Konularımdan annemi biliyorsun.Koruma olarak kız erkek fark etmiyor. Oğullarım için şu yazdığın her şey geçerli.
Benim kaygım daha çok karakter anlamında ona neler katabilirim.
Yazdım bir kaç mesajda, anne-kız ilişkisini çok bilmiyorum maalesef.
Kötü bir tecrübem var. Annem oğullarına çok iyi bir anne. Benden 10 yıl sonra doğan kızkardeşime de öyle :) Biraz şanssız bir zamanlama diyelim, zor şeyler yaşadığı bir dönemin çocuğuyum ben.
Bir çok konudabende yaptığı yanlışı tekrarlamadı diğerlerinde. Annem akıllı bir kadındır en azından :)
Öte yandan ben kızkardeşimden kat be kat güçlü bir birey oldum. Çünkü kendim baş etmeyi biliyorum.
Bu güzel bir şey sonuç olarak. Kızım da böyle olsun isterim ama bunun bedelini ödesin değil, sevgi dolu, arkasında annesi varken bu sonuca gelsin isterim.
Çok anlatamıyorum karmaşık olduğum için bu konuda parça parça düşüncelerimde
Konularımdan annemi biliyorsun.
Benim öğretmenim, idolum, sırdaşım, arkadaşım, her şeyim babamdı.
Bana hiç kızdığını bilmem. Sadece kaş çatardı o kadar.
Kısıtlamazdı, çünkü doğru davranacağımı bildiğini, bana güvendiğini söylerdi.
Babam hepimize adildi. Annem erkek evlada düşkündü. 4 kardeş aynı ortamda büyüdük ama birimiz sır küpü, diğeri cirkef, biri sessiz, bire hakkını savunan vb karakteristik özelliklere sahip olduk. Demek ki herkes farklı fıtrata sahip ki aynı ortama rağmen tamamen farklıyız.
Burada anne baba tek başına etkili değil bana göre. Çocuğun kişiliği rahme düştüğünde oluşmaya başlıyor.
Anne gebelikte nasılsa ruh durumu ve davranışları çocuğa temel oluyor.
Bu temelin üzerine bina ediliyor çoğu şey. Zamanla devreye dış etkenler giriyor (yediklerimiz, içtiklerimiz, konuştuklarımız, yaptıklarımız, diğer insanlar vs)
Çok yönlü düşününce anne baba olarak katkımız bir yere kadar.
Gerisi çocuğa kalıyor.
Zalimden alim, alimden zalim doğuyor.
Üzülme, Allah'a güven.
konuya yapılan ilk 4 yorumİki oğlum var.
3.5 ve 1 yaşı biraz geçkin.
İlkinde cinsiyet öğrenmemeye karar vermiştik.
Sonra 7. Ayda yanlışlıkla doktorun ultrasonda bakarken böbrekleri ile ilgili kontrol edilmesi gereken bir şeyi anlatırken boş bulunup testisleri ile ilgili yorum yapmasıyla oğlumuz olacağını öğrendik.
İkincisinde artık direnmeyelim, zaten ultrason görüntüsüne aşinayız dedik, bir oğlumuz olacağını daha öğrendik.
İlk iki hamileliğimde duygu durum değişikliği falan hiç yaşamadım...
Ama bu 3 numarada artık ağlamaktan için çıktı desem yalan değil.
Sürpriz gebelik olması biraz şaşkınlık yaratmıştır. E hamilesin duygusalsın diyenler oluyordu.
Ama ben kızım olacağını öğrendiğim andan itibaren, ilk hamileliğimden beri kızım olmasını istememe rağmen endişeliyim...
Ve tabiki her şeye ağlıyorum :)
10 küsür yıldır eşimle sevgililik+evlilik birlikteyiz, beni 2-3 kere ağlarken gördüğü için o da şaşkın...
Neyse sonunda işin içinden çıkamayacağıma karar verip bir psikoloğa gittim.
Ne diyeceğimi bilmiyorum, nereden başlayacağımı da. Hatta konuşmakta istemiyorum.
Seans boyu kadının her sorusuna ağladım :)
En azından konuşabildiğim son seansta söylediği bir şey kafama takıldı.
Annem gibi kız annesi olmaktan korkuyorum sanırım.
Bir De kızlar için anneleri çok kıymetli olur ya, kendimi daha sorumlu hissediyorum.
Kız için annesi rol modeldir ya, aklım çıkıyor...
