kendimle sorunlarım var.

Dün muydu ne birine baska bır konu için yazmıştım varsa bı imkanınız bagırın çagırın dısarda bır yerde bol oksijenli ortamda dinlenin ve varsa yuksek bı yerde bagır cagır. Abartmadan tabii. Rahatlatıyor. Üstelik saglik acısından ıyı dıye biliyorum. Sanki içinizdeki kötü ruh cıkıyor gibi.
 
inancınızı bilmiyorum ama bu anlattıklarınız bana biraz ruhen bi boşluk olduğunu hissettirdi

Allahtan uzaklaşınca hissettiğim durmadan ağlamak istediğim o beter his

bi namaz kıl ardından dua et ve niyet edip Allahım şifa ver diyerek bi yasin oku bak gör kalbin nasil rahatlıyor

inşirah oku evinde de videodan bakara suresini aç sesli bi şekilde dinle

nazar da olabilir bak felak nas ayetel kursi okunabilir

bence bunları yap düzelecek buna inaniyorum ben çözümü duada buldum..
Ateistim ben.
 
Bu çok vitaminlik birşey değil sanırım çünkü aynı durumlar bende de vardı. B12,D vitamin eksikliği üzerine hipotro hepsinin ilaçlarını kullanıyordum düzenli olarak ancak değişiklik olmuyordu malesef bazı günler enerjik çoğu günler enerjim emilmiş gibi.
Bir ortası yoktu, gebelikle beraber şuan iki katı oldu, temizlik ve yemek yapasım yok artık bari onları evde dursam da yapmıyorum diyip artık dışarı atıyorum kendimi mecbur o zaman yürümek enerji tüketmek zorunda hissediyorum. Ev insanı daha da tembelleştiriyor malesef.
Bende düzelmeden çocuk düşünmüyorum. Daha kötü olacakmışım gibi geliyor o zaman. Bir de istediğimde çıkayım kafam dağılsın da diyemez insan yeni doğmuş bebekle.
 
Dün muydu ne birine baska bır konu için yazmıştım varsa bı imkanınız bagırın çagırın dısarda bır yerde bol oksijenli ortamda dinlenin ve varsa yuksek bı yerde bagır cagır. Abartmadan tabii. Rahatlatıyor. Üstelik saglik acısından ıyı dıye biliyorum. Sanki içinizdeki kötü ruh cıkıyor gibi.
Eşimle haftasonu kampa gittik. O da beni zorla dışarı çıkartıyor, iyi oluyorum gezerken. Depreayonda değilsin tembelsin diyor. Orada iyiydim eve girdim yine enerjim bitti
 
Benim de malesef kendimle cok buyuk sorunlarim var.
Son zamanlar cok dusunuyorum bununla ilgili.
Benim sizden farkli olarak karakterimle ilgili sorunlarim var.
Eskiden kendimi iyi insan bilirdim.
Ama artik iyi birimiyim, kotu biri mi cozemiyorum.
Son zamanlar kendimi maskelenmis pislik gibi hiss ediyorum (((
Ne zaman boyle pislik birine donustum cozemiyorum (((
Aslinda her zaman iyi biri oldugum icin kendime kizardim, kotu biri olmak isterdim derdim.
Kafam allak-bullak.
Piskologa ihtiyacim var galiba. Hatta eminim (((
Anlattıklarınıza bakılırsa gerçekten psikoloğa ihtiyacınız var. Neden kötü olasınız ki? Böyle süşünmeyin. Hepimizin iyisiyle kötüsüyle verdiğimiz kararlarımız, bazen hatalarımız var. Bunlar bizi kötü yapmaz
 
Eşimle haftasonu kampa gittik. O da beni zorla dışarı çıkartıyor, iyi oluyorum gezerken. Depreayonda değilsin tembelsin diyor. Orada iyiydim eve girdim yine enerjim bitti
Evet mumkun malum havalar vs de tetikliyor.Ev ve dısarısı baska.
Bakın ne guzel gelmiş dısarısı sıze. Devam edin ısrarcı olun.Yada evinizde esyalarınızın yerını mi degıstırsenız.Göz aşinalıgı felan mı yoruyor sızı.
 

anladım bilmiyordum kusura bakmayın öyle kendim iyi hissedince hemen paylaşmak istemiştim

onun dışında üstümdeki ölü toprağını atmak için verdiğim kararları 10 saniyede uygulama kuralı koydum çünkü sonrasında istemsizce kendimi geri çeviriyordum

mesela alışverişe mi çıksam
evet çıkayım
makyaj mı yapsam
evet yapayım

sonra geçiyor inanın sadece biraz zaman :)
 
Anlattıklarınıza bakılırsa gerçekten psikoloğa ihtiyacınız var. Neden kötü olasınız ki? Böyle süşünmeyin. Hepimizin iyisiyle kötüsüyle verdiğimiz kararlarımız, bazen hatalarımız var. Bunlar bizi kötü yapmaz
İsin komik tarafi surekli insanlara yardim ederim, kimseye zarar vermem, asla kirici korusmam, bu zamana kadar kimseye karsi bi kotuluyum olmadi. Son kurusuma kadar paylasan biriyim. Beni taniyanlar cok sever, cok da overler beni. Bu yuzden iyi biri miyim kotu biri mi cozemiyorum. Sorunlar beynimde. Beynimin icinde kotuyum. Bazen kotu dusunceler dolasir beynimde. Oyuzden kendimi maskelenmis kotu biri gibi hiss ediyorum. O dusunceler beni yiyip bitiriyor.
Aslinda bir kac yildir piskologa gitmek istiyorum ama gidemiyorum.
 
