• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Kendim için nasıl yaşarım bilmiyorum

aysunkndmr

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
6 Temmuz 2014
399
74
48
Uzun zamandır aklıma takılan bi durum şu an patlayasım geldi. Artık istemiyorum böyle olmak. Nasılsın derseniz: asla hayır diyemiyorum, biri kırıldığı bişeyi söyleyince aşırı kötü hissediyorum günlerce düşünüyorum “Nası yapabildim bunu” diye ve tam tersi yönünde aşırı efor sarfediyorum. Ama aynı şeyi ben söylediğimde buna mı kırıldın, saçmalama oluyo karşılık ya da yalandan bi özür ve aynı şekilde devam etme. En basiti mesajlaşma olayı. Mutlaka son mesajı ben yazmalıyım konuşmak istemesem dahi. Çünkü konuşmak istemediğim belli olmasın kırılmasın karşımdaki diye diye saatlerce vakit kaybediyorum biriyle. Mesajı bildirimden dahi okusam vicdan yapıp cevap veriyorum hemen. Karşındakinin bi sorunu varsa o sorun çözülene kadar tüm zamanımı ona veriyorum ama benim sorunum varken takma ya deyip kaçıyorlar. Çok sinirleniyorum bir daha ben de yapmıycam diyorum ama aynı olay olduğunda kıyamıyorum kimseye, deniyorum ama kendimi o kadar kötü hissediyorum ki şeytanmışım gibi sonra neyse olsun deyip aynı davranıyorum. İşkence ediyorum kendime resmen. Aşama aşama aşabilmem için bu durumu önerileriniz var mı arkadaşlar? Cidden başkaları için yaşamaktan bıktımmm.
 
Kendinize söz geçiremiyorsanız, bunu nasıl yapacağınızı öğrenin yani bir uzmanla görüşseniz çok faydası olur.

İnce düşünceli insanları seviyorum kendimde sizin kadar olmasa da öyleyim ama oldukça yıpratıcı bunca bencilin arasında.
 
Hastalık sahibi olmanın 10 yolu gibi olmuş yazınız.. Yapınız karakteriniz böyle elde değil anlıyorum ben de böyleyim.. 30 dan sonra biraz değiştim o kadar takamıyorum cunku çok yoruldum halim yok takmaya sanırım.. kendinize değer verin hayat kısa sağlık önemli.. bunları düşünün.. kırmayın insanları ama kendinizi delirterek de değil..
 
Uzun zamandır aklıma takılan bi durum şu an patlayasım geldi. Artık istemiyorum böyle olmak. Nasılsın derseniz: asla hayır diyemiyorum, biri kırıldığı bişeyi söyleyince aşırı kötü hissediyorum günlerce düşünüyorum “Nası yapabildim bunu” diye ve tam tersi yönünde aşırı efor sarfediyorum. Ama aynı şeyi ben söylediğimde buna mı kırıldın, saçmalama oluyo karşılık ya da yalandan bi özür ve aynı şekilde devam etme. En basiti mesajlaşma olayı. Mutlaka son mesajı ben yazmalıyım konuşmak istemesem dahi. Çünkü konuşmak istemediğim belli olmasın kırılmasın karşımdaki diye diye saatlerce vakit kaybediyorum biriyle. Mesajı bildirimden dahi okusam vicdan yapıp cevap veriyorum hemen. Karşındakinin bi sorunu varsa o sorun çözülene kadar tüm zamanımı ona veriyorum ama benim sorunum varken takma ya deyip kaçıyorlar. Çok sinirleniyorum bir daha ben de yapmıycam diyorum ama aynı olay olduğunda kıyamıyorum kimseye, deniyorum ama kendimi o kadar kötü hissediyorum ki şeytanmışım gibi sonra neyse olsun deyip aynı davranıyorum. İşkence ediyorum kendime resmen. Aşama aşama aşabilmem için bu durumu önerileriniz var mı arkadaşlar? Cidden başkaları için yaşamaktan bıktımmm.

