- 8 Nisan 2011
- 12.310
- 3.420
- 248
sabah zengindim şuan yine fakirim:)
ama borcu olmayan bi fakir:) ossun mutluyum:)
bu gece vcanım kızarmış tavuk çekio eve giderken kızarmış tavuk alcam:)
sonna yanına domates maydonoz nane yeşillik mis daha başka bişeye gerek varmı?
bu arada kızlar farkında mısınız face de her yazının altına şems ya da mevlana yazıyorlar.
yakında kamyon yazılarının altına bile ekliycekeler.
bunu nasıl yapabiliyorlar anlamıyorum.
benim kardeşte dr ama çok merak ediyorum bu dr maaşlarını ya.
hepsi farklı farklı alıyor. yok mu bunun bir standartı.
bu arada dr az değil çok para kazanıyorlar
günaydın kızlar
çarşamba akşama doğum yaptım
dün öğleden sonra taburcu olduk
normal doğum yaptım
bebek de ben de iyiyiz çok şükür
birinizi görevlendirsem de bana özet geçse
aklım burda kalmasa
bu yazıyı dün yakın birisinden dinledim size de tam ayrıntılarıyla aktarabileyim diye arama yaptım goggle da çıktı direk kopyala yapıştır yapıyorum. Biraz uzun bir olay ama okumalısınız mutlaka..
Erzurum un büyük velisi İbrahim Hakkı hazretlerini çocukken
İsmail Fakirullah hazretlerine teslim ederler. İyi bir terbiye alması için çocukluğunun mühim bir devresini Fakirullah hazretlerinin yanında geçiren İbrahim Hakkı hazretleri, bir gün eline aldığı bir testiyle çeşmeye gider, doldururken oraya gelen bir atlı:
Çekil bakayım önümden be çocuk! diye İbrahim Hakkı hazretlerini azarlayarak atını çeşmeye sürer. O da testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraşırken atını mahmuzlayan adam, onu bir köşeye sıkıştırır. Testisini bırakıp kendisini kurtarmak zorunda kalır İbrahim Hakkı hazretleri Bu esnada at da üzerine basıp testiyi kırar. Ağlayarak hocasının huzuruna gelir ve:
Çeşmeden su alırken atını koşturarak gelen biri, atını üzerime sürdü. Can havliyle kendimi kurtarmaya çalışırken testimi de tepeletip kırdı! der. Hocası sorar:
Testini kıran atlıya sen bir şey söyledin mi?
Hayır, der, hiçbir şey söylemedim.
Çabuk git ve o adama bir-iki laf söyle, der.
İbrahim Hakkı hazretleri gider, çeşmenin başında atını tımar etmeye başlayan adamın yanına varıp bekler. Fakat bir türlü terbiyesini bozup da:
Benim testimi niye kırdın zalim adam diyemez.
Dönüp geldiğinde hocası Fakirullah hazretleri sorar:
Ona bir şeyler söyleyebildin mi?
Söyleyemedim efendim; niyetlendim, lakin bir türlü dilimi çevirip de ağır bir söz sarf edemedim! Hocası bağırır:
Sana diyorum, çabuk git ve o adama bir şeyler söyle, mukabele et yoksa sonu felaket
İbrahim Hakkı hazretleri bu defa kararlı olarak koşup çeşmenin başına gelir. Bir de bakar ki, testisini kıran adamı, kendi atı, attığı çiftelerle çeşmenin havuzuna yuvarlamış, ölüsü yatmaktadır! Koşarak gelip, hocası İsmail Fakirullah hazretlerine bu vahim vaziyeti anlatır. Hocası bu hale üzülür:
Vah vah bir testiye bir adam. Üzüldüm buna doğrusu der.
Huzurundakiler bundan bir şey anlamadıklarını söyleyince, büyük veli şöyle izah eder. O atlı adam, İbrahim Hakkıya zulmetti. Zulme uğrayan da tek kelimeyle olsun mukabelede bulunmadı, zalimi Allaha havale etti. Allah Tealanın da gayretine dokunup zalimi cezalandırdı. Şayet İbrahim Hakkı da onun zulmüne karşılık verip, ona bir şeyler söyleseydi, ödeşeceklerdi.
Fakat İbrahim, büsbütün mazlum oldu. Bense ödeştirmek için uğraşıyordum, maalesef muvaffak olamadım!
hah tam oldu
iyice karıştı kafasm
yani kötü söz söylemeyelim ama daha kötü şeyler olmaması için illa bi tepki mi verelim
anlamadım ki ben
hah tam oldu
iyice karıştı kafam
yani kötü söz söylemeyelim ama daha kötü şeyler olmaması için illa bi tepki mi verelim
anlamadım ki ben
meyra sirkeci,tam da düşündüklerimi paylaşmışsınız,gönüller bir demek.
uğradığım haksızlık ne kula yakışır,ne de kula yapılır.
