Sana boşan diyemem, bu kararı kendi içini dinledikten sonra verirsin ama kendimi yerine koyayım, kendi karakterim ve evlilik anlayışım neticesinde, bundan sonrası için ben nasıl bir yol izlerdim onu yazayım:
9 aylık evliyim, çocuk yok.
Eşim, hareketlerimi höt söt eleştirip duran birisi.
Evliliği yeni kavrıyoruz ve ben bu tavır karşısında en son kadınlığıma laf edilince patlamış "Giderim" demişim.
Eşim "Gidene dur demem, aha kapı orada" demiş ve gurur yapmış kapıdan çıkmış baba evine geri dönmüşüm.
Birkaç gün düşünmüşüm, yeni evlilikte birbirimize uyumda bunlar olabilir, belki ben de hatalıydım demişim ve eşimle konuşmak için adım atmaya karar vermişim. Tabi bu süre zarfında eşimden hiçbir konuşma girişimi görmemişim.
Eşimin yanına gidince, babaannesi beni eve almamış; yani eşim olayları sülalesine artık nasıl aksettirdi ise, bizim bu basit olay büyümüş. Sonra eşim beni görmüş ve "Niye geldin, git" demiş.
Bu kovulmaya karşın "Seni seviyorum, yeniden değerlendirelim, ortamı da yumuşatalım şans verelim birbirimize" diyebilmişim, gururumu çiğnemişim.
Umursamamış yollamış ve ben babamlara geri dönmüşüm.
Sonra dayanamamış, tekrar ben aramışım ve karşımda bana sıfır söz hakkı tanıyan bir şart ile karşılaşmışım ki bu şart benim gururumu bir kez daha ezecek bir tehdit ile veriliyor: Annemlerle oturacağız, bir kaşını çat, bir ağzını aç, babanı arar kızını götür derim.
Kuzum ben bu adamı çatır çatır boşarım. Öyle bir boşarım ki, boşandıktan sonra üzerine şükür namazı kılarım "Allah'ım 9 ayda bana bu yüzünü gösterdin bu adamın, çoluğa çocuğa karışmadan yakamı kurtardım şükürler olsun sana" derim; bir de zil takar oynarım.