çok yakin cevremde aynı senin gibi bir arkadaşım var ve artik görüşmek istemiyorum yeminle. Bi insan bu kadar hassas ve alıngan olur. Sürekli beni mutlu etme çabasında. Ama istemiyorum yani ben zaten mutluyum. Bi konuya canım sıkılsa kendince uğraşıp didiniyor ve bu da bende inanılmaz rahatsızlık yaratıyor. Yani ne iletişim kurasım var ne de dert anlatasım. Kendisi de sürekli bir şeylere kırılıp duruyor ve ben takip edemiyorum artik neye alındığını. Sonra da aman kırılırsa kırılsın çok yoruluyorum diyorum bu sefer de içine atıyor.

Bence bencil insanlar daha tatlılar daha özgüvenli ve daha rahatlar. Kasılmıyorlar kasmıyorlar
 
Hastalık sahibi olmanın 10 yolu gibi olmuş yazınız.. Yapınız karakteriniz böyle elde değil anlıyorum ben de böyleyim.. 30 dan sonra biraz değiştim o kadar takamıyorum cunku çok yoruldum halim yok takmaya sanırım.. kendinize değer verin hayat kısa sağlık önemli.. bunları düşünün.. kırmayın insanları ama kendinizi delirterek de değil..

İşin ilginç tarafı ben önceden böyle değildim. Sorumluluklarım arttıkça hayatta yalnız kaldıkça böyle oldum.
 
Muhtemelen 20 yaşından küçüksün?
Ya da henüz tüm düşünce yapını-duruşunu değiştirecek kadar ağır bir şey yaşamadın.

Tüm samimiyetimle söylüyorum, 20 yaşına kadar belki bu tarif ettiğin kişiye %80 uyuyordum (Sen kadar paspas olmasam da insan kırmamak için, kırıldım konuşması işitmemek için çok dikkatli davranırdım.)
Arkadaş kaybetmekten, insan kaybetmek, kırmak ve yanlış anlaşılmaktan çekinir, kılı kırk yarardım.
Bazen abarttığımı göremez, samimiyetsiz bir imaja dönerdim. Oysa bu gerçek bir iyi niyetti. :)

Sonra hayatımın dönüm noktasını yaşadım, belki de "Evet bunu yaşamasam ben adam olmazmışım" dediğim şeyi yani.
Sağlık gitti, ölümden döndüm.
Ve o hastane odasına gelen-gelmeyenleri saydıktan sonra "Hepinizin..." deyip dönüştüm.
Burçla da alakası olduğuna inanmıyorum (Birkaç burç yorumu gördüm ilave edeyim dedim), ya da en azından fazlaca humanist bir kovaydım belki önceden. Şimdi prensip olarak insan sevmiyorum. Bırakıyorum, kendileri kendilerini bana sevdirebilmeyi başarsın. Ben gibi biriyle anlaşamayan kişi de, hatayı bi zahmet kendinde arasın. :)
 
Son düzenleme:
çok yakin cevremde aynı senin gibi bir arkadaşım var ve artik görüşmek istemiyorum yeminle. Bi insan bu kadar hassas ve alıngan olur. Sürekli beni mutlu etme çabasında. Ama istemiyorum yani ben zaten mutluyum. Bi konuya canım sıkılsa kendince uğraşıp didiniyor ve bu da bende inanılmaz rahatsızlık yaratıyor. Yani ne iletişim kurasım var ne de dert anlatasım. Kendisi de sürekli bir şeylere kırılıp duruyor ve ben takip edemiyorum artik neye alındığını. Sonra da aman kırılırsa kırılsın çok yoruluyorum diyorum bu sefer de içine atıyor.

