, bari chip mip çıkarsınlar herkese yüklesinler bitsin bu çile.
(Bu arada ne kadar dertliymişim arkadaş, kustum da kustum resmen)
aslında çok zor... matematik fen öğretmekten daha zor bence... dil öğrenmek yetenek ve ilgi gerektiriyo... bu ikisi de öyle zor kazanılıyo ki .hatta kazanıomıyo doğuştan varsa var , yoksa yok
faydalandığınız güzel siteler var mı hocam??? onları da paylaşabiliriz... benm ingilizce sınıfım var kendime ait. onunla ilgili tavsiyeleriniz var mı10 yıllık bi tecrübe bulmuşken sorulara boğayım dimiii
Ben genelde yetişkinlere-ukala yetişkinlere- çalışma öncesi ciddi ciddi soruyorum.Kendimden de örnek veriyorum."Bana bir havuz problemi sorun birde 20 dakika süre verin, 20 dakikanın sonunda büyük ihtimalle çözememiş olacağım.Yani benim matematiğim, sayısal becerim sıfır, ama 2 ayda Çinceyi hafifte olsa kapmışlığım var, yani yoksa yok, varsa vardır, sizde ne var, ne yok bakalım" diyorum.İlgi, disiplinli çalışma, özveri falan tamam ama yetenek varsa, yoksa malesef yok.Size katılıyorum.
10 yıllık hikayeme gelince, 99 yılında üniversiteyi kazandım.İlk yılımda merkezi İngiltere'de olan bir kolejde (dil kursu-yurtdışı eğitim-sertifika prog vs.) çalışmaya başladım.6 yıl orada çalıştıktan sonra başka bir koleje geçtim.Öyle böyle derken özel cezbetti, rahatlık, yöneticiliğinde verdiği özgürlükler derken şarkılı, türkülü, oyunlu çok zevkli bir 10 yıl geçirdim.Sonrasında evlendim, daha geleceği sağlam-garantili-, daha az stresli, az mesai saati olan devleti düşünmeye başladım. (Devlet beni düşünürmü orası ayrı)
Genelde kitap takibi yapmam, hepsi aynı bilindik, sıkıcı zinciri takip ederler.2 yıl boyunca başlangıç düzeyde (32 saat süren) kurslarda aktif rol aldım.Resmim berbattır ama elimle resimler çizip, metinleri kendim oluşturdum. Hatta o kadar içime sinmişti ki kendime zımbalayıp, kaplayıp kitap haline getirmiştim.Quizlerden diğer tüm sınavlara kadar kendim hazırlarım.Çok usta olanları tenzih ederek söylemek isterimki; Türklerin yaptığı işler çok baştan savma ve içlerinde ingilizce hatalar epey fazla.Yabancıların hazırladıklarıda bizim öğrencilere, kültüre, yaşa, seviyeye aman aman uymuyor.Bu yüzden çocukların/ yetişkinlerin ilgi alanlarını takip edip ona göre bir düzenek hazırlıyorum.
Ben de devlette çalışan hoca bulunca sorayım.Proje çalışmalarını yoğun olarak destekleyen bir sistem var mı devlette? Hani hep "öğrenci merkezli" derler de uygulamada geçerli mi? Ne bileyim haftada bir proje yaptırmanız, projeler üzerinden onları değerlendirmeniz mümkün mü? Çocukların yaklaşımı nasıl, isteği, ilgisi bu konuda nasıldır?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?