İsin komik tarafi surekli insanlara yardim ederim, kimseye zarar vermem, asla kirici korusmam, bu zamana kadar kimseye karsi bi kotuluyum olmadi. Son kurusuma kadar paylasan biriyim. Beni taniyanlar cok sever, cok da overler beni. Bu yuzden iyi biri miyim kotu biri mi cozemiyorum. Sorunlar beynimde. Beynimin icinde kotuyum. Bazen kotu dusunceler dolasir beynimde. Oyuzden kendimi maskelenmis kotu biri gibi hiss ediyorum. O dusunceler beni yiyip bitiriyor.
Aslinda bir kac yildir piskologa gitmek istiyorum ama gidemiyorum.
Hepimize olur bu. Bazen bir olay olur içimizden ana avrat düz gideriz, dışımızdan ne önemi var der geçeriz. Eyleme dökmediğimiz sürece bu bizi kötü biri yapmaz.
 
anladım bilmiyordum kusura bakmayın öyle kendim iyi hissedince hemen paylaşmak istemiştim

onun dışında üstümdeki ölü toprağını atmak için verdiğim kararları 10 saniyede uygulama kuralı koydum çünkü sonrasında istemsizce kendimi geri çeviriyordum

mesela alışverişe mi çıksam
evet çıkayım
makyaj mı yapsam
evet yapayım

sonra geçiyor inanın sadece biraz zaman :)
Denicem bunu da. Benim 2 sn kuralı koymam gerekir 10saniye de hemen fikir değiştiririm ama olsun.
 
Evet mumkun malum havalar vs de tetikliyor.Ev ve dısarısı baska.
Bakın ne guzel gelmiş dısarısı sıze. Devam edin ısrarcı olun.Yada evinizde esyalarınızın yerını mi degıstırsenız.Göz aşinalıgı felan mı yoruyor sızı.
Şimdi yazdığınızı okuyunca beni hayat yoruyor diyesim geldi. Nefes almaktan bile yoruluyor gibiyim.
 
Arkadaşlar selamlar hepinize, nasıl anlatsam bilemediğim sorunlarım var. sanki iç sıkıntısı gibi, sanki depresyon gibi, sanki hastalıklarım ilerlemiş gibi.
İçimden pek bir şey yapmak gelmiyor. İşten de istifa ettiğim için bu aralar evdeyim, onun depresyonu mu onu da anlamadım. Tatilden döndük, eşimin ailesi vardı, yeğeni falan ona baktım sayılır bir hafta onlar gitti daha da çöktüm sanki. Çocuk yapasım geliyor, sonra diyorum ki allahın delisi daha kendini koltuktan kaldıramıyorsun ne çocuğu. Yani toparlayamıyorum da sorunlarımı şimdi konuyu açarken. Hipotiroitten mi vitaminim mineralim mi düşük diye gittim doktora, tahlil verdim daha da çıkmadı sonuç. Sağlık probleminden dolayı böyleysem daha sonra düzeltme yaparım onu geçelim öneri verirken.
İstediğim şeyleri yapamıyorum, yetersizlikten değil de efor sarfetmiyorum bunlar için, kendimi zorlasam bile amaaan modundayım 15 gündür.
Her sabah evi bir derleyeyim toplayayım, evimde pilates yapayım, güzel sağlıklı yemekler pişireyim, kedilerimle ilgileneyim istiyorum, istiyorum da takaatim yok. Evde zaten sokaktan eşimin bulup getirdiği başka bir yavru var. Onun tedavisini yaptım, şimdi yavru eğitimine başladım sabrımı zorluyor azıcık, benimkiler bir afra tafra içinde. Evde kızgın kedi sesleri duyuyorum karşılaşmalarda. Dün bahçeye hasta bir kedi girmiş, siyah, 1 yaşında yok, sümüklü, öksürüyor vs neyse işte onu yakalamam lazım ki tedavisini yapayım. yakalayamadım, benimkiler evdeki bebeği döverken bunun etrafında dolaşıyorlar. hasta olacaklar diye korkuyorum. kediyi bahçeden kovamadım da vicdanım el vermedi, oturdum ağladım ne ev işini ne mesleğini yapabiliyorsun diye. bugün ufak yavru öksürmeye başladı, öbür hasta kedi çekmiş gitmiş ortada yok, onu arıyorum bir yandan.
Evin hali zaten darmaduman. Yemek yapmıyorum, süpürgeyi perşembe günü açmıştım, katlanacak çamaşırlar dolapların içinde bekliyor. Ruhum sıkılıyor kendimden. Yazarken bile içim sıkıldı öyle düşünün.
Neden sizce bu hiç bir şeyi becerememem? Kendimden sıkıldım artık, tiksindim. Aklımdakilerin hiç birini icraate dökemiyorum. Kanım çekilmiş de ölüm döşeğinde gibiyim, bütün gün koltukta bir sağa dönüyorum bir sola. Nasıl düzelirim, neler yapayım, ne önerirsiniz?

Dönem dönem benim de yaşadığım ruhsal durumları birebir anlattınız..
ama ben ev toparlanamayacak aşamaya geldiğinde yardımcı kadın alıyorum.. ev temiz olunca biraz motive oluyorum birkaç ay idare ediyor :)
Siz de böyle bir şey düşünebilirsiniz..
 
Durumunu biraz depresyona bağladım ben (Hatta baya baya depresyon bu bence, hüzün hissi veriyordur hafif hafif ilerlemesin) tintinn tintinn
Hissettiğin şeyin karışımında biraz "Amacımı kaybettim, ben bu hayatta ne yapıyordum, neydi benim amacım, neyi ne kadar istedim, ne kadarına değdi? Şimdi ne yapıyorum, niye buradayım?" soruları var muhtemelen ve sessiz sessiz ruhunun arkaplanında enerjini emiyorlar. Muhtemelen bunu tetikleyen şeylerden birisi, mesleğinden istifan.