İki oğlumda özellikle büyük olan babalarına daha düşkünler... bir de erkek çocuklarındaki o babaya benzeme, baba gibi olma arzusu benim yükümü hafifletiyormuş meğer.
Çok karışık yazdım farkındayım,
Sormak istediğim, gerçekten kız annesi olmak başka mı?
Daha mı özen istiyor? Daha mı mükemmel annelik gerekiyor?
Ben de ekleyeyim bu yoruma ki katılıyorum "Fıtrat" olayına.
Az buçuk biliyorsunuz, annem iyidir hoştur, iyi insandır da çok da iyi bir anneydi diyemem hiçbir zaman ve çoğu şeyi üstü kapalı aktarırım buraya "Gaddar" demesinler diye, yine de annemdir. :)
Ben, annem kadar otorite-diktatör ve sert bir insan daha görmedim ömrümde; çok işte de çalıştım, patronlarıma da kafa tuttuğum bastırıp dediğimi yaptırdığım çok olay yaşadım, keza okul ortamında da öyle ama annem karşısında hep bir adım geride durdum bir çağa kadar istemsizce.
Aramızdaki anne-kız ilişkisi "İletişimimiz çok güzel" diyebileceğim bir seyirde olmadı, 14-15 yaşlarında hatta öyle bir koptuk ki, annemin benle yeniden tanışması 15 sene sürdü, evladını tanımıyordu çünkü ona gösterdiğimle olduğum şey farklıydı, bunun sebebi de içimde annemi "Güvenilmez" kategorisine koymuş olmam ve ona istediği evladı gösterip etkisiz halde tutup, bildiğimi gizliden okumam.
İki kız kardeşiz, kardeşimle aramızda 9 yaş fark var ve ikimizin de mizacı ancak bu kadar farklı olabilirdi.
O iknaya tamamen kapalı, sağ gösterip sol vuran bir çocuktu, çok çabuk çözerdi çevresini ve resmen kardeşimin "Büyüyüp de küçülmüş" denilen o kısımda olduğunu söylesem yalan olmaz, çocuk gibi bi çocuk değildi.
Ben aksine dünyaya pür açık bir çocuktum; belki normal ötesi bir keşfetme, merak, bilmediğim her şeyi öğrenmeliyim heyecanıyla tutuşan bi çocuktum, her şeye burnumu sokar, burnumu kıstıra kıstıra öğrenirdim. Bu örneği vermem hoş olmayacak ama; yol kenarında ölü bir hayvan gördüğümde hemen eline bi çubuk alıp dürtüp içindeki kurtlara kadar inceleyip dokunan bi çocuktum diyeyim. (Kardeşim ise istifra ederdi)
Biz aynı annenin iki kızıyız.
Fıtratlarımız çok farklı ve hayata geliş şartlarımız da.
Ben ilk çocuk ve 9 sene tek çocuk olarak büyüdüm.
Kardeşim 9 yaşında ben gibi bir ablası da olan eve doğdu.
Annemin otoritesi ile kardeşim arasındaki "Tampon" bendim, hem zamanla annemi törpüledim hem de kardeşimin gazını aldım. Çoğu kez kardeşim için kendimi ödün vermek zorunda hissettim ama bunu öflenerek yapmadım. Vs vs vs... Babam iyi bir dinleyici ve fakat berbat bır sırdaştır; onunla sohbetlerimizi anneme aktardığını fark ettikten sonra benim aile içi iletişimim tümüyle kesildi ve onlarla arama bir perde gerdim.
Rol modellerim kimlerdi derseniz; elbette annemi süzdüm-tarttım; çoğu huyumuz da benzer zaten, ikimizde de kontrol/planlama huyu max. çalışıyor. Tek farkla, o çocukları üzerinden bunu yapmaya çalıştı, ben bu özelliğimi hobilerime dağıttım fark eder etmez. Bakıyorum; benim kendime "Böyle olmalıyım, gayet doğru" dediğim kimse net olmamış. Çocukluğum bir açık sistem gibi, herkesi kabulle ve inceleme ile başlamış (Gerçi çoğumuzun böyle), dayımı çok severdim ve kendime sülalemiz içinde en yakın hissettiğim kişi hala odur.
Annem-babam hayatta alkol sigara kullanmamış insanlar misal; dayımda ikisi de var, bende de ikisi de var.
Annem-babam sağlamcı giderler, yatırımları, arkadaşlıkları hepsi bir mükemmel döngü gibi işler, dayım acayip maceracı bir adamdır, bakıyorum ben de öyleyim.