ben yine yapan yaşlıdır,bir şey söylerim kaldıramaz,hastalanır,vebali üzerime kalır dedim.
eşimi zor zaptettim,allah şahit,benim gönül rızamla süren bir ilişkiydi,bunu karşı tarafta biliyordu.
ama allah daha fazla kullanılmama razı gelmedi ki ayağına dolaştırdı,olmayacak yer ve zamanda tüm kişiliğini açık etti.
sustum,terbiye sınırları içinde kaldım,rabbim bilsin.
oysa ne desem hakkımdı.
evet o da:))senin herif de mi diş hekimi
allright senin eşin devlette çalışıyor ya
orada sadece uzmanlıgı olan dalda mı hastalara bakıyor, tüm gelene mi bakıyor
ve devlette azman olan diş hekimi ile olmayan arasında kat sayı farkı oluyor mu döner hesaplanırken?
yani eşinin 4-5 yıllık asistanlıkta geçen bir emeği var ya? kat sayı da fark olması gerekir?
bu yazıyorum ama bir çok uzman dr. aile hekiminden çok çok az kazanıyor. tusu kazanmalarına ve insanlık dışı şartlarda asistanlık yapmalarına rağmen performans sistemi ve aile hekimlerine devletin daha çok para vermesi nedeniyle az kazanabiliyorlar.
bu yazıyı dün yakın birisinden dinledim size de tam ayrıntılarıyla aktarabileyim diye arama yaptım goggle da çıktı direk kopyala yapıştır yapıyorum. Biraz uzun bir olay ama okumalısınız mutlaka..
Erzurum un büyük velisi İbrahim Hakkı hazretlerini çocukken
İsmail Fakirullah hazretlerine teslim ederler. İyi bir terbiye alması için çocukluğunun mühim bir devresini Fakirullah hazretlerinin yanında geçiren İbrahim Hakkı hazretleri, bir gün eline aldığı bir testiyle çeşmeye gider, doldururken oraya gelen bir atlı:
— Çekil bakayım önümden be çocuk! diye İbrahim Hakkı hazretlerini azarlayarak atını çeşmeye sürer. O da testisini alıp bir kenara çekilmeye uğraşırken atını mahmuzlayan adam, onu bir köşeye sıkıştırır. Testisini bırakıp kendisini kurtarmak zorunda kalır İbrahim Hakkı hazretleri… Bu esnada at da üzerine basıp testiyi kırar. Ağlayarak hocasının huzuruna gelir ve:
— Çeşmeden su alırken atını koşturarak gelen biri, atını üzerime sürdü. Can havliyle kendimi kurtarmaya çalışırken testimi de tepeletip kırdı! der. Hocası sorar:
— Testini kıran atlıya sen bir şey söyledin mi?
— Hayır, der, hiçbir şey söylemedim.
— Çabuk git ve o adama bir-iki laf söyle, der.
İbrahim Hakkı hazretleri gider, çeşmenin başında atını tımar etmeye başlayan adamın yanına varıp bekler. Fakat bir türlü terbiyesini bozup da:
— Benim testimi niye kırdın zalim adam diyemez.
Dönüp geldiğinde hocası Fakirullah hazretleri sorar:
— Ona bir şeyler söyleyebildin mi?
— Söyleyemedim efendim; niyetlendim, lakin bir türlü dilimi çevirip de ağır bir söz sarf edemedim! Hocası bağırır:
— Sana diyorum, çabuk git ve o adama bir şeyler söyle, mukabele et yoksa sonu felaket
İbrahim Hakkı hazretleri bu defa kararlı olarak koşup çeşmenin başına gelir. Bir de bakar ki, testisini kıran adamı, kendi atı, attığı çiftelerle çeşmenin havuzuna yuvarlamış, ölüsü yatmaktadır! Koşarak gelip, hocası İsmail Fakirullah hazretlerine bu vahim vaziyeti anlatır. Hocası bu hale üzülür:
— Vah vah bir testiye bir adam. Üzüldüm buna doğrusu der.
Huzurundakiler bundan bir şey anlamadıklarını söyleyince, büyük veli şöyle izah eder. O atlı adam, İbrahim Hakkı’ya zulmetti. Zulme uğrayan da tek kelimeyle olsun mukabelede bulunmadı, zalimi Allah’a havale etti. Allah Teala’nın da gayretine dokunup zalimi cezalandırdı. Şayet İbrahim Hakkı da onun zulmüne karşılık verip, ona bir şeyler söyleseydi, ödeşeceklerdi.
Fakat İbrahim, büsbütün mazlum oldu. Bense ödeştirmek için uğraşıyordum, maalesef muvaffak olamadım!
anca okuyup bıtırdım sımdıde herkes ıs guc yemek derdıne daılırnese lovelı nerelerde yaa bayadır ugramıyo klendını temızlıgee verıp kırlı cıkılıktandamı kurtuldukııı
ehe ehe ben bugün suların kesik olması nedeniyle servis dışıyım dışarıda yiycez sanırım
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?