Hal, boşa çıkma hali değil; insanlar bazen bunu anlamıyorlar "Boşa çıkınca bu hale geldin" diyorlar; hayır.
İçinde oluşturduğun bir hayalin, yolunda gitmiyor oluşu buna sebep oluyor çoğunluk, bir çocukluk hayali olabilir...
"Evli, çocuğunu büyütüyor bir yandan, bahçeli evi tam da onun hayalindekini yansıtıyor, eşi onu çok güzel anlıyor, hayvanları iyileştiren bir veteriner hekim, bir yandan mesleğini icra ediyor ve hiçbir şekilde maddi sıkıntılar söz konusu değil" gibi bir mükemmellik.

Bu hayal çeşitli yerlerden delindikçe, yetersizlik hissi başlıyor.
Amaçlar karışıyor.
Üzerine "Depresyon" binince zaten dünyanın, hayatın manası yitiyor.

Ben net sayamadığım kere klinik depresyon yaşadım daha gençken (Bipolar olduğumu artık tüm site öğrendi sanırım, genelde mani tarafını anlatırım :) ), kamyon çarpmışa dönerdim, yataktan çıkmak benim için dünyanın en zor işiydi çünkü her şeyin manası yiterdi ve "Neden yaşıyorum, neden yaşıyoruz ki?" dairesinde dönerdi beynim o kadar.

Bu kadar ilerlemeden, bir psikiyatr kapısı çalıp, halini anlatıp, gerekli görülürse hafif bir antidepresan ya da psikolog desteği alabilirsin.

Ya da amacını tartabileceğini düşünüyorsan; biraz düşün "Bu hayatta neleri istedim ben, ne nasıl olmalıydı ki beni yataktan söke söke kaldırmalıydı, onun için koşmak istemeliydim, evimi tertiplemek istemeliydim?" diye bir tart, bir tatil ayarla gez vb. bir yandan da seni sen yapanları/yapacakları düşün.
 
Durumunu biraz depresyona bağladım ben (Hatta baya baya depresyon bu bence, hüzün hissi veriyordur hafif hafif ilerlemesin) tintinn tintinn
Hissettiğin şeyin karışımında biraz "Amacımı kaybettim, ben bu hayatta ne yapıyordum, neydi benim amacım, neyi ne kadar istedim, ne kadarına değdi? Şimdi ne yapıyorum, niye buradayım?" soruları var muhtemelen ve sessiz sessiz ruhunun arkaplanında enerjini emiyorlar. Muhtemelen bunu tetikleyen şeylerden birisi, mesleğinden istifan.

Hal, boşa çıkma hali değil; insanlar bazen bunu anlamıyorlar "Boşa çıkınca bu hale geldin" diyorlar; hayır.
İçinde oluşturduğun bir hayalin, yolunda gitmiyor oluşu buna sebep oluyor çoğunluk, bir çocukluk hayali olabilir...
"Evli, çocuğunu büyütüyor bir yandan, bahçeli evi tam da onun hayalindekini yansıtıyor, eşi onu çok güzel anlıyor, hayvanları iyileştiren bir veteriner hekim, bir yandan mesleğini icra ediyor ve hiçbir şekilde maddi sıkıntılar söz konusu değil" gibi bir mükemmellik.

Bu hayal çeşitli yerlerden delindikçe, yetersizlik hissi başlıyor.
Amaçlar karışıyor.
Üzerine "Depresyon" binince zaten dünyanın, hayatın manası yitiyor.

Ben net sayamadığım kere klinik depresyon yaşadım daha gençken (Bipolar olduğumu artık tüm site öğrendi sanırım, genelde mani tarafını anlatırım :) ), kamyon çarpmışa dönerdim, yataktan çıkmak benim için dünyanın en zor işiydi çünkü her şeyin manası yiterdi ve "Neden yaşıyorum, neden yaşıyoruz ki?" dairesinde dönerdi beynim o kadar.

Bu kadar ilerlemeden, bir psikiyatr kapısı çalıp, halini anlatıp, gerekli görülürse hafif bir antidepresan ya da psikolog desteği alabilirsin.

Ya da amacını tartabileceğini düşünüyorsan; biraz düşün "Bu hayatta neleri istedim ben, ne nasıl olmalıydı ki beni yataktan söke söke kaldırmalıydı, onun için koşmak istemeliydim, evimi tertiplemek istemeliydim?" diye bir tart, bir tatil ayarla gez vb. bir yandan da seni sen yapanları/yapacakları düşün.
İnsan şaşırıp kalıyor daha önce hiç tanışmadığım, benim hayatımı bilmeyen biri nasıl olur da böyle nokta atışı yapabiliyor diye :)
Amacım var mı yok mu karıştırdım artık bende. Bazen kendime soruyorum sen istedin bu hayatı neyinden memnun değilsin? Pişman mısın diyorum ve değilim. Hepsi benim istediklerimdi. Sahip olduklarımı bırakma fikri bile korkunç geliyor, o zaman memnuniyetsizliğim neden bilmiyorum.
Hayallerimden biri tam anlattığın gibi, ama sadece biri. Aklımda o kadar şey var ki karar veremedim. Belki de sorunum budur. Hayatımın bir planı yok. Eşimi dinleyip gitsem mi bu şehirden, kendime klinik mi açsam, hangi şehirde ne kadar kazanırım, dağ başında köyün birine mi yerleşsem çiftlik hekimliği mi yapsam, çocuğum olunca köyde yaşamaya devam edebilir miyim nasıl eğitim alır o zaman vs gibi türlü türlü senaryolarım var. Kesin bir kararım yok. Eşim de yardımcı olmuyo sağolsun. Tek istediği istanbuldan deniz kıyısı olan bir yere gitmek, gerisi bana kaldı. Napsam ne etsem bulamıyorum
 