Annemle bana müdahale eden kişi çoğunluk dayım olmuştur "Abla rahat bırak şu çocuğu" diyerek; hatırlarım.
Annem - babam doğrularından çok taviz vermeyen sabit karakterlerdir. Dayım, her fikre, görüşe, herkese açıktır; işi de yabancılarla zaten "Yabancılar daha kafa" derdi, yani kendi kafasına onları yakın bulurdu diyeyim, dünya görüşü farklı biri. :) Kendime bakıyorum; annem, babam ve akrabalar çevresi, yine bunlarla oluşan tanıdık-arkadaş çevrem arasında bir miktar tiyatro döndürüp gidiyorum; en sağlam dostum dediğim insanlarla aramızda kmler vardır; bir kısmı da yabancı.
İlkokul öğretmenimden almışım biraz; ondan da çok kopyaladığım yer oldu.
Tvden tarttıklarım var, tvde de rol model aldığım insanlar oldu vaktinde.
Arkadaşlarımla etkileşimlerimde de öğrendiğim şeyler oldu.
Ama değişmeyen bir huyum kaldı (Kendimi bildim bileli bu var) hiçbir şey beni bilmeye çalışmak kadar tatmin edemiyor. :)
Dünya üzerinde keşfedilmiş her şeyi öğrenme isteği; her rengi görmek-dokunmak, mümkünse deneyimlemek isteği, yapılmamış bir şeyi yapmak kendimi şaşırtmak isteği. Bu değişmiyor. Bunu annemden almadım, bu özelliğim sayesinde belki de annemin "Tek kalıp" diktasından sağlam çıktım.
Annem bana yardımcı olsaydı bazı konularda, önüme durmak yerine; daha mı iyi olurdum daha mı kötü bilmiyorum.
Ama ben şimdiki ben olmazdım orası kesin ve şimdiki beni seviyorum.
Bir çocuk/yetişkin kendisini -sağlıklı-sevebiliyorsa tamam, ona kimse işlemez zaten.
Annenin çocuğuna öğreteceği en önemli şey bu bence ve bunu da biz bilinçli kadınlar, hepimiz yapabiliriz zaten. Haksızlık etmesin kimse kendine.
Bakarsak, annemin elinden kardeşimin de benim de pasif-çekingen karakter olarak çıkmamız gerekirdi. Aksine iki asi ve yolunu bulan tip olduk çıktık. :)
O kaya oldu, biz su olduk aktık.
Doğurduklarınıza güvenin valla; sizin kızınız onlar, sizi geçecekler ^_^
Bu konuda kısmen hemfikiriz.
Ben fıtrat meselesine bir yere kadar katılıyorum.
Evet çocukların ne yaparsak yapalım bir karakterleri var, ancak yönlendirilebilir.
Aksi durumda bir çok kötü özelliği bunun arkasına sığınarak sürdürür insanlar.
Birbirinden çok çok farklı iki oğlum var.
İlki 9 aylık yürüdü, 1 yaşında cümle kurmaya başladı.
İkincisi 14 aylık yürüdü, daha sadece baba diyor..
biri ne kadar girişimci, her işe burnunu sokan bir tipse, diğeri o kadar pasif.
Pasif olanı kendi haline bırakırsam, az çok olacak olanı hayal ediyorum.
Şimdiden yöneltmeye çalışıyorum.
Yönetmekle arada fark var diye düşünüyorum, büyük değişiklikler yada çocuğa aykırı bir şey yapmadan, üzerinde beklenti kurmadan yapmak hedefim. Henüz küçük olduğu için çok böyle üzerinde düşünmeden, adım adım ilerlemeye karar verdiğim bir süreç.
Ama en azından bir planım var :) olmayacağını ve yola çıktıktan sonra 10000 kere değişeceğini bilsem de aman olmazsa olmaz napayım diyebiliyorum. Su akıp yolunu buluyor gerçekten.
Ama kız çocuğu fikrinde bir türlü kendimi rahatlatamadım.
Biliyorum yine kervan yolda düzülecek, ama oğlanlarda olan ben iyi bir insan yetiştireceğim rahatlığını kendimde bulamıyorum...
Ben de full fıtrat işi demiyorum ki, öncesindeki yorumumla harmanlarsan aslında daha net çıkacak ortaya; bizler ne birbirimizden çok farklıyız ne tıpatıpız; elbette çocuk annesinin-babasının doğrularından, öğretilenden, gözlemlediklerinden bir dünya algısı oluşturacak ve bu algıyı da kendi içinde olanla birleştirecek; atıyorum ben olması gerekenden(!) hızlı koşuyorsam; "Biraz bekle" denilecek belki kolumdan tutup çekilecek, kardeşim olması gerekenden yavaş yürüyorsa; "Hadi hızlan" denilecek belki ittirilecek. Ama "Olması gereken" dediğim şey, sence, onca ve bence olarak hep bir farkı da taşıyacak.