Bence bencil insanlar daha tatlılar daha özgüvenli ve daha rahatlar. Kasılmıyorlar kasmıyorlar

Evet dışardan bakmama yardımcı oldunuz şu an. Ve ben de istemezdim böyle birini sanırım. Arkadaşınız kadar değilmişim ama oraya doğru gidicem gibi yakın zamanda. Teşekkürler yorumunuz için cidden fikir sahibi oldum.
 
Muhtemelen 20 yaşından küçüksün?
Ya da henüz tüm düşünce yapını-duruşunu değiştirecek kadar ağır bir şey yaşamadın.

Tüm samimiyetimle söylüyorum, 20 yaşına kadar belki bu tarif ettiğin kişiye %80 uyuyordum (Sen kadar paspas olmasam da insan kırmamak için, kırıldım konuşması işitmemek için çok dikkatli davranırdım.)
Arkadaş kaybetmekten, insan kaybetmek, kırmak ve yanlış anlaşılmaktan çekinir, kılı kırk yarardım.
Bazen abarttığımı göremez, samimiyetsiz bir imaja dönerdim. Oysa bu gerçek bir iyi niyetti. :)

Sonra hayatımın dönüm noktasını yaşadım, belki de "Evet bunu yaşamasam ben adam olmazmışım" dediğim şeyi yani.
Sağlık gitti, ölümden döndüm.
Ve o hastane odasına gelen-gelmeyenleri saydıktan sonra "Hepinizin..." deyip dönüştüm.
Burçla da alakası olduğuna inanmıyorum (Birkaç burç yorumu gördüm ilave edeyim dedim), ya da en azından fazlaca humanist bir kovaydım belki önceden. Şimdi prensip olarak insan sevmiyorum. Bırakıyorum, kendileri kendilerini bana sevdirebilmeyi başarsın. Ben gibi biriyle anlaşamayan kişi de, hatayı bi zahmet kendinde arasın. :)

20 yaşından büyüğüm. Ama dediğiniz gibi dönüm noktamı yaşamamış olabilirim. Eskiden böyle değildim. Üniversitede böyle oldum. Ailem yanımda olmayınca kendimi güvensiz hissedip insanlarla olan ilişkimi derinleştirmek için böyle yaptığımı düşünüyorum. Dışlanmamak için sanırım. O insanlar şehir dışına çıksa veya artık görüşmesek üzülmüyorum bile. Cidden herkes ne kadar iyi olduğumu görsün beni sevsin hırsı sanırım.
 
20 yaşından büyüğüm. Ama dediğiniz gibi dönüm noktamı yaşamamış olabilirim. Eskiden böyle değildim. Üniversitede böyle oldum. Ailem yanımda olmayınca kendimi güvensiz hissedip insanlarla olan ilişkimi derinleştirmek için böyle yaptığımı düşünüyorum. Dışlanmamak için sanırım. O insanlar şehir dışına çıksa veya artık görüşmesek üzülmüyorum bile. Cidden herkes ne kadar iyi olduğumu görsün beni sevsin hırsı sanırım.

Arkadaş kaybetme korkusu ve kendi iyiliğini ispat çabası evet (Ben de üni.ye kadar böyleydim, 16-17 yaştan sonra yavaştan değişim geldi, 20de de milat.).
Bi de yalnızlığınıza alışkın değilsiniz sanırım, bende önceden yalnız kalma korkusu tarzı bir şey vardı.
Yalnız kala kala alışırsınız ona da.
 