İnsan şaşırıp kalıyor daha önce hiç tanışmadığım, benim hayatımı bilmeyen biri nasıl olur da böyle nokta atışı yapabiliyor diye :)
Amacım var mı yok mu karıştırdım artık bende. Bazen kendime soruyorum sen istedin bu hayatı neyinden memnun değilsin? Pişman mısın diyorum ve değilim. Hepsi benim istediklerimdi. Sahip olduklarımı bırakma fikri bile korkunç geliyor, o zaman memnuniyetsizliğim neden bilmiyorum.
Hayallerimden biri tam anlattığın gibi, ama sadece biri. Aklımda o kadar şey var ki karar veremedim. Belki de sorunum budur. Hayatımın bir planı yok. Eşimi dinleyip gitsem mi bu şehirden, kendime klinik mi açsam, hangi şehirde ne kadar kazanırım, dağ başında köyün birine mi yerleşsem çiftlik hekimliği mi yapsam, çocuğum olunca köyde yaşamaya devam edebilir miyim nasıl eğitim alır o zaman vs gibi türlü türlü senaryolarım var. Kesin bir kararım yok. Eşim de yardımcı olmuyo sağolsun. Tek istediği istanbuldan deniz kıyısı olan bir yere gitmek, gerisi bana kaldı. Napsam ne etsem bulamıyorum

Biz insanların, düşünürken, hayal kurarken kaçırdıkları bir nokta oluyor Tintinn:
"Çocukkenki hayaller ile yetişkin gerçekleri arasındaki fark."
Dünyaya, hayatımıza dair isteklerimiz; daha çocukken başlıyor...

Yetişkin gerçeklerini yaşayıp gördükçe, o mükemmel hayalin içindeki "Fedakarlıkları" tartmak gerekiyor.

Biz büyüdükçe, geçim kaygısında paraya bağlanıyoruz.
Çocuğumuzun mükemmel olması için çocuğumuza bağlanıyoruz.
vs.

Bağlanmak tamam da, bağımlı olmaya başladığımızda, gerçek isteklerimizi görmezden gelmelerimiz de başlıyor.
Kendimizden verdiğimiz fedakarlıklar arttıkça, "Emek" hissi devreye giriyor, bu da bağımlılığı koparmayı zorlaştırıyor.
Maddi olarak rahata erdiğimiz bir yere geldiğimizde ise, ardımızda bırakamayacağımız bir hayata tam manasıyla sıkışıyoruz çünkü çok çabaladık bunun için ve kaybetmeyi göze alamayız doğal olarak.
Emeğin üzerine bir de korku biniyor; "Ya boşa giderse?"...
Dünyanın mükemmel illüzyonuna hoş geldin.
"Elindekilerle neden mutlu değilsin? Zaten bunu istemiyor muydun?" :)

Cıks, bunu istemiyordun; seninki özgür bir hayaldi, ama gerçekliğe zincirlendin.
Gel depresyon gel, davetiyeni yolladım; çünkü bir seçim yapmam lazım. :)

Bir şeyler değişmeli, ama ne?
Ya bunu kabullenecek, alışacak, alıştığın yerden şu anki hayatını sevecek bir şeyler bulacak ve olduğu kadarı ile devam ederek gelişeceksin.

Ya kar-zarar hesabı yapacak, riski göze alacak; tam hedef belirleyip, rahat ve güven ortamından bir miktar feragat edip koşacaksın.

Yani bir seçimin kıyısındasın ve ruhun da "Kararını ver, bir yol ayırımındayım ve bakakaldım" diyor için için.
Depresyon, huzursuzluk; yoluna devam edemediğin, durduğun yerde başlıyor.
Biraz düşün sen bunları.

Ama psikolog desteğini de yabana atma lütfen.
Kendi başına yapamayacağını düşünüyorsan ve artıyorsa; kendine doğru soruları soramıyorsan, sana doğru soruları soracak, seni sana bulduracak birine ihtiyacın olabiliyor.
 
Biz insanların, düşünürken, hayal kurarken kaçırdıkları bir nokta oluyor Tintinn:
"Çocukkenki hayaller ile yetişkin gerçekleri arasındaki fark."
Dünyaya, hayatımıza dair isteklerimiz; daha çocukken başlıyor...

Yetişkin gerçeklerini yaşayıp gördükçe, o mükemmel hayalin içindeki "Fedakarlıkları" tartmak gerekiyor.

Biz büyüdükçe, geçim kaygısında paraya bağlanıyoruz.
Çocuğumuzun mükemmel olması için çocuğumuza bağlanıyoruz.
vs.

Bağlanmak tamam da, bağımlı olmaya başladığımızda, gerçek isteklerimizi görmezden gelmelerimiz de başlıyor.
Kendimizden verdiğimiz fedakarlıklar arttıkça, "Emek" hissi devreye giriyor, bu da bağımlılığı koparmayı zorlaştırıyor.
Maddi olarak rahata erdiğimiz bir yere geldiğimizde ise, ardımızda bırakamayacağımız bir hayata tam manasıyla sıkışıyoruz çünkü çok çabaladık bunun için ve kaybetmeyi göze alamayız doğal olarak.
Emeğin üzerine bir de korku biniyor; "Ya boşa giderse?"...
Dünyanın mükemmel illüzyonuna hoş geldin.
"Elindekilerle neden mutlu değilsin? Zaten bunu istemiyor muydun?" :)

Cıks, bunu istemiyordun; seninki özgür bir hayaldi, ama gerçekliğe zincirlendin.
Gel depresyon gel, davetiyeni yolladım; çünkü bir seçim yapmam lazım. :)

Bir şeyler değişmeli, ama ne?
Ya bunu kabullenecek, alışacak, alıştığın yerden şu anki hayatını sevecek bir şeyler bulacak ve olduğu kadarı ile devam ederek gelişeceksin.