Nasıl anlatsam bilemedim :)
Tercihler ve sonuçlar hepsi bir muamma;
Marilyn Monroe'nun aile hayatına, yaşadığı çocukluğa bakarsan; oradan bir Hollywood yıldızı değil bir seri katil çıkmasının daha olası olduğunu görürsün. Fıtrat burada devreye giren bir şey işte Turuncu.
İyi-kötü öğrenilir, taklit edilir; merhamet, şefkat, sevgi gibi duygular da aşılanır, gönül yumuşatılır da katılaştırılır da; çocuklar zaten buna müsait doğuyorlar. Sevgiyi nasıl göstereceğini öğretirsin; öğrenir. Ama mevcut yoldan ayrı yolları da olacak içinden gelen ne ise. Onu diyorum. Sen "Ben rol model olacağım" diye sıkılıyorsun da bir "Mükemmellik" olayı hiçbir zaman olmayacak ya da şöyle söyleyeyim, onun yürüdüğü yolların, onun yaşadığı zamanın farkı, kendi fıtratıyla birlikte senin öğretilerin ile farklı bir harman ortaya çıkaracak; bilemezsin belki çok yumuşak dediği bir şeyi katılaştıracak, belki katı bulduğunu yumuşatacak ama anne farkındalık sahibi bir anne ise, kızı da oğlu da farkındalık sahibi olacak. Kendinin farkında olan biri de kendisi için doğru adımları atmada zorlanmayacak.
Zaten yeterince bilinçli bi kadınsın ve cidden gerek yok bu kadarına; seni hamilelik hormonları vurmuş başka açıklaması yok. :)
Ben de full fıtrat işi demiyorum ki, öncesindeki yorumumla harmanlarsan aslında daha net çıkacak ortaya; bizler ne birbirimizden çok farklıyız ne tıpatıpız; elbette çocuk annesinin-babasının doğrularından, öğretilenden, gözlemlediklerinden bir dünya algısı oluşturacak ve bu algıyı da kendi içinde olanla birleştirecek; atıyorum ben olması gerekenden(!) hızlı koşuyorsam; "Biraz bekle" denilecek belki kolumdan tutup çekilecek, kardeşim olması gerekenden yavaş yürüyorsa; "Hadi hızlan" denilecek belki ittirilecek. Ama "Olması gereken" dediğim şey, sence, onca ve bence olarak hep bir farkı da taşıyacak.
Nasıl anlatsam bilemedim :)
Tercihler ve sonuçlar hepsi bir muamma;
Marilyn Monroe'nun aile hayatına, yaşadığı çocukluğa bakarsan; oradan bir Hollywood yıldızı değil bir seri katil çıkmasının daha olası olduğunu görürsün. Fıtrat burada devreye giren bir şey işte Turuncu.
İyi-kötü öğrenilir, taklit edilir; merhamet, şefkat, sevgi gibi duygular da aşılanır, gönül yumuşatılır da katılaştırılır da; çocuklar zaten buna müsait doğuyorlar. Sevgiyi nasıl göstereceğini öğretirsin; öğrenir. Ama mevcut yoldan ayrı yolları da olacak içinden gelen ne ise. Onu diyorum. Sen "Ben rol model olacağım" diye sıkılıyorsun da bir "Mükemmellik" olayı hiçbir zaman olmayacak ya da şöyle söyleyeyim, onun yürüdüğü yolların, onun yaşadığı zamanın farkı, kendi fıtratıyla birlikte senin öğretilerin ile farklı bir harman ortaya çıkaracak; bilemezsin belki çok yumuşak dediği bir şeyi katılaştıracak, belki katı bulduğunu yumuşatacak ama anne farkındalık sahibi bir anne ise, kızı da oğlu da farkındalık sahibi olacak. Kendinin farkında olan biri de kendisi için doğru adımları atmada zorlanmayacak.
Zaten yeterince bilinçli bi kadınsın ve cidden gerek yok bu kadarına; seni hamilelik hormonları vurmuş başka açıklaması yok. :)
Bu yazdıklarına benzer hep bir hikaye anlatılır.