Ben çocukluğunuzdan olduğunu düşünmüştüm ama üniversitedeyken başlamış diye yazmışsınız. Ama ya bir kırılma noktası olmuştur ya da küçüklüğünüzden beri vardır ama siz zaten sığındığınız aileniz var diye fark edememişsinizdir belki. Ben küçüklüğümden beri fedakarlığı öğrenmiş birisiyim mesela, çocukken bile yaşımdan çok olgun olduğum söylenirdi ancak bir çocuğum olunca pedagojiyle ilgili kitaplar okuyunca anladım ki ben edilgenmişim. Sizin durumunuz da buna benzer olabilir. Gereksiz fedakarlık özünde değersizlik hissinden olurmuş. Kendi değerinizi fark edip, herkesten önce kendinize o değeri vermeyi öğrenmelisiniz. Hatta bu konuya yoğunlaşmalısınız bana kalırsa. En rahatı imkanınız varsa profesyonel destek almanız çünkü insanın tüm hayatı olumsuz etkileyebilecek şeyler ne yazık ki. İş, arkadaş, gönül ilişkileri... ama bu imkanınız olmadığı için burada sorma ihtiyacı duyduğunuzu düşünüyorum.
Öncelikle sorunun tespitini yapın bence, farkındalık kazanmak bile çok büyük bir adım. Ben kendimde o aşamada olduğumu hissediyorum mesela ve bu halimle bile daha rahatım
 
Arkadaş kaybetme korkusu ve kendi iyiliğini ispat çabası evet (Ben de üni.ye kadar böyleydim, 16-17 yaştan sonra yavaştan değişim geldi, 20de de milat.).
Bi de yalnızlığınıza alışkın değilsiniz sanırım, bende önceden yalnız kalma korkusu tarzı bir şey vardı.
Yalnız kala kala alışırsınız ona da.

Ben de durum tersi yönünde ilerliyor. Lisede lafımı sakınmazdım sevmediğim insanlara rol yapmazdım. Yakın arkadaşlarım hatta sivri dilli olmamdan şikayet ederlerdi ama tamam dikkat ederim der eve gidince unuturdum o kadar kafam rahattı ki. Sonradan böyle oldum. Anksiyete de var zaten. Bilmiyorum napıcam.
 
Ben çocukluğunuzdan olduğunu düşünmüştüm ama üniversitedeyken başlamış diye yazmışsınız. Ama ya bir kırılma noktası olmuştur ya da küçüklüğünüzden beri vardır ama siz zaten sığındığınız aileniz var diye fark edememişsinizdir belki. Ben küçüklüğümden beri fedakarlığı öğrenmiş birisiyim mesela, çocukken bile yaşımdan çok olgun olduğum söylenirdi ancak bir çocuğum olunca pedagojiyle ilgili kitaplar okuyunca anladım ki ben edilgenmişim. Sizin durumunuz da buna benzer olabilir. Gereksiz fedakarlık özünde değersizlik hissinden olurmuş. Kendi değerinizi fark edip, herkesten önce kendinize o değeri vermeyi öğrenmelisiniz. Hatta bu konuya yoğunlaşmalısınız bana kalırsa. En rahatı imkanınız varsa profesyonel destek almanız çünkü insanın tüm hayatı olumsuz etkileyebilecek şeyler ne yazık ki. İş, arkadaş, gönül ilişkileri... ama bu imkanınız olmadığı için burada sorma ihtiyacı duyduğunuzu düşünüyorum.
Öncelikle sorunun tespitini yapın bence, farkındalık kazanmak bile çok büyük bir adım. Ben kendimde o aşamada olduğumu hissediyorum mesela ve bu halimle bile daha rahatım


Aaa evet çocukluğumda benim de çok olgun olduğum söylenirdi. En küçük çocuk olmama rağmen arkayı toplayan ben olmuşumdur. Ama sosyal çevreme üniversitede yansıdı bu durum. Özgüvenim giderek düşmeye başladı benim eskiden daha özgüvenliydim. Ama şimdi başkalarından akıl almadan hareket edemiyorum.
 
Ben de durum tersi yönünde ilerliyor. Lisede lafımı sakınmazdım sevmediğim insanlara rol yapmazdım. Yakın arkadaşlarım hatta sivri dilli olmamdan şikayet ederlerdi ama tamam dikkat ederim der eve gidince unuturdum o kadar kafam rahattı ki. Sonradan böyle oldum. Anksiyete de var zaten. Bilmiyorum napıcam.

Anne-kız ilişkiniz nasıldır?
 
Back
X