Ya kar-zarar hesabı yapacak, riski göze alacak; tam hedef belirleyip, rahat ve güven ortamından bir miktar feragat edip koşacaksın.

Yani bir seçimin kıyısındasın ve ruhun da "Kararını ver, bir yol ayırımındayım ve bakakaldım" diyor için için.
Depresyon, huzursuzluk; yoluna devam edemediğin, durduğun yerde başlıyor.
Biraz düşün sen bunları.

Ama psikolog desteğini de yabana atma lütfen.
Kendi başına yapamayacağını düşünüyorsan ve artıyorsa; kendine doğru soruları soramıyorsan, sana doğru soruları soracak, seni sana bulduracak birine ihtiyacın olabiliyor.
Ne güzel yazmışsın. Hayaller için fedakarlıklar.. Geriye dönüp bakınca hayatımı bunun için mi harcadım demek istemiyorum. Neyi feda etmem gerektiğini bilmiyorum bulunduğum noktada. Bu para için tüm günümü feda edemem dedim istifayı bastım. Şimdi maddi sıkıntım var mı eh işte herkes kadar. Ama 1 sene içinde 8 avrupa şehri dolaştım. Gezmeseydim rahattım. Pişman mıyım hayır, öderim kredi kartını bir şekilde. Özgür hissediyorum kendimi boş boş dolaşırken. Ama bu sefer de boşlukta kaldım. Çalışmak istiyorum başka hiç bilmediğim bir sektöre girmek istiyorum. Korkularım var. Kredi çekip işe başlamam lazım, ya batarsam? Ama batmazsam istediğim zaman istediğim yerde olabilirim. Hobi olarak veterinerlik yapabilirim maddi sıkıntım biter.
Psikolog değil de eşimden destek bekliyorum aslında bana bir fikir versin istiyorum. Adamın işi turistik bölgelerde. Turist yoksa otel yoksa kocam işsiz demektir. Ben sıkıldım bu kurumsallıktan sen çalış ben ev adamı olucam diyor, 2 ay sonra ben napıyorum burada diyecek. Gidelim doğaya sen köy köy dolaşırsın hayvanlar için kazanırsın da para bize yeter diyor. Buraya kadar güzel ama, aması var işte. Adam sen böcekten korkarsın, tek baktığın hayvan kedi; inek, tavuk bakmışlığın var mı? Ahıra gir desen girmez, yumurta topla desen toplayamaz. Napıcan orda? Bir de onu düşünmek kalıyor bana. Arsa al, ev yap, hayvan al bunlar hep para. 2-3 ay sonra ben evde bunaldım dese napıcam? Deniz kenarında bileklik satarım canım sıkılırsa diye saçma hayalleri var. İşin diğer tarafını düşünmüyor. O hayvanlar sabah sağılcak akşam sağılcak ben hem veterinerlik yapıp hem hayvancılığı nasıl yapıcam nasıl yetişebilirim? Bak her şeyi geçtim 2 kişi yaşadık diyelim az parayla çocuk yapabilecek miyim o koşullarda bilmiyorum. Tek gelir kaynağı benken nasıl 1 sene izin yapayım? 8 aylık hamileyken nasıl inek doğurtabilirim? Her şey o kadar mantıksız ki kafayı yicem.
 
Ne güzel yazmışsın. Hayaller için fedakarlıklar.. Geriye dönüp bakınca hayatımı bunun için mi harcadım demek istemiyorum. Neyi feda etmem gerektiğini bilmiyorum bulunduğum noktada. Bu para için tüm günümü feda edemem dedim istifayı bastım. Şimdi maddi sıkıntım var mı eh işte herkes kadar. Ama 1 sene içinde 8 avrupa şehri dolaştım. Gezmeseydim rahattım. Pişman mıyım hayır, öderim kredi kartını bir şekilde. Özgür hissediyorum kendimi boş boş dolaşırken. Ama bu sefer de boşlukta kaldım. Çalışmak istiyorum başka hiç bilmediğim bir sektöre girmek istiyorum. Korkularım var. Kredi çekip işe başlamam lazım, ya batarsam? Ama batmazsam istediğim zaman istediğim yerde olabilirim. Hobi olarak veterinerlik yapabilirim maddi sıkıntım biter.
Psikolog değil de eşimden destek bekliyorum aslında bana bir fikir versin istiyorum. Adamın işi turistik bölgelerde. Turist yoksa otel yoksa kocam işsiz demektir. Ben sıkıldım bu kurumsallıktan sen çalış ben ev adamı olucam diyor, 2 ay sonra ben napıyorum burada diyecek. Gidelim doğaya sen köy köy dolaşırsın hayvanlar için kazanırsın da para bize yeter diyor. Buraya kadar güzel ama, aması var işte. Adam sen böcekten korkarsın, tek baktığın hayvan kedi; inek, tavuk bakmışlığın var mı? Ahıra gir desen girmez, yumurta topla desen toplayamaz. Napıcan orda? Bir de onu düşünmek kalıyor bana. Arsa al, ev yap, hayvan al bunlar hep para. 2-3 ay sonra ben evde bunaldım dese napıcam? Deniz kenarında bileklik satarım canım sıkılırsa diye saçma hayalleri var. İşin diğer tarafını düşünmüyor. O hayvanlar sabah sağılcak akşam sağılcak ben hem veterinerlik yapıp hem hayvancılığı nasıl yapıcam nasıl yetişebilirim? Bak her şeyi geçtim 2 kişi yaşadık diyelim az parayla çocuk yapabilecek miyim o koşullarda bilmiyorum. Tek gelir kaynağı benken nasıl 1 sene izin yapayım? 8 aylık hamileyken nasıl inek doğurtabilirim? Her şey o kadar mantıksız ki kafayı yicem.