2 kardeş vardır, keş bir baba ve sinir hastası bir anne ile büyüyen,
Biri başarılı bir girişimci, yönetici falan olur,
Diğeri hapishaneye düşer.
İkisine de neden? Sorulduğunda,
Ailem yüzünden der :)
Biri ebeveynleri gibi olmamak için çabalar;
Diğeri de hayata bilmem kaç-0 yenik başladım, battı balık yan gider der.
Her şey elimde değil farkındayım.
Ben özü doğru verip çok da müdahale etmeden çekilmeliyim düşüncesinden neden kızım güçlü olmalı, onun için fazladan bir şeyler yapmalıyım a geldim, onu anlamlandıramadım :)
Hormonlar hormonlarr
Bi de güç tanımını merak ettim; güçlü insan/kadın nasıl biridir sence Turuncu?
Bakanın önce ‘kadın’ değil ‘insan’ gördüğü kadındır:
Zihinsel ve sosyal varlığı cinsel varlığının önüne geçmiş kadındır.
Mutlu kadındır
Tek başına hayatını sürdürmeyi bilen, ama tek kalmayacak kadar arkadaş biriktirmeyi de beceren kadındır.
Kendini tanıyan, ne istediğini bilen, hem kendini hem geri kalanı keşfetme konusunda asla ümidi kesmeyen kadındır.
Dahası da vardır. İlk aklıma bunlar geldi :)
Genel kanının aksine bana göre
başarılı olmak zorunda değil
Çok para kazanmak yada Harika bir kariyere sahip olmak zorunda da değil,
Hatasız, kusursuz olmak zorunda.
Yalnız kurt olmak zorunda da değil.
Kırılma noktaları olmasını normal,
Bunlardan utanmamalı, bunlardan yara almamayı bilecek kadar da akıllı olsa yeter
:)
Aslında cinsiyetçi yaklaşımım yoktur diye düşünüyorum. Bu konusa ikilemdeyim diyelim.
Ben narin ve prenses kız çocuğu değildim :) bu bana çok şey kazandırdı diye düşünüyorum.
Ama böyle olmamın sebebi, biraz annemle olan sıkıntılarım.
Güçlü olmak zorundaydım çünkü hata yaptığımda ban sarılıp yanındayım diyen kimse olmadı. Babamla çok yakın olmama rağmen ketum biriyimdir, derdimi açamazdım. Hep aklımda acaba anneme açabilseydim oldu.
Şöyle söyleyeyim, kız anneyle biraz sırdaş olur diye düşünüyorum... annem benim rızam dışında (bilgisayarımı karıştırarak) Benimle ilgili bir şey öğrendi,
Ve karşıma geçip ben bunu babana söylemeliyim. Bik bik konuşmasından sonra gitti babama söyledi.
Babam düşündüğünü yapmadi. Bana kızmadı, geldi ve bana annemin yapması gereken konuşmayı yaptı.
İşin garibi bir yanım mutlu. Benden 10 yaş küçük kız kardeşim var, bende yaptığı hataları yapmıyor :)
Narinlik konusunda, bazen düşünüyorum. Ben değilim, ama olmalı mıydım? Gereğinden fazlasını sırtlamak da istemiyorum. Roller değişsin istemiyorum. Evet kadın güçlü, bağımsız olsun, ama kimseyi de taşımasın.
Bu da ayarı kaçırmak oluyor sanırım.
Hep yetişkin kadın ile ilgili dusuncelerim oldu, kadın ve toplum üzerine, ama o kadının nasıl yetiştiğine olan sayfa boş :)
Önerdiğim kişiye mi gitmiştin turuncu yoksa başka bir psikolog mu merak ettim. :) Soruna gelince, ben anne değilim henüz bilmiyorum ileride olur muyum ama senin farkındalığı yüksek, bilinçli, özverili bir anne olduğunu düşünüyorum. Bence başaracaksın, go girl! :)
Maalesef İstanbul şartlarında gerçekçi olmak durumunda kaldım sürekliliği göz önünde bulundurunca. Aramız 1.5 saat civarıydı.
Ama hastaneye girip ben delirdim demedim en azından :))
Başarırım değil mi :)) şöyle gözbebeğim bir kızım olur ne güzel :)
Tabi canım haklısın, ulaşım, maddi durum vs. hepsini göz önüne alman gerekir. Memnun kalmışsın ama sanırım öyle bir izlenim aldım. :) Elbette ki başarırsın, hatta o minnak kızın çok güzel yetişmiş iki de abisi olacak onlar da sana destek verecekler ileride.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?