Evet, bir kontrolcü ile daha karşı karşıyayız :))
Dediğime alınma lütfen, bende manyaklık boyutunda bir kontrol olayı var "Kader"in "Mantıksızlığına" salamıyorum kendimi... Bu cümleyi düz düşünme lütfen, baya derin söylüyorum.

Her şeyi mantıkla çözemediğin noktada olduğunda "İçindeki ses"i dinlemen gerekiyor.
Geceden güzelce çek uykunu, sabah erkenden kuş cıvıltıları içindeki saatlerde uyan, gözünü kapa ortam sessiz olsun ve kendini düşün; kendini nerede hayal ediyorsun, nasıl bir mükemmelliğin içinde.
Yanında eşin var, napıyor mesela eşin bu mükemmel hayalin içinde?
Sen napıyorsun?
Hangi şehirdesin, ne sesleri duyuyorsun?
Neredesin yahu aklının içinde? Şimdiki Tintinn nerede tüm gerçekleri ile, nerede yaşıyor?

Bunu bir dene derim.
Sonra yine konuşulur...
Beyninin "Mantıklı" senaryolar kalemini bir kır şimdilik, "Burada huzurluyum" senaryosuna bir bak.

Sonrasında, üzerine "Ne kadar mümkün-mümkün değil, ne kadarı yarar ne kadarı zarar" vb düşünürsün.
Karar vereceksin canım, ya olduğun yerde güven içinde huzursuzluğunla baş etmenin yolunu bulacaksın, ister ilaç, ister yeni hobiler, yeni insanlar, yenilerini kata kata öyle; ya da risk alacaksın maddi-manevi, bazi şeyleri ardında bırakacak kadar cesur olacak, en kötünün olmamasını dileyerek devam edeceksin.

Yani benim bildiğim yol bu.
Bu seçimi de depresyonda hüznün ağır basarken yapma. Tam güzel bir karar için, stabil duygularda olman gerekiyor, bu yüzden bunu da göz önünde bulundur.

Ben kendim için yazayım;
Bir hayalim vardı; "Ünü güzel, saygıdeğer, eserleri ilginç ve incelenmeye değer bulunan bir ressam olmak, yuva kurmak, çocuğumu güzel yetiştirmek" :) Yüksekten uçmak da iyi değil.

Sonra bu hayal kırıldı, ailem istemedi falan filan zorla başka bölüm okudum hastalandım.
Bir hayal daha kurdum; "Hastalığım için farkındalık yaratmak adına, anlatıcı olacağım; yapabilirsem bir gün kitap çıkaracağım, şiir, resim, bazen sohbet... Ne varsa bana dair, bu kitaba dökeceğim, faydalı bir kitap olacak"
Ancak o kadar ağır geçiyordu ki hastalığım ilk sıralar, bu da kırıldı.

Bir işe girdim, kabullendim ve diğer hayallere sünger çektim.
Bir hayal daha kurdum, "Bu işte, aranan adamlardan biri olacağım, iyi yapacağım, öğreneceğim en ince ayrıntılarıyla"
Yarı yarıya başardım. :)
Bunu başardıktan sonra, evlendim, çocuk yaptım.

Ama yetmedi, tam huzur veremedi. Çünkü çocuğumla birlikte işten ayrılmam, son kurduğum hayalde delik açtı.
O delik açılınca diğer hayaller o delikten yukarıya sızmaya başladı ve hepsi birbirine karıştı.

"Çocuk istemiyor muydun ee, evlilik istemiyor muydun ee, güzel bir yuva ee, iş ee?"

Anlayacağın dedim "Ben ilk hayalime tutunayım da, o doldurur anca"
Resime başladım... Ama o kadar körelmişim ki, yaptım yapamadım derken canımı baya sıktım, maddi olarak da zorladım, çünkü işe dönmedim resim için, yani istifayı eski bir hayalim için vermiş oldum.
Şöyle başı kçı düzgün bir sergi açıp, istediğimi görünce rahatlayacağım.

Sonra diğerine geçeceğim "Kitap" ki bunun için de uzun bir araştırı dönemi beni bekliyor çünkü şu an kitap yazmak haddime değil. Hatta "Kitap yazamam" diye o kadar işlemişim ki o hayalden kurtulmak için, burada birkaç yazımı beğenenler olunca sağ olsunlar, o hayalime de can verdiler..

Bunlar en basit anlatımıyla (Gerçekleri arkaplanda kalarak) hayat hayallerim.

Senin de vardır böyle, her insanın vardır, düşününce bulursun, gerekirse psikolog desteği alırsın ve kararını verirsin.
 
Evet, bir kontrolcü ile daha karşı karşıyayız :))
Dediğime alınma lütfen, bende manyaklık boyutunda bir kontrol olayı var "Kader"in "Mantıksızlığına" salamıyorum kendimi... Bu cümleyi düz düşünme lütfen, baya derin söylüyorum.

Her şeyi mantıkla çözemediğin noktada olduğunda "İçindeki ses"i dinlemen gerekiyor.
Geceden güzelce çek uykunu, sabah erkenden kuş cıvıltıları içindeki saatlerde uyan, gözünü kapa ortam sessiz olsun ve kendini düşün; kendini nerede hayal ediyorsun, nasıl bir mükemmelliğin içinde.
Yanında eşin var, napıyor mesela eşin bu mükemmel hayalin içinde?
Sen napıyorsun?
Hangi şehirdesin, ne sesleri duyuyorsun?
Neredesin yahu aklının içinde? Şimdiki Tintinn nerede tüm gerçekleri ile, nerede yaşıyor?

Bunu bir dene derim.
Sonra yine konuşulur...
Beyninin "Mantıklı" senaryolar kalemini bir kır şimdilik, "Burada huzurluyum" senaryosuna bir bak.

Sonrasında, üzerine "Ne kadar mümkün-mümkün değil, ne kadarı yarar ne kadarı zarar" vb düşünürsün.
Karar vereceksin canım, ya olduğun yerde güven içinde huzursuzluğunla baş etmenin yolunu bulacaksın, ister ilaç, ister yeni hobiler, yeni insanlar, yenilerini kata kata öyle; ya da risk alacaksın maddi-manevi, bazi şeyleri ardında bırakacak kadar cesur olacak, en kötünün olmamasını dileyerek devam edeceksin.

Yani benim bildiğim yol bu.
Bu seçimi de depresyonda hüznün ağır basarken yapma. Tam güzel bir karar için, stabil duygularda olman gerekiyor, bu yüzden bunu da göz önünde bulundur.

Ben kendim için yazayım;
Bir hayalim vardı; "Ünü güzel, saygıdeğer, eserleri ilginç ve incelenmeye değer bulunan bir ressam olmak, yuva kurmak, çocuğumu güzel yetiştirmek" :) Yüksekten uçmak da iyi değil.

Sonra bu hayal kırıldı, ailem istemedi falan filan zorla başka bölüm okudum hastalandım.
Bir hayal daha kurdum; "Hastalığım için farkındalık yaratmak adına, anlatıcı olacağım; yapabilirsem bir gün kitap çıkaracağım, şiir, resim, bazen sohbet... Ne varsa bana dair, bu kitaba dökeceğim, faydalı bir kitap olacak"
Ancak o kadar ağır geçiyordu ki hastalığım ilk sıralar, bu da kırıldı.

Bir işe girdim, kabullendim ve diğer hayallere sünger çektim.
Bir hayal daha kurdum, "Bu işte, aranan adamlardan biri olacağım, iyi yapacağım, öğreneceğim en ince ayrıntılarıyla"
Yarı yarıya başardım. :)
Bunu başardıktan sonra, evlendim, çocuk yaptım.

Ama yetmedi, tam huzur veremedi. Çünkü çocuğumla birlikte işten ayrılmam, son kurduğum hayalde delik açtı.
O delik açılınca diğer hayaller o delikten yukarıya sızmaya başladı ve hepsi birbirine karıştı.

"Çocuk istemiyor muydun ee, evlilik istemiyor muydun ee, güzel bir yuva ee, iş ee?"

Anlayacağın dedim "Ben ilk hayalime tutunayım da, o doldurur anca"
Resime başladım... Ama o kadar körelmişim ki, yaptım yapamadım derken canımı baya sıktım, maddi olarak da zorladım, çünkü işe dönmedim resim için, yani istifayı eski bir hayalim için vermiş oldum.
Şöyle başı kçı düzgün bir sergi açıp, istediğimi görünce rahatlayacağım.

Sonra diğerine geçeceğim "Kitap" ki bunun için de uzun bir araştırı dönemi beni bekliyor çünkü şu an kitap yazmak haddime değil. Hatta "Kitap yazamam" diye o kadar işlemişim ki o hayalden kurtulmak için, burada birkaç yazımı beğenenler olunca sağ olsunlar, o hayalime de can verdiler..

Bunlar en basit anlatımıyla (Gerçekleri arkaplanda kalarak) hayat hayallerim.

Senin de vardır böyle, her insanın vardır, düşününce bulursun, gerekirse psikolog desteği alırsın ve kararını verirsin.
Çok doğru söylüyorsun gansta. Kontrol manyağı olabilirim. Hiç salamıyorum kendimi bir karar verirken arkada beynim hep çalışır. Beynimden gelen evet evet en mantıklısı bu sesini duymadan adım atamıyorum.
O anlattığın var ya gözlerini kapat nerdesin onu hayal et. Benim o hayalim için ne kadar çok para lazım :) ahahah hala beynimle yazıyorum. Maddi boyutunu da düşünmüşüm tek cümleyle. Benden adam olmayacak belli ki. Bu yazdığım kısmı atlarsak aslında o kadar net ki istediğim yer. Bunun için eşimin işsiz kalmasını, belki mutsuz olmasını göze alabilir miyim? Ya da o yanımdan giderse o hayalde hala mutlu kalabilir miyim onu da bilmiyorum. Sadece kendim için mi çabalamalı mıyım yoksa? Belki burada kalmaya devam etsem sonunda yine yalnız da olabilirim. Zaman ne gösterir bilinmez.
Bir psikolog bulmam kendime de hafif bir antidepresan başlamam gerekiyor gibi duruyor bunca yazılanlardan sonra.
Ya da içimden gelen sesi dinleyip burnumun dikine gitmem gerekiyordur. Tüm dertlerimi atarım üzerimden.
 
Evet, bir kontrolcü ile daha karşı karşıyayız :))
Dediğime alınma lütfen, bende manyaklık boyutunda bir kontrol olayı var "Kader"in "Mantıksızlığına" salamıyorum kendimi... Bu cümleyi düz düşünme lütfen, baya derin söylüyorum.

Her şeyi mantıkla çözemediğin noktada olduğunda "İçindeki ses"i dinlemen gerekiyor.
Geceden güzelce çek uykunu, sabah erkenden kuş cıvıltıları içindeki saatlerde uyan, gözünü kapa ortam sessiz olsun ve kendini düşün; kendini nerede hayal ediyorsun, nasıl bir mükemmelliğin içinde.
Yanında eşin var, napıyor mesela eşin bu mükemmel hayalin içinde?
Sen napıyorsun?
Hangi şehirdesin, ne sesleri duyuyorsun?
Neredesin yahu aklının içinde? Şimdiki Tintinn nerede tüm gerçekleri ile, nerede yaşıyor?

Bunu bir dene derim.
Sonra yine konuşulur...
Beyninin "Mantıklı" senaryolar kalemini bir kır şimdilik, "Burada huzurluyum" senaryosuna bir bak.

Sonrasında, üzerine "Ne kadar mümkün-mümkün değil, ne kadarı yarar ne kadarı zarar" vb düşünürsün.
Karar vereceksin canım, ya olduğun yerde güven içinde huzursuzluğunla baş etmenin yolunu bulacaksın, ister ilaç, ister yeni hobiler, yeni insanlar, yenilerini kata kata öyle; ya da risk alacaksın maddi-manevi, bazi şeyleri ardında bırakacak kadar cesur olacak, en kötünün olmamasını dileyerek devam edeceksin.

Yani benim bildiğim yol bu.
Bu seçimi de depresyonda hüznün ağır basarken yapma. Tam güzel bir karar için, stabil duygularda olman gerekiyor, bu yüzden bunu da göz önünde bulundur.

Ben kendim için yazayım;
Bir hayalim vardı; "Ünü güzel, saygıdeğer, eserleri ilginç ve incelenmeye değer bulunan bir ressam olmak, yuva kurmak, çocuğumu güzel yetiştirmek" :) Yüksekten uçmak da iyi değil.

Sonra bu hayal kırıldı, ailem istemedi falan filan zorla başka bölüm okudum hastalandım.
Bir hayal daha kurdum; "Hastalığım için farkındalık yaratmak adına, anlatıcı olacağım; yapabilirsem bir gün kitap çıkaracağım, şiir, resim, bazen sohbet... Ne varsa bana dair, bu kitaba dökeceğim, faydalı bir kitap olacak"
Ancak o kadar ağır geçiyordu ki hastalığım ilk sıralar, bu da kırıldı.

Bir işe girdim, kabullendim ve diğer hayallere sünger çektim.
Bir hayal daha kurdum, "Bu işte, aranan adamlardan biri olacağım, iyi yapacağım, öğreneceğim en ince ayrıntılarıyla"
Yarı yarıya başardım. :)
Bunu başardıktan sonra, evlendim, çocuk yaptım.

Ama yetmedi, tam huzur veremedi. Çünkü çocuğumla birlikte işten ayrılmam, son kurduğum hayalde delik açtı.
O delik açılınca diğer hayaller o delikten yukarıya sızmaya başladı ve hepsi birbirine karıştı.

"Çocuk istemiyor muydun ee, evlilik istemiyor muydun ee, güzel bir yuva ee, iş ee?"

Anlayacağın dedim "Ben ilk hayalime tutunayım da, o doldurur anca"
Resime başladım... Ama o kadar körelmişim ki, yaptım yapamadım derken canımı baya sıktım, maddi olarak da zorladım, çünkü işe dönmedim resim için, yani istifayı eski bir hayalim için vermiş oldum.
Şöyle başı kçı düzgün bir sergi açıp, istediğimi görünce rahatlayacağım.

Sonra diğerine geçeceğim "Kitap" ki bunun için de uzun bir araştırı dönemi beni bekliyor çünkü şu an kitap yazmak haddime değil. Hatta "Kitap yazamam" diye o kadar işlemişim ki o hayalden kurtulmak için, burada birkaç yazımı beğenenler olunca sağ olsunlar, o hayalime de can verdiler..

Bunlar en basit anlatımıyla (Gerçekleri arkaplanda kalarak) hayat hayallerim.

Senin de vardır böyle, her insanın vardır, düşününce bulursun, gerekirse psikolog desteği alırsın ve kararını verirsin.
Bu arada sana içimden geçirdiğimi söyleyeyim mi? Bence çok güzel bir sergin olacak. Sen ne zaman resimle ilgili konu açsan acaba şimdiden bir tablosunu mu istesem bence patlayacak bu kadın diye geçiriyorum içimden :)
 
Çok doğru söylüyorsun gansta. Kontrol manyağı olabilirim. Hiç salamıyorum kendimi bir karar verirken arkada beynim hep çalışır. Beynimden gelen evet evet en mantıklısı bu sesini duymadan adım atamıyorum.
O anlattığın var ya gözlerini kapat nerdesin onu hayal et. Benim o hayalim için ne kadar çok para lazım :) ahahah hala beynimle yazıyorum. Maddi boyutunu da düşünmüşüm tek cümleyle. Benden adam olmayacak belli ki. Bu yazdığım kısmı atlarsak aslında o kadar net ki istediğim yer. Bunun için eşimin işsiz kalmasını, belki mutsuz olmasını göze alabilir miyim? Ya da o yanımdan giderse o hayalde hala mutlu kalabilir miyim onu da bilmiyorum. Sadece kendim için mi çabalamalı mıyım yoksa? Belki burada kalmaya devam etsem sonunda yine yalnız da olabilirim. Zaman ne gösterir bilinmez.
Bir psikolog bulmam kendime de hafif bir antidepresan başlamam gerekiyor gibi duruyor bunca yazılanlardan sonra.
Ya da içimden gelen sesi dinleyip burnumun dikine gitmem gerekiyordur. Tüm dertlerimi atarım üzerimden.

İşte "Fedakarlık"lar... :)
"Asla feda edemem" dediklerin de sensindir.
O zaman öyle seveceksin, o hızlı koşmak isteyen öfkeli yönüne bakacaksın ve hayallerini yeniden düzenleyip iki kişilik hale getirecek, onları da yanına alıp gidecek bir yol çizeceksin. :)

Hayırlısı diyelim.
Geçer merak etme.
Ne kadar mümkündür nedir bakarsın artık ve umarım bu huzursuzluğun çok sürmez, aşarsın.
 